Hatila Vadisi Milli Parkı’nda 600 hektar alanda böceklenme: Milli Park nasıl korunmalı, ölü ağaçlar kesilmeli mi?

Artvin Hatila Vadisi Milli Parkı’nda yaklaşık 600 hektar alanda böceklenmeden dolayı ladin ağaçları kurumaya başladı. Ağaçların kurumasına sebep olan Sekiz Dişli Kabuk Böceği’ne (Ips typographus) karşı uzun yıllardır mücadele veriliyor

Artvin’de yer alan, 17 bin hektarlık Hatila Vadisi Milli Parkı, ayı, tilki, yaban keçisi, sansar, porsuk gibi memelilere, yırtıcı kuşlara ve 125’i endemik bin 349 adet bitki türü varlığına ev sahipliği yapıyor.

İlk olarak 1980’li yıllarda görülen Dev Kabuk Böceği (Dendroctonus micans Kugelann) ile mücadele kimyasal olarak yapılıyor. 
1994-1995 yıllarının kurak yaz aylarından sonra, Gürcistan’dan geldiği düşünülen Sekiz Dişli Kabuk Böceği’nin Artvin’deki nüfusu ve etkinliği çok fazla arttı. Ladin ormanlarında yoğun şekilde kurumalara neden oldu. 

Böceklerle biyolojik yollarla mücadele etmek amacıyla, ağaçlara zarar veren böcekleri yemesi için yırtıcı başka böcek türleri üretildi.

Bugün gelinen noktada Hatilla Vadisi’nde ağaç kurumaları 600 hektara yaklaştı.

Böcekle mücadelede kuruyan ağaçlara ne yapılması gerektiği ve Milli Park alanına müdahale yapılıp yapılmaması konusunda yaşanan kararsızlık süreci ile tartışmalar yeniden başladı.

Bir taraf kuruyan ağaçların kesilmesini ve alanın temizlenmesi gerektiğini savunurken, diğer taraf doğanın döngüsüne mümkün olduğunca az müdahale edilmesini ve yaşanan biyolojik veya fiziksel yıkımların da doğal sürecin bir parçası olarak kabul edilmesini söylüyor.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu’na göre doğal yaşlı ormanlarda yaşanan doğal yıkımlar aslında bir yenilenme ve doğal seçilim sürecinin parçası.

Bu böcek türlerinin epizootik (hızlı yayılan) tür olduğunu, hayat evrelerinin ekosistemin doğal parçalarından olduğunu söyleyen Kurdoğlu, “Epizootik türlerin çoğalma süreci belirli dönemlerde hızla artar. Belirli bir zaman sonra ters çan eğrisi şeklinde bu çoğalma yerini, azalmaya ve dengeye bırakır” diyor. 

“Yanlış uygulamalar ve iklim değişikliği süreci hızlandırıyor”

Doç. Dr. Oğur Kurdoğlu, Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada, madencilik, yol çalışmaları, plansız turizm uygulamaları, enerji yatırımları ve bilimsel gereklere uymayan faaliyetlerin doğal yaşlı ormanlara önemli zararlar verdiğini vurguladı. 

Kurdoğlu, “Ormancılığın rutin dışında yoğun yapılması, iklim değişimi, kuraklık gibi sebeplerde eklenince ekosistemin bozulması hızlanıyor” diye konuştu ve şöyle devam etti: 
Eskiden Artvin’de hortum diye bir şey duymamıştık. Şimdi iklim değişikliğiyle hortumlar başladı bunlar kolayca ladini sökebiliyorlar. 

 

Bu ve bunlar gibi sebeplerle orman ekosistemi zayıflamış oluyor ve böceğin ladin ormanlarına zarar vermesi kolaylaşıyor, hızlanıyor ve bu manzaralar ortaya çıkıyor. 
Fizyolojik olarak zayıflayan ormana böcek tercihen geliyor. Ormanlarda yapılan faaliyetlerle orman zayıflatılmamalı, böceğe ve böceğin yaratacağı ölümlere kapı aralanmamalı. 

“Milli parklara dokunulmamalı”

Üretim ormanlarında yapılan kesim ve gençleştirme çalışmalarının normal süreçler olduğunu, bu süreçlerin toplumun orman ürünlerine erişimini de sağladığını belirten Kurdoğlu, “Milli Park işin içine girdiğinde uygulamalar farklı olmak zorundadır. Çünkü Milli Park aslında oradaki biyolojik varlığın ve çeşitliliğin korunması için vardır. Bu alanlar korumada öncelikli alanlardır” diye konuştu. 
Hatila Vadisi’nin bu alanlar arasında yer aldığını ve hâlâ dokunulmamış yerleri olduğunu hatırlatan Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi, vadinin 1994’te “Milli Park” ilan edildiğini söyledi ve ekledi: 

“Klasik ormancılık, milli park ile üretim yapılan ormanları birbirinin aynısı diye değerlendirebilir. Oysa birinde statü vardır, diğeri aynı türler olsa bile üretim ormanıdır. 

Birisi korumak için ayrılmıştır, birinde “milli park” demek geleceğe yatırım demektir. 

Klasik ormancılık, milli parak biraz daha farklı üretim ormanı diye bakabilmektedir. 

Normal şartlarda milli parklarda kesim kimsenin aklına gelmezken, çeşitli sebeplerden ölümler olunca burada kesim ve ağaçların çıkartılması akla geliyor. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Üretim ormanında bunu yapabilirsiniz. Ancak milli parkta bunu zaten kesmeyecektiniz ki. 

Ağaçların öldüğü zaman da bölgeden alınmaması gerektiğini söyleyen Kurdoğlu’na göre ölü ağacın, ekosistemin bir parçası hâline gelmesi gerekiyor. 

Milli parkların aynı zamanda ekosistem sürecinin izlendiği bir alan olduğunu ifade eden Oğuz Kurdoğlu, “Gelecekle ilgili planlara, oradaki duruma göre karar verilebildiği bir yerdir. Bu yüzden de buradaki ölümlerin, normal üretim ormanlarıyla aynı görmek yanlış bir yaklaşımdır”

“Norveç’te de ağaç ölümleri yaşandı” 

Kurdoğlu, Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada epizootik türleri, “sağlıklı doğal ormanlar için gerekli, ormanların dinamik dağılımlarına ve heterojenliğine adapte olmuş, ekosistem süreçlerinin muhafazasında önemli rol oynayan türler” diyerek tanımladı. 

“Biz bunları söylediğimizde bazı ormancı arkadaşlarımız ‘Artvin’de böyle bir süreç daha önce olmadı’ diyorlar” açıklamasını yapan öğretim üyesi, sözlerine şöyle devam etti: 
Olmadı çünkü Artvin’de her böcek olayına doğrudan müdahale edildi. Bu doğrudur, yanlıştır tartışmıyorum. Böcek konusunda bir başarı sağlanmıştır. Ancak üretim ormanlarında bunu yapabilirsiniz, odun ürünlerinizden faydalandığınız için. 

Milli parklarda hiç olmazsa, özellikle de çekirdek zon (alan) dediğimiz, mutlak koruma zonunda bu faaliyetlerin olmaması gerekli. Kendi haline bırakılırsa, doğal sürece dokunulmamış olacağını ve doğal sürecin bir süre sonra tamamlayacağını söylüyorum. 

 

Norveç’te bir milli parkta böcekler yüzünden ladin ormanlarında ölümler yaşanmış ancak daha sonra bu alanlarda ladin doğal olarak tekrar yetişmiştir. Sadece meşcerelerin yapısı ve yaşı değişmiştir. 

“Dağlarda yolsuzluk iyidir”

Ağaçların kesilmesi ve taşınması için Hatila Vadisi’ne yol yapılmak istendiğini söyleyen Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, “Madem kesilip, biçilip yol yapılacaktı, ne anlamı kaldı oranın milli park olmasının” diye konuştu. 

Bir doğal ormana yol yapıldığı zaman, o doğallaşma sürecinin ciddi bir kesintiye uğrayacağını vurgulayan Kurdoğlu, “30 seneden fazladır bu dağlarda geziyorum ben. Yol yapılıp da sağlıklı kalan bir orman alanı neredeyse yoktur. Çünkü her zaman müdahalesi vardır. Dağlarda yolsuzluk iyidir” ifadelerini kullandı. 

Doğu Karadeniz’in ladin ormanlarının Ordu Melet çayına kadar uzandığını belirten akademisyen, “Buranın tamamını bir ladin ekosistemi olarak görürsek; Murgul’daki bakır sahası, Arhavi’nin dağından geçen yol, Fatsa’daki altın madeni gibi uzatılabilir. Bu parçalanmalar toplamda ekosistemin sağlığını mutlaka bozuyor. Bir de buna iklim değişikliklerini eklemek lazım. Bunların hepsinden etkilenme vardır. Ancak tam olarak ‘şu proje yüzünden oldu’ demek, bir şeye bağlamak doğru olmayabilir” değerlendirmesini yaptı. 

“Sermaye, milli parkı otopark olarak görür” 

Yamaçlarının eğimi yüzde 80’e, hatta bazı yerlerde yüzde 100’e ulaşan Hatila Vadisi Milli Parkı’nın her iki tarafı da maden sahası sınırında. 

Milli Park’ta da maden olabileceğini “Sonuçta o araya beton dökülmüş değil” ifadeleriyle anlatan Oğuz Kurdoğlu, “Yakın gelecekte de bu milli parkta da madencilik faaliyeti için bir talep karşımıza gelirse ben çok şaşırmam. Bu anlamda çok uluslu sermaye, burası ‘Türkiye’de iyi bir milli parktır’ diye hiç bakmazlar. Onlar milli parkı, otopark olarak görürler” dedi. 

2005 yılındaki çalıştaydan: Kabuk böceği ekosistemin bir parçasıdır

Hatila Vadisi Milli Parkı’ndaki ağaç böceklenmeleriyle ilgili 2005 yılında Yeşil Artvin Derneği, Kafkas Üniversitesi Orman Fakültesi ve Artvin Orman Bölge Müdürlüğü organizasyonuyla bir çalıştay gerçekleştirilmişti.

Konuyla alakalı uzman kişilerin katıldığı, ‘böceklenmeyle ne şekilde mücadele edilmeli ve milli parklarda nasıl bir çalışma yürütülmeli?’ sorularına cevap aranan çalıştayın sonuç metninde şu ifadelere yer verilmişti:

Hatila Vadisi Milli Parkı’nın temel varlık hedefi, içindeki ekosistemleri (alpin çayır ekosistemi, nemli karışık orman ekosistemi, Akdeniz relik ekosistemi) doğal gelişimi içinde korumaktır. 

Bu açıdan milli parka insan müdahalesi genelde uygun görülmemektedir ve kabuk böceği ekosistemin bir parçası olarak kabul edilmelidir.

Eğer milli park içindeki kabuk böceği popülasyon odaklarının, park dışındaki üretim ormanlarını olumsuz etkilemesi önlenebilirse, milli parka müdahale yapılması gereksiz, hatta ekonomik değildir. 

Böceğe müdahale edilmesi, yüklü miktarda ladin ağacının çıkarılması gerektirirdi. Ayrıca ekolojik açıdan hasta ve ölü ağaçların yerinde bırakılması, böceğin biyolojik düşmanlarının gelişmesine ve ladin gençliği gelmesine olumlu katkı yapabilir.

Eğer ladin orman ekosistemi, milli park içinde (yer yer) yıkıma uğrarsa zamanla kendini yenileyebilir. Milli parkta müdahale edilmeyen alan, bir bakıma doğal bir laboratuvar olacaktır.

Milli parklar birer ada değildir ve mutlaka orman yönetiminden sorumlu ormancılar ve diğer paydaşlarla birlikte katılımcı bir yaklaşım planlamalıdır. Uzun devreli gelişim planı en kısa zamanda tamamlanıp hayata geçirilmelidir.

 

Daha önceden böcekle mücadele edilen diğer ülkelerde uygulanan yöntemler hakkında bilgi edinilmesi gereklidir.

Korunan alan dışındaki alanlara ekolojik ya da ekonomik açıdan ciddi hasar yaratabilecek bir durum varsa müdahale söz konusudur. 

Kabuk böceğinin gerek Doğu Karadeniz Bölgesi içinde gerekse Artvin Bölge Müdürlüğü içerisinde dağılımını ve epidemi yapmasını çeşitli faktörler etkilemektedir. Bu faktörler küresel ısınma, kısa dönemli kuraklık devreleri, dışarıdan kabuklu enval ithal edilmesi, yol yapım çalışmaları, madencilik gibi aktiveteler olarak sıralanabilir,

Kabuk böceğinin işletme ormanlarına ekolojik ve ekonomik zarar verebilecek şekilde yayılabilme ihtimalinin olduğu durumlarda, bu böceğin yayılmasını önlemek için Milli Parklarda bazı tedbirler alınması ve kısıtlı müdahaleler yapılması gereklidir.

Milli Park’taki kabuk böceği popülasyonunun civardaki ormanlara ekonomik zarara sebep verecek boyutta yayılıp yayılmayacağı veya hangi durumlarda yayılabileceğini tespit etmek için böceğin yayılım etkinliği ve deseni ile ilgili konuların netleştirilmesi gerekmektedir. Bu konuda kesin bir kararın olmaması (kabuk böceği uzun süredir bu ekosistemde bulunmaktaydı ancak epidemi yapmamıştı, kabuk böceği kuzeyden Gürcistan üzerinden veya diğer yollardan bölgeye gelmiştir) uygulamaya yönelik prensiplerin belirlenmesinde zorluk çıkarmaktadır. Ancak somut çözüm üretmek için fikir birliğinde olunan iki temel noktadan hareket edilecektir: Kabuk böceği normal şartlar altında en fazla birkaç yüz metrelik mesafe katetmektedir.Rüzgar ve diğer etkenlerle kabuk böceği çok daha büyük mesafeler katedebilir.

Milli Park içerisinde epidemi yapmış böcek popülasyonunun civar ormanlara zarar verebileceği durumlar ve bu durumdaki uygulamların belirlenmesi için bazı kriterler oluşturulması gerekmektedir. Bu kriterler şu şekildedir) Milli park koruma hedefleri doğrultusunda, gerekmedikçe müdahale yapılmaması esastır. Bu çerçevede, milli parkın doğu ve batı sınırlarından uzaktaki böcekli alanlarda (yani iç bölgelerde), ayrıca ladinin ağırlıklı olmadığı meşçerelerde müdahale edilmeyecektir. Müdahale edilen alanlarda sadece böcekli ağaçlar çıkarılacak, böcekli ağaçlar dışındaki dikili kurular alınmayacaktır.) Orman üst sınırından 150-200 metre altına kadar inen kuşakta herhangi bir müdahale yapılmayacaktır. Böcek mücadelesi için oluşturulacak 50-500 metre eninde güvenlik şeritleri, topoğrafya, tür kompozisyonu, önceki müdahaleler ve doğal sınırlar dikkate alınarak belirlenecektir.  Bu şeritlerin sınırları ve nasıl bir müdahale uygulanacağı hususları ilgili taraflarca ortaklaşa belirlenecektir. Ips sexdentatus türü zararı için alınacak gerekli tedbirler ayrıca değerlendirilecektir. Milli parka ve çevredeki üretim ormanlarına kısa veya uzun vadede olumsuz etkisi olabilecek diğer insan etkinlikleri (enerji hatları, madencilik, kitle turizmi, yol yapımı, vb) dikkatle izlenmeli, bu gibi etkinliklerin doğal ekosistemlere bir tehdit oluşturduğu saptandığında gereken önlemlerin alınması veya tamamen durdurulması sağlanmalıdır.

Bu kriterlerin doğru bir şekilde uygulamaya konmasının izlenmesi ve değerlendirilmesi için bir komisyon oluşturulacaktır. Bu komisyon böceğin aktif olabileceği zamanlar göz önünde bulundurularak mart-ekim ayları arasında en az ayda bir olmak üzere toplanmalıdır. Olağanüstü durumlarda herhangi bir üye komisyonu toplantıya çağırabilir ve böyle durumlarda komisyon olağanüstü toplantıya gidebilir. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Orman Genel Müdürlüğü arasında yapılacak protokolle komisyonun kararları bu konudaki nihai karar olarak kabul edilip direk uygulamaya konması sağlanmalıdır.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU