Uluslararası alandaki kutuplaşmanın Kovid-19 aşısına yansıması

Benan Kepsutlu Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Yoğun diplomasi trafiğinin yaşandığı bir haftadayız yine.

Uluslararası aktörler tarafından zemini önceden oluşturulan, aksiyonu bu hafta artan bir süreç.

Ana gündem maddelerinden biri NATO Dışişleri Bakanları toplantısıydı kuşkusuz.

Gözler yine Türkiye'de, Türkiye'nin Rusya'dan satın aldığı S-400'lerde ve buna karşılık NATO üye ülkelerinin Türkiye'ye karşı tepkisindeydi.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken'dan Türkiye'ye yönelik merak edilen o açıklama geldi.

Biden yönetiminin gözünde artık NATO'da "sözde müttefik" değil, "değerli müttefik" durumuna "terfi etti" Türkiye. 

Her ne kadar Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Türkiye'nin NATO'daki yerinin netleşmesi gerektiği vurgusunu yapsa da…

'NATO'nun ağabeyi' ABD'nin Dışişleri Bakanı'nın konuşmasında öne çıkan asıl konu Çin ve Rusya'ya karşı NATO'nun atacağı yeni hamlelerdi.

"Çin'in askeri yükselişinin, Rusya'nın Batı'yı istikrarsızlaştırma girişimlerinin NATO'nun bir araya gelmesini gerektirdiği" açıklaması "nasıl" sorusunu da beraberinde getirdi.

Bundan 10 yıl öncesinde "Soğuk Savaş'ın bitmesiyle birlikte NATO misyonunu kaybetti" yorumları yapılmaya başlansa da bugün gelinen noktada kutuplaşmaların yine keskinleştiği aşikar.

Bu önemli toplantıya eş zamanlı düzenlenen Avrupa Birliği liderleri, Kovid-19 salgını, aşılama çalışmaları, ABD, Türkiye ve Rusya ile ilişkiler ve ekonomi konularını görüşmek üzere toplandı.

Biden yönetimi müttefikleri arttırmak adına, Trump'ın aksine, AB ile ilişkileri iyi tutmaktan yana.

Bu nedenle ABD Başkanı da bu toplantının bir parçası.

ABD, diğer NATO ülkeleri ve AB kendi arasındaki ittifakı güçlendirme mesajları içeren bu toplantıları yaptığı sırada, Çin'in Dışişleri Bakanı Wang Yi de, Uygurlar nedeniyle Çin-AB arasında kriz yaşandığı bu dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmek üzere 3 günlük Türkiye ziyareti gerçekleştirdi. 

Hani 2017 yılında "Çin'in güvenliğini kendi güvenliğimiz gibi görüyoruz" demişti ya Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Çin de süreçle paralel gelen bu fırsatı kaçırmadı tabi.

Biden'ın Rusya Devlet Başkanı Putin'e "katil" demesinin ardından Rusya'nın yanıtsız kalmaması ve "ikinci bir Soğuk Savaş'ın işareti mi" sorusuna Rusya Dışişleri Sözcüsü Peskov'un "en kötü senaryoya hazırlıklıyız" yanıtı da fırtınadan önceki sessizlik adeta.

Yani ABD-Avrupa Birliği ile Rusya-Çin hattı arasındaki tansiyon artıyor. 

Türkiye ise arada kalmış durumda.

İşte bu kutuplaşma, farklı versiyonları üretilen Kovid-19 aşısına da yansıyor.

Mesela, geçtiğimiz hafta Çin Halk Cumhuriyeti, Ankara Büyükelçiliği resmi internet sitesinde Çin'e vize başvurusunda bulunacak kişilere yönelik bir bildiri yayımladı.

Bildiride "15 Mart 2021 tarihinden itibaren, Çin'de üretilen Kovid-19 aşılarıyla aşılanmış ve Türkiye Sağlık Bakanlığından aşı sertifikası almış kişilerin vize başvurusunda bulunabileceğini" yazıyordu. 

Yani ABD-Almanya ortaklığıyla yapılan Pfizer-Biontech aşısı olanlar Çin'e giremeyecek. 

Bu Çin tarafındaki gelişme. 

Karşı kutupta da AB ülkeleri kendi aşı pasaportunun çalışmalarında. 

AB'ye seyahat edebilmek ve aşı pasaportuna sahip olabilmek için AB içinde onaylanmış aşılardan yaptırmak gerekiyor. 

Bu pasaportu 1 Haziran tarihine yetiştirmek adına, "2021 turizmini tam ve kısıtlamasız açmak" için özel bir Aşı Pasaportu zirvesi düzenleniyor.

Yani Çin aşısı olduysanız Batı'ya, Alman aşısı olduysanız Doğu'ya seyahatiniz gerçekleşemiyor.

Türkiye burada da arada kalmış durumda, çünkü bu zirveye katılmak için Türkiye'den AB'ye bir talep gitmediği belirtiliyor. 

Geçelim Batı'nın kendi arasındaki kutuplaşmaya.

Burada da İngiltere ile AB ülkeleri arasında bir kriz yaşandığını görüyoruz.

AB'den ayrılan İngiltere, aşı tedariki konusunda diğer Avrupa ülkelerinin önüne geçmiş görünüyor.

AB ise aşı siparişlerini teslim etmeyen ilaç şirketi AstraZeneca'nın Avrupa'daki fabrikalarından İngiltere'ye aşı gitmesine öfkeli. 

Avrupa Komisyonu Başkanı Leyen, İngiltere'ye aşı gönderilmesini yasaklayabileceklerini söyledi.

Merkel'in de desteğini aldı…

Sürecin en başında pandeminin etkisini önemsemeyen İngiltere Başbakanı Boris Johnson ise "aşı tedariki konusunda başarıya ulaşmamızın nedeni kapitalizm ve açgözlülük dostlarım" deyiverdi. 

Özetle, uluslararası alandaki kutuplaşma sadece masa başı toplantılara, zirvelere değil, işte böyle Kovid-19 aşısının uygulamalarına ve sonuçlarına da yansıyor.

"Dünya vatandaşı" olma kavramı, yerini "hangi kutbun vatandaşısın"a bırakıyor.

Soru, "kimin aşısını oldun sen?"

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU