Suriye’ye IŞİD’le savaşmak için geldiler, şimdi de kalmak istiyorlar

Kanadalı metal işçisi, İngiliz mühendis, Amerikalı restoran çalışanı “devrim”e katılmak için Batı’dan gelen binlerce gönüllü arasında yer alıyor

Fotoğraf: Reuters

IŞİD’in yükselişi dünyanın dört bir yanından binlerce yabancı savaşçıyı Suriye’ye çekti. Ancak burada insanları cezbeden yalnızca dini aşırılık yanlıları olmadı.

Pek çok insan Suriye’ye cihat için giderken, sayıları az olsa da adanmışlık açısından hiç de küçük olmayan uluslararası gruplar savaşın diğer yakasında yer aldı.

IŞİD hakkında konuşurken örgütün Arapça’daki karşılığını kullanan Kanada’nın Ontario eyaletindeki Thunder Bay şehrinden Kyle Town, “Ülkemde insanlar DAEŞ’in (IŞİD) Ortadoğu için sadece bir problem olduğunu düşünüyor. Evet öyle de. Fakat yalnızca burada değil. Herkesi etkiliyorlar” diyor.

Eskiden metal levha işinde çalıştığını söyleyen Town, şimdiye kadar hakkında az şey bilinen bir Kürt grubun Suriye’nin kuzeyinde yürüttüğü “devrim”in parçası olmak için savaşmaya gelen binlerce Batılıdan sadece biri.

Suriye’ye savaşmaya gelenler arasında eski askerler, yardım kuruluşu çalışanları, öğrenciler ve mühendislerin yanı sıra her kesimden anarşist ve solcu da bulunuyor. Kadın ve erkek sekiz İngiliz, ülkemde çoğu insanın adını dahi duymadığı şehirler ve kasabalarda IŞİD’e karşı savaşırken öldü.

Gönüllüler, 1930’larda Franco’nun faşistleriyle savaşmak için İspanya’ya giden ve adını George Orwell’la duyuran yabancı savaşçılardan oluşan Uluslararası Tugaylar’la karşılaştırıldı. Gerçi bu kez kazanan taraftalar.

IŞİD’in ilan ettiği halifelik neredeyse yenilirken, kendisine karşı savaşmaya gelenleri yol ayrımında bıraktı. Evlerine dönmeye hazır olmadıklarını söyleyen pek çoğu Suriye’de kalmaya devam edecek. Ancak iç savaşın yeni bir aşamaya geçtiği bir sırada onlara düşen rol de belirsizliğini koruyor.

Bir piyade birliğinde görev alan 30 yaşındaki ılımlı savaşçı Town, “DAEŞ’le savaşmanın yanı sıra sivil yaşamın her alanında yapılacak çok iş var. Buraya devrimin bir parçası olmak istediğim için geldim ve elimden gelenin en iyisini yapıyorum” diyor.

Kanadalı Town, son birkaç yıl içinde çeşitli kademelerde binlerce Batılı gönüllünün katıldığı sol görüşlü Kürt milis kuvveti Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) bir üyesi.

Suriye’de ABD yönetimindeki IŞİD karşıtı koalisyonun başlıca müttefiklerinden olan grup, askeri ekipman yardımının yanı sıra 2 bin Amerikan askerinin ve çok daha önemlisi Amerikan hava kuvvetlerinin büyük desteğini aldı.

Savaştan önce çok fazla bilinmeyen YPG, IŞİD’e karşı askeri ve ideolojik duruşuyla Batılı sol çevrelerde taraftar kazandı.

IŞİD kadınları hakimiyeti altına alır ve azınlıklara katliam yaparken, YPG’nin YPJ olarak bilinen kadın savaşçıları gruba karşı ön cephelerde savaş yürüttü. IŞİD kendisini demokrasinin düşmanı olarak konumlandırırken, YPG ise Kürt-Arap ittifakı olan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) aracılığıyla özerk yönetim ilan etti.

Suriye’nin kuzeyindeki Derik kasabasında The Independent’a konuşan 29 yaşındaki Oxford mezunu Danielle Ellis ise “İlk başlarda YPG’ye e-mail gönderip asker olmak istediğimi söyledim. Ancak cevap vermediler. Muhtemelen bu iyi bir şey. Şimdilerde bunu düşünüyorum” diyor.

Bir süre sonra mühendislik alanındaki master derecesinin başka bir yerde daha çok işe yarabileceğine fark ettiğini söyleyen Ellis, uluslararası bir toplulukta yer alarak savaş dışı gönüllüler arasına katılmaya karar vermiş.

YPG’yi internetten ve arkadaşlarından duyduğunu anlatan Ellis, “Becerilerime ihtiyacı olan insanlar vardı. Bu milis kuvvetlere kaydolmaktan çok daha mantıklı. Şebekeden bağımsız elektrik sistemleri ve su tedariki gibi konular üzerinde çalışıyorum” diyor.

YPJ için savaşırken öldürülen ilk İngiliz kadın olan Anna Campbell’in hikayesinden ilham aldığını belirten Ellis, “Burada olmak çok heyecan verici. Burası, bölgedeki insanların çok şaşırtıcı şeyler yapabildiği bir yer. Aynı zamanda da insanların yaşamlarının muallakta olması yüzünden bıçak sırtı bir yer” diye konuşuyor.

YPG sözcülerinden Nuri Mahmud ise “Rojava’da özgür vatandaşlık prensibi uyguluyoruz. Bölgenin kültürüne, tarihine ve felsefesine inananlar, memnuniyetle bu toplumun parçası olarak kabul ediliyor” diyor.

Ancak pek tabii ki tüm Suriyeliler böyle hissetmiyor. YPG’nin rakipleri bu gönüllüleri ya sömürgecilikle suçluyor ya da maceraperestlikle. Kimileri ise saf damgası yiyor.

Bu türden yaklaşımların farkında olduğunu belirten Ellis şöyle devam ediyor:

“Bazı arkadaşlarım kendilerine yönelik beyaz kurtarıcı, kafa izninde biri, esmer insan yardımcısı türünden yakıştırmalar yapıldığını hissediyordu. Ancak Londra’daki Kürt arkadaşlara buraya geleceğimi söylediğimde çok memnun oldular. Tüm bu soruları hala kendime de soruyorum. Bu bir kendine hizmet mi? Bu tür şüpheleri taşımamak güç. Bizler inanılmaz derecede çok ayrıcalıklı insanlarız. Ancak burada geçirdiğim zaman arttıkça iyi şeyler yaptığımız hissi de artıyor.”

Diğer taraftan YPG’nin kontrol ettiği ve ülkenin yaklaşık üçte birine denk gelen bölgelerde haklar konusunda soru işaretleri yükseliyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) geçen yıl yayımladığı raporda, söz konusu grubun çeşitli kademelerde çocuk askerlere görev verdiği ve siyasi rakiplerini sindirdiği belirtiliyordu.

Pensilvanya eyaletinin Bloomsburg kentinden gelen eski restoran çalışanı Hunter Page, ülkesinde yaşananlardan kısmen etkilendiğini ve 2016’da Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesinden dolayı hayal kırıklığına uğradığını ifade ediyor.

Kendisini Suriye’ye getiren sebepleri sıralayan 25 yaşındaki Page, “Çalıştığım yerdeki mutfağın daha çok nefret dolu bir mekan haline geldiğini gördüm. İşyerinde daha çok insan ırkçılığı, cinsiyetçiliği ve homofobiyi benimser görünüyordu. Ortada denetim yoktu. Bunları her gün dinledikçe olumsuz etkilendiğimi de hissediyordum” ifadelerini kullanıyor.  

ABD’deki boğucu siyaset ortamı ve Suriye’de yaşanan olaylara duyduğu ilginin artması Amerikalı genci savaşa katılması için motive ederken, Page kararını etkileyen faktörleri şöyle sıralıyor:

“Buraya gelen ve gruba katılan herkesin kararının arkasında her zaman siyasi ve kişisel sebeplerin bir karışımı olduğunu düşünüyorum. Diyeceğim şu ki eğer muhteşem eşlerimizle yaşadığımız mükemmel ev hayatlarımız ve mükemmel işlerimiz olsaydı, en radikal insanın bile buraya kolayca gelebileceğini düşünmüyorum.”

Mayıs 2018’de YPG’nin uluslararası tugayına katılan Page, Suriye’ye ulaşmasının ardından yeni katılanların dil, tarih, bölge kültürü ve silah eğitimine dair dersler aldığını anlatıyor.

Page, IŞİD’in tutunduğu son yer olan Deyr ez-Zor’da düzenlenen iki operasyona katılmış. Geçen birkaç ay içinde halifelik Fırat Nehri boyunca yer alan bir dizi köyden birkaç tarlaya çekildiğinden, yüzlerce IŞİD savaşçısı ve onların aileleri SDG’ye teslim oldu. Şimdi yaklaşık 800 Avrupalı SDG tarafından kamplarda ve hapishanelerde tutuluyor. Bunların arasında bir avuç İngiliz ve en az iki Amerikalı bulunuyor.

Kendi ülkesinden kadınlar ve erkeklerin savaşın diğer tarafında olmasını değerlendiren Page, “Birliğimizde birkaç yüz gönüllü varken IŞİD’in dünya genelinde binlerce üyesi olduğunu iddia etmesi talihsizlik. Ayrıldığım ülkeden gelip IŞİD’in yanında savaşmaya karar veren bir Amerikalı ile karşılaşmak anormal bir şey olurdu” diyor.

SDG kamplarında, 12’den fazla İngiliz kadın ve çocuk ile en az altı İngiliz IŞİD savaşçısı tutuluyor. Onlardan biri, 2015’te üç arkadaşıyla birlikte Londra’nın doğusundan Suriye’ye gelen ve herkesin yakından tanıdığı Şamima Begüm.

Bu ayın başlarında IŞİD ailelerinin tutulduğu Suriye’nin kuzeyindeki kamptaki görüntüsü, Batılı ülkelerin kendi vatandaşları olan aşırılık yanlılarını geri almasıyla ilgili sorumluluklarının tartışılmasına neden oldu.

Begüm’ün IŞİD’e katıldığı için çok fazla pişmanlık taşımadığını gösteren The Times röportajından sonra genç kadını vatandaşlıktan çıkarma kararı alan İçişleri Bakanı Sajid Javid, yetkilerini IŞİD şüphelilerinin geri dönmesini engellemek için kullanacağı sözünü verdi.

Ancak İngiltere, geri dönen YPG gönüllülerine karşı çoktan kovuşturma başlattı. Mühendislik mezunu Ellis, Suriye yolunda terör yasasına göre Londra’da gözaltına alındıktan sonra sekiz saat boyunca sorgulanmış. Genç kız geri dönüşte de soruşturmadan geçirilme beklentisi taşıyor.

İngiliz ordusunun eski askerlerinden Jim Matthews, Suriye’de IŞİD’le savaştan sonra geçen yıl ülkesine döndüğünde terörle suçlanan ilk İngiliz oldu. Matthews hakkındaki soruşturmalar ilerleyen zamanda düşerken, üç İngiliz daha - sonradan düşürülmek üzere - benzer suçlamayla gözaltına alındı.

44 yaşındaki Matthews, son zamanlarda The Independent’a verdiği bir röportajda, “Bizler (YPG’nin İngiliz gönüllüleri), hükümetimiz gerekeni yapmadığı için oraya gittik. Yapılması gereken bir görevdi. IŞİD’i bu topraklardan çıkarmak zorundaydık” dedi.

İngiltere’nin NATO müttefiki ve büyük ticari ortağı Türkiye, Ankara yönetimine karşı 40 yıldır isyan mücadelesi veren Kürdistan İşçi Parti (PKK) ile bağlantısından dolayı YPG’yi terörist grup olarak kabul ediyor. PKK’yı terörist grup olarak sınıflandıran ABD ve Avrupa Birliği (AB), epey yerleşmiş bağlarına ve ideolojik ilişkilerine rağmen YPG’yi PKK’dan ayrı tutuyor. YPG ise herhangi bir fiziki bağlantı iddiasını reddediyor.

Türkiye defalarca Suriye sınırları içinde “güvenli bölge” kurma tehditlerinde bulundu. Bu, SDG ve belki de bazı uluslararası gönüllülerin bazılarıyla savaşa girmeye yol açabilir.

“DAEŞ’in büyük bir problem olduğunu, toplumuza karşı en büyük tehdidi oluşturduğunu ve Türkiye’den geldiğini unutamayız” diyen Kanadalı YPG savaşçısı Kyle Town, yakın bir zamanda ülkesine dönmek gibi bir planının olmadığını söylüyor.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/world/

Independent Türkçe için çeviren: Cenk Korkmazer  

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU