"Günümüzde duygusal zeka (EQ), IQ'dan daha önemli"

Bireylerin başarılı ve uyumlu olmaları için duygusal zekanın (EQ) olmazsa olmaz özelliklerden biri olduğunu belirten Doç. Dr. Sevcan Karakoç Demirkaya ile EQ'nun nasıl artırılabileceğini, çocukluk dönemi etkilerini ve toplum açısından önemini konuştuk

Fotoğraf: Pixabay

Bireylerin kendi duygularını yönetebilmesi kadar, başkalarının hislerini anlayıp empati kurabilmesi de önemlidir.

Bunu da duygusal zekalarını (EQ) geliştirerek yapabilirler.

Bu nedenle duygusal zeka, toplumda başarılı ve uyumlu bir birey olmanın gereklilikleri arasında yer alır.

Özellikle son yıllarda, çocukluktan itibaren duygusal zekanın geliştirilmesinin daha fazla anlaşıldı.

'Duygusal zeka (EQ) nedir, nasıl artırılır, çocuk gelişiminde ve toplumdaki yeri nedir?' gibi soruların cevaplarını, çocuk ve genç psikiyatristi Doç. Dr. Sevcan Karakoç Demirkaya'dan aldık.

 

"Duygusal zeka, insanın toplum içerisinde uyumlu ve başarılı olması için olmazsa olmaz bir durumdur"

- Duygusal zeka nedir? Neden önemlidir?

Zeka dediğimiz kavram bireyin işlevselliği yani bir işi yapma becerisi, tepkisi ve uyum becerisidir. Bir bilişsel IQ, bir de sosyal boyutunu düşünerek bütün olarak ele alınır. Duygusal zeka ise özetle sosyal zekadır, kişinin kendisi veya başkalarının duygularının farkında olabilme, duruma göre bu duygularını ayarlama becerisidir. Bireyin motivasyon, duygularını frenleme, başkalarını anlama ve sosyal değişkenlere göre kendisini ayarlama kapasitesi olduğu için aslında sosyal bir canlı olan insanın toplum içerisinde uyumlu ve başarılı olması için olmazsa olmaz bir durumdur.

 

Doç. Dr. Sevcan Karakoç Demirkaya. Independent Türkçe. jpg
Doç. Dr. Sevcan Karakoç Demirkaya / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Günümüzde duygusal zeka (EQ), IQ'dan daha önemli"

- IQ ve EQ'nun farkları nelerdir?

Intelligence quotient (IQ), entelektüel becerilerdir ve toplumda zeka denilince ilk anlaşılandır. Akademik başarı potansiyelini gösterebilir. Yine sol beyin becerisi veya sayısal zeka da denilir. Ancak aslında IQ testi içerisinde hem sayısal hem sözel hem de görsel alanları değerlendirilir. Daha çok beyinde düşünce süreçlerini içerir. Bilgiyi ölçer, problem çözme, planlama, bellek, sıralama, parça-bütün ilişkisi kurma gibi bilişsel becerileri gösterir. Bireyin becerisinin benzer yaş ve cinsiyetteki ortalama nüfusa göre oranlamasıdır.

Emotional quotient (EQ) ise emosyonel yani duygusal zekadır. Sosyal zekadır. Düşünce süreçlerine etki eden duyguları da hesaba katar. Bireyin empati yeteneğini, duygularını ayarlamasını, hangi uyarana nasıl tepki vereceğini veya vermeyeceğini belirleyen kapasitedir. Durumları bir bütün olarak algılama, motivasyon ve sosyal ilişkileri yürütebilme becerisidir. Duyguları algılama ve anlama, duygularla düşünceyi birleştirme, duyguları yönetebilme ve düzenlemeyi içerir. Buna bazen sözel zeka denilir ancak bu tam tanımlayıcı olmaz.

"Robotlara EQ eklemek henüz başarılmış değil"

En temelinde beyinde IQ ve EQ alanları bile farklıdır. IQ kişinin uyumunu ve sosyal becerilerini ve ilişkisini belirleyemez. Bir bilgiyi ne kadar öğrenebilir ve depolayabilir, bunu IQ gösterirken; yeri geldiğinde bu bilgiyi nasıl kullanır, bunu duygusal süzgeçten nasıl geçirir, ortama göre nasıl ayarlar bunları EQ belirler. Bu nedenler EQ da IQ kadar önemlidir, hatta günümüzde EQ daha da önemlidir. Çünkü beynin bilgiye dair makine düşünmesi ve tepkisini akıllı tasarımlarla sağlayabiliyoruz ama robotlara EQ eklemek henüz başarılmış değil. Ancak duyguların fiziksel belirtileri, örneğin heyecanlanınca kalp atışının artması veya gülümseyen kişinin yüzündeki kasların ve gözlerin konumunu analiz ederek belki duyguları da anlayabilirler ama empati, şefkat veya dürtülerin denetimi gibi sosyal durumlar robotlara aktarılmış değil. 

 

IQ ve EQ zeka duygusal zeka Pixabay.jpg
Fotoğraf: Pixabay

 

"Şakadan anlamak da bir duygusal zeka becerisidir"

- Duygusal zekayı artırmanın yolları nelerdir?

Pek çok şey yapılır ve her yerde bulunur ama ben önce mizah duygusunun geliştirilmesini öneriyorum. Çünkü şakadan anlamak da bir duygusal zeka becerisidir. Zorunda olduğu için değil, istediği için bir şeyler yapmalıdır, motivasyon da duygusal zekanın bir bileşenidir. Yine tepkilerini ayarlayabilmelidir. Durum mu can sıkıcı yoksa benim mi bugün keyfim yok? Benim kaygım mı var yoksa olay gerçekten endişe verici ve ne kadarı benim kontrolümde diye düşünmelidir. Diğer insanlar için çeşitli sosyal sorumluluk projeleri düzenleyebilirler.

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

- Duygusal zeka yönünden gelişmiş çocuklar nasıl yetiştirilir? Ebeveynlere önerileriniz nelerdir? 

Duygusal zeka ile ilgili bazı süreçler doğuştan gelmektedir. Çünkü bazı psikiyatrik durumlarda beynin yapısından kaynaklanan kendisi veya başkalarının duygularını anlama ve kavrama becerileri tam gelişmemiş olabilir. Ancak duygusal zekayı değiştirmek veya geliştirmek ise bebeklikten başlayan bir süreçtir. Aynalama diye bir önemli kavram var ki beynimizde "ayna nöronlar" var yani karşımızdakinin bir hareketini görünce sanki biz de o hareketi yapmışız gibi aktif olan bölüm, çok ilginç. Aynalama ise, bu bakım verenin -ki genelde anne oluyor- anne-bebek ilişkisinde annenin öncelikle duyguları bilmesi, uygun tepkiler göstermesi ve bebeğin zamanla bunları taklit etmesi ile başlayan bir süreçtir. Basit bir örnek verirsek; depresif bir anne, hep üzüntülüyse, bebeğini emzirirken kederliyse bebek de kendisini mutsuz veya annesini rahatsız eden biri gibi algılar ve bu şekilde bir yetersiz, değersizlik temel algısı oluşturabilir. Bu nedenle öncelikle ebeveynler kendi duygularını bilmeli, çocuklarınınki de tanımalı ve duygularını yönetebilmeyi ve bu becerileri çocuğuna önce "rol modeli" olarak göstermelidirler. Yine bir örnek verirsek; işten eve çok yorgun ve kızgın geldiğimizde, biraz yaramazlık yapan çocuğumuza çok fazla öfkeleniyorsak bu durumun aslında çocuğumuzla değil kendimizle ilgili olduğunun farkına varmalıyız.

Dürtü kontrolü de duygusal zeka için önemli. Bu da isteklerin ertelenmesi veya reddedilince olumsuz tepkiler vermemeyi içerir. Yani çocukları "şımartmak" dediğimiz kavram, "ağlatmamak" çocuklarımıza dürtü kontrolünü öğretmez. 

Başka canlıları anlatmak, onlar için uğraşı göstermesini sağlamak, çok geleneksel ama büyüklere saygı-küçüklere sevgi temelinde empati kazandırmak da sağlanabilir.

 

çocuk çocuklar yardım duygusal zeka Pixabay.jpg
Fotoğraf: Pixabay

 

"Çoktan seçmeli bir test sorun olabiliyor"

- Okulda testler, sınavlar, IQ testleri… Bazı aileler, çocuklarını sürekli sınavlara, testlere sokuyor ve onlardan üstün başarılı olmalarını bekliyor. Türkiye'de çocukları gereğinden fazla zorlayan bir eğitim sistemi mi mevcut? Çocuklar ve ergenleri farkında olmadan bunaltıyor muyuz?

Öncelikle etik olarak her çocuğa IQ testi yapılması uygun değil. Bazı okullar IQ testi ile öğrenci seçiyorlar veya aile gidip test isteyince yapan bu konuda deneyimli olmayan psikologlar var. Aslında uygulama da bir bireyden bu testin yapılmasını gerekli gören koşullar olmalıdır. Okullar ise şimdiki uzaktan eğitim sisteminde de gördük ki çocukların sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını öngörmeden sadece akademik becerilerini arttırmayı hedefleyen bir programa sahip. İlkokul kademesindeki bir çocuk; sabahtan öğleden sonraya kadar bir ekran başında, kıpırdamadan, derdini anlatmak istediği zaman mikrofonu açılmazsa konuşamayan sadece mesaj kutusu ile arkadaşı ve öğretmenleri ile iletişim kuruyor. Ergenler derste dizi izliyor, ekrana oyun indirmiş oyun oynuyorlar, çoğu öğretmen farkında ama onlar da akademik müfredatı bitirmeye çalışıyorlar. Dersten sonra arkadaşları ile uzaktan yine yazışıp canlı sohbet yapıyor çocuk ve gençler, yoğun bir teknoloji ve internet bağımlılığı oluştu. Bir veli ve bu alanda bir hekim olarak benim görüşüm sokak kısıtlamalarının ve okulların açılmasıdır.

Sınav sistemine gelirsek de bu kadar kalabalık bir genç nüfusu olan ülke olduğumuz ve kaynaklarımız da yetersiz olduğu için bir eleme yönteminin olması gerekli, zaten hiçbir ülkede herkes elini kolunu sallayarak bir yüksekokula girmiyor. İyi bir ortalama, akademik beceriler dışında sosyal beceriler, sanatta veya sporda bir yetenek, ayrıca sosyal sorumluluk projelerinde görev almış olmak, iyi bir niyet mektubu gibi pek çok kriterle seçiliyorlar. Bizdeki sorun ise sadece çoktan seçmeli bir testin olması. Örneğin, çocuk çok becerikli ama biraz okumada yavaşsa bu sınavı geçemiyor.

Bir diğer sorun da eğitimin herkese eşit kalitede ve oranda ücretsiz sunulması gereklidir. Bu sağlanamadığı için de liselere giriş sınavı var. Aslında zamanlama olarak liselere giriş sınavı tam da ergenliğin ortasına denk düştüğü için, gençler daha büyümenin şokundayken bir de sınav stresi yaşıyorlar. Bir de buna eklenen sürekli sınavın değişmesi, adı, biçimi ve tarihi gibi belirsizliği artıran durumlar ise sınav kaygısını ve ergenlik dönemi stresini daha da artırıyor.

"Daha fazla 'ayrımcılık' ve 'ötekileştirme' yapıldığı için empati düzeyimiz azalıyor"

- Toplum olarak empati duygumuz eksik mi? Bireyler hangi yönlerini geliştirmeliler?

Bizde empati ile sempati karıştırılıyor. Sadece merhamet veya acıma temelli bir yaklaşım değil, daha empatik yani karşılıklı olumlu ve olumsuz tüm duyguların anlaşılmasını ve paylaşılmasını içeren bir durum olmalı. Tüm toplum için genelleme yapmak doğru olmayabilir ama daha fazla "ayrımcılık" ve "ötekileştirme" yapıldığı için empati düzeyimizin azaldığını ve sadece maddi yardım kısmı ile sempati düzeyimizi koruduğumuzu söyleyebiliriz. Ama burada empati azalması bir tercih mi, yani kişinin karşısındakinin duygusunu anlamaması, ilişkiden kaçması ve başkaları için sorumluluk almaması bir tercih mi, yapısal mı yoksa öğrenilmiş mi bunun da incelenmesi gereklidir.

"Empati kurmak, anda kalmak, sosyal medyadan biraz uzak durmak koruyucu bir önlem"

-  Özellikle salgının etkilerinin sürdüğü şu dönemde duygusal zeka ile ilgili hangi tavsiyelerde bulunursunuz?

Zaten salgında şunu gördük ki durumlarla baş edebilme becerisi kişinin sosyoekonomik konumundan veya okul başarısından bağımsızmış. Hayal kırıklıkları, özgürlüklerin kısıtlanması gibi zorluklarla mücadelede ve sosyal mesafelerin olduğu bu dönemde bizim baş etme becerimiz tamamen duygusal zekamız ile orantılıymış. Öncelikle kendi duygularımızı bilmek ama bunu salt bencillik değil, kendi duygularımızdan yola çıkarak karşımızdakinin duygularını bilmek, tanımak ve empati kurmak gerekli. Gelecek belirsiz olduğu için kaygıyı yönetebilmek için "anda kalmak", sosyal ilişkilerimizi canlı tutmak duygusal zekamız için gerekli. Kişilerin kendilik algısını zedeleyen sosyal medyadan ise biraz uzak durmak da koruyucu bir önlem.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU