Gözler 8 Ekim'de: Demirtaş ve 24 siyasetçi için bir çağrı da DEM Parti'den

DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu'ndan 6-8 Ekim 2014’te yaşanan Kobani olaylarına ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Kobanî tutsakları ve tüm siyasi tutsakların özgürlüğü bir an evvel sağlanmalıdır" denildi

Fotoğraf: X

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), eski Halkların Demokratik Partisinden (HDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verdiği ihlal kararına, Türkiye'nin itiraz süresi 8 Ekim’de doluyor. Türkiye'nin karara uyup uymayacağı, bu kapsamda Demirtaş'ın tahliye edilip edilmeyeceği tartışılıyor. Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Başsavcılığının talebi üzerine Diyarbakır 2. Sulh Ceza Hâkimliği’nce 4 Kasım 2016’da, silahlı terör örgütüne üye olma ve halkı suç işlemeye alenen tahrik etme suçlarından tutuklandı. Ardından hakkında açılan çeşitli davalarda, çeşitli illerde yargılanan Demirtaş hakkında, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin terör örgütü propagandası yapma suçundan 4 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin hüküm kesinleşti. Kobani davası olarak bilinen ve 6-8 Ekim 2014'teki eylemlere ilişkin 108 sanıklı davanın da sanıkları arasında bulunan Selahattin Demirtaş, 22. Ağır Ceza Mahkemesince 16 Mayıs 2024’te 42 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Kobani davası istinafta  

Bu davada mahkeme, gerekçeli kararını 13 ay sonra, 25 Haziran 2025’te açıkladı. Dosya, 24 Eylül 2025 itibarıyla Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesi’ne gönderildi. 2014’teki Kobane eylemlerine ilişkin açılan bu davada, 42 yıl ceza alan Demirtaş, 9 yıldır cezaevinde. 

AİHM 3 karar verdi 

AİHM bugüne dek Edirne F Tipi Cezaevi'nde bulunan Demirtaş’ın tutukluluğunun hak ihlali olduğuna yönelik, 20 Kasım 2018, 22 Aralık 2020 ve 8 Temmuz 2025'te üç karar verdi.

Son verilen kararda Mahkeme, Demirtaş hakkında 2019'da verilen tutuklama kararının "hukuki gerekçelere dayanmadığını" ve "esasen siyasi bir amaç güttüğünü" belirtti. 

AİHM'in Demirtaş hakkında verdiği kararlar şöyle:

8 Temmuz 2025 tarihli karar

Demirtaş hakkındaki son AİHM kararı, 2014 yılındaki Kobani olayları nedeniyle 2019’da ikinci kez tutuklama kararı verilmesiyle ilgili. AİHM, ihlal kararında, yeni tutuklama kararının dayandığı gerekçelerin somut olmadığı ve 2014’teki olaylar ile Demirtaş’a yöneltilen suçlamalar arasında makul bir bağ kurulamadığı, tutuklamaya alternatif tedbirlerin de değerlendirilmediğini vurguladı. Mahkeme, Demirtaş’ın tutuklanmasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) özgürlük ve güvenlik hakkı ile makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği değerlendirmesinde bulunarak tutukluluk durumunun seçilme hakkını engelleyen siyasi bir müdahale niteliği taşıdığını da ifade etti.

22 Aralık 2020 tarihli karar

17 yargıçlı Büyük Daire tarafından alınan bu ihlal kararında da 6-8 Ekim 2014 tarihleri arasında Türkiye'nin güneydoğusunda ölümlerin yaşandığı protestolarla ilgili bir soruşturma kapsamında Demirtaş'ın 20 Eylül 2019'dan bu yana tutukluluğunun sürdüğü ifade edilerek, aynı verilere dayalı olarak tutukluluğun devam etmesinin Demirtaş'ın haklarına yönelik ihlali sürdürdüğü ve Mahkeme'nin kararlarına uyma yükümlülüğünü ihlal ettiği kanaatine vardı. Mahkeme, bu doğrultuda davalı Devletin, başvuranın derhal serbest bırakılmasını sağlamak için gerekli tüm önlemleri alması gerektiğine hükmetti. Hükümetin, Demirtaş’ın suç işlediğini kanıtlayamadığını belirten Mahkeme, Demirtaş’ın tutukluluğu için öne sürülen gerekçelerin yetersiz olduğuna dikkat çekti.

20 Kasım 2018 tarihli karar

AİHM’in bu kararında,  Türkiye’nin, Demirtaş’ın tutukluluğu ile ilgili olarak AİHS’in 5. maddesi 3. fıkrasında bulunan makul bir süre içinde yargılanma ve tutuksuz yargılanma hakkını, sözleşmenin 18. maddesini ( AİHS'e taraf olan ülkelerin olağanüstü hal dönemlerindeki hak kısıtlamalarına ilişkin hükümlerin öngördükleri amaç dışında uygulanamayacağını düzenleyen madde) ve sözleşmeye Ek 1 Nolu Protokol’ün 3. maddesinde yer alan seçme ve seçilme hakkını ihlal ettiğine karar vermişti. 

AİHM itirazı 8 Ekim’de doluyor 

Demirtaş hakkında AİHM tarafından verilen 8 Temmuz 2025 tarihli son ihlal kararına Türkiye'nin itiraz süresi 8 Ekim'de doluyor. 8 Ekim’e kadar itirazda bulunulmaması halinde karar kesinleşecek.

Konu hakkında paylaşım yapan Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, AİHM kararlarının bağlayıcı olduğuna vurgu yaparak "İstinaf Dairesi'nin dosyayı hemen incelemeye alarak Sayın Demirtaş ve arkadaşlarını, ilk elden, hukukun gereği olarak tahliye etmesi gerekir" demişti.

Karar kesinleştikten sonra ne olacak?

Kararın kesinleşmesi halinde Türkiye, Selahattin Demirtaş'a 3 bin 245 euro maddi tazminat, 32 bin 500 euro manevi tazminat ve 20 bin euro mahkeme masrafı ödeyecek.

Mahkeme’nin kesinleşen kararının uygulanma süreci Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından denetleniyor. Yükümlülüklerini yerine getirmemekte direnen ve insan haklarını ihlal eden bir üye devletin Avrupa Konseyi Statüsü’nün 8’inci maddesine göre konseydeki temsil hakları askıya alınıyor. Ancak bu yaptırıma bugüne kadar hiç başvurulmadı.

Osman Kavala örneği: Süreç hala devam ediyor

Ancak Türkiye, 1 Kasım 2017 yılından beri Gezi davası kapsamında tutuklu bulunan, 2022 yılında hükümeti devirmeye teşebbüs suçundan mahkum edilerek ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan Osman Kavala hakkında da AİHM'in "ihlal" ve "derhal serbest bırakılması" yönündeki kararına uymadı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ise Türkiye'nin kararında direnmesine karşılık 2019'da ihlal sürecini başlattı. Süreç hala devam ediyor.

Söz konusu AİHM kararlarına rağmen, Osman Kavala’da olduğu gibi Demirtaş’ın da tahliye edilmeyebileceği de konuşuluyor.

DEM Parti'den açıklama

DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu'ndan, 6-8 Ekim 2014’te yaşanan Kobani olaylarına ilişkin yapılan yazılı açıklamada şunlar kaydedildi: 

IŞİD çetelerinin saldırılarına karşı Kobanî ile dayanışma eylemlerinde yaşamını yitiren yurttaşlarımızı saygıyla anıyor, hakikatin açığa çıkarılması çağrımızı yineliyoruz. 6-8 Ekim 2014’te yaşanan ve kamuoyunda 'Kobani olayları' olarak bilinen protestoların üzerinden 11 yıl geçti. Olaylar sırasında 47’si HDP üyesi ve seçmeni olmak üzere toplam 54 yurttaşımız yaşamını yitirdi.

"Açılan soruşturma süreçlerinde bir arpa boyu yol alınmamıştır"

6-8 Ekim’de yaşanan ölümlerin arkasındaki odakların ortaya çıkarılması için sayısız defa çağrı yapmasına ve konuyu her fırsatta Meclis gündemine taşımasına rağmen HDP’nin çağrıları yanıtsız bırakılmış, Meclis araştırma önergeleri de iktidar partisi milletvekillerinin oylarıyla reddedilmiştir. Bu dönemde gözaltına alınan birçok yurttaşımız ağır cezalara çarptırılmıştır. Olaylar esnasında yaşamını yitiren yurttaşlarımızla ilgili açılan soruşturma süreçlerinde ise bir arpa boyu yol alınmamıştır. Öte yandan, aralarında önceki dönem HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile MYK üyesi arkadaşlarımızın bulunduğu siyasetçiler hakkında Kobanî Kumpas Davası açılmıştır. 2021’de başlayan bu dava boyunca tutsak arkadaşlarımız yargılanan değil yargılayan olmuş, hakikatleri her duruşmada en sarih şekilde dile getirmiştir.

"407 yıl 7 ay, demokrasiye kesilmiş bir faturadır"

Yıllarca süren göstermelik yargılamalar sonucunda 24 siyasetçi arkadaşımıza haksız ve hukuksuz şekilde toplam 407 yıl 7 ay hapis cezası verilmiştir. 407 yıl 7 ay, demokrasiye kesilmiş bir faturadır. Verilen cezalar, hukuki bir temele değil; dayanaksız suçlamalara, baskıyla alınmış veya kurgulanmış tanık beyanlarına ve demokratik siyaset sınırları içindeki konuşma, çağrı ve açıklamalara dayanmaktadır. Dolayısıyla bu haksız ve hukuksuz cezalar demokratik siyaset hakkına verilmiştir.

"Kobanî hakikatiyle yüzleşilirse barış ancak mümkün hale gelir"

Hukuki meşruiyeti olmayan Kobanî Kumpas Davasının sona ermesinin üzerinden tam 13 ay geçtikten sonra 32 bin sayfalık gerekçeli karar açıklanmıştır. Bu gerekçeli karar da göstermiştir ki, Kobanî Kumpas Davası baştan sona siyasi saiklerle kurgulanıp nihayete erdirilmiştir. Oysa biliyoruz ki Kobanî dosyasındaki gerçeklerin üstü kapatılarak değil, bütün yönleriyle açıklığa kavuşturulup Kobanî hakikatiyle yüzleşilirse barış ancak mümkün hale gelir. Bir yıl önce başlayan ve 86 milyon yurttaşımızda büyük umutlar yaratan Barış ve Demokratik Toplum Sürecinin sacayaklarından biri demokratik siyasete dönük yargı sopasının ortadan kaldırılması ve siyasetçi arkadaşlarımızın serbest bırakılmasıdır. Bu, demokrasi ve barış yolunda önemli bir mihenk taşı olacaktır.

"Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Kobanî tutsakları ve tüm siyasi tutsakların özgürlüğü bir an evvel sağlanmalıdır"

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 17 Eylül’de açıkladığı kararda, AİHM’in Demirtaş ve Yüksekdağ kararlarının gereğinin yapılarak arkadaşlarımızın serbest bırakılması istenmiştir. Kobanî Kumpas Davasında gerekçeli karar açıklandıktan sonra AİHM’in 8 Temmuz 2025’te açıkladığı Demirtaş kararında ise yapılan yargılamanın hukuka aykırı olduğu bir kez daha ifade edilmiş, Demirtaş ve diğer tutukluların serbest bırakılması istenmiştir. Bu karar 8 Ekim 2025 tarihinde kesinleşmelidir. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Kobanî tutsakları ve tüm siyasi tutsakların özgürlüğü bir an evvel sağlanmalıdır.

Barış ve Demokratik Toplum Sürecinin inşa edilmekte olduğu böylesi bir dönemde, hakiki ve toplumsal bir barışın gereği olarak, kumpas davasında yargılanan arkadaşlarımız özgürlüğüne kavuşmalı; 6-8 Ekim 2014’te yaşanan olaylara dair hakikat bütün boyutlarıyla açığa çıkarılmalıdır.

 

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU