CHP’li Öztrak: Saray, İdlib üzerinden demokrasimize yeni bir darbe yapmaya hazırlanıyor

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak iktidarın yaşadığı savrulmanın üzerini örtmeye çalıştığını iddia etti. Öztrak, “Anlaşılan saray iktidarı, İdlib üzerinden demokrasimize yeni bir darbe yapmaya hazırlanmaktadır" dedi

Fotoğraf: AA

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısına, İdlib'de şehit olan askerlere baş sağlığı, gazilerin sağlıklarına kavuşması dilekleri ile başladı.

‘Mecliste linç girişimi gerçekleştirildi’

"Bir yanda canını dişine takmış, çarpışan askerlerimiz, diğer yanda kişisel ikbalinin kaygısına düşen iktidar var. Saray, gerilim ve kargaşayı artırarak, hatalarının, yetersizliklerinin, beceriksizliklerinin üstünü örtmeye, gizlemeye çalışıyor" diyen Öztrak, TBMM'de dün yaşananlar hakkında ise şunları söyledi:

Saray'dan geldiği anlaşılan bir emirle TBMM Genel Kurulu'nda, Grup Başkanvekilimiz Sayın Engin Özkoç'a planlı bir saldırı ve linç girişimi gerçekleştirildi. AK Parti grubu tarafından gerçekleştirilen bu planlı saldırıyı şiddetle lanetliyoruz. Milletimizin çok güzel bir sözü vardır, 'arsız kendini güçlü sanınca, haklıyı suçlu çıkarmaya çalışırmış.' Dün, TBMM'de yaşananlar, bize bu sözü ve millet irfanının büyüklüğünü bir kez daha hatırlattı.

Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığını herkesten önce o koltukta oturan korumak zorundadır. Ancak Cumhurbaşkanlığı makamını bir parti genel başkanı işgal ederse, neler yaşandığını hep beraber görüyoruz. Hele bu parti genel başkanı, ülkeyi kutuplaştırmak, toplumu bölüp parçalamak için ağzına geldiği gibi küfür etme hakkını kendinde görürse en çok ihtiyaç duyduğumuz günlerde, cumhurbaşkanlığı makamının birleştiriciliğini mumla arıyoruz.

“Cumhurbaşkanı hakaret ederek bu sorumluklardan kaçabileceğini zannediyor’

AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, partisinin grup toplantısında, "Cumhurbaşkanlığı koltuğunun arkasına saklanarak, hiçbir edep, adap sınırı gözetmeden" CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na ağza alınmayacak sözlerle hakaret ettiğini ileri süren Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:

AK Parti Genel Başkanı'na soruyoruz, 'Askerlerimizi hava desteği ve üstünlüğü olmadan İdlib'de dar bir bölgeye neden sıkıştırdınız?' Cevap veriyor, 'Bunu soran şerefsizdir.' '36 askerimiz şehit olduğunda 48 saat ortadan neden kayboldunuz?' Cevap, 'Bunu soran alçaktır.' 'Askerlerimizin şehit olduktan sonra neden kahkahalarla güldünüz?' Cevap, 'Bunu soran haindir.' Biz bu soruları milletimiz adına, yüreklerine kor ateşler düşen şehit anaları adına soruyoruz. Ama AK Parti Genel Başkanı, Sayın Genel Başkanımıza ağzına geldiği gibi hakaret ederek bu sorulardan ve sorumluluktan kaçabileceğini zannediyor.

Kimse partimizin bu hakaretleri içine sindirmesini bekleyemez. Nitekim Grup Başkanvekilimiz Engin Özkoç aynı gün, bu hakaretleri geldiği adrese 'aynı ifadeleri kullanarak' iade etmiştir. Madem AK Parti Genel Başkanı, bu sıkıntılı günlerde tarafsız cumhurbaşkanlığını beğenmemiş, kendi rızasıyla parti genel başkanlığını tercih etmiştir, bu durumda tarafsız cumhurbaşkanlığının hukuki zırhının arkasına saklanamayacağını da bilmelidir.

Ederince tazminat davası…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a açılabilecek en ağır tazminat davalarını açmaya devam edeceğini anlatan Öztrak, "Sayın Genel Başkanımız AK Parti Genel Başkanı'na 'ederince' tazminat davası açmaktadır. Bu çerçevede, tedavülde maalesef 'beş para' olmadığı Erdoğan'a 'beş kuruşluk' tazminat davası açmaya karar vermiştir" dedi.

İkinci 5 kuruşluk dava

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 17 Şubat'ta 'FETÖ'nün siyasi ayağı' tartışmasında kendisine 500 bin TL'lik dava açan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında yine 5 kuruşluk karşı dava açmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2011'den sonra Kılıçdaroğlu'na açtığı 37 farklı tazminat davası var.

Bu davalardan 15'i sürüyor, kesinleşen 21 davadan 18'i Kılıçdaroğlu lehine sonuçlandı.

CHP lideri bugüne dek yerel yargı süreçleri tamamlanan ve AİHM'e taşıdığı üç davada 20 bin TL tazminat ödemişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce yaptığı açıklamada "Kılıçdaroğlu yalan siyaseti yapıyor, davaların hepsini kazanıyorum" demişti.  

Meclis Başkanı Mustafa Şentop'un tarafsız olması gerektiğini ve TBMM'nin hukukunu korumak zorunda olduğunu vurgulayan Öztrak, AK Parti Grup toplantısında Kılıçdaroğlu'na hakaret edildiğini savundu.

Meclis başkanını eleştirdi

Şentop'a "Hakaretlerin ardından, kendisi de bir milletvekili olan Genel Başkanımızın hukukuna neden sahip çıkmadınız" sorusunu yönelten Öztrak, şu değerlendirmede bulundu:

AK Parti Genel Başkanı için gösterdiğiniz hassasiyeti, AK Parti grubundan hemen sonra CHP Genel Başkanı için gösterseydiniz, o üzücü hadiseler yaşanmazdı. TBMM Başkanı dün 'Bu iş yargıya intikal etti' falan deyince memur adalet bakanı da apar topar çıktı fezleke peşinde koşmaya başladı. Memur bakana anayasamızın 83. maddesinin birinci fıkrasını, meclis başkanı olarak siz mi hatırlatacaksınız, yoksa biz mi hatırlatalım? Sayın Başkan, üzerinize konan saray vesayetine neden karşı çıkamıyorsunuz? Sizi oraya oturtan milli iradeye ve meclisin hukukuna, bari bu defa sahip çıkın. Siyasetin meclisin çatısı altında kalabilmesi için bizim gibi siz de elinizden geleni yapın. Sizi bir kez daha sarayın değil, milletin meclisinin başkanı olmaya çağırıyoruz. Yargı tehdidiyle kaba kuvvetle parti memurlarının nefret söylemleriyle hiçbir Cumhuriyet Halk Partili yıldırılamaz. CHP, köklerini Kuvayi Milliye’den, gücünü ise milletten alır.

Milli meselelerin görüşme yeri meclistir

27 Şubat'tan bu yana yaşananların, Türkiye'de tarafsız bir cumhurbaşkanlığı makamının önemini ve gerekliliğini bir kez daha gösterdiğini savunan Öztrak, milletin birlik ve beraberliğini temsil etmesi gereken bir makamın, partili bir Cumhurbaşkanının elinde milleti bölüp, parçalayan bir makam haline dönüştüğünü dile getirdi.

Öztrak, 27 Şubat 2020 gecesinden itibaren, sağduyularını ve devlet adaplarını korumaya özen gösterdiklerini, her sözlerini durumun hassasiyetine uygun ve tartarak söylediklerini ileri sürerek, şunları söyledi:

Ancak kalleş hava saldırılarından sonra 48 saat ortadan kaybolan AK Parti Genel Başkanı, aynı özen ve dikkatten ne kadar uzak olduğunu daha yaptığı ilk toplantıda ve konuşmada gösterdi. Milletimiz, cumhurbaşkanlığı makamından, birliğimizi, beraberliğimizi tahkim edecek, acılarımızı hafifletecek mesajlar vermesini beklerken, Erdoğan, iki gün sustuktan sonra 29 Şubat'ta partisinin genel başkanı sıfatıyla sadece kendi vekillerine seslenmeyi tercih etti. İdlib'deki hava saldırılarında 36 aslan parçamızın her biri, anasının bir tanesi olan şehitlerimizin üstünü, milletle alay eder gibi, ihracat, turizm, konut satış rakamlarıyla örtmeye kalktı.

Öztrak, İdlib'de yaşananların milli bir mesele olduğunu, bunun görüşüleceği tek adresin TBMM Genel Kurulu olduğunu aktardı.

Bu nedenlerle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 27 Şubat gecesinde İdlib'de ne yaşandığını TBMM'ye gelip anlatmasını istediklerini anlatan Öztrak, bunun anayasal bir gereklilik ve milli bir duruş sergilenmesi bakımından son derece doğru olduğunu belirtti. Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmak yerine, AK Parti Genel Başkanı olmayı tercih ettiğini ileri süren Öztrak, Erdoğan'ın milletin yerine kendi partililerine konuşmayı seçtiğini iddia etti.

FETÖ taktikleriyle sabaha karşı evleri basılarak gözaltına alınmalarıyla ve tutuklanmalarıyla gazetecilere gözdağı verilmeye çalışılması aynı gün bunca şehit acısı varken, AK Parti Genel Başkanının Meclis grubunda dile getirdiği açık veya kapalı tehditler ve Genel Başkanımıza yaptığı ağız dolusu hakaretler, ardından Grup Başkanvekilimiz Engin Özkoç'a yapılan planlı saldırı, İdlib'deki operasyonun siyasi hedefinin dışarıya değil içeriye dönük olduğunu açık seçik göstermektedir.

‘Yanlıştan dönmelerini bekliyorum’

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün Twitter hesabından, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç ile ilgili yaptığı açıklamaya ilişkin değerlendirmesi sorulan Öztrak, şu yanıtı verdi:

Bu açıklamayı Adalet Bakanı'nın yapmış olmasını hayretle değerlendiriyorum. Anayasanın 83. maddesinin birinci fıkrası açık, meclisin çatısı altında milletvekillerinin söyledikleri sözler tam sorumsuzluğa tabidir. Ne cezası açacak, ne davası açacaklarmış? Tazminatsa o ayrı, onu açacak yer bellidir. Ama onun dışında bir dava açma gibi bir hak şu anda ortada yoktur. Hem meclis başkanının milletvekillerinin bu hukukuna sahip çıkmasını bekliyorum hem de adalet bakanının bu yanlıştan, hatadan bir an önce dönmesini bekliyorum.

‘Terkoğlu’un tutuklanmasını kınıyoruz’

Faik Öztrak, gazeteci Barış Terkoğlu'nun tutuklanmasına ilişkin bir soruyu ise şöyle yanıtladı:

Meclis'te söylenen sözler var. Bir milletvekili mecliste olayı anlatıyor, Barış Terkoğlu da o olayı anlatıyor. Barış Terkoğlu o olayı anlattığı için tutuklanıyor hem de gece yarısı sabaha karşı evinden alınmak suretiyle. Onunla beraber bir başka gazeteci arkadaşı da gözaltına alınıyor, o da tutuklanıyor. Basına baskı yaparak, birtakım haberlere karartma uygulayarak, bu işlerin sorumluluğundan kurtulamazsınız. O nedenle açıkçası Sayın Terkoğlu'na ve gazeteci arkadaşı Hülya Hanım'a yapılan bu hareketi, davranışı şiddetle kınıyoruz. Bir an önce bu yanlıştan dönülmesini bekliyoruz. Yoksa bu başka şeylerin habercisidir.

 

Independent Türkçe, AA

DAHA FAZLA HABER OKU