Mustafa Sarıgül neden parti kurdu?

Hakan Gülseven Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Kendisine "gazeteci" sıfatını uygun gören Veyis Ateş'in 10 milyon avroluk "kefalet" parası için yaptığı aracılık artık tüm kayışları kopardı. Mevcut rejimin ciddiye alınabilecek herhangi bir yanı kalmadı.

Müstakil bir suç aklama vakası için bahsedilen rüşvet parasına bakın: 10 milyon avro!..

Müstakil ama münferit olduğunu kimse düşünmüyor.

Tek bir vakanın içinden neler çıkıyor neler. Zırhlı araçla gasp edilen oteller, o otelde ağırlanan "yıldızlar geçidi", acayip ilişkiler, "çökmeler"

Hiçbirimiz ahmak değiliz. Türkiye'deki tüm bir iktisadi ilişkiler ağının bu yeni "konsept"e göre şekillendiğini biliyoruz, hissediyoruz.

Rüşvet dağıtmadan adım atılamıyor. Daha evvel kapattıkları arazilere ruhsat sorunlu zevksiz apartmanlar inşa etmek dışında hiçbir inşaat faaliyeti olmayan "müteahhitler", dünyanın en çok kamu ihalesi alan milyarderler haline geliyor.

Kamu malları yağmalanıyor. Halka ait olan devasa alanlara, daha önemlisi doğal zenginliklere el konuyor. Kıyılar talan ediliyor…

"Siyasetçi" diye bilinen isimlerin evlatları dünyanın büyük armatörlerine dönüşüyor…

Kara paracılar, uyuşturucu tacirleri, silah kaçakçıları, kaçak petrolcüler devlet örgütlenmesiyle enseye tokat ilişkiler kuruyor… Pardon, devlet örgütlenmesinin bizatihi kendisi haline geliyorlar…

Kimi zaman bunların kanlı hesaplaşmalarına tanık oluyoruz…

Bir de uluslararası rezaletlere…

Misal, Reza Zarrab diye bir adam geçti bu topraklardan. İktidarın "aile fotoğrafı"na kadar girdi. Sonra da ABD'de bir hapishaneye…

Şimdi ise itirafçı oldu.

Yahu, Suriye'den bir fabrikayı demonte edip Türkiye'ye taşımışlar. Fabrika çalmışlar! Başrolde bir başka medya "yıldız"ı var! Daha ne olabilir ki?!

Aklımız almıyor.

Popüler olana geri dönelim… Yurtdışında tutuklanan kara paracı Sezgin Baran Korkmaz'ın ne olacağını hep beraber göreceğiz, o popüler ötesi...

Bir de öyle vakalar var ki, kamu kredileriyle el değiştiren kanalların ucuz "reality show"larında aile kavgası niyetine izlenir…

İşte bu hafta onlardan birini yazacağım.

Malum, bu işlerin belgesi olmuyor. Aslında bulunur ama her bir vaka "ticari sır" kapsamına alınıyor, halk haber alma hakkından mahrum bırakılıyor.

O yüzden, haberciler çoğu zaman sağlam kaynaklara dayanan haberlerini "iddia" diye vermek zorunda kalıyor.

O "iddia"lardan bende de var: Mustafa Sarıgül ve kuruluş sürecinden başlayarak bir mizah malzemesi haline gelen "parti"si…

Sedat Peker'in itirafları arasında bir Sarıgül vakası vardı, dikkatli okur hemen hatırlayacaktır.

Mustafa Sarıgül, biliyorsunuz, çok önemli bir siyasi liderdir ve senelerce Şişli kasabasında belediye başkanlığı yapmış müstesna bir kimsedir.

Onun mahdumu Emir Sarıgül'le ilgili Sedat Pakar'in itiraflarında bir kısım geçmişti. Emir Bey, zevcesiyle anlaşamayarak aile bütünlüğünü parçalamış ve boşanmayı tercih etmişti.

"Bize ne?" diyeceksiniz. Doğrudur, bize ne?

Lakin iddia odur ki, Mustafa Sarıgül, belediye başkanlığı boyunca edindiği servetin önemli bir kısmını dünürü üzerinden bir servete çevirmiş.

Emir Sarıgül ve zevcesi hanımefendi evlilik birliğini yürütemeyince servet paylaşımında da büyük bir sorun çıkmış.

Konu Sedat Peker'e böyle devroluyor.

Malum, Sedat Peker, üzerinde anlaşılamayan servet birikimleri konusunda "eksper" sayılabilecek bir kimse. Eh, Sarıgül ailesinin de uzun süredir Sedat Peker ile bir münasebeti var…

Ne oluyor?

Servet paylaşımına Sedat Peker de dahil oluyor…

Ama tabi Sedat Peker aslında küçük aracı. İş "yukarılara" doğru çıkıyor.

Mustafa Sarıgül'e açık bir mesaj geliyor: "Parti kur… Muhalefetten bir kısım oy devşir. Parayı o şekilde kurtarma ihtimalin olur…"

Mustafa Sarıgül'ün parti kurması çok saçma değil mi? Binde 1 bile oy alamayacağı ortada. O da farkında. Aptal bir insan değil. Golf sahasında "çiftçi sorunları" videosu çekiyorsa bir bildiği vardır.

Mustafa Sarıgül'ün parti kurma hikayesi böyledir.

Zamanında Beykoz'da Sedat Peker'le "ailecek" kurdukları ilişkilerin kaydı da şahsımda mevcuttur.

Memleketimizin mikro düzeyde yaşadığı çürüme buysa, çürüyen ilişkiler üzerine partiler kurulabiliyorsa, varın gerisini siz düşünün.

O halde ne yapıyoruz?

Mustafa Sarıgül'ün her sırıttığında ortaya çıkan porselen dişleri eşliğinde, o lüks "parti başkanı" aracının kilit düğmesine hep beraber vuruyor ve hafiften raksa başlıyoruz…

Aynen böyle…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU