CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Buca Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, eski Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Mehmet Ali Çalışkan’ı ziyaretinin ardından, "Arkadaşlarımızın bir cadı avıyla hak etmedikleri suçlamalarla karşılaşmayacakları bir süreci hep beraber tamamlamayı umut ediyoruz" dedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ziyaretin ardından açıklamalarda bulunan Özel, İzmir Büyükşehir Belediyesi önceki Başkanı Tunç Soyer, İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu'nu ve tutuklu diğer arkadaşlarını ziyaret ettiklerini belirterek, "Öncelikle İzmir'in gösterdiği dayanışmadan, partinin kendilerine sahip çıkmasından ve ilk andan itibaren hepimizin tereddütsüz bir konuda kendilerine sahip çıkmamızdan duydukları memnuniyeti ifade ettiler. Hem tüm partimizin seçilmişlerine, üyelerine, seçmenlerine, bütün İzmirlilere saygılarını sunuyorlar" diye konuştu.
İzmir'deki sürecin takibi için, önceki dönem parti genel sekreteri Bihlun Tamaylıgil başkanlığında, milletvekilleri Evrim Karakoz ve Özgür Erdem İncesu'nun özel olarak görevlendirildiğini, ziyarette bu görevlendirme hakkında bilgi verdiğini kaydeden Özel, "CHP Genel Başkanı olarak benim özel temsilcim ve tam yetkili olarak konunun tüm taraflarıyla ilgileniyor. Ayrıca Genel Sekreter Yardımcımız Tarık Balyalı da Bihlun Hanım'la birlikte İzmir'deki ekipte görev yapacak. Buradaki temel amacımız hem yargı süreciyle ilgili örgütümüz, arkadaşlarımız, İzmir Büyükşehir Belediyesi arasındaki koordinasyonu, eş güdümü, partinin birlik ve beraberliğini sağlamak" değerledirmesini yaptı.
"Utanan bir AK Partili yok"
CHP Genel Başkanı Özel, İzmir'de sanki birileri birilerini dolandırmak için bir teşekkül oluşturmuş gibi bir algı yaratılmaya çalışıldığını ifade ederek, şöyle devam etti:
Oysa İzmir'de kentsel dönüşüme devlet, hükümet sırtını dönmüştü. Başka şehirlerde bu konuya önem verdiklerini söyleyenler İzmir'de yurt dışından bulunan büyük kaynaklara dahi yıllarca imza atmayarak, kentsel dönüşüme engel oluyorlardı. Sosyal demokrat bir partinin yapması gereken mesele bu konuda bir kooperatifçilik deneyimi var, özellikle bu konudaki Ankara'daki başarılı örneklerin ilk başlatıcısı, sonlandırıcısı ve bütün Türkiye'ye yayılmasını sağlayan bu örnekleri sayın Murat Karayalçın döneminden başlayarak Türkiye, Cumhuriyet Halk Partisi ile biliyor. Bu yüzden bir kooperatif modeline geçildi. Öyle talihsiz bir dönem yaşandı ki inşaat maliyetlerinin on kat arttığı bir dönemde bu kooperatifler başarılı olsalardı Türkiye'de çok iyi örnek olacaktı. Şimdi sonuçlandırılmalarıyla birlikte de bu iyi örnek devam edebilir. Ancak artan maliyetlerden dolayı kimi kooperatif istediği kadar ilerlemedi, kimisi henüz başlayamamıştı. Bu mesele iktidar tarafından 'Cumhuriyet Halk Partili yöneticiler vatandaşı dolandırmaya çalıştı' gibi bir haksız, iğrenç iftiraya dönüşmüş durumda. Oysa İstanbul Esenyurt'a baktığınızda 30 bin konut mağduru var. Apartman var, olmayan katlardaki daireler satılmış. 'Önce siz satın emsali arttırırız, katı arttırırız' demişler. Sonra onu başaramayınca ya da bir gözü dönmüşlüğe dönünce 30 bin tane konut mağduru var Esenyurt'ta. Her gün Meclis'teler. Onların yüzüne dönüp bakan bir tane AK Partili yok. Bundan utanan bir AK Partili yok.
"Bu mağduriyete AK Parti'nin Esenyurt'a sırtını dönmesi gibi dönemeyiz"
Deprem bölgesinde 650 bin konutu 'bir yılda yapacağız' dediler. Üç yılda verdikleri sözün yüzde 35'ini tutabildiler. Bu inşaat maliyetleriyle yapamayınca orada şimdi dönüp de vatandaşı siyaseten dolandırmadı mı AK Parti? 'Bir yılda vereceğim bu konutları size' dedi ve vatandaşa bir yılda vereceğim dediği konutu iki buçuk yıl geçmiş, on vatandaştan altısı, yedisi halen daha konteynırda. Aynı şeyin İzmir'deki ölçeğinde vatandaşların mağduriyeti sanki bir dolandırıcılığa teşebbüs gibi ifade ediliyor. Bu konuda arkadaşlarımızın iyi niyetiyle ilgili bir şüphemiz yok. Ama bu mağduriyete, AK Parti'nin Esenyurt'a sırtını dönmesi gibi dönemeyiz. Ya da bir Murat Kurum pişkinliğiyle 'bir yılda bütün konutları yapacağız' deyip iki buçuk yılda yüzde 35'ini yapıp da 'çok başarılıyız' diyemeyiz. Öz eleştiri yapmak durumundayız. Bu kooperatiflerin mutlaka ilerlemesi ve tamamlanması gerekiyor. Bihlun Tamaylıgil, boşuna seçilmiş bir isim değildir. Hem bütün örgütümüzü çok iyi tanır. Hem yıllarca finans piyasalarında çok önemli görevler yaptı. Bu tip bir projenin nasıl kaynak bulacağını, nasıl finanse edileceğini, haklının, haksızın veya verilen paranın ne kadarının karşılanacağını, yapılan işleri hesaplayacak en iyi ekipleri kurulabilecek noktada. Burada temel amaç, kimseyi üzmeden, kırmadan, kimsenin hakkını yemeden arkadaşlarımızı da bu haksız suçlamalar karşısında yalnız bırakmadan topyekün ve doğru bir mücadele vermek için bu çalışmayı koordine etmek için kendisi burada görev yapıyor. Bu hafta içinde cezaevindeki arkadaşlarımızı da ziyaret edecek. Bir yandan da Şakran Cezaevi'nde bürokratlarımız, suçsuz çalışanlarımız var. Hem onları milletvekillerimiz hem de bu yapı tarafından ziyaret edilmesi, ailelerle iletişim kurulması da bir bütünleşik faaliyet olarak önümüzde duruyor.
"İzmir'i dinleyen, İzmir'i duyan ona cevap veren çizgimizi sürdüreceğiz"
Biz İzmir'i seviyoruz, İzmir bizi seviyor. İzmir fırsatçıları, riyakarları biliyor. Ama biz de İzmir'in bizden ne beklediğini biliyoruz. O beklentiye en iyi şekilde cevap vermek boynumuzun borcudur. Zaman zaman basın üzerinden çeşitli yazışmalar, atışmalar, konuşmalar İzmir yerel basının da böyle bir geleneği var; karşılıklı açıklamaları heyecanla takip ediyor. Bundan sonra Cumhuriyet Halk Partililerden bu karşılıklı açıklamalar yerine ortaklaşmış bir tek ses ve bir ortak mücadele duyulacak. Bu konuda aksine davrananlar noktasında tavizsiziz. Sayın basın mensuplarından da bu konuda eski alışkanlıkların terk edilme sürecine olumlu katkı vermelerini bekliyoruz. Ayrıca bunun dışında her türlü manipülasyona, her türlü Cumhuriyet Halk Partisi'nin kimliğine zarar verebilecek çabaya karşıda tavizsiz olacağımızı ve her türlü kanuni haklarımızı da arayacağımızı, bu konuda net olacağımızı da herkesin bilmesini isterim. Geçtiğimiz dönemde İzmir bizden ne talep ettiyse biz onu yaptık. İzmir'in istediği gibi İzmir'i dinleyen, İzmir'i duyan ona cevap veren çizgimizi bundan sonra da sürdüreceğiz. En büyük hedefimiz, ortaya çıkan ya da çıkması olası mağduriyetlerinin daha günü gelmemiş, teslim edilmemiş evler de var, olası mağduriyetlerin de ortaya çıkan mağduriyetlerin de giderileceği ama arkadaşlarımızın da bir cadı avıyla hak etmedikleri suçlamalarla karşılaşmayacakları bir süreci hep beraber tamamlamayı umut ediyoruz.
"Bunu kaide haline getiren sizsiniz"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, tutuklamanın bir istisna olduğunu, son çare olarak uygulanması gerektiğini vurgulayarak, "Burada ilk başvuru, ilk iş olarak yapılıyor. Çok değerli hocalar, 'biz bu öğrencilerimize, bu tutuklamaları yapan arkadaşlara bir tane masum, boşu boşuna içeride tutuklu olacağına bırak 99 suçlu dışarıda gezsin' diye anlattık diyorlar. Duyunca insan inanamıyor. Diyorsun ki 'olur mu?' Bir masumu boşu boşuna içeride tutmak bu kadar büyük vebaldir. O yüzden kılık kırk yararak düşünmek lazım. Geçen gün sayın Erdoğan bir değerlendirme yapıyor, 'bundan sonra şu süreç başarılı olursa kayyumlar, tutuklamalar istisna olacak' diyor. Kardeşim bu zaten istisna. Bunu kaide haline getiren sizsiniz. Gözü dönmüş siyasi mücadelenize alet ettiğiniz yargı aparatlarınız" şeklinde konuştu.
"Çok sayıda tutuklama yapılması yanlış"
İzmir'de de çok sayıda tutuklama yapılmasının yanlış olduğunu söyleyen Özel, şunları kaydetti:
Ama bir doğru ya da doğru demek lazım. Türkiye'de çeşitli şehirlerde insanlar yedi ay, sekiz ay iddianame beklerken İzmir'de birkaç hafta içinde iddianamenin yazılmış olması çok kıymetlidir. Hızla tensip tutanağının düzenlenip duruşma gününün verilmesini, arkadaşlarımızın da iddianamenin kabulüyle birlikte tutuksuz yargılanmaya başlayacakları bir süreci umut ediyoruz. Bu yönüyle İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın iddianameyi bu kadar hızlı yazması noktasında gösterdiği yaklaşımı da birçok noktada nasıl eleştiri hakkımızı kullanıyorsak, takdir ettiğimizi bundan memnuniyet duyduğumuzu da ifade etmem lazım.
ANKA