Küresel ölçekte beyin göçü: Yeteneklerin sessiz hareketi ve stratejik mücadele

Dr. Osman Gazi Kandemir Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Euronews

Dünyanın en zeki beyinleri, daha iyi bir gelecek arayışıyla sınırları aşıyor.

Gelişmiş ülkeler bu hareketlilikten kazançlı çıkarken, gelişmekte olan ülkeler beyin gücüyle birlikte geleceklerini de kaybediyor.

Peki bu süreç tersine dönebilir mi?


Bir ulusun en kıymetli hazinesi göç edince

Beyin göçü, küreselleşen dünyada derinleşen eşitsizliklerin en görünür tezahürlerinden biri. Sadece bireysel kariyer yolculuklarını değil, ulusların kalkınma dinamiklerini de doğrudan etkileyen bu süreç, eğitimli ve nitelikli bireylerin daha cazip fırsatlar sunan ülkelere göçünü ifade ediyor.

Modern ekonomiler bilgiye ve yeteneğe dayandıkça, bu hareketlilik yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda stratejik bir meseleye dönüşüyor.


Tarihsel arka plan: Einstein'dan dijital göçebelere

Beyin göçü kavramı ilk kez 1960'larda İngiltere'den Kuzey Amerika'ya göç eden bilim insanlarını tanımlamak için kullanılsa da zeki bireylerin göçü Antik Yunan'dan Abbâsî Bağdat'ına uzanan bir tarihsel arka plana sahiptir.

Ancak bugünkü fark, bu hareketliliğin eşi benzeri görülmemiş bir hıza ve kapsama ulaşmış olmasıdır. 1990'da 152 milyon olan uluslararası göçmen sayısı, 2024 itibarıyla 304 milyona yükselmiştir. OECD ülkelerinde yüksek vasıflı göçmen sayısı son 100 yılda yüzde 30 artmıştır.


Hedef ve kaynak ülkeler: Kazananlar ve kaybedenler

Hedef ülkeler arasında ABD, Birleşik Krallık, Kanada, Almanya ve Avustralya dikkat çekerken, kaynak ülkeler Hindistan, Çin, Meksika, Suriye ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerden oluşuyor.

Türkiye örneğinde, yükseköğretim mezunlarının göç oranı 2015'te yüzde 1,6 iken 2023'te yüzde 2,0'ye yükselmiştir. Akademisyenler yurt dışına çıktıktan sonra ortalama yüzde 27 daha yüksek akademik performans sergilemektedir.

Sahra Altı Afrika'da üniversite mezunlarının göç etme ihtimali, daha az eğitimli bireylere göre 30 kat fazladır. Afrika her yıl yaklaşık 70 bin nitelikli profesyonelini kaybetmektedir.


Nedenler: Yalnızca para mı?

Beyin göçünün itici ve çekici faktörleri oldukça çeşitlidir. Elbette yüksek maaşlar ve daha iyi yaşam koşulları önemli bir rol oynar. Ancak araştırmalar gösteriyor ki liyakat sisteminin zayıflığı, siyasi istikrarsızlık, araştırma fonlarının kısıtlılığı ve akademik kurumların verimsizliği gibi faktörler göç kararını tetikleyen asıl unsurlardır. Nitelikli bireyler sadece ekonomik değil, entelektüel ve kurumsal tatmin de aramaktadır.


Dinamikler: Artan rekabet, derinleşen dengesizlik

Küresel ölçekte yüksek vasıflı göç sürekli artış eğilimindedir. OECD verilerine göre, 2023'te sadece bu bölgeye gelen kalıcı göçmen sayısı 6,5 milyon ile rekor kırmıştır. Bu artış, sadece bireysel tercihlerin değil, aynı zamanda gelişmiş ülkelerdeki yaşlanan nüfus ve işgücü açıklarının bir sonucudur. Bu ülkeler nitelikli göç olmadan sağlık, teknoloji, mühendislik gibi stratejik alanları sürdürebilecek durumda değildir.


Beyin kazancı mı, kaybı mı, yoksa dolaşımı mı?

1990'lardan itibaren literatüre giren "beyin dolaşımı" ve "beyin kazancı" kavramları, bu sürecin yalnızca negatif bir fenomen olmadığını ortaya koymuştur. Diaspora ağları sayesinde bilgi ve yatırım akışı sağlanabilir. Hindistan ve Çin bu modeli başarıyla uygulamış, Batı'da deneyim kazanan profesyonelleri ülkeye çekerek inovasyon merkezleri kurmuştur.

Türkiye ise henüz bu süreci kalıcı bir kazanıma dönüştürememiştir. Yurt dışına giden eğitimli bireylerin dönmesi için sadece maaş değil, güven, liyakat ve özgürlük de sunulmalıdır.


Politika modelleri: Yarışta öne çıkanlar

Almanya'nın "Chancenkarte" uygulaması, iş teklifine gerek kalmadan nitelikli işçilere ülkeye giriş hakkı tanımaktadır. Kanada, ABD'nin H-1B vize sahiplerine açık çalışma izni sunarak teknoloji yeteneklerini hızla çekmeyi başarmıştır. AB, "Yetenek Ortaklıkları" ile üçüncü ülkelerle yasal göç programları geliştiriyor.

Türkiye gibi kaynak ülkeler için bu durum bir meydan okumadır. Nitelikli bireyleri elde tutmak için eğitim kalitesini artırmak, bilimsel üretimi teşvik etmek, siyasette ve kurumlarda şeffaflığı sağlamak şarttır.


Uzaktan çalışma ve dijital göçebelik: Sınırların silinmesi

Kovid-19 pandemisi, göç dinamiklerini bir kez daha dönüştürdü. Uzaktan çalışmanın yaygınlaşması, göçü fiziksel mekândan bağımsızlaştırdı. Bu durum, "dijital göçebe vizeleri" gibi yeni uygulamaları doğurdu. Artık yüksek vasıflı bir birey, ülkesinde yaşamaya devam ederken başka bir ülkenin işgücüne katkı sunabiliyor. Bu, tersine beyin göçü için yeni fırsatlar ve yeni rekabet alanları doğuruyor.
 


Nitelikli ve niteliksiz göç: İki ayrı evren

Nitelikli göçmenler inovasyonun, teknoloji transferinin ve ekonomik büyümenin lokomotifi olarak görülüyor. Buna karşılık, niteliksiz göçmenler daha çok hizmet, inşaat ve tarım sektörlerindeki açıkları kapatıyor. Politika yapıcılar için bu ayrımı net şekilde kavramak kritik. Zira yüksek vasıflı göçmenler kültürel ağlardan çok kariyer fırsatlarına tepki verirken, niteliksiz göçmenler daha çok topluluk bağları ve temel yaşam ihtiyaçları üzerinden hareket ediyor.


Geleceğe dair öngörüler ve stratejik tavsiyeler

  • Politika çerçevelerinin güncellenmesi: Uzaktan çalışmayı ve dijital göçebeliği kapsayan esnek modeller geliştirilmelidir.
     
  • Kaynak ülkeler için öneri: Diaspora ile bilgi ve yatırım transferi desteklenmeli, geri dönüş için bilimsel altyapı ve yaşam kalitesi yükseltilmelidir.
     
  • İşbirliği gerekli: Niteliklerin tanınması ve beceri eşleşmesi için AB benzeri uluslararası işbirlikleri artırılmalıdır.
     
  • Eğitim reformu: Hem hedef hem kaynak ülkeler, insan sermayesine yatırım yapmadan bu yarışta ayakta kalamayacaktır.

Küresel yetenek savaşında Türkiye nerede durmalı?

Beyin göçü, artık sadece bir "kaçış" değil; küresel sistemin yapısal bir bileşeni. Kazananlar, sadece yüksek maaş ve pasaport sunan ülkeler değil, aynı zamanda liyakat, özgürlük, güvenlik ve saygın bir yaşam vadeden ülkelerdir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için bu yarışın anlamı, sadece yetenekleri elde tutmak değil, onları geri kazanacak iklimi yaratmaktır. Aksi halde, sadece beyinler değil, gelecek de başka coğrafyalara göçmeye devam edecektir.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU