Tunç Soyer'in de yargılandığı kooperatif davası İzmir'de başladı: Sanıklar savunmalarında suçlamaları reddetti

Aralarında önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun da bulunduğu 65 sanığın yargılandığı dava Aliağa Cezaevi Yerleşkesi’nde görülüyor

Fotoğraf: ANKA

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON A.Ş’ye yönelik yürütülen yolsuzluk soruşturması kapsamında Kooperatif davası görülmeye başlandı.

Aralarında önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer ve CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun da bulunduğu 11’i tutuklu, 65 sanık, İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame kapsamında “ihaleye ve edimin ifasına fesat karıştırma” ile “nitelikli dolandırıcılık” suçlamalarıyla hâkim karşısına çıkıyor.

Aliağa Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde görülen davanın duruşmasını takip etmek için CHP Genel Başkanı Özgür Özel de cezaevine geldi.

Ne olmuştu?

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca, 1 Temmuz'da İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON AŞ'de taşeron şirketler eliyle yolsuzluk yapıldığı iddiası üzerine soruşturma başlatılmış, bu kapsamda Sayıştay raporu, mülkiye müfettişi raporu, bilirkişi raporlarına istinaden "ihaleye ve edimin ifasına fesat karıştırma" ve "nitelikli dolandırıcılık" suçlamasıyla 157 şüpheli hakkında gözaltı kararı verilmişti.

Şüphelilerden 22'sinin İZBETON AŞ, 2'sinin İş İnsanları Örnekköy Konut Yapı Kooperatifi, 3'ünün İş Dünyası Konut Yapı Kooperatifi, 2'sinin İş İnsanları Gaziemir Konut Yapı Kooperatifi, 3'ünün İş Alemi Yeni Yaşam Konut Yapı Kooperatifi, 3'ünün Egeli İş İnsanları Konut Yapı Kooperatifi'nde görevli olduğu, diğer 122 şüphelinin ise belediye personeli, inşaat, yapı, elektrik, mermer, ayrıştırma gibi alanlarda faaliyet gösteren şirketlerin sahibi ve çalışanları olduğu belirtilmişti.

Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu'nun da aralarında bulunduğu 139 şüpheli yakalanmıştı.

Sulh ceza hakimliğine sevk edilen şüphelilerden aralarında Soyer ve Aslanoğlu'nun da bulunduğu 60'ı tutuklanmış, 58 şüpheli adli kontrol şartıyla salıverilmişti. Şüphelilerden 20'si emniyetten, biri savcılıktan serbest bırakılmıştı.

Başsavcılık tarafından "iş makinesi ve araç kiralanması hizmet alımı soruşturması kapsamında "edimin ifasına fesat karıştırmak" suçunu birden fazla kez zincirleme şekilde işledikleri iddiasıyla 56 şüpheli hakkında 3 yıldan 12 yıl 3 aya kadar hapis cezası istemiyle ilk hazırlanan iddianame, İzmir 17. Asliye Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.

"Asfalt kaplaması, yol ve inşaat bakım onarım ve yenileme işlerindeki" yolsuzluk soruşturması kapsamında ise "ihaleye ve edimin ifasına fesat karıştırmak" suçlarından 44 şüpheli hakkında 3 yıldan 14 yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan ikinci iddianame, İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.

Soyer ile Aslanoğlu'nun da aralarında olduğu 65 şüpheli hakkında, "kooperatif" işlerinde yolsuzluk iddiasıyla iştirak halinde ve zincirleme şekilde, "kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak nitelikli dolandırıcılık", "tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında nitelikli dolandırıcılık" ve bu suçlara teşebbüs suçlarından hazırlanan üçüncü iddianamede 3'er yıldan 45'er yıla kadar hapis cezası talep edilmiş, iddianame İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.

İfadelerde neler söylediler?

Mahkeme Başkanı, duruşmanın peş peşe günlerde sanık savunmaları bitene kadar devam edeceğini söyledi. Tunç Soyer’in avukatı Murat Aydın, duruşmanın yerinin değiştirilmesi gerektiğini belirterek, "Aliağa’dayız ama siz, İzmir Ağır Ceza Mahkemesisiniz. Aliağa’ya Menemen bakıyor. Siz coğrafi olarak bile yetkili değilsiniz. O yüzden bu davanın İzmir Adliyesi’nde yapılmasını talep ediyoruz. Bu davanın Şakran’da olduğundan kimsenin haberi yok. Resmi olarak tebliğ edilmedi. Talebimizi kabul edin ya da reddedin ama en azından bir karar verin. Bu mahkeme, coğrafi olarak burada bir suç işlense soruşturma yapamayacağı bir yerde yargılama yapıyor" dedi.

Aydın’ın konuşmasının ardından mahkeme başkanı, yargılamanın İzmir Adliyesi’nde yapılması talebini reddetti. Avukat Özkan Yücel ise savunma sırasına ilişkin talepte bulunarak, "Önce tutuklu sanıkların ifadeleri alınsın. Kalanlara Pazartesi ve Salı günleri devam edilsin" diye konuştu.

Yücel’in sözlerinin ardından bazı sanık müdafileri de tutuklu sanıkların ve avukatlarının savunmalarının bugün alınıp tutukluluk hallerine ilişkin karar verilmesini talep etti.

Karcı’nın ifadesine başlandı

Mahkeme, avukatların talebine yanıt vermeden tutuklu sanık eski İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Barış Karcı’nın savunmasının  alınmasına başlandı. Karcı, şunları söyledi:

18 yaşından beri devlet memuruyum. 20 yıldır İZBB’de çalışıyorum. 2023-2025 döneminde genel sekreter olarak görev yaptım. Görev yaptığım sürede, çok büyük finansman projelerinde bulundum. Bugüne kadar idari anlamda olumsuz bir şeyle karşılaşmadım. İlk kez yargılanıyorum. Benim için zor olan, yapmadığım bir şeyde kendimi savunmak.

İddianameyi inceledim. İki yerde adım geçiyor. Birincisi, 30 Mart tarihli kararımız. 2022 yılında Sayıştay denetiminde bir tespitte bulunuldu. Biz Sayıştay'ın kararlarını dikkate aldık. İZBETON olarak devam eden bir kooperatif hakkında geri dönük karar aldık. Ve bu hukuki bir durum. Sayıştay'ın önerisi de bu. İZBETON'un kooperatiflere yetki devri konusunda bir sorun yok. Bize verilen kurallara göre kararlar aldık. Yetki devri yapılarak şirketler yönetiliyor. Buradaki amaç çalışmaların aksamamasıydı. Kararın alınmasında suç işleme kastı yoktu.

"Olasılıklar üzerinden kamu zararı tespiti yapılıyor"

Mahkeme hakimi, Karcı’ya ''Kurum geçmişe dönük karar mı aldı'' sorusunu yöneltti. Karcı, "Evet. Bilirkişi raporunda bunun hukuka uygun olduğu tespiti yer aldı. Yetki devri, şeffaf bir şekilde ticari Sicil’e uygun olarak yapılıyor. Yetki devri ve yönetim kurulu dışında dahil olduğum bir konuya rastlamadım. İddianamede 41.9 milyonluk kamu zararından bahsediliyor, bu gerçeği yansıtmıyor. Olasılıklar üzerinden kamu zararı tespiti yapılıyor. Kentsel dönüşüm kapsamında verilen kira yardımı vardır. Bunun miktarı ve süresi meclis tarafından yasal bir şekilde veriliyor. İnşaatları bitirilemeyeceği varsayılarak yapılan bir tespit bu" dedi.

Mahkeme hakimi, Karcı’ya "Geciken projeler oldu mu" diye sordu. Karcı, bu soruyu şöyle yanıtladı:

Oldu. Bu zararı yapılabilmesi için inşaatın gerçekten bitirilip bitirilmediğinin tespit edilmesi lazım. Ayrıca ben yeni yönetimin inşaatları bitirme tavrı olduğunu görüyorum. Biteceğine inanıyorum. Ayrıca bilirkişi raporunda kamu zararının Sayıştay raporuna yansımadığı hususu da var. Kooperatif sözleşmelerinin hiçbirinde benim imzam yok.

Karcı, "Bu sadece yönetim kuruluyla ilgili değil. Benim taraf olduğum bir şey değil. Bir yönetim kurulu üyesinin doğrudan kimseyi mağdur ettiği bir karar değil. Kooperatif üyelerinden bir tanıdığım yok. Kontrolüm altında olan konuları, ticari sicil kapsamında yönetim kurulu üyesi olarak kontrol ettim. Ayrıca 3. şahıslara yarar sağladığıma ilişkin somut bir delili yok iddianamede" diye konuştu.

Karcı, hakimin "Belediye ve İZBETON arasında yapılan sözleşmede, işin alt taşerona verilebileceği var mıdır" sorusuna, "Hukuk müşavirimize sorduk. Yapılabileceğine ilişkin hukuk müşaviri görüşü doğrultusunda devam ettik. Herhangi bir kaçma şüphem yok. Tahliyemi ve tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum. Ben kamu zararı olmadığını düşünüyorum. Bir zarar olsaydı Sayıştay’ın suç duyurusunda bulunması gerekirdu" diye yanıt verdi.

Avukatların ikinci talebine de ret

Karcı’nın savunmasının alınmasının ardından avukatlar, tutuklu sanıkların ifadelerinin önce alınmasını talep ederek, alfabetik sıraya göre savunma alınmasına itiraz etti. Müdafi avukatlarından biri, "Peş peşe savunma aldığınızda 3 gün sonra tahliye edilirse bu kişi 3 gün boşuna içerde yatmış olacak" dedi.

Duruşmada, tutuklu sanık eski İZBETON Genel Müdürü Heval Savaş Kaya savunmasına yaptı. Kaya, kooperatif sürecini ve amacına ilişkin bilgi verdiği savunmasında, "Pandemide maliyetler çok arttı ve ihalelerde teklif verilmedi. Depremden sonra konut ihtiyacı doğdu. Belediye üzerindeki baskı arttı ve kooperatif fikri ortaya çıktı. İZBB meclisi kararlarında ihaleler geciktiği için bazı projeler İZBETON’a devredildi. Sonra kat karşılığı sözleşmeler imzalandı. İşi yapacak bütçe yoktu. Firmalar zarar edeceğini söyledi ve sonra kooperatif gündeme geldi" dedi. 

Kooperatif modeliyle hayata geçirilen Örnekköy projesi 3. ve 4. etaplarındaki mühürlemeyi hatırlatan Kaya, "Mühürleme işi kötü niyetliydi. Bir inat uğruna Kentsel Dönüşüm Daire Başkanı Arzu Özçelik bunu yaptı. Özçelik, müteahhitlerle yapılmasını istiyordu. Elimizde finansman olsa biz de bu işlere girmezdik. Ne yazık ki inşaatlar 6 ay boyunca mühürlendi. 6 ay boyunca mühürleme var. Siz o dönemde standart aidat alıyorsunuz. 6 ayı sonunda inşaat maliyetleri 6-7 kat artmış şekilde devam ediyorsunuz'' ifadesini kullandı.

"Yeni yönetim, modele yeterince sahip çıkmadı"

Kaya, Tunç Soyer’in yeniden başkan olmaması üzerine istifa ettiğini belirtirken savunmasına şöyle devam etti:

Yeni yönetim, modele yeterince sahip çıkmamış ve gereken önemi göstermemiştir. 4734 sayısı yasa açısından bakıldığında bu yasa İZBETON’u kapsıyor. Ancak yasada açıkça ifade ediyor. İZBETON, para harcarsa bu yasayı kullanır ve İZBETON bu işler için para harcamamıştır. Ayrıca sözleşme konusu bağımsız bölümlerin tapusu belediye adına kayıtlıdır, İZBETON’un değil. Sözleşme kapsamında taşeronlara para ödenmemiştir. Yani 4734 sayılı yasanın maddelerinin davamız konusunda kullanılması mümkün değildir. İZBETON’un Türk Borçlar Kanunu'na göre sözleşme yapma hakkı var. Sözleşmemizde ihale yapma zorunluluğu olmadığı için sözleşmeler geçerlidir. İZBETON, kooperatiflerle yaptığı sözleşmeleri belediyeye bildirmiştir. Hatta Örnekköy sözleşmesini 2 hafta içinde bildirmiştir. İtiraz olursa sözleşmede fesih metni var.

Hakim, Kaya’ya "Büyükşehir'in onayından sonra mı işlem yürürlüğe giriyor" diye sordu. Kaya,  bu soruyu şöyle yanıtlad:

"Mevzuatta kooperatiflerle sözleşme yapılmasına engel bir madde yoktur"

Biz verdik ve bir itiraz olmadı. Diyelim ki izin almamız gerekirken izin almadık. Belediyenin ‘dur’ demesi gerekmez mi? Bir kötü niyet varsa bizde değil başka arkadaşlarda. Sözleşmeler belediyeye bildirilmiş ve belediye de itiraz etmemiştir. Eğer belediyeden izin alınmadığı varsayılsa bile ticari tüzel kişilik olarak İZBETON’un sözleşme yapma hakkı vardır. Ayrıca mevzuatta kooperatiflerle sözleşme yapılmasına engel bir madde yoktur.

Kaya, Hakimin "Kooperatiflerin kurulmasına öncülük ettiniz mi'' sorusuna, "Hayır. Bizim yaptığımız bu işin kooperatiflerle yapılabileceğine ilişkin bir fikir birliği" yanıtını verdi. İnşaatın mühürlenmesinin inşaat faaliyetlerini kağıt üzerinde 6 ay, reelde yaklaşık  bir yıl engellediğini belirten Kaya, "Yeni yönetim sözleşmelerin hatalı feshi değil, inşaatların bitirilmesi iradesinde olsaydı inşaatlar ilerlemiş olurdu" dedi.

"Fesih yoksa zarar da yok"

Hakiminin "Sizin döneminizde gecikme oldu mu" sorusunu Kaya, "Bizim süremizde gecikme olması mümkün değil. Çünkü süre devam ediyordu. Kooperatifler ek süre istedi. Emin değilim ama Örnekköy 3. ve 4. Etaba 6 ay ek süre verildi. 41.9 milyon lira kamu zararı yoktur. Sözleşme devam ediyor. İZBETON ve İZBB arasında sözleşme fesih edilmediği için sözleşme devam ediyor. İZBETON ve İZBB arasında sözleşmeler fesih edilmedi, fesih yoksa zarar da yok. Zarar yoksa…" diye yanıtladı.

Kaya’nın savunmasının bu kısmında salonda gülüşmeler oldu. Kaya, şunları söyledi:

Ortada zarar olduğunu varsaysak bile İZBETON bu zararı kooperatiflerden temin edebilirdi. Bir zarar varsa bu, kooperatiflerle sözleşmeler feshedildiğinde oldu. O zaman zarar temin edilebilirdi. Kooperatiflerle feshi biz yapmadık. Ayrıca biz hala tapuları vermedik. Tapular hala belediyenin üzerinde. Nasıl bir zarar doğmuş olabilir ki! Tapuları devretmeyerek zarar ihtimalini ortadan kaldırmıştır. Bizim işlemeye çalıştığımız bir suç ya da kastı yoktur. İddianamede dolaylı olarak 3. kişilere menfaat sağladığımız iddia edilmiştir. Ancak somut deliller yoktur. Tamamen iddiaya dayalı bu varsayımı kabul etmem mümkün değildir.

41.9 milyon liralık zarar varsayımdır. Ortada bir suç yoktur. Olsa olsa hukuki uyuşmazlık vardır. Kişisel olarak elde ettiğim bir kazanç yoktur. Haziran 2024’te başlayan soruşturmada 13 ay sonra gözaltına alınarak tutuklandım. Bu süre içerisinde 7 kez yurt dışına çıktım ve geri geldim. Kaçmak gibi bir niyetim olsaydı geri gelmezdim. Ben suçsuz olduğuma eminim. Kaçama ve delilleri karartma şüphem yoktur. Tahliyemi talep ediyorum.

 

AA, ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU