İmralı ziyaretinden sonraki ilk komisyon toplantısı: Partiler önerilerini sundu, Kurtulmuş "bin düşünüp bir konuşma" uyarısı yaptı

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu; İmralı ziyareti sonrası ilk kez toplandı

Ekran alıntısı: X

Toplantının açılışında konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş; sürecin magazinleştirilmemesi ve bin düşünüp bir konuşma uyarısı yaptı.

Komisyonun şimdiye kadar 134 kişi ve kuruluşu dinlediğini hatırlatarak sözlerine başlayan Kurtulmuş; dinleme faslının tamamlandığını ve raporlama safhasına geçildiğini belirterek şunları söyledi:

"Raporlama safhasına geçiyoruz"

En son 18. komisyon toplantımızda, toplantıya katılanların 5’te 3 çoğunluğuyla, yani nitelikli çoğunlukla alınan karar gereği komisyonumuzda grubu bulunan partileri temsilen birer temsilcinin adaya gitmesi yönünde karar alındı. Komisyonda bulunan partilerden üç siyasi parti temsilcisini gönderdi ve ziyaret 24 Kasım tarihinde, bildiğiniz gibi, gerçekleştirildi. Bu ziyaretin gerçekleştirilmesiyle birlikte komisyonumuzun dinleme faslı nihayete ermiştir. Böylece komisyon, bu konuyla ilgili farklı toplumsal kesimleri, bu konunun tarafı olanları ve süreçlerde mağdur olanları da dinlemiş; bu son ziyaretle birlikte de dinleme faslını tamamlamıştır. Şimdi bundan sonraki süreçte raporlama safhasına geçiyoruz.

Yani komisyon çalışmalarından sonra Türkiye’de terörün sona erdirilmesiyle ilgili kendi açımızdan gördüğümüz ortak hassasiyetleri, hele hele mümkünse müşterek kanaatlerimizi paylaştığımız bir raporu hazırlamayı ümit ediyorum. Böylece bu raporun hazırlanmasıyla birlikte de bu tarihi süreç çok önemli bir eşiği daha atlatacak ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiş olacaktır. Daha önce burada grubu bulunan partilerden rapor hazırlamalarını; milletvekili arkadaşlarımızdan da kendi raporlarını hazırlamalarını istirham etmiştik. Bana şimdiye kadar 5-6 arkadaşımızın hazırladığı rapor geldi. Bunların hepsini kaydediyoruz. Bir sayfa, bir evrak bile gelse bu evrakı kaydedip sürecin resmi tutanakları içerisine almış oluyoruz. Dolayısıyla bugünkü oturumumuzda önce raporları dinleyeceğiz. Raporu hazır olan partiler varsa onları dinleyeceğiz. Ve diğer arkadaşlarımızın da detayı değil ama ana başlıklarıyla bu rapora ilişkin nelerin gündeme getirilmesi gerektiğiyle ilgili fikirlerini alacağız.

"Süreç siyasi pozisyon malzemesi haline getirilmesin"

Değerli arkadaşlarım, gerçekten sürecin ne kadar hassas bir noktaya geldiği görülüyor. Söylenen her bir sözün normal zamanda söylenen sözlerden kat kat daha tesirli olduğu, hiç beklemediğiniz çevrelerde, beklemediğiniz şekilde olumlu ya da olumsuz etki ettiği bir sürece giriyoruz. Dolayısıyla hani derler ya eskiler, “Söz gümüşse sükût altındır.” Burada yüz düşünüp bir konuşma, hatta bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere giriyoruz. Herkesin, öncelikle bu sürecin bundan sonraki en hassas dönemini siyasi pozisyonlarının malzemesi haline getirmemesi lazım. Hepimizin siyaset fikirleri farklı, siyasi partileri farklı, anlayışları ve kanaatleri farklı ama herhalde ortak olduğumuz nokta, artık bu memlekette silahlar sussun, terör sona ersin, analar ağlamasın, ocaklar sönmesin ve bu milletin geleceği karanlık ellere teslim edilmesin. Onun için özellikle bu konunun siyasi malzeme yapılmaması hususunu her birinizden istirham ediyorum.

Basını da uyardı: Sonuçlara bakılsın

Bir başka önemli konu: Burada basınımızın da üzerine çok büyük sorumluluklar düşüyor. Zaman zaman bu uyarıyı yaptım ama hissediyoruz ki buna ihtiyaç var. Sürecin aslı, kim ne dedi, nereden geldi, nereye gitti gibi hususlardan daha önemlisi, ortaya hangi somut sonuçların konulduğudur. Bu siyasi süreçte önemli olan budur. Yani sürecin magazinleştirilmemesi için de olağanüstü bir gayret sarf etmemiz gerektiği kanaatindeyim. Ayrıca dil, üslup ve davranışlarımıza da azami dikkat etmemiz gerektiği bir süreçteyiz. Tekrar, çok sık tekrarladığım bir şeyi söyleyerek bitireceğim: Bu mesele bir partinin ya da birkaç partinin meselesi değildir. Bu mesele bütün Türkiye’nin, 86 milyonun meselesidir. Bu mesele hayırla ve başarıyla sonuçlandığında bir ya da birkaç parti kazanmış olmayacak; sürece karşı olan partiler de dahil olmak üzere bütün Türkiye kazanmış olacaktır. Bunun için elimizi şimdiye kadar olduğu gibi taşın altına koymaya devam edeceğiz ve olumlu sonuç almak için de sabırla, inşallah, bu müzakere süreçlerini tamamlamış olacağız. 

"Bu süreci akamete uğratalım diye hesap yapanların varlığını biliyoruz"

Tekrar söylüyorum: Sağda solda, içeriden ya da dışarıdan “bu mesele son noktaya geldi, son günlere yaklaşıyor, bu süreci akamete uğratalım” diye hesap yapanların varlığını biliyoruz. Tekrar ifade etmek istiyorum ki akıl, onların aklından daha üstün olmayı gerektirir. Onun için bizler de sabırla, farklılıklarımızı yine birbirimize ifade ederek yolumuza devam edeceğiz ve ümit ediyorum ki, inanıyorum ki bu sefer Türkiye kazanacak; bu sefer mutlaka kazanacağız. Değerli arkadaşlar, oturumumuzun ilk bölümünde siyasi partilerin rapor safhasına ilişkin görüşlerini, temennilerini ve ana başlıklarla ifade edeceği hususlar varsa onları dinleyelim. Aynı şekilde bu raporun hazırlanmasıyla ilgili yöntem teklifi olan arkadaşlarımız varsa onların yöntem tekliflerini de dinleyelim. Ve ikinci oturumda da İmralı ziyaretiyle ilgili görüşlerimizi paylaşacağız.

Murat Emir, partisinin Demokratikleşme Yol Haritası'nı sundu

 CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, partisinin Demokratikleşme Yol Haritası'nı Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 19'uncu toplantısına taşıdı. Emir, "Kürt sorununun çözümü için demokratik siyaset ortamının oluşturulması, yerel yönetimlerde kayyım uygulamasına son verilmesi, siyasetin yargı aracılığıyla dizayn edilmesi ve toplumsal muhalefetin sindirilmesi amacıyla Anayasa’ya aykırı olarak yapılan tutuklama ve davalara son verilmesi, 19 Mart darbe girişimi kapsamında haksızca tutuklanmış olan tüm siyasetçi ve bürokratların derhal tahliye edilmesi" talebinde bulundu.

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, şunları söyledi:

Komisyonumuz, Türkiye'de demokratik standartları yükseltmek, hukuk devletini o düştüğü yerden bir ölçüde ayağa kaldırmak, toplumsal barışı inşa etmek ve terörü kalıcı bir biçimde bu topraklardan silmek üzere bir göreve başladı ve bir süredir de bu görevi yapıyor. Bu çalışmalar sırasında her zaman ortaklaşmadık ama büyük oranda yöntemlerde, usullerde anlaşıyor olmaktan mutluluk duyduğumuzu ifade etmek isterim. Büyük umutlarla kurulan bir komisyon; 40 yılı aşan, giderek artan ve mecbur kalınan bir terör sorunu var. Demokrasi, hukuk devleti, adalet sorunlarımız var. Toplumsal barışa ihtiyacımız var ve bunlara bütüncül ve cesur bir yaklaşım gerektiği de ortada. Bu nedenle biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak her türlü adımı, her türlü sözü, kimden gelirse gelsin bir fırsat penceresi sayarız ve bunu her ortamda değerlendirmeyi bir görev biliriz.

"Tarihi bir rapor olmalıdır"

Bu nedenle şimdi bir rapor yazma aşamasına geldik. 'Bu komisyon ne yapacak?' sorusu geldiğinde, uzunca bir süredir bir çerçeve rapor yazacağız diyoruz. Öyle bir çerçeve rapor olmalı ki hem ülkemizin ihtiyaç duyduğu bu temel sorunlara dokunan, onlara dönük somut önerilerde bulunan hem de bu hedefleri gerçekleştirmek üzere Meclis'imize bir görev yükleyen bir rapor oldu. Bize göre geniş bir rapor oldu. Birkaç dar konuya sıkışmış bir rapor olmaktan öte,Meclisimi'zin Türkiye'nin en temel sorunlarına nasıl baktığını, nasıl yaklaştığını ve nasıl çözeceğini gösteren bir perspektif metni, bir yol haritası, tarihi bir rapor olmalıdır. Ve biz bu nedenle bu rapor çalışmalarını çok dikkatli, ayrıntılı ve yine demokratik süreçlerin sonuna kadar işletildiği, ortak aklın yaşama geçirildiği ve hatta mümkün olursa oy birliğiyle—hepimizin desteğiyle, her bir milletvekili ile her bir grubun ve grubu olmayan her bir partinin sahipleneceği—bir metin olmalıdır.

Değerli arkadaşlar, 'yöntem ne olmalı?' sorusunu biz şöyle cevaplıyoruz: Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak daha ilk gün toplantımızda 29 maddelik bir metni komisyon başkanlığımıza iletmiştik ve ben de burada yaklaşık 50 dakika süren uzun bir konuşmayla onu okumuştum ve biraz da sabırlarınızı zorlamıştım. Şimdi biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak o metni biraz daha güncelledik. Çünkü bu 3 ayı geçen sürede yeni gelişmeler oldu. Maalesef Anayasa defalarca ihlal edildi. Maalesef yerel mahkemeler, Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe saydı. Maalesef yeni kayyum atamaları oldu ve buna benzer, bize göre son derece olumsuz birçok gelişme yaşandı.

17 sayfalık bir raporumuz var. Biz hazırız. Bunu Sayın Meclis Başkanlığımıza ilettik. Ben de birazdan sizlere sadece ana başlıklarını okumakla yetineceğim. Ancak bilinmesini isteriz ki Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye'nin demokrasi, hukuk devleti, adalet, toplumsal barış ve toplumsal eşitlik gibi konularına her zaman en hazır siyasi partisidir. Yine bu bağlamda, hemen takdim edebileceğimiz; Meclisimize çok daha somut önerilerde bulunduğumuz ve kanun tekliflerine kadar ete kemiğe büründürdüğümüz, somutlaştırdığımız teklifler var. Bunları da verecek durumdayız. Ama zamanı geldiğinde verebiliriz.

Yöntem şöyle olmalı Sayın Başkan ve değerli komisyon arkadaşlarım: Her partinin kendince önemsediği, öncelediği konular var ve bunların nasıl yaşama geçirileceğine dair önerileri var. Gayet doğal olarak aramızda farklılıklar bulunmaktadır. Biz raporlarımızı verdiğimizde, Meclis Başkanlığı'nın sekreteryası ve uzmanları bütün bu bilgileri, bütün bu önerileri, bütün bu değerlendirmeleri bir metne dönüştürüp; o metin üzerinde küçük bir komisyonun uzun süre masa başı çalışması yaparak en doğru cümleleri, en kapsayıcı yaklaşımları ortaya çıkaracağını umuyoruz. Böylece Meclise yol gösterecek ve 86 milyona, 'Bizim Meclisimiz; demokrasi, eşitsizlikler, adaletsizlikler, terörün bitirilmesi ve toplumsal barışla ilgili çalışıyor ve bizim için bir yol haritası çıkarıyor' dedirtecek bir metne indirgeyebileceğimizi umuyorum.

Bu anlamıyla biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kararlı, samimi ve cesur katkılarımızı vermeye devam edeceğiz. Yine, yeri gelmişken bir kez daha ifade edeyim ki böyle bir metin olacaksa —ki böyle bir metin olmalıdır— bu metnin oy birliğiyle kabul edilmesini çok arzu ederiz. Çünkü birazdan okuyacağım başlıklar konusunda hiçbir milletvekili arkadaşımın ve hiçbir siyasi partinin bir direnç göstereceğini doğrusu düşünmüyorum. Bu nedenle sizlerle kısaca metnimizin, sunduğumuz metnin yer aldığı özet başlıkları paylaşıyorum. Daha sonra zaten geniş halini kamuoyuyla paylaşacağız. Önce gerekçelerimizi aktarıyoruz.

Murat Emir, partisinin Demokratikleşme Yol Haritası'ndaki yer alan ana başlıkları şöyle sıraladı:

1. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanması amacıyla idari ve siyasi engellerin kaldırılması
2. Toplumsal barışın inşası için anayasada düzenlenen hak ve özgürlüklerin kullanılmasını engelleyen idari ve siyasi uygulamalara son verilmesi
2.1. Terörle Mücadele Kanunu’nda hukuki belirlilik ilkesine dayanılması
2.2. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun yeniden düzenlenmesi
2.3. Otoriter yönetimlerden ithal edilen yasa tekliflerinin gündemden kalıcı olarak geri çekildiğinin açıklanması
2.4. Halkın haber alma hakkı önündeki bir engel olarak erişim engellemesi sorunu
2.5. Kamuoyunda Sansür Kanunu olarak bilinen 7418 Sayılı Kanunla getirilen düzenlemelerin yürürlükten kaldırılması
2.6. Basın Özgürlüğü önündeki kurumsal ve yasal engellerin kaldırılması
2.7. Örgütlenme özgürlüğü önündeki kanun ve uygulamadan kaynaklı tüm engellerin kaldırılması
3. Kürt sorununun çözümü için demokratik siyaset ortamının oluşturulması
4. Yerel yönetimlerde kayyım uygulamasına son verilmesi
5. Siyasetin yargı aracılığıyla dizayn edilmesi ve toplumsal muhalefetin sindirilmesi amacıyla Anayasaya aykırı olarak yapılan tutuklama ve davalara son verilmesi
5.1. 19 Mart darbe girişimi kapsamında haksızca tutuklanmış olan tüm siyasetçi ve bürokratların derhal tahliye edilmesi
5.2. Gezi davası başta olmak üzere toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik davalar nedeniyle cezaevinde tutulanların tahliye edilmesi
5.3. Gizli tanık uygulamasıyla adil yargılanma hakkı ihlaline son verilmesi
5.4. Etkin pişmanlık kurumunun iftiracılığa dönüşmesine derhal son verilmesi
5.5. Savunma hakkına getirilen sınırlamaların sonlandırılması
5.6. Cezaevleri İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi kararlarının önüne geçilmesi
5.7. Siyasi soruşturmalarda Başsavcılıkların yetki gaspının sonlandırılması
5.8. Adil kararlar için yargı mensuplarının sorumluluğu
6. Cumhurbaşkanına ve Kamu Görevlisine Hakaret suçlarının yürürlükten kaldırılması ve Cumhurbaşkanına Suikast ve Fiili Saldırı Suçunun yeniden düzenlenmesi
7. İnsan haklarının geliştirilmesi ve korunması
7.1. İnsanlığa karşı suçlarla ve işkenceyle etkin mücadele edilmesi
7.2. Nefret söylemleri ve nefret suçlarının cezalandırılması
7.3. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun bağımsız bir yapıya kavuşturulması
8. Kadına ve çocuklara karşı şiddetle etkin mücadele
9. Yargı ve İnfaz Sistemindeki anti demokratik ve insan haklarına aykırı uygulamalara son verilmesi
10. Devletin inançlara karşı tarafsız olduğu bir düzenin hayata geçirilmesi
10.1. Cemevlerine ibadethane statüsünün tanınması
10.2. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının kapatılması
10.3. Madımak’ın müze yapılması
10.4. İşe girişlerde ve yükselmelerde yaşanan ayrımcılığın önlenmesi
11. Güvenlik güçlerinin ve güvenlik bürokrasisinde çalışan sivil memurların özlük haklarının iyileştirilmesi.

Önder Aksakal: İmralı ziyaretinin üzerinden on gün geçti. Bugün tüm çıplaklığıyla burada anlatılmalı

Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal, AK Parti, MHP ve DEM Parti heyetinin İmralı ziyareti sonrasında bilgilendirme yapılmamasına tepki göstererek "Aradan on gün geçti, orada neler konuşuldu, neler soruldu, ne cevaplar alındı ya da terörist başının Türk milletine ve etkili makamlara bugüne kadar söylemediği neleri söylediği halihazırda şu anda meçhul. Orada yaşananlar ve gözlemlenenler bugün tüm çıplaklığıyla burada anlatılmalı ve Abdullah Öcalan'la yapılan görüşmenin tutanağı komisyon üyeleriyle paylaşılmalıdır" dedi.

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Tören Salonu'nda 19'uncu toplantısını gerçekleştirmek üzere toplandı. Söz alan DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, şunları söyledi:

Başladığımız bu iyi niyetli çalışmanın sonuna geldiğimiz noktada hiç kimsenin bir memnuniyet duygusu yaşamadığını da gördüğümüzü ifade etmek isterim. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından ortaya konulan bir kriter vardı; yeniden terörsüz Türkiye hedefi. Ne yazık ki 121 gününüz sonunda terör örgütü elebaşlarının ve onların siyasi sözcülerinin tavırlarıyla başladığımız noktaya evrilmek üzeredir. Komisyonumuz her türlü iyi niyet kapsamında, bizim katılmadığımız bir kararla da olsa, bölücübaşını İmralı'da ziyaretine gitmiş, kendisinin son sözlerini birinci ağızdan öğrenmiş ve geri dönmüştür. Aradan on gün geçti, orada neler konuşuldu, neler soruldu, ne cevaplar alındı ya da terörist başının Türk milletine ve etkili makamlara bugüne kadar söylemediği neleri söylediği halihazırda şu anda meçhul. Orada yaşananlar ve gözlemlenenler bugün tüm çıplaklığıyla burada anlatılmalı ve Abdullah Öcalan'la yapılan görüşmenin tutanağı komisyon üyeleriyle paylaşılmalıdır öncelikle. Belki kamuoyuyla paylaşmak farklı bir düşünce, farklı bir algı olarak kabul edilebilir ama madem ki bu komisyon bir sorunun çözümü için bir araya gelmiştir eğer burada birbirinizden saklayacağımız ya da konunun ana muhatabı olarak bize sunulmaya çalışılan terör örgütü başının neler söylediğini bilmeden burada verilecek olan kararlar ve görüşlerin sakat olacağını burada ifade etmek isterim. 

"Terör örgütü mensupları silahları bırakıncaya kadar Meclis'te herhangi bir adım atılmamalı"

2 Aralık Salı günü İmralı'ya giden DEM Parti üyelerinin de oraya neden gittiği, hangi mesajları duydukları konusunda da bizlere bir bilgi aktarımı yaparlarsa farklı düşüncelerimiz varsa da bunların değişmesine de sebebiyet verecektir. Komisyonun bugüne kadar yaptığı çalışmalar, sonunda yapılması düşünülen yasal ve anayasal değişikliklerin neler olduğu komisyon üyeleriyle en azından başlıkları ve genel çerçevesi itibarıyla paylaşılmalıdır. Zira her zaman olduğu gibi önce basın kanallarından öğrendiğimiz kadarıyla bu nitelikteki çalışmalar başlamış ve son aşamalarına kadar gelmiş olduğu konuşulmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi ile terör örgütü arasında bir tahtaravalliye benzeyen 'önce sen adım at, ben attım' tartışmasına son verilmelidir. Terör örgütü mensupları ve uzantıları Kuzey Irak'ta, Kuzey Suriye'de silahları bırakıp örgütlerini tamamen dağıtıncaya kadar da Meclis'te herhangi bir adım atılmamalı diye düşünüyoruz. Örgüt elebaşları ayrı ayrı ve ardı ardına açıklamaları yaparak silahlarını bırakmadıklarını söylüyorlar. 

"PKK yok olmamıştır, kendini tasfiye falan da etmemiştir. Her şey bir tiyatrodur"

Buradaki manzaradan çıkan sonuç şudur; PKK yok olmamıştır, kendini tasfiye falan da etmemiştir. Her şey bir tiyatrodur ve kadim Türk Devleti'ne karşı oynanan kahpe bir pusu vardır ortada. Bunun başka bir izahı da yoktur. Terör örgütü de Suriye'de kendisine yeni mevziler, yeni tüneller, savunma alanları tahkim etmekle meşguldür. Bunun devamını beklemek ve buna seyirci kalmak, güney sınırımızın 30-40 kilometre aşağısında yeni bir terör koridorunu oluşturması demektir ki bu da Türkiye için başlı başına bir tehdit oluşturacaktır. O yüzden komisyondaki çalışmalar ve Meclis'teki yasal düzenlemelerin Irak ve Suriye'deki gelişmelere paralel gitmesi gerekir.

Bu değerlendirme sonunda da birinci önceliğimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın bu terörsüz Türkiye'nin oluşmasına yönelik ortaya koyduğu ana çerçeve kapsamında olmak üzere bir; hukuki zeminin çerçevesi belirlenmelidir. İkinci madde olarak sürecin yaygınlaştırılması ortaya konulmuştur. Kapsayıcılığın arttırılması yönünde önerilerimiz var. Dördüncü madde olarak demokratik eğitimin mutlaka arada geçirilmesini öngörüyoruz ve bu eğitimin sadece okullarda değil sosyal medyada, basın aracılığıyla da kamu sportu marifetiyle her gün, her an topluma çocuklarımıza, gençlerimize başlanması gerektiğine inanıyoruz.

AK Partili Şen: Devletin ilgili birimleri örgütün kendisini feshettiğini ortaya koyduğunda kanuni düzenlemeler yapılabilir

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na sundukları raporun hukuki detaylarına ilişkin bilgi verdi. Öneri niteliğindeki maddeleri açıklayan Şen, "Bir; örgüt silah bıraksın, her şeyi bitirsin sonra kanun çıksın ya da iki; siz kanun çıkarın onlar da gelirler. Bu ikisinin de olamayacağını biliyoruz. Onun yerine terör örgütünün kendisini feshettiğine devletin ilgili birimlerinin somut delillerle ortaya koyduğu yerde 'gerekli kanun düzenlemeleri yapılabilir' demesi halinde Meclis'in kendi iradesiyle isterse bu kanunu çıkartabileceğini belirtmeye çalıştık" dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, grubunun önerilerinin yer aldığı raporu özetleyerek, yarın Meclis Başkanlığı'na sunacaklarını söyledi. Şen, şunları söyledi:

Metnimiz bir siyasi tutum belgesi olarak hazırlandı. Olabildiğince komisyonun ismine sadık kalmaya çalışan bir metin. Dokuz ana bölümden oluşuyor. Birinci bölümde komisyon çalışmalarına evrilen süreci ele aldık. Özellikle teröre karşı verilen mücadele devam ederken yapılan demokratikleşme adımlarını yazdık. Teröre karşı mücadele verirken paralelinde de demokratikleşme adımları atan bir hükümet olarak tarihte yerimizi aldık. Devamında partimizin çeşitli seçim beyannamelerini, partimizin resmi belgelerinde yer alan sadece bir metin değil aynı zamanda bir tarihi, uygulamayı, fiiliyatı da eklemiş olduk ve daha sağlam bir altyapı oluşturmuş olduk. Komisyonumuzun çalışması ve temsili başlığını açtık burada da pek çok kişi dinlendi, bize ne dediler ne yapmamızı istedileri inceledik. Bu süreçte dinlediğimiz arkadaşlarımızın bir özeti olarak kendimize de bir ödev olarak ele aldık.

"Her gün bu işi sabote etmeye çalışan pek çok kişi ve kurumu görüyoruz"

Bu uygulamanın bize has bir uygulama olduğunun altını çizdik. Dördüncü bölümde terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge bahsine girdik. Amaç sadece Türkiye'de terörün sona erdirilmesi ya da PKK'nın kendisini tasfiye etmesi değil çok daha ötesinde bölgenin terörden arındırılması hatta ülkenin ve bölgenin terör potansiyelinin sıfırlanması amacını vurgulamaya çalıştık. Beşinci maddede tespit ve tescil süreçlerinde her şeyden önce bir eşiğin belirlenmesi gerektiğini vurgulamaya çalıştık.

Bir; örgüt silah bıraksın, her şeyi bitirsin sonra kanun çıksın ya da iki; siz kanun çıkarın onlar da gelirler. Bu ikisinin de olamayacağını biliyoruz. Onun yerine terör örgütünün kendisini fesh ettiğine devletin ilgili birimlerinin somut delillerle ortaya koyduğu yerde 'gerekli kanun düzenlemeleri yapılabilir' demesi halinde Meclis'in kendi iradesiyle isterse bu kanunu çıkartabileceğini belirtmeye çalıştık. Altıncı madde olarak bizim kamu düzenini korumamız gerktiğini biliyoruz. Zira hergün bu işi sabote etmeye çalışan pek çok kişi ve kurumu maalesef görüyoruz. Yedinci maddede hukuki düzlem. Bu bir hukuk metni değil, lakin hukuki bir yönü de olmak zorunda. Genel Kurul bir kanun çıkartmak isterse ona ilham verecek içerikler de bu metinde var.

"Kamu vicdanını incitmeyecek cezai indirimler düşünülebilir"

Örgüte yardım ve yataklık yapmıştır, örgüt üyesi değildir. Örgüt kendini feshettiyse o tescil yapıldıktan sonra yardım ve yataklıktan suçlamak da düşer. Hüküm giymişse de aynı şekilde bu suçlar düşer. Bunlara 5 yıllık adli takip olması şartıyla diye bir ibare koyduk, önerimiz bu şekildedir. Terör faaliyetlerine bulaşmış kişilerin içeride olanlarına ve halihazırda dışarıda yaşamını devam ettirenlere Türkiye'de bulunmaları halide TCK'nın geçerli olacağı, ancak örgütün kendi varlığına son vermesi sebebiyle kamu vicdanını incitmeyecek cezai indirimler düşünülebilir, bu Meclis'in takdiridir. Kabaca hukuki bölüm böyle.

Topluma kazandırma ve demokratikleşme süreçlerinde bir taraftan kişilerin topluma kazandırılacağı iş, mesleki eğitim bütün kişilere devlet toplumsal destek vermeli, sivil toplum kuruluşları da devreye girmeli. Süreçler demokratikleşme adımlarının daha ileriye götürülmesi şeklinde devam etmelidir. Son maddede ise ekonomik rasyonalite kısmını ele aldık. Neler kaybettiğimizi biliyoruz ancak bir canın yanında bu rakamların hiçbir önemi yoktur. Ülkeye, bölgeye daha geniş anlamda neler yapılabilirin yolunu bulmak gerekir.

Feti Yıldız: İmralı'da Abdullah Öcalan'ı dinledik, çok olumlu geçti

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda partisinin hazırladığı 116 sayfalık rapora ilişkin bilgi vererek, "Yasal düzenlemelerin yapılması için sahadaki durumun yani silahların teslim edilmesi, imha edilmesi, örgüt yapısının ve bağlı kuruluşların hangi nam adı altında olursa olsun tamamının kaldırılması lazım. Devletin emniyet birimleri tarafından bu hususun tespit edilmesi ve bu tespitlere binaen örgütün fiili varlığının sona erdiğinin resmi merciler tarafından ilan edilmesinden sonra önümüzde ne kadar engel varsa; demokrasimizin önünde, kardeşliğimizin önünde ne kadar engel varsa el birliğiyle çözelim" dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, komisyonda partisinin hazırladığı raporuna ilişkin bilgi verdi.

Feti Yıldız, terörün tüm unsurlarıyla ortadan kaldırılmasının ve terör vesayetine son verilmesinin, sorunlara çözüm aranmasının ilk şartının uygun bir dil ile iletişim kurmak olduğunu vurguladı. "Terörsüz Türkiye"nin milli ve tarihi bir hedef olduğunu söyleyen Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu hedefin can alıcı noktası iç barış ve huzurun, sağlam ve sağlıklı esaslarla ilebet sağlanmasıdır. Terörsüz Türkiye hedefi Cumhuriyet tarihinin en müessir adım ve atılımıdır. Geldiğimiz bu aşamada vaki hedeflerle ilgili taviz, en küçük tereddüt asla öz konusu olmayacaktır. İçinde bulunduğumuz Türkiye yüzyılı aynı zamanda barış, diriliş, huzur ve kardeşlik yüzyılıdır. Hiç kimseyi ayırmadan, ayrıştırmadan, ayrı görmeden milletimizin her güzel insanıyla ortak karar, kader ve keder istikametinde tek vücut olmak mutlak sağlanacaktır. Terörsüz Türkiye birlik ve beraberliği tahkim etmiş Türkiye'dir. Diktiğimiz barış fidanlarının meyvelerini inşallah hep beraber toplayacağız. Provokasyon peşinde olanların hevesleri kursaklarında kalacaktır. Bu yüksek seviyeyi heba ve heder etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Aksi istikamette tavır ve tutumları millet ve devlete yönelik karşı direniş olarak yorumlamak kaçınılmaz olacaktır.

Tarihi bir fırsat eşiği önümüzdedir. Terörsüz Türkiye ve isabetli ve tarihi bir politikanın ihsar ve ilamından ibarettir. Türkiye'miz bugüne kadar hiç olmadığı kadar dirençli, güvenli ve umutlu seviyededir. Bu yüksek seviyeyi heba ve heder etmeye etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Bölücü terörden kaynaklı makus talih günbegün değişmektedir. Bunun yüreklere su serpen sonuçlarını almaya başladık. Yakında inşallah daha da gelişecektir.

Komisyonun kurulduğu günden beri, daha doğrusu sürecin başladığı günden beri güvenlik güçlerimizden hiçbirinin burnunun dahi kanamaması en büyük kazançtır. Bunun karşılığı kelimelerle tarif edilemez. Terörsüz Türkiye'ye karşı olanlar mutlak ve mutlak kandan beslenenlerdir. Hem milletimizin hem de bölge halklarının en temel insan hakkı elbette sağlanmalıdır. İtibarlı ve güvenli bir hayata ulaşması tüm bölgenin bir beklenti sayılmamalıdır. Artık adım atılmalıdır. Yeni yüzyıl yükseliş yüzyılı oldu. Aynı zamanda barış kardeşlik nişanesi kaderde kıvançta birlik olmalıyız. Bunun için Gazi Meclisimiz bu komisyonu kurdu ve günlerdir her kesimden insanları dinledik. En sonunda İmralı Adası'nda PKK'nın kurucusu Abdullah Öcalan'ı da dinledik. Peşin olarak şunu söyleyeyim; bu dinleme çok olumlu geçmiştir. Hiç negatif bir unsur yok içinde. İnşallah bu ülke tüm prangalardan kurtulacaktır ve önce bölgeye sonra da dünyaya hukuki nizamı dağıtacaktır diyorum.

"Kanun tekliflerini hep beraber Meclis'e göndereceğiz"

Parti olarak 116 sayfalık bir rapor hazırladıklarını söyleyen Yıldız, "Raporumuzda siyasi ve hukuki değelendirmeler var. Daha çok, siyasi değerlendirmeler mevcuttur. Hukuki değerlendirmeler elbette bizim raporlarımızda değil komisyonumuzun hazırlayacağı müşterek raporda arzedilecektir. Yani yazılmasında, çıkarılmasında, Meclis'e sunulmasında fayda gördüğümüz kanun tekliflerini hep beraber Meclis'e göndereceğiz" dedi.

Raporu son bir kez daha gözden geçirdikten sonra TBMM Başkanlığı'na sunacaklarını belirten Feti Yıldız, "Yasal düzenlemelerin yapılması için buranın altını çize çize söylüyorum; sahadaki durumun yani silahların teslim edilmesi, imha edilmesi, örgüt yapısının ve bağlı kuruluşların hangi nam adı altında olursa olsun tamamının kaldırılması lazım. Devletin emniyet birimleri tarafından bu hususun tespit edilmesi ve bu tespitlere binaen örgütün fiili varlığının sona erdiğini yetkililer resmi merciler tarafından ilan edilmesinden sonra önümüzde ne kadar engel varsa demokrasimizin önünde kardeşliğimizin önünde ne kadar engel varsa el birliğiyle çözelim" ifadelerini kullandı.

 

ANKA, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU