Bilim insanları binlerce kişinin hayatını kurtaracak bilginin peşinde: Sivrisinekler insan kokusunu nasıl alıyor?

Sivrisinekleri henüz iz üzerindeyken durdurmak, her yıl hayatını kaybeden yarım milyon kadar insanı kurtarabilir

(Reuters)

Dünyadaki 3 binden fazla sivrisinek türünün sadece küçük bir kısmı, insan kanını emmede uzmanlaştı.

Sivrisineklerin insanları nasıl bu kadar etkili bir şekilde takip ettiği hala bilinmiyor. Ancak zika, dang humması, Batı Nil virüsü ve sıtma gibi ölümcül hastalıkları bukaştırabildikleri için bunu öğrenmek önem taşıyor.

Zira bu böcekleri henüz iz üzerindeyken durdurmak, her yıl bu hastalıklar nedeniyle hayatını kaybeden yarım milyon kadar insanı kurtarabilir.

ABD’deki Princeton Nörobilim Enstitüsü'nde ekoloji ve evrimsel biyoloji alanında asistan profesör Carolyn McBride, "Sivrisinekler ısıracakları hedefi çoğunlukla kokuya göre seçerler” diyor.

Sadece dişi sivrisinekler kan emiyor çünkü yumurtalarını üretmek için buna ihtiyaç duyuyor. Araştırmacılar, hastalık taşıması mümkün bir dişi sivrisineğin diğer sıcakkanlı hayvanları görmezden gelirken neden belirli bir insanı hedef aldığını bilmek istiyor.

Johns Hopkins Üniversitesi’nin Duyusal Biyoloji Merkezi'nde nörobilim doçenti Christopher Potter’a göre bu süreci anlamak, sivrisineklere karşı çok daha etkili kovucular geliştirmenin ve hayat kurtarmanın anahtarı.

Sıtma taşıyan ve sadece insanı ısıran sivrisinek türü Anopheles'i inceleyen Potter, “Bu sineklerin koku alma duyularını kontrol edebilirsek, davranışlarını da ederiz” diyor.

“İnsan kokusu karmaşıktır”

Öte yandan, hayvan kokuları belirli oranlarda karıştırılmış yüzlerce kimyasal bileşikten oluştuğu için bu bilgiyi elde etmek hiç kolay değil. McBride insan kokusuna dair şu ifadeleri kullanıyor:

İnsan kokusunda bulunan kimyasallar temelde hayvan kokusunda bulunan kimyasallarla aynı. Benzersiz olan bu bileşiklerin oranları ve nispeten bol olması.

Kısacası bir dişi sivrisinek her uçtuğunda, küçük beyninde karmaşık bir hesaplama yaparak neyin insan, neyin köpek ve neyin bir çiçek olduğunu çözebiliyor.

Bilim insanları koku arşivi kuruyor

McBride'ın laboratuvarında çalışan yüksek lisans öğrencisi Zhilei Zhao, “Bu süreci araştırmak için, insan ve hayvandan alınan koku özlerine dişi sivrisineklerini maruz bırakmaya ve beynindeki sinirsel aktiviteyi kaydetmeye karar verdik” diyor.

Zung, yıllar süren çalışmalarda şimdiye dek sıçanlar ve bıldırcınlar da dahil olmak üzere yaklaşık 40 farklı hayvandan koku örnekleri topladıklarını ve hayvan kokularının kimyasal bileşimine dair bir kütüphane oluşturduklarını söylüyor.

Bunlardan bazılarını insanlardan alınan 16 örnekle karşılaştırdık ve bir şey fark ettik. Basit ve yaygın bulunan decenal isimli bir bileşik, özellikle insan cildinde bol miktarda bulunuyor.

Meslektaşlarıyla birlikte konuyla ilgişi eski araştırmaları tarayan Zung, insan cildine özgü doğal yağlardan biri olan sapienik asidin decanal oluşumuna yol açtığını ifade ediyor.

Bilim insanları sivrisineklerin insan kokusunu almasını sağlayan şeyin de bu süreçle bağlantılı olduğunu ve bu konuda ileri araştırmalar yapılması gerektiğini düşünüyor.

Sinek beynindeki aktivite

Sivrisineklerin neyin kokusunu aldığını keşfetmek, hikayenin sadece bir kısmı. Zira bu kokuyu nasıl aldıklarını anlamak da önemli. Bu süreci anlamak isteyen bilim insanları, genetiği değiştirilmiş Aedes aegypti türündeki sivrisinekler yetiştiriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

McBride, “Böylelikle minik kafalarını açıp onları bir mikroskopla izleyebildik ve insanla hayvan kokularına maruz kaldıklarında hareketlenen nöronları gözleyebildik” diyor.

McBride’ın araştırma ekibi, sivrisineklerin kokuları algılayan yaklaşık 60 farklı nöron türüne sahip olduğunu biliyor. Bu nedenle ilk başta böceklerin beyinlerinde çok fazla aktivite göreceklerini düşündü. Ama beyinler, şaşırtıcı şekilde sessizdi, yani aktivite belki de birkaç nöron türünden ibaretti.

McBride bu çalışma hakkında şu bilgileri veriyor:

Bir tür nöron gördük, hem insanlara hem de hayvanlara gerçekten güçlü yanıt veriyordu. Başka bir nöron türü ise insanlara hayvanlardan çok daha güçlü yanıt veriyordu.

Bu tür araştırmalar ancak sivrisinek beyinlerinin detaylı incelenmesine olanak tanıyan teknolojik imkanlarla mümkün oldu. Yani aslında yeni. Potter da teknolojinin önemini şöyle vurguluyor:

Bu süreçleri şimdiki düzeyde çalışmak, geleneksel araçlar için çok zor.

 

Independent Türkçe, CNN

Derleyen: Çağla Üren

DAHA FAZLA HABER OKU