Kürt meselesinin çözümünü kolaylaştırmak amacıyla Meclis’te çalışmalarını sürdüren komisyona dikkat çeken Koçyiğit, iş çevreleri ve sendikaların da mutlaka dinlenmesi gerektiğini söyledi.
“Savaş her bir insanın ekmeğini küçültüyor”
Koçyiğit, Kürt sorununun demokratik yollarla çözümünün ertelenmesinin ağır maliyetlere yol açtığını vurguladı:
Savaşın yarattığı yıkımla beraber ekonomik yıkımın her bir yurttaşımıza zarar verdiğini, bu ülkede yaşayan her bir insanın ekmeğini küçülttüğünü, her bir insanın yaşamını derinden etkilediğini de çok iyi biliyoruz. Bu yoksulluğun giderilmesi açısından da bugün iş çevreleri ve sendikaların görüş ve düşüncelerini bizlerle paylaşması bizim açımızdan çok önemlidir.
“Yeni dönemin bütçesi savaş değil barış bütçesi olmalı”
Koçyiğit, savaş politikalarının ekonomiye doğrudan yansıdığını belirterek şunları kaydetti:
Sağlığa, eğitime gerçek anlamdan pay ayrılmadığını, bunun yerine savaşa çok büyük bir pay ayrıldığını söyledik ve bütün bu bütçeleri eleştirdik. Bugün buradan yeni bir başlangıç yapacağımızı ve yeni dönemin bütçesinin artık bir savaş bütçesi değil, bir barış bütçesi olmasını umduğumuzu dilediğimizi de ifade etmemiz gerekiyor. Barış yolunda ilerledikçe tabii ki bütün bunların gerçekleşmesi ihtimalinin de arttığını ifade etmemiz gerekiyor. O anlamıyla komisyonun sadece siyasal bir süreç olarak değil, aynı zamanda ekonomik toplumsal ve sosyal çıktıları açısından da komisyonun gözetmesi ve ilgili her çevreyi dinlemesi, ilgili her çevrenin görüş ve düşüncesine başvurması, barışın kalıcılaşması ve yeni cesur adımların atılmasının da önünü açıyor.
Geçen hafta hukukçu akademisyenlerle bir araya geldiklerini hatırlatan Koçyiğit, “Onların önerilerini dikkatle not ettik ve kendi öneri taslaklarımızı hazırladığımızda bize yol göstereceğini ifade etmemiz gerekiyor” dedi.
DEM Parti olarak komisyona çağrılamayan ya da dinlenmeyen kesimlerle de görüşeceklerini vurgulayan Koçyiğit, “Herkesin görüşünü, düşüncesini, önerisini almaya ve onları sürecin bir parçası, bir paydaşı, bir öznesi kılmaya sonuna kadar çalışacağız” ifadelerini kullandı.
“Komisyon acilen İmralı’ya gitmeli”
Koçyiğit, çözüm sürecinin ilerlemesi için en kritik adımın Abdullah Öcalan’la görüşmek olduğunu vurguladı:
Evet, bu komisyon herkesi dinliyor; iş çevrelerinden mağdur kesimlere, eski Meclis başkanlarından Barolar Birliği’ne, bölge barolarına ve baro başkanlarına kadar. Ancak bir kişiyi daha dinlemesi gerekiyor. Bu komisyonun acilen İmralı’ya gitmesi ve süreci yürüten baş aktör olan Sayın Öcalan’la da görüşmesi, onun görüş, düşünce ve önerilerini de dinlemesi gerekiyor. Bu aynı zamanda bir beklenti değil; Halklarımızın barış talebinin somut bir ifadesi ve sürecin gerekliliği olduğunun altını çizmemiz önemlidir. Sonuçta, Kürt sorunu gibi tarihsel bir sorunu çözüyorsak, 100 yıla aşkın bir geçmişten ve 40 yılı çatışmalı bir geçmişten bahsediyorsak, yeni bir iklim yaratmayı konuşuyorsak, o zaman var olan sınırları aşmaya, ezberleri bozmaya ve gerçek anlamda cesur adımlar atmaya da ihtiyacımız olduğunu görmemiz gerekiyor. Bu görüşme sürece ivme kazandıracaktır. En önemlisi, toplumsal güveni ve çözüme dair olan inancı güçlendirecek ve sürecin önünü açan önemli bir eşik olacaktır.
“Meseleye siyaset üstü bakmalı”
Koçyiğit, İmralı görüşmelerinin barış açısından taşıdığı önemi şöyle ifade etti:
Aslında İmralı'ya gidiş, İmralı'da Sayın Öcalan'ın görüş ve düşüncelerini dinlemenin kendisi Türkiye'de yaşayan her bir yurttaşın ve halkların geleceği açısından, toplumsal barışımız açısından, gerçek anlamda o iç cephe denilen bizim barış ve demokratik toplum süreci dediğimiz sürecin ilerlemesi açısından da kritik önemde olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. O anlamıyla çağrımız çok net ve açık. Komisyon gerçekten cesur olmalıdır. Meseleye siyaset üstü bakmalı. Güncel siyasete, güncel toplumsal meselelere hapsolmadan bu meseleye yaklaşmalıdır.
Koçyiğit, çözüm komisyonunun rolüne işaret ederek, “Bir yıl önce Sayın MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli'nin, ‘Gelsin Meclis'te konuşsun’ çağrısı nasıl önemliyse, bu süreçte de çözüm komisyonunun İmralı'ya gitmesi, Sayın Öcalan'ın görüş ve düşüncelerini bizzat dinlemesi de yeni döneme dair önemli bir eşiğin aşılmasına katkı sunacaktır” dedi.
CHP’ye yönelik operasyonlara tepki
Koçyiğit, CHP’ye dönük yargı operasyonlarının da süreci olumsuz etkilediğini belirtti:
Bütün bu operasyonların aslında siyasal zemine zarar verdiğini, ama aynı zamanda yürüyen sürece de zarar verdiğinin altını çizmemiz gerekiyor. Bugün CHP’ye yapılanların da sadece CHP’ye yapılan bir operasyon olmadığını çok iyi biliyoruz. Siyasal muhalefeti sınırlandırmaya, demokratik muhalefeti sınırlandırmaya ve gerçek anlamda yargı eliyle siyaseti dizayn etmeye çalışan bir süreçle karşı karşıyayız.
Independent Türkçe