Habertürk yazarı Yılman: Yunan basınına “nanik” yapma fırsatı verilmemeliydi!

"Unutulmamalı ki siyasi her konuyu gözaltı, tutuklama, cezalandırma vs gibi ceza hukuku yollarıyla çözmeye çalışmak demokratik siyaseti engeller, işlevsizleştirir ve demokratik tartışma ortamını ortadan kaldırır"

Fotoğraf: Twitter

Habertürk yazarı Sevilay Yılman, emekli amirallerin bildirisinin ardından yapılan gözaltıları eleştirdi ve “Yunan basınına ‘Mavi Vatan kışkırtıcısı tutuklandı’ manşetiyle nanik yapma fırsatı verilmemeliydi” dedi.

Yılman, bugünkü “Yunan basınına ‘nanik’ yapma fırsatı verilmemeliydi!” başlıklı köşe yazısında 104 emekli amiralin Montrö Sözleşmesi ve “sarıklı-cübbeli general” konusundaki görüşlerini açıklayan bildiri hakkında şunları söyledi:

O bildiride yazılan ifadelerde ben bir darbe tehdidi ya da iması görmedim. Ama yineliyorum. Niyet ne olursa olsun doğru değildi. Tamam bu bir darbe bildirisi değil ama meseleye de demokratik haklar temelinde bakılıp geçiştirilemezdi.

Bunu başka bir sivil toplum kuruluşu, bir oluşum yapmış olsaydı elbette ki değerlendirmelerin tamamı o yönde olurdu. Ancak “Yüce Türk Milleti” diyerek başlayan ve “Aksi takdirde” diye bitirilen cümlelerin kullanıldığı ve altına da “104 emekli amiral” imzasının atıldığı bir bildiri varsa ortada olayın boyutu değişir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“Emekli amirallerimizin yayınlamış olduğu bildirinin savunulacak hiçbir tarafı yoktur. Dün de dediğim gibi fikirlerini, yorumlarını bu yöntemle açıklamaları yanlış bir tercih oldu. Ama buna mukabil şahsi olarak gelinen noktadan dolayı mutlu olmadığımı da söylemek istiyorum” diyen Yılman, şöyle devam etti:

Bir abartı var. Ancak bu abartıdan kastettiğim iktidar ve çevresinin gösterdiği tepkiler filan değil. Bu tepkileri aşırı bulanlar var. Evet olabilir ama dün de üzerine basa basa dediğim gibi bu da siyasetin doğası. Nihayetinde muhalefetteki partiler gibi iktidar kanadındaki partiler de siyaset yapıyor. Her iki tarafın da kendi seçmenini konsolide etmek için kullandığı belli başlı siyasi argümanlar vardır ve emekli veya değil altında asker imzası olan bir gece yarısı bildirisi de özellikle iktidarda olan siyasal partiler için bulunmaz bir nimettir. Bu, dün de böyleydi, bugün de böyle ve herkes emin olsun ki yarın da öyle olacaktır.

Yılman, “nimet” olarak nitelediği durumun iktidarda farklı bir siyasi parti olsa da aynı şekilde değerlendirileceğini söyledi:

Misal... Yarın iktidar değişse ve bugünün muhalifleri olan Millet İttifakı hükümet olsa ve bir grup emekli subay da bir bildiri yazıp, imzalayıp siyasi konular üzerinden ahkam kesip, uyarılarda bulunsa... Samimi olalım lütfen... O gün iktidar olan bugünün muhalifleri ellerine geçen malzemeyi kullanmayacaklar mı? Tabii ki kullanacaklar...77

Abartıdan kastının gözaltılar hususu olduğunu belirten Yılman, şöyle yazdı:

Net söylüyorum; Fotoğraf bu olmamalıydı. “Deja vu” dedirten Ergenekon, Balyoz dönemlerine benzer işler... Sabahın köründe evlerinde aramalar, taramalar filan... Olmamalıydı. Daha üç beş gün evveline kadar iktidara en yakın televizyon kanallarının vazgeçilmez ismi olan; “Mavi Vatan” retoriğinin sahibi Cem Gürdeniz’e ve Ergenekon, Balyoz yalanları ile FETÖ tarafından yıllarca mağdur edildiğini bildiğimiz TSK’nın eski mensuplarına bu muamele reva görülmemeliydi. Yunan basınına; “Mavi Vatan kışkırtıcısı tutuklandı” manşetiyle nanik yapma fırsatı verilmemeliydi.

Ayrıca… Şunun altını da çizmek lazım. Tabii ki iktidar ve çevresi bir cevap verecekti bu bildiriyle ilgili. Ama şahsi fikrim bu karşılık siyaset çerçevesinde kalmalıydı. Mesele ceza hukukuna başvurulmadan halledilmeliydi. Yanlış olan bu oldu. Unutulmamalı ki siyasi her konuyu gözaltı, tutuklama, cezalandırma vs gibi ceza hukuku yollarıyla çözmeye çalışmak demokratik siyaseti engeller, işlevsizleştirir ve demokratik tartışma ortamını ortadan kaldırır... Peki bizim istediğimiz, hayalini kurduğumuz Türkiye bu mu?

 

Habertürk, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU