Başkan, aşı ve ateşten haftalar

Dünya aşı için yakıcı bekleyişinin sona erdiğini ilan edecek sevindirici haberleri duymayı ne kadar arzu ediyor. ABD közüne gelince, o ayrı bir hikaye

Seçimlere kalan birkaç hafta için "ateşten haftalar" dersek abartmış olmayız. ABD seçimleri sadece ABD vatandaşlarını ilgilendirmiyor.

Orada seçim sandıklarından çıkacak isim, bu tanımlamayı ve rolü reddetse de "küresel köyün" jandarması olarak kabul edilecek. ABD seçimleri tarihi, diğer tüm tarihlerden daha önemli.

Dünyanın diğer ülkelerindeki siyasi seçimlerden daha önemli. Farklı kıtalarda insanların ilgisini çeken spor müsabakaları ve sanat faaliyetlerinden daha önemli.

Bunlar "ateşten haftalar", çünkü bu süre ağır bir bekleyişle geçecek. Büyük küçük tüm ülkelerin liderleri eşit ölçüde bekliyorlar.

Vladimir Putin bu tarihi göz ardı edemez. ABD başkanının adı, ülkesini, imajını, askeri harcamasını, dünyadaki konumunu etkileyecek.

Şi Cinping kuşkusuz beklerken neredeyse közlerin üzerinde yürüyor, çünkü Donald Trump'ın koronavirüsüne "Çin virüsü" dediğini unutması mümkün değil. Trump ayrıca Çin'in yaptıklarının bedelini ödemek zorunda kalacağını da iddia ediyor.

Pekin'in efendisi, Trump'ın ülkesine karşı söylemlerde yeni bir dil empoze ettiğini inkar edemez. Karşılıklı yumruklaşmalara açık bir dövüşten kaçınmak için bazı ticari tavizler sunmaya zorladığını yadsıyamaz.

Trump'ın Beyaz Saray'da kalması, Mao'nun Partisi'ni son derece zor seçeneklerle karşı karşıya bırakacak. Belki de bu nedenle, yarım yüzyıl önce Çin kıtasının açılışının mimarı Henry Kissinger, Birinci Dünya Savaşı'ndan önceki iklimi hatırlatarak uyarılarda bulundu.

Avrupa'da da "közden haftalar" yaşanıyor. Kovid-19 virüsü yaşlı kıtaya yeniden saldırdı. Daha fazla kişinin canını aldı, sağlık sistemini tüketti ve Avrupalıların ülkelerine ve kurumlarına olan güvenlerini sarstı.

Salgın, halihazırda İngiliz ihaneti, Türk şantajı, Akdeniz'de veya yakınındaki sönmeyen yangınlardan mustarip olan kıtanın acılarını artırdı. Kafası karışmış ve ne yapacağını bilemeyen bir kıta.

Bireysel ve bencil tarzıyla Batı orkestrasının uyumunu bozan bir solist gibi davrandığında ABD başkanından korkuyor. Ayrıca Rus gazının ya da Çar'ın ve başını ağrıtan kişilere (sonuncusu Aleksey Navalni) kestiği cezaların rehinesi olmaktan korkuyor.

Ortadoğu için de bunlar "ateşten haftalar."

İran rejimi lideri "Rehber" Ali Hamaney'in saatleri saydığını söylersek mübalağa etmiş olmayız.

Trump'ın İran ekonomisini tükettiğini ve rejimin bu nedenle, yaşam koşullarının kötüleşmesinden, ulusal para birimlerinin çökmesinden, ülkenin kaynaklarının roller oyununda tüketilmesinden bıkan İran vatandaşlarının protestolarını vahşi bir şekilde bastırmak zorunda kaldığını unutamıyor.

Hamaney, Trump'ın bir başkasının almakta zorlanacağı kararı alarak General Kasım Süleymani'yi denklemin dışına itmesini affedemiyor.

Bu, Usame bin Ladin ya da Ebubekir el-Bağdadi'nin ölüm kararını vermekten daha zor bir karardı. Ülkesinin söz vermesine rağmen bugüne kadar Süleymani suikastı boyutunda bir karşılık vermeye cüret edemediğini unutamıyor.

Türkiye de bu kaygılı bekleyişe dahil. Avrupa'ya mülteci dalgaları ile şantaj yapma, paralı askerlerle müdahale etme, sınırları izinsizce ihlal etme, içlerine paralı askerler yerleştirme ve denizlerdeki zenginlik kaynaklarının sınırlarını çizmek için kuvvete başvurma politikasının, Avrupa'da Erdoğan'ın politikalarının "umursamazlığı" konusunda endişe uyandırdığı ve kendisine yaptırım uygulanması gerektiği kanaatini pekiştirdiği açıktır.

Ankara'nın, Atlantik evine Rus füzelerini sokması sonucu Washington ile ilişkilerine verdiği zararın boyutunu görmek için ABD seçimlerinin sonuçlarını beklemesi doğaldır.

İsrail de bekliyor. Beyaz Saray'ın efendisinin İsrail karşıtı olması ya da politikalarını dizginleme ya da sınırlamaya hazır olması hiçbir şekilde söz konusu değil.

Ancak, İsrail bundan daha fazlasını istiyor. Bölgedeki olayları ve geleceği aynı gözlük ve aynı kelime hazinesiyle okumak istiyor. Bu noktada, başkanın yöntemi devreye girerek, ittifakları birbirine yakınlaştırabilir ve aralarındaki ilişkinin derecesini belirleyebilir.

ABD seçimlerinin sonuçları aynı şekilde Riyad'ı da ilgilendiriyor. Trump yönetiminin bölgedeki geniş çaplı İran saldırısına ilişkin katı politikası, Tahran'ı saldırılarının kapsamını daha da genişletmek veya takviye etmek için kullanabileceği gelirlerden mahrum bıraktı.

Trump yönetimi, İran'ın Suudi Arabistan'ı özellikle Yemen üzerinden kuşatma girişimlerinin ve orada Husilere biçtiği rolün ayrımına vardı. Elbette, başkanın adı ne olursa olsun, Suudi Arabistan'ın ABD yönetimiyle güçlü ilişkilere sahip olması çıkarınadır.

Öte yandan, ABD'nin de özellikle bir ekonomik ağırlığı, Arap ve İslam dünyasında  siyasi nüfuzu olan bir ülke olarak Suudi Arabistan ile güçlü bir ilişki kurmasında gerçek bir çıkarı vardır.

Kahire de sonuçları endişeyle bekliyor. Zira Washington'da Barack Obama döneminde ortaya çıkan yaklaşımların, bölgedeki değişime ve buna katılabilecek güçlere yönelik okumaların bir benzerini kesinlikle bir daha görmek istemiyor.

ABD ile açık çekişme sahalarına ve karşılıklı mesajlaşmaların posta kutusuna dönüşen ülkelerde de "közden haftaların" neden olduğu ağırlık artıyor. Lübnan ve İsrail arasındaki deniz sınırlarını çizmek için "teknik" müzakerelerin başlamasından sonra bu konudaki analizler çoğalsa da Beyrut'ta pek çok kimse, yeni Lübnan hükümetinin ABD seçimlerinden önce kurulmayacağına inanıyor.

Suriye'de Şam'ın uluslararası izolasyonundan çıkmasının, özellikle Tahran'la çatışma ortamı azalırsa, ABD seçimlerinin sonuçlarına bağlı olduğu söylentileri dönüyor. 

Irak'a gelince köz halindeki ateş açıkça alev almış. Devlet dışı güçler, Başbakan Mustafa el-Kazimi'ye nefes alma fırsatı tanımıyor.

Bir yanda ABD'lileri veya Yeşil Bölge'yi hedef alan roketler, diğer yanda saldırılar ve tehditler.

Son olarak da Selahaddin'e bağlı Beled ilçesindeki katliam aracılığıyla Şii-Sünni hassasiyetleri körükleyen uygulamalara geri dönüldü.

Buna Kürt bileşen ile ilişkilere yeniden gerginlik pompalanması da eşlik ediyor.

Önümüzdeki ayın ilk haftasında yapılması planlanan ABD seçimleri, var olan közleri daha da harladı.

Tüm dünya acı dolu bir bekleyiş içinde korona aşısının bulunmasını bekliyor. Birçok kişi, aşının bulunma tarihinin yaklaştığına inanıyor.

Bu nedenle dünya, Trump ve Moskova'dan duyduklarından sonra "közlü haftalara" girdi.

Korona salgını, ülkeleri sarstı, bütçeleri yuttu, bir ölüm ve işsizlik dalgası başlattı.

Kurumları, inançları, alışkanlıkları, eğitimi, tıbbı ve yatırımları sarstı.

Dünya aşı için yakıcı bekleyişinin sona erdiğini ilan edecek sevindirici haberleri duymayı ne kadar arzu ediyor.

ABD közüne gelince, o ayrı bir hikaye.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU