CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri’de, partisinin 38’inci Olağan Kurultayı’na yönelik olarak görülen davanın ertelenmesine ilişkin olarak, "AK Parti Yargı Kolları Başkanı'nın yapmaya çalıştığı mesele zaten partiyi tartıştırmak, tedirgin etmek. Bütün ümitleri şu: Kendi partilerini büyütemedikleri için onları geçmiş CHP'yi küçültmeye çalışıyorlar. Ama yıkmayan rüzgar güçlendiriyor. Parti bir bütün halinde. Çekişmeli İstanbul il kongresinin tarafları bir araya gelmiş, ortaklaşa kongre yapıyorlar büyük bir kardeşlik hukuku içinde. Çok çekişmeli kurultayımızın tarafları bir araya gelmiş, binin üzerinde imza verilmiş, kurultay iradesi yenileniyor. Meselenin kendisi o tartıştırılmaya çalışılan arkadaşlarımız, delegelerimizin iradesi, partimizdeki irade birlik, beraberlik ve bu işten birlikte çıkmak yönünde” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Silivri cezaevinde tutuklu bulunan cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ile Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara, Bayrampaşa Belediye Başkanı Hasan Mutlu, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe, PM üyesi Baki Aydöner, önceki dönem CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu ve gazeteci Fatih Altaylı’yı ziyaret etti. Ziyaretin ardından basın mensuplarına açıklama yapan Özel, şunları söyledi:
Özellikle Ahmet Hoca ile başlamak isterim. 322 gündür tutuklu. Yani Akın Gürlek siyasi bir makamdan İstanbul'a atandığı gün, yani ‘AK Parti Yargı Kolları Başkanı’ olduğu günden itibaren CHP üzerindeki yargı tacizi ve ilk saldırı Esenyurt'ta başlamıştı. 30 Ekim 2024 tarihinden beri, dört günü gözaltı olmak üzere, sonra da 322 gündür tutuklu Ahmet Özer. TBMM’deki komisyon akademisyenleri dinleyecek. Daha önceki çözüm komisyonunda görüşüne başvurulan, bu konuda çalışan, çatışmalı süreçlerin çözümünü, terörsüz Türkiye umuduyla yapılabilecek çalışmalarda en önemli katkıyı sağlayabilecek akademisyenlerden bir tanesi Ahmet Özer maalesef tutuklu. Bir yandan Ahmet Özer'in tutukluluk halinin son bulması için bir başvuruda daha bulunuldu. Geçtiğimiz hafta Sayın Bahçeli'nin hem Ahmet Türk hem Ahmet Özer üzerinden belediyelerine kayyum atanmış bu iki belediye başkanının serbest kalması ve göreve dönmeleri üzerinden yaptığı açıklamalar kıymetliydi. Sayın Ahmet Özer'in yapılan başvurusu üç gün içinde -dünden itibaren- değerlendirilecek.
"Ahmet Özer’in serbest kalmasına yönelik bir karar çıkarsa ilk iş olarak yarın TBMM’deki komisyona katkı vermeye gidebilir”
Biz eğer yarın Ahmet Özer'in veya bugün akşam Ahmet Özer'in serbest kalmasına yönelik bir karar çıkarsa Ahmet Özer ilk iş olarak da Meclis’teki komisyona katkı sağlamak üzere oraya gidebilir. Sayın Bahçeli'nin bu yaklaşımı, Meclis Başkanı'nın, daha önceki Meclis Başkanlarının, Sayın Cemil Çiçek'in kendisine yaptığı davetler, daha önce görev yaptığı sırada Van Valiliği'nin kendisine yaptırdığı çalışmalar, Sayın Erdoğan'ın kendisine yolladığı teşekkürler, tebrikler bir yanda dururken Ahmet Özer'i arkada, Silivri zindanında bırakmak gerçekten hepimiz için üzücü. Bugün kendi savunmalarından bir kitabını hazırlatmış bütün arkadaşlarımıza iletmek üzere. Bana bir tanesini armağan etti. Ümit ediyorum yeni savunmalar yapmasına ihtiyaç olmadan bu süreç hızlı şekilde çözülür.
"Erteleme kararı bütün arkadaşlarımızın içini rahatlattı”
Görüştüğümüz bütün arkadaşların moralleri zaten genel olarak iyi ama bu hafta çok iyiydi. Buna katkı yapan iki mevzu var. Birisi Ankara tarihinin en muazzam mitingini gerçekleştirmiş olmamız. Tabii ben konuşurken gördüğümden fazlasını, burada bizi ekranlarından izleyen tutuklu arkadaşlarımız görmüşler. O drone’un girdiği, meydana ulaşmaya çalışan her bulvarın ucu bucağı olmayan kalabalığını gördükçe büyük moral bulmuşlar. Ardından partimiz aleyhinde açılmış kurultay davasından kayyum, butlan gibi korkular bir yana dururken erteleme, erteleme sırasında kurulan ara karar, ara karardaki vurgular ve YSK’nın seçim kurullarının peşi sıra CHP lehine verdiği kararlar ki seçim hukuku tamamen bunları gerektiriyor. Hiç anormal, hiç beklenmedik bir karar yok. Bu kararlara seçim hukuku bilen herhangi bir, örneğin AK Partilinin itiraz etmesi söz konusu değil, etmiyorlar. İstanbul Olağanüstü Kongresi'nin yapılacak olması ve o kongre sonucuyla düzenlenecek mazbatayla kayyum meselesinin ortadan kalkacak olması. Partinin olağanüstü kurultayının yapılacak olması, tartışmaya açılan delegelerin oy kullanmayacak olmasıyla birlikte o konuda çok daha güçlü şekilde delege iradesinin ortaya çıkacak olması. Bir yandan tüm Türkiye'de yürüyen süreçlerle ilçe ve il kongrelerimizin tamamlanıp kurultayımızın delegelerinin belirlenecek olması bütün arkadaşlarımızın içini rahatlattı.
"Yıkmayan rüzgar güçlendiriyor, parti bir bütün halinde”
Kayyum kararıyla ister istemez tartışmalar bir kez daha alevlendi. AK Parti Yargı Kolları Başkanı'nın yapmaya çalıştığı mesele zaten partiyi tartıştırmak, tedirgin etmek. Bütün ümitleri şu: Kendi partilerini büyütemedikleri için onları geçmiş CHP'yi küçültmeye çalışıyorlar. ‘Acaba bölebilir miyiz, tartıştırabilir miyiz? Anketlerde acaba CHP’yi birkaç puan aşağı çekebilir miyiz?’ Ama yıkmayan rüzgar güçlendiriyor. Parti bir bütün halinde. Çekişmeli İstanbul il kongresinin tarafları bir araya gelmiş, ortaklaşa kongre yapıyorlar büyük bir kardeşlik hukuku içinde. Çok çekişmeli kurultayımızın tarafları bir araya gelmiş, binin üzerinde imza verilmiş, kurultay iradesi yenileniyor ki 6 Nisan tarihinde CHP, tarihinin en yüksek oyuyla ve delinmeyen tek anahtar listesini delegelerimiz oylayarak bunu yapmışlardı. Meselenin kendisi o tartıştırılmaya çalışılan arkadaşlarımız, delegelerimizin iradesi, partimizdeki irade birlik, beraberlik ve bu işten birlikte çıkmak yönünde. Birkaç tane AK Parti Yargı Kolları Başkanının emrine giren, onun uygun gördüğü şekilde davranmaya çalışanlar olur. Onlar da tarihte yerlerini alırlar. Ben bu anlamda hem içeride büyük bir memnuniyet gördüm. Dünya kadar parti üyesini ziyaret ettim. Maalesef çok ironik bir eşy ama dünya kadar parti üyemle bir araya geldim içeride. Dışarıdaki olumlu havanın içeriye büyük bir moral verdiğini söylemem mümkün.
"11 yıl önce Adana'da işlendiği iddia edilen suçtan Silivri'de yargılama olmaz”
Adanalıların Adana’da yargılanma gerçeği. MHP olunca Kütahyalı Kütahya'da yargılanıyor Kütahya'da işlendiği iddia edildiği suçtan. 11 yıl önce Adana'da işlendiği iddia edilen suçtan Silivri'de yargılama olmaz. Ne Zeydan Başkanı olur ne genç başkanlarımıza; Oya Başkanımıza, Kadir Başkanımıza olmaz. Bu dosyaların Adana'ya gitmesi çoktan lazımdı. Bir milletvekilini İstanbul'da sorgulayamazsınız. Parlamenter büro vardır. Ankara'da olacak. Ve Ankara Cumhuriyet Başsavcısı'na ve milletvekilleriyle ilgili yetkili savcılık makamına yetki aşımıyla hakaret edemezsiniz. Öyle yapıyorlar. Baki Aydöner PM üyemizdir, ona belediye meclis üyesi muamelesi yapamazsınız. Bunların hepsini ayrı ayrı birer hukuksuzluk görüyoruz.
"Erdoğan'ın olayı bu aralar siyasi kapkaç ve siyasi yankesicilik”
Bizim avukat arkadaşlarımız CHP'li diye ya da CHP'lileri savunuyorlar diye baroya sorulmadan, Adalet Bakanlığından izin alınmadan içeri atılıyorlar. AK Partili 'Mücahit'ler, AK Partili Yunan Adası'na kaçarken sobelenenler özel izinler alınarak yargılanıp ondan sonra ev hapsine konuyor veya imza zorunluluğu, yurt dışına çıkış zorunluluğu getiriyor. Mücahit Birinci denen herif almış kendisine şeyi savcıdan, çünkü gizlilik var dosyada. Hiçbiriniz göremezsiniz, ben de göremem. Arama tutanağında ne varmış? Kim, nerede, ne yapmış, ne söylemiş? Bunları almış. Yazmış alt alta. Birkaç tane kendince siyasi sonuç doğuracak iftira. ‘Bunun altını imzalarsan bir hafta içinde çıkıyorsun. Medyada şunları susturacağım.’ Paket program sunuyor yani. Düşünün, AK Parti bu yükü taşıyamadı ki aslında AK Parti'nin organize kötülüğünün bir parçası. Yani Tayyip Bey öyle birisinin istifasını istedi ki veya disipline veriyordu o istifa etti ki atadığı kişinin bulduğu aparat, avukat gidiyor, suçu işliyor, suçüstü yakalanınca Tayyip Bey bunun istifasını istiyor. Çemberin başında da sen varsın sonunda da sen varsın. Bu işi senin talimatınla yapan Akın'ın talimatıyla yapan savcının talimatıyla giden avukat işlemiş bu suçu. ‘Niye yapmış? Partiden atalım.’ Suçüstü yakalanınca. Malum Sayın Erdoğan'ın olayı bu aralar siyasi kapkaç ve siyasi yankesiciliğe yeltenmiş durumda.
"Burası hukuk devleti mi”
İçeride Bayrampaşa Belediye Başkanımıza üç kez AK Partili isimler ve bir MHP’li isim, ‘AK Parti'ye katılırsan soruşturmadan kurtulursun.’ Bakın, şimdi buradan net olarak söylüyorum: Memleketin savcıları var ya HTS kayıtlarına bakabiliyorlar ya. Sayın Hasan Mutlu'yu cumartesi sabah operasyon oldu ya. Perşembe günü akşam bir MHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı arıyor. Bunu Sayın Bahçeli hemen İstanbul İl Başkanına sorabilir: WhatsApp grubuna yazın, ‘Hanginiz Hasan Mutlu'yu aradı’ diye. Bu hemen öğrenilebilir. Ama yok böyle yapılmayacaksa cep telefonu kayıtlarında var. Bu görüşme sırasında telefonun hoparlöründen eşi de dinliyor bunları. İkincisi cuma günü sabah da AK Parti İstanbul il yönetiminden il başkan yardımcısı arıyor. Diyor ki ‘Seni yarın sabah alacaklar. Eğer bize geçeceğini söylersen durdurabilirim.’ Bakın, ‘Birisi aramış, gizli biri’ demiyorum. AK Parti İl Başkan Yardımcısı, MHP İl Başkan Yardımcısı. Peki Hasan Bey bunu nereye söylüyor? Savcıya da söylüyor. Savcıya diyor ki, ‘Beni aradılar.’ Savcı, ‘Nereden biliyormuş operasyon olacağını’ deyip, gülmüş. Hasan Bey de ‘Ben de size soruyorum. Nereden biliyordu diye’ sormuş. Şimdi Hasan Mutlu'yu üç hafta önce, iki hafta önce, son hafta, iki gece önce ve o sabah, 24 saat kala arayıp ‘Operasyon geliyor’ diyorlar. Burası hukuk devleti mi arkadaşlar? Buradan soruyorum: Burası hukuk devleti mi?
"Devlet Bey arzu ettiği anda bu telefonu kim açmış öğrenir”
Soruşturması gizli dosyadan ne anlaşılıyor? Diyorlar ki ‘Hasan Mutlu'yu içeri almayı kafaya taktık. Bu adamla kim samimi?’ Herhalde il yönetiminde böyle bir gündemi var arkadaşların. ‘Tanıyan var mı?’Tanıyan, ‘Ben ararım’ diyor. Arıyorlar, partilerine çağırıyorlar. Yani ‘Ya AK Parti'ye katılacaksın ya Silivri'ye atılacaksın.’ Aynı Aydın'da nasıl işledi? Nasıl tıkır tıkır Yalova'da işledi? Bu kadar dosyası var Belediye Başkanı'nın. Net olarak Yalova'da aynen işleyen, Aydın'da işleyen sistem burada işlememiş. ‘Verdiğim cevap şu’ diyor. ‘Ben CHP’yim. Hapis korkusuna partimi satmam. Asla ve asla böyle bir namussuzluk yapıp da başka bir partiye katılmam’ dedikten 23 saat 21 dakika sonra evinden alıyorlar. Şimdi ‘hukuk kuşu’nun çıkma zamanı. Sayın Adalet Bakanımız, benim değerli asker arkadaşım ‘hukuk kuşu’. Hukuklu saati var onun. Günde iki kere çıkıyor, diyor ki ‘Türkiye bir hukuk devletidir. Türkiye bir hukuk devletidir. Yargı bağımsızdır.’ Hadi hukuk kuşu, şimdi hukuklu saatten çıkıp ‘Türkiye'de yargı bağımsızdır’ deme zamanı. AK Parti ve MHP'nin yöneticilerinin Hasan Mutlu'yu aradığını Hasan Mutlu savcıya söyledi, kayda geçirdi. Telekom kayıtlarında var. Devlet Bey hemen arzu ettiği anda bu telefonu kim açmış öğrenir. İstanbul İl Başkanlığını arayacak. Hangi yönetici Hasan Mutlu'yu aradıysa tak diye çıkacak. Bu kadar net bir durumla karşı karşıyayız.
"Tehdit edilip AK Parti'ye davet edilebilecek daha belediye var, ondan iddianame yazılmıyor”
İddianame niye yazılmıyor? Iddianame şundan yazılmıyor. Daha malına, mülküne çökeriz diye tehdit edip ‘gel gel’ yapılabilecek çok şirket ve tehdit edilip AK Parti'ye davet edilebilecek daha belediyeler var görülüyor, ondan yazılmıyor. Ne diyor dün Erdoğan? Tabii Allah sağlık versin, öyle zihninin bulanmasını falan istemem ama yoğun çalışma temposu herhalde. Uçak seyahati falan, zihin bulanmış. Kendinden Yeniden Refah’a gitmişti ya, dün şöyle diyor: ‘Ana muhalefete önce gittiler. Sonra baktılar ki orası iyi bir yer değil. Bize geri geldiler’ diyor. Bundan memnuniyet duyuyor. O kendisini bırakıp, Yeniden Refah’tan aday olup sonra partiye geri dönen bir-iki kişiyle CHP’nin bileğinin hakkıyla kazandığı belediyeleri hırsızladığı, o belediyelere yaptığı kapkaç operasyonlarını birbirine karıştırıyor. Bir siyasi yankesicilikle karşı karşıya olduğumuzu unutmuş veya unutturmaya çalışıyor. Biz buna teslim olmayız. Ne yaparlarsa yapsınlar.
"Mücadele etmeye, direnmeye, kazanmaya ve günü gelince hesap sormaya fevkalade motiveyiz”
Ben Hasan Mutlu'nun içerideki direncini gördükten sonra ne diyeceğim? Arada beş fark var, beş tutuklama yaptılar. Bu sayede Bayrampaşa Belediyesi’ne çökmenin, bir kapkaca çökmenin peşindeler. Bu siyasi bir lokma. Hani yutsan ‘haram lokma geçmez’ diyorsa en haramı bu, siyasetteki en büyük haramı yemeye çalışıyor. Belediye meclis üyesini buraya koyacak. Onun kullanmadığı oyla Bayrampaşa'da alamadığı oyla aldığı belediyeyi alacak. Ve sonra da tabii bu sefer çok basit bir sebepten içeri atılmış belediye başkanımızı, ‘Aman dışarı salma Akın. Salarsan sakın ha sakın belediye CHP'ye geri geçer’ olacak. ‘Türkiye'de yargı bağımsız.’ Hukuk kışı çıkacak birazdan, bir daha söyleyecek. Değil mi? Bu kadar bir siyasetin içine karışmış, müdahale eden, resmen tek tek belediye meclis hesabını bir parmağıyla sayıp, öbür parmağından tutuklama kararına imza atan bir yargı, dünya siyaset tarihinin hiçbir döneminde hiçbir yerde olmamıştır. O yüzden ‘Allah ıslah etsin’ diyemem. Allah ıslah etmez bunları. Bunlar bu kötülükleri yapmaya devam etsinler. Biz mücadele etmeye, direnmeye, kazanmaya ve günü gelince hesap sormaya fevkalade motiveyiz.
ANKA