Hepimiz dedikodu yapmışızdır - ofislerde neden su sebili var ki zaten? Bilim insanları başkaları hakkındaki hikayeleri paylaşma alışkanlığının düşündüğümüz kadar zararlı olmadığını ifade ediyor.
Yapılan yeni araştırmalar sonucunda psikologlar, dedikoduların çoğunun zararlı değil aksine faydalı olduğunu ve etkili sosyal bağlar oluşturmamıza yardımcı olduğunu ortaya koyuyor.
Social Psychological and Personality Science adlı bilimsel yayında yer verilen çalışma, 2-5 gün boyunca tüm konuşmalarının kaydedilmesini kabul eden 467 kişiye dair verilerin analizine dayanıyor.
Ses dosyaları nitelik (olumlu, olumsuz veya nötr), özne (eş dost veya ünlü) ve konularına (sosyal bilgi, fiziksel görünüm ve başarı) göre sınıflandırıldı.
Katılımcılara aynı zamanda bir kişilik testi uygulandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Araştırmacılar, dedikodu yapmanın -bütün faktörler hesaba katıldığında- olumlu ya da olumsuz değil genelde tarafsız olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmada kadınların erkeklerden daha sık dedikodu yaptığı görüldü. Ancak bu dedikodular insanlar hakkında -olumsuz değil- çoğunlukla “tarafsız” bilgi paylaşımını içeriyordu.
Kaliforniya Üniversitesi psikoloji profesörü Megan Robbins, “Dedikoduların ekseriyetle tarafsız olduğunu gördük. Analiz edilen konuşmaların 4’te 3’ü ne olumlu ne de olumsuzdu. ”
Bununla birlikte; işyerinde yapılan dedikoduları inceleyen Londra’daki King's College’tan araştırma görevlisi Dr. Elena Martinescu, konuşma olumsuz olsa bile, dedikodu yapmanın yararlı olabileceğini belirtti.
The Independent'a konuşan Martinescu, “Başkalarıyla ilgili bilgi toplamak onları daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Daha genel ifade edecek olursak; dedikodu, iyi bir grup üyesi olmak için bizden bekleneni öğrenmemize ve sosyal normları çiğnediğimizde olabilecekleri görmemize yardımcı oluyor” dedi.
Martinescu dedikodunun bir sosyal bağ oluşturma biçimi olduğunu da şöyle dile getirdi:
“Dedikodu bizimle aynı görüşleri paylaşan kişiler bulmamıza yardımcı olabilir ve bize sosyal destek sunabilir. Örneğin, meslektaşınızla yaşadığınız bir çatışmadan bahsederken kendinize müttefik bulabilirsiniz. Sağlıklı tartışma ve görüş alışverişine olanak sağlayabilir ve başkalarının dedikodu yaptığımız kişi hakkındaki düşüncelerini etkileyebilir. Biriyle ilgili olumsuz bilgiler paylaşarak, başkalarının o kişiyle nasıl etkileşime gireceğine karar vermesine yardımcı olabilirsiniz.”
“Dedikodunun kişinin çıkarı için tasarlandığı veya birine kasıtlı olarak zarar vermeyi amaçladığı zamanlarda olumsuz olabileceğini” belirten Martinescu sözlerini şöyle bitirdi:
“Dedikodu yapmak gündelik hayatın bir parçası; dedikodu yapmadan veya bununla karşılaşmadan bir gün geçirmek mümkün değil. Önemli olan, nasıl dedikodu yaptığımıza dikkat etmek ve bunun diğerlerini nasıl etkileyebileceğini göz ardı etmemek.”
Çalışma ortalama bir kişinin günde 52 dakika dedikodu yaptığını da ortaya çıkardı.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/life-style
Independent Türkçe için çeviren: Nezir Sümerkan
© The Independent