CHP'den İmralı eleştirilerine yanıt: Bizi düşmanlaştıran algı operasyonlarının parçası

CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında kurultay hazırlıkları, program çalışmaları ve gündemdeki siyasi gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu

Fotoğraf: CHP Fotoğraf Servisi

Yücel, özellikle İmralı ziyareti üzerinden CHP’ye yöneltilen eleştirilere kapsamlı bir yanıt verdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Türkiye’nin uzun yıllar terör nedeniyle ağır bedeller ödediğini belirten Yücel, Meclis zemininde yürütülen barış sürecinin önemine dikkat çekti. CHP’nin bu konuda tarihsel bir tutarlılığa sahip olduğunu vurgulayan Yücel, sürecin kişilere indirgenemeyecek kadar hassas olduğunun altını çizdi:

Ülkemize geçmişte ağır bedeller ödeten terör belasının sona ermesi ve kalıcı barışı sağlanması için bir süredir 85 milyon vatandaşımızı yakından ilgilendiren bir süreç yürütülüyor. Uzun yıllar terörle mücadele etmiş, on binlerce evladını şehit vermiş bu ülkede barışın konuşulması, bu amaçla Meclis zemininde adım atılması son derece önemlidir. Bu konu kişilerin ve siyasi partilerin çıkarları ya da talepleri üzerinden şekillenemeyecek kadar hassastır. Bu konu aynı zamanda gündelik siyasetin de konusu değildir. Hedeflenen gerçekten barışsa sürecin şeffaf yürütülmesi gerekir. Geçmişte yaşanan olumsuz tecrübeler, bu tespitlerin en önemli kanıtıdır. CHP, bu konuda tarihsel bir tutarlılık içindedir. Sorunu kişilere indirgemeden çerçevesini çizmiş ve sürecin demokratik siyaset içerisinde, Meclis zemininde ve şeffaf bir şekilde ilerlemesi gerektiğini her zaman belirtmiştir. Bugün de CHP olarak kurucu parti olmamızın bize yüklediği sorumlulukla her zaman demokrasiden, toplumsal huzur ve barıştan yana olan tavrımızı sürdürüyoruz. Bu sürecin kapalı kapılar ardında değil TBMM çatısı altında, Meclis’te temsil edilen tüm siyasi partilerin katılımıyla şeffaf bir şekilde yürütülmesinin ve şehit aileleri ve gazilerimizin incitilmemesinin CHP’nin kırmızı çizgisi olduğunun altını çizdik, bir kez daha altını çiziyoruz. Tam da bu hassasiyetler nedeniyle komisyonun İmralı’ya gitmesiyle ilgili tutumumuzu, gerekçelerimizle birlikte kamuoyuyla paylaşmıştık. Yaptığımız açıklamaların dışında ve ötesindeki yorum ve değerlendirmeler, barış süreciyle ilgili yüzeysel bir yaklaşımın göstergesi olduğu kadar, uzunca bir süredir CHP’yi düşmanlaştıran, hedef gösteren siyasi algı operasyonlarının da bir parçasıdır. Demokratik bir ülkede sulh içerisinde ilerleyebilecek süreçleri sanal gerginliklerle tırmandıran, hukuk önünde verilecek hesabı iktidar gücünü kullanarak sormaya kalkan, muhalif tüm kesimlere düşman hukuku uygulayan, yargının içinin boşaltan ve hatta yargılama yapılmadan kişileri suçlu ilan eden anlayışın, Terörsüz Türkiye sürecindeki samimiyetinin sorgulanması bir zorunluluktur.

“Barışın gelmesini kayıtsız, şartsız istiyorsak bunun millet iradesine saygı duyulmadan olamayacağını görmek lazım”

31 Mart yerel seçimlerinden hemen sonra CHP’nin yükselişini engellemek, halk nezdindeki güvenilirliğini zedelemek, belediye başkanlarına itibar suikastı yapmak, yerel yönetimlerdeki gücünü elinden almak için her yolun denendiği, her türlü hukuksuzluğun yapıldığı; yerel seçimlerden önce ‘CHP gelirse teröristleri işe alacaklar’, ‘Su sayaçlarını teröristler okuyacak’ iftiralarının atıldığı; Kürt vatandaşlarımızın belediye meclislerinde temsil edilmesinin suç gibi gösterildiği; bunun üzerine operasyonlar yapılıp belediye başkanlarımızın, meclis üyelerimizin tutuklatıldığı, belediyelerimize kayyum atandığı bir ortamda; kimse CHP’nin elini taşın altına koymadığından, sorumluluk almadığından ya da tarihi bir fırsatı kaçırdığından bahsetmesin. İddianamede ismi dahi geçmeyen, Sayıştay’ın ve müfettişlerin bir kamu zararı tespit etmediği bir soruşturmayla ilgili olarak daha üç-dört gün öncesinde Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanımız Sayın Mansur Yavaş hakkında İçişleri Bakanlığı tarafından soruşturma izni verildiği; hukuk, demokrasi, millet iradesi gibi pek çok kavramın içinin boşaltıldığı bir ortamda kimse bu kavramlar üzerinden CHP’yi itham etmeye kalkmasın. Şayet bu ülkeye barışın gelmesini kayıtsız, şartsız istiyorsak, 85 milyon vatandaşımızın hiçbir ırk, dil, din, mezhep farkı gözetilmeksizin huzur ve barış içerisinde yaşamasını samimi bir şekilde istiyorsak bunun demokrasi olmadan, hukukun üstünlüğü olmadan, millet iradesine saygı duyulmadan olamayacağını da görmek lazım.

 

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU