"Eski hâl muhal; ya yeni hâl veya izmihlâl"

Doç. Dr. İkbal Dürre Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Hiçbir şeyin gerçekleşmediği on yıllar ve on yılların gerçekleştiği haftalar vardır.


Lenin'e atfedilen bu sözün kendisine ait olduğuna dair hiçbir somut kanıt yok.

İçerik olarak da Lenin'e atfedilemeyecek bir ifade bence. Ama içinden geçtiğimiz sürece çok uygun.

Nasıl oldu bilmem; cuma gününün yüzü suyu hürmetine midir, nedir, bir anda çakraları açılıp Kürt olduklarını hatırlayan ne kadar "aydın, yorumcu" vb. varmış meğer.

Sözüm meclisten dışarı; düne kadar neden Kürt olduğunuzu ön plana çıkarmıyordunuz?

Neyse, geç olsun temiz olsun diyelim.

Hoş geldiniz. Size iyi bir haberim var: Çoğalacaksınız.

Bir tek bu mu?

Suriye'de "Bağımsız Kürdistan kurulacak", "Büyük Kürdistan'ın temelleri atılıyor ve bunu ABD yapıyor" diyen meşhur yorumcular, siyasetçiler, bazı İsrailli yetkililerden sonra şimdi de "Suriye'de Kürt devleti kurulmayacak" diyen Amerikalı bir büyükelçi...

La havle ve la kuvvete...

Sanki Kürtler "Biz Suriye'de bağımsızlık istiyoruz" diyor.

Suriye'deki Kürtlerin ne istediğini, geleceklerinin nasıl şekilleneceğini Kürtlerden başka herkes biliyor.

Direkt Wikipedia'dan ulaşılabilecek bilgiye göre, ülke nüfusunun yüzde 10 ila yüzde 15'ini oluşturan Suriye'nin en büyük etnik azınlığı olan Kürtler ne istiyor acaba, diye sormak kimsenin aklına gelmez mi?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bırakalım SDG'yi, YPG'yi, ENKS'yi...

Kim bilir, belki de hiç kimsenin tahmin edemeyeceği ama Türkiye'yi çok memnun edecek bir "çözüm" isterler.

Sadece Kürtler değil; Dürzilerden tutun Alevilere, Türkmenlere, Hristiyanlara da sormak lazım değil mi?

Suriye halkı, çoğunluğu itibarıyla ne istiyor, nasıl bir sistemde yaşamak istiyor?

"Özgürlükler Ülkesi" ABD'nin Sayın Büyükelçisinin elinde böyle bir kamuoyu yoklaması var mı?
Yoksa gerek mi duymuyorsunuz?

Tamam, anlıyorum. Olabilir, böyle düşünebilirsiniz.

Peki, o zaman neydi o geçenlerde yaptığınız Sykes-Picot açıklaması?

Madem öyle, Sykes-Picot'un adil olmadığını -ayıptır sorması- nereden çıkardınız?

Vesselam, işin suyu çıkmaya başlayınca yorumların da suyu çıkıyor ister istemez.

Türkiye, İran, Irak, Suriye…

Bu 4ülkenin toplam yüzölçümü 3.055.251 kilometrekare.

Ve bu coğrafyada -sevseniz de sevmeseniz de- toplamda en az 50 milyon Kürt yaşıyor.

Bu sayının çoğu var, azı yok.

Ve Kürtler -artık herkesin kabul ettiği gibi- bu toprakların en kadim halklarından biri.

Diğerleri: Türkler, Farslar, Araplar, Yahudiler.

Dikkatinizi çekti mi bilmem, hepsinin devleti var.

Kürtlerden başka.

Tabii ki her devlet tek bir halktan oluşacak diye bir kanun olmadığı gibi, her halkın da bir devleti olacak diye bir kanun yok.

Ama şu var:

Kendinizin, anne ve babanızın ve akrabalarınızın aleyhine bile olsa... Adil olun. (Nisâ Suresi, 135. Ayet)


Diyelim ki sosyalistsiniz, o zaman "halkların kendi kaderini tayin hakkını" hatırlayın.

Diyelim ki hiçbir inanca, ideolojiye sahip olmayan bir insansınız, o zaman Uluslararası İnsan Hakları Beyannamesi'ni esas alın.

Aklınıza hangisi yatıyorsa...

Faşizm dışında her türlü inanç ve ideoloji bu tür sorunları çözmek için yeterlidir.

Yeter ki samimiyet olsun.

Olaya bir de bölgesel jeopolitik denklemler açısından bakalım.

Trump'ın Ukrayna'ya desteğe devam etmesi ile Tom Barrack'ın Suriye'de ademi merkeziyetçi yapıyı reddeden açıklamalarının aynı zamana denk gelmesi, ABD'nin buralarda sükuneti sağlayıp bir an önce Çin'e kitlenme stratejisinin şimdilik rafa kaldırıldığını mı gösteriyor?

Öyleyse, bu Çin için büyük bir başarı.

Diğer taraftan, hem Suriye hem Ukrayna için ortaya çıkan bu yeni durumun, Netanyahu-Trump görüşmesinden sonra yaşanması tesadüf mü?

Tam da İsrail'in yeniden İran'a saldırı, İran'ın da Çin ile işbirliği halinde buna karşı hazırlık yaptığı haberleri ortalıkta dolaşırken...

Acaba hem Ukrayna'da hem Ortadoğu'da daha radikal değişimlerin altyapısı mı hazırlanıyor?

Bütün bunlar üzerinde durulması gereken hususlar.

Tom Barrack'ın son açıklamalarına çok sevinenlerin yerinde olsam, "Too good to be true" -yani "doğru olamayacak kadar iyi"- diye düşünürdüm.

Acaba daha radikal değişikliklerin önü mü hazırlanıyor?


Sadede gelelim.

PKK'nin kendini feshetmesi çok hayırlı oldu ve bu sorunun çözümünde yepyeni fırsatlar yaratabilecek bir sürecin önünü açtı.

Bu konuda çok geç kalındı ve özellikle şu anda, bu geç kalınmanın sonucunda ödenen bedellere anlam yüklemekte zorlanan milyonlarca insan var.

Sebep olanların günahları boyunlarına olsun.

Hiçbir zaman Kürt meselesinin Türkiye'nin toprak bütünlüğü için bir sorun olduğuna inanmadım.

Tam tersine, bunu sürekli dile getirenlerin sorunun çözümü önünde engel olduklarını düşündüm.

Gördüğüm kadarıyla gelinen aşamada, Kürt siyaseti Türkiye devlet aklıyla hiç olmadığı kadar yakın ve bu kaçırılmaması gereken büyük bir şans.

Bundan sonra Türkiye'de bu "konunun" çözülemeyecek hiçbir tarafı yok.

Defalarca dile getirdiğim gibi artık en önemli mesele, Suriye'deki durumun nasıl şekilleneceği!

Unutmayalım, PKK'si var, KDP'si var, YPG'si var ama bütün bunların üzerinde ne istediğini bilen bir Kürt varlığı var.

Ve bu yapıların her istediğini "temsil ettikleri" ya da "temsil ettiklerini düşündükleri" bütün Kürtler istiyorlar ya da tam tersi, Kürtlerin bütün istediklerini onlar tam olarak temsil ediyor diye bir şey yok.

Tekrarda hayır vardır; daha düne kadar "PKK Kürtleri temsil etmiyor" diyenler, bugün bakın artık "örgüt bir şey istemiyor" diye sevinçlerinden mikrofonları patlatacaklar.

Yahu sormazlar mı insana, sizler açısından sadece Kürtler için bir hak istemeyenler mi Kürtleri temsil ediyor?

İnanılır gibi değil, bizzat şahit oldum:

"Akademisyen" diyor ki:

Bu ülkede Mehmet Şimşek Kürt ve bakan olabiliyorken nasıl Kürt sorunu var diyebilirsiniz?


İyi de kardeşim, Sayın Şimşek aynı zamanda ekonomist, peki bu ülkede ekonomi ile ilgili sorun yok mu?

Ortalık barıştan rahatsız olanlarla dolu.

Sudan çıkmış balıklar gibi ne yapacaklarını bilmeden sıçrayıp duruyorlar.

Bütün bunlara rağmen güzel günlerin bizi beklediğine inanıyorum.

En azından hiçbir şeyin daha kötü olmayacağına

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU