Kadavradan rahim nakli gerçekleştiren Prof. Dr. Özkan: Anne olmak isteyen binlerce kadına umut olduğumuz için gururluyuz

“İlklerin doktoru” olarak bilinen Prof. Dr. Ömer Özkan'la, her 5 bin kadından birini etkileyen duruma karşı elde ettikleri başarılı sonucu, projelerini ve sağlık sistemini konuştuk

Prof. Dr. Ömer Özkan’ın 9 yıl önce kadavradan rahim nakli gerçekleştirdiği Derya Sert, 3 hafta önce sezaryenle erkek evlat sahibi oldu. Bebeğe Ömer Özkan’ın adı verildi / Kolaj: Independent Türkçe

Prof. Dr. Ömer Özkan ve ekibinin 2010 yılında Cihan Topal’a gerçekleştirdiği çift kol nakli, Türkiye'de gündemin ilk sırasına oturmuştu. 

Ülkedeki ilk çift kol nakli olarak Türk tıp tarihine geçen bu operasyonu, 2012’de Uğur Acar’a gerçekleştiren yüz nakli izledi.

Türkiye’deki ilk yüz nakli olma özelliği taşıyan bu ameliyat, dünyanın en genç yüz nakli olarak tıp literatürüne girdi.

Prof. Dr. Ömer Özkan, şimdi ise bir başka operasyonla yeniden dünya tıp tarihinde yerini aldı.

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

2011 senesinde kadavradan rahim nakli yapılan Derya Sert, 3 hafta önce doğum yaparak sağlıklı bir evlada kavuşunca, Özkan bu kez de "dünyada başarılı ilk rahim naklini gerçekleştiren hekim" oldu.

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan’la tıp literatürüne geçen bu operasyonu, projelerini ve sağlık sistemini konuştuk.

"Ömer" bebek

9 sene içinde Derya Sert'in hamile kalma denemeleri olduğunu, Sert'in yılmayarak kendilerine inandığını ve 4 Haziran günü ise yıllardır bekledikleri anı yaşadıklarını kaydeden Özkan, 28 haftalık ve 760 gram doğan erkek bebeğin sağlığının yerinde olduğunu söyledi.

"Hâlâ rüya gibi geliyor"

Dünyanın ilk başarılı rahim naklini gerçekleştiren Prof. Dr. Ömer Özkan, hırs yapmadan, pes etmeden, aşama aşama ilerlediklerine vurgu yaptı:

Deneysel çalışmalar vardı ama 9 sene önce kimse klinik çalışma yapmıyordu. Suudi Arabistan'ınki ilk nakildi ama ne yazık ki 99 gün sonra rahim alınmak zorunda kalındı ve operasyon başarısız oldu. En az 13-14 yıllık emek var. Hâlâ rüya gibi geliyor bize, ben de ekibim de çok emek verdik. Hırs yapmadan, ufak ufak, basamak basamak ilerledik. Her aşamada bulgularımız var. Dünyanın ilk başarılı rahim nakli oldu bu… Rahimin yaşaması önemli değil, annenin çocuğunu kucağına alabilmesiydi aslolan. 

"Her 5 bin kadından birini etkileyen bir durum"

Prof. Dr. Özkan, çocuk sahibi olamayan binlerce kadına umut olmaktan duyduğu mutluluğu ise şu sözlerle dile getirdi:

Rahmi de olsa gebe kalamayan pek çok kadın bu  tecrübelerden büyük ihtimalle faydalanacak. Genel olarak bakıldığında, her 5 bin kadından birini etkileyen bir durum bu. İstanbul’da bile 3 bin kadın, doğurganlık çağında ve çocuk sahibi olamıyor. Bunu ancak evli olup da çocuk sahibi olmak isteyenler anlar. Bu kadınlara umut olabildiğimizi için gururluyuz.

Prof. Dr. Ömer Özkan AA.jpg
Prof. Dr. Ömer Özkan / Fotoğraf: AA

 

"Mütevazı olmaya da gerek yok, yıllarımızı, tüm hayatımızı adadık"

Ömer Özkan sözlerini, "Biz bu ameliyatı yaptığımız için dünyada daha sonra izinleri çıktı. 3 hastaya izin verilmişti. İlki başarılı oldu, şimdi diğerlerini deneyeceğiz. Başarısız olsaydı, dünya da cesaret edemezdi. Bu teknik uygun olduğu için dünya devam edebildi bu yönteme. Bizim tecrübelerimizden faydalanarak yabancı ekipler de denedi. Teknik tamamen bizim tarif etitiğimiz teknik. Mütevazı olmaya da gerek yok.Yıllarımızı, tüm hayatımızı adadık. Yurt dışından bizi ziyaret eden yabancı ekipler de tecrübelerimizden çok faydalandı. Örneğin İsveç ekibi ziyarete geldi, çok faydalandılar bizim tecrübelerimizden. 10 hasta için izin aldılar, 6'sı doğurdu ama 4'ü için ise mutsuzluk var" diyerek sürdürdü.

“Rahim nakli alanında yoğunlaşacağız”

Dünyanın en tecrübeli ekibine sahip olduklarını ifade eden Özkan, bundan sonraki çalışmaları için ise “Rahim nakli o kadar önemli ki, bu alanda devam etmeyi düşünüyoruz” yorumunu yaptı.

"Çocuk tamamen anne-babaya ait, rahim naklinin genetik transfer ile ilgisi yok"

2011'de Türkiye'deki ilk rahim naklini gerçekleştirmeden önce konuyu anlatabilmek ve operasyon iznini alabilmek adına büyük çaba sarfettiklerini de belirten Prof. Dr. Ömer Özkan, başlangıçta operasyonun genetik transfer ile karıştırıldığını ve bu yanlış anlaşılmayı düzeltmek için çaba sarfettiklerini anlattı.

"Dünyada yapılmayan bir şey vardı ortada, Sağlık Bakanlığı izniyle gerçekleşti"

Neler yapmak istedikleri ile ilgili otoritelere briefing verdiklerini kaydeden Özkan, şu sözleri söyledi:

Önce rahimin hiçbir genetik transferi olmadığını anlattık. Çocuk tamamen anne-babaya ait. Çünkü yumurta nakli yapmıyoruz, rahim nakli yapıyoruz, bu çok önemli. Cahil cesaretiyle değil, ömrümüzü adayarak yaptık. Dünyada yapılmayan bir şey vardı ortada. Sağlık Bakanlığı izniyle gerçekleşti. Sorumluluk hem bizde hem de onlarda oluyor. Özel izinle yapıyorsunuz. Benim yakınım da yok, çıkar ilişkisi de... Ahbap-çavuş ilişkisi yok. Daha önce çift kol nakli, yüz naklinin de aralarında bulunduğu çok başarılı operasyonlara imza atmamız da etkili oldu.

"40 yaşına kadar kesin, 45 yaşına kadar da yapılabilir”

Rahmin transfer edileceği kişilerin en fazla kaç yaşında olması gerektiğini de sorduğumuz Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Özkan, “40 yaşına kadar kesin, 45 yaşına kadar da yapılabilir” yanıtını verdi.

Özkan, rahmi alınacak kişinin ise 65 yaşını geçmemesi gerektiğini söyledi.

"Yurt dışında teknolojiye çok, insana az önem verildiğini gördük"

Türkiye'deki sağlık sisteminin ne kadar iyi durumda olduğunun Kovid-19 döneminde görüldüğünü belirten Prof. Dr. Özkan, sözlerini "Bir başka deyişle, dünyanın ne kadar kötü durumda olduğunu gördük. ABD, İngiltere, AB ülkeleri… Yurt dışında sağlık sistemleri çökme noktasına geldi çünkü teknolojiye çok, insana az önem verildiğini gördük. Paraya kıymamak için yapılanlar ortada" ifadeleriyle sürdürdü.

“Dünyanın en sosyal devletlerinden biriyiz”

Sağlık açısından değerlendirildiğinde Türkiye'nin dünyanın en sosyal devletlerinden biri olduğunu ifade eden Özkan, ülkedeki en büyük eksikliğin ise araştırmaya az önem verilmesi olduğunu söyledi.

"En büyük eksiğimiz araştırmaya çok az önem verilmesi"

Neler yapılması gerektiğini de sorduğumuz Ömer Özkan, "Teknoloji ve altyapı yatırımı yapılmalı. Bir yatırım yapıyorsak, uzun dönemli işlemlere girmiyor, yakın zamanda hemen meyvesini almak istiyoruz. Bir işlem yapıp, 'Sonucunu 5 sene sonra göreyim' demiyoruz. Bu en büyük eksiğimiz. Uzun vadeli düşünüp, ona göre projelere önem vermek gerekiyor. Sağlıkta uzun dönemde araştırmaya çok önem vermeliyiz" yanıtını verdi.

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU