Kuzey Kıbrıs'ta "şans"ın perde arkası... Kara para ve "açık hava kumarhanesi" tartışmasında üç ayrı ses; sektör, muhalefet ve halk

"Şans" mı, kara para mı? Kuzey Kıbrıs, "Açık Hava Kumarhanesi"ne mi dönüyor?

Kıbrıs, Türkiye Cumhuriyeti'ndeki insanlar için bir kaçamak adasıdır. Kıbrıs'a gideceğini insanlar ailelerinden gizler, eşlerinden gizler. Niçin? Çünkü bir kaçamak adasıdır. Kumar bir taraftan, gece kulüpleri bir taraftan... Şu anda bu yasa değişikliğiyle memleketi açık hava kumarhanesine çeviriyorsunuz.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP)
Milletvekili Ongun Talat


Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) Meclis'ten geçen Şans Oyunları Yasası değişikliği yalnızca bir düzenleme değil, aynı zamanda derin bir sistem tartışmasının fitilini ateşledi.

Casino sayısına ilişkin sınırlamaların kaldırılmasıyla, "yatırım" ve "istihdam" vurgusu yapılırken; yasa, muhalefet ve kamuoyunun bazı kesimleri tarafından "kontrolden çıkmış bir düzenin yasallaştırılması" olarak değerlendiriliyor.

Devletin gelir beklentisi ile toplumun değerleri arasındaki bu çetrefilli denklemde; sektör temsilcileri, muhalefet ve gazeteciler farklı cephelerden seslerini yükseltiyor.

Independent Türkçe için, muhalefet, sektör ve halkı temsilen, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Ongun Talat, KKTC Casinolar Birliği As Başkanı Ayhan Sarıçiçek ve Kıbrıslı Türk Gazeteci Serdinç Maypa ile konuştuk.
 

 

Yasa geçti ama tartışmalar dinmedi

Kamuoyunda "Kumarhane Yasası" olarak adlandırlan yeni düzenlemeyle birlikte, "KKTC'de şans oyunları sektörünün önünün daha da açıldığı" sesleri yükselmeye başlandı. 

CTP Milletvekili Ongun Talat, KKTC Cumhuriyet Meclisi'nde yaptığı konuşmada sert ifadelerle hükümeti eleştirdi:

Devletin kontrolünün zafiyete uğramaması için itiraz ediyoruz. KKTC, Türkiye'deki kirli ilişkilerin arka bahçesine dönüşüyor.
 


"Bu kadar fazla sayıda kumarhaneyi bu toplum kaldırmayacak"

Ongun Talat'a göre, bu yasa değişikliğini, "kumarhanelere sınırsız bir özgürlük" olarak tanımlamak mümkün.

Talat, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada, "İtirazımız, devletin denetim mekanizmalarının bu süreçte zayıflamaması gerektiğinedir. Bu yasa değişikliğiyle birlikte, çok kısa bir süre içinde Kıbrıs’ın bu yükü taşıyamayacağı bir noktaya gelinecektir. Sosyal riskler açısından mevcut kapasitemiz bu durumu yönetmeye yeterli değil; çünkü ülkemizde ciddi yapısal ve sistemsel sorunlar var" dedi.

Talat, sözlerine şunları ekledi:

Sonuç olarak, uluslararası toplumdan kopuk, Türkiye’deki kirli ilişkilerin arka bahçesine dönüşmüş bir ada yarısı konumundayız. Bu nedenle, bu kadar fazla sayıda kumarhaneyi bu toplumun kaldırması mümkün değil.


Ekonomi canlanıyor mu, illüzyon mu yaratılıyor?

Yeni yasanın savunucuları, KKTC ekonomisine katkıyı ön plana çıkarıyor. 

Kıbrıs Casinolar Birliği Asbaşkanı Ayhan Sarıçiçek, sektörün yıllık 1,2 milyar dolarlık bir ekonomik hacme sahip olduğunu belirtiyor:

Casino turizmini çıkarırsanız geriye çok az şey kalır. Bu sektör 14 bin kişiye istihdam sağlıyor, devlete de 220 milyon dolar vergi kazandırıyor.


Ancak bu tablo herkes için ikna edici değil. 

Gazeteci Serdinç Maypa, sektörün sunduğu ekonomik katkının halkın yaşamına yansımadığını söylüyor:

Bizim şu anda asıl konuşmamız gereken şey; okulu olmayan, hastanesi olmayan, ilacı bulunmayan, okul malzemesi eksik, yolu dahi yapılmamış bölgeler olmalıdır. Olanlar da ya yarım yamalak bırakılmış ya da Türkiye'nin gönderdiği -Allah razı olsun-kaynakların bir kısmı cebe indirildiği, bir kısmı başka alanlara aktarıldığı için tamamlanamamıştır.


Maypa'ya göre, bütün bu sorunlar ortada dururken; çocuklar düzgün bir eğitim alamazken, bazı çocuklar alkol karıştırılmış mama ile hayatını kaybederken, insanlar genç yaşta sebepsizce ölürken, ne hastane ne sınıf yeterliyken; yeni casinolar açmak "toplumsal sorunları büyütmekten başka bir işe yaramaz."

Maypa sözlerine şöyle açoıklık getirdi:


Kara para iddiaları: Kuzey Kıbrıs, "çamaşır makinesi" mi oldu?

Kamuoyunun en hassas olduğu başlıklardan biri kara para aklama riski. 

KKTC Cumhuriyet Meclisi'nde şans oyunları yasa tasarısının görüşmeleri sırasında konuşan CTP Milletvekili Doğuş Derya, bu endişelere dikkat çekti:

Biz 30 yıldan fazladır kara para cennetine dönüştürüldük. Şu anda bu hükümetin yapmak istediği şey, kumar baronlarının sayısını artırarak, uluslararası hukuk dışında kalan bu ülkede daha fazla kara para aklamayı mı sağlamak?

Derya, hem kamuoyunun hem de Meclis’in, söz konusu düzenlemelerin arkasında yatan gerçek gerekçeleri sorgulaması gerektiğini vurguladı.


"O sektör biz değiliz"

Independent Türkçe’ye konuşan KKTC Casinolar Birliği Asbaşkanı Ayhan Sarıçiçek ise kara para iddialarına ve Meclis’teki sert ifadelere tepki gösterdi.

Sarıçiçek, sektör olarak bu tür suçlamalardan rahatsız olduklarını belirtti:

Biz çok üzgünüz, çok kırgınız. Bu yasa geçerken mecliste çok ciddi tartışmalar yaşandı. Söylenenlerin hiçbiri yenilir yutulur değildi. Biz, 'Acaba bizden mi bahsediyorlar?' dedik... Çünkü bahsettikleri o sektör biz değiliz. 'Kara para', 'denetimsizlik', 'kişilere peşkeş çekme' gibi ithamların bizimle ilgisi yok. Bunlar bizim sektörle alakalı değil...


Sarıçiçek, yasal zeminde faaliyet gösteren işletmelerin tüm denetimlere açık olduğunu ve sektörü zan altında bırakan genellemelerin adil olmadığını vurguladı.
 


"O paraları çamaşır makinesine koyup çıkarır gibi aklayabiliyor"

Gazeteci Serdinç Maypa, Kuzey Kıbrıs'ın bazı çevreler için "bölgesel bir çamaşır makinesi"ne dönüştüğünü söylüyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor:

Kıbrıs bir ada ve ikiye bölünmüş durumda. Peki, madem bu sistem bu kadar kusursuz, neden Avrupa Birliği üyesi olan Güney Kıbrıs'ta sadece bir ya da en fazla bir buçuk casino var? Bu sorunun cevabı çok açık: Çünkü orada kara para kolay kolay aklanamıyor. Kıbrıs’ın kuzeyini yasa dışı şekilde kullananlar -özellikle Türkiye'de bu işlerin içinde olan çevreler- paralarını burada rahatça "temizleyebiliyor", yani adeta bir çamaşır makinesine koyup çıkarır gibi aklayabiliyor. Güney Kıbrıs’ta ise bu mümkün değil.


Maypa, yine de tüm kara para aklama yükünün sadece casinolar üzerinden açıklanmasının eksik ve haksız olacağını da vurguluyor.


"Boşluk değil, daha sıkı denetim var"

Ayhan Sarıçiçek, yapılan yasa değişikliğinin kara para aklama riskini artırmadığını, aksine denetim ve düzenlemelerin daha da sıkı hale geldiğini savundu.

Sarıçiçek, yasa değişikliğiyle yeni boşluklar doğduğu yönündeki iddialara şöyle yanıt verdi:

Bu yapılan yasa değişikliğiyle casinolarda kara para aklanmasına yönelik bir boşluk oluşmadı; tam tersine kurallar daha da ağırlaştırıldı.


Boşlukların doldurulup doldurulmadığı yönündeki soruya da Sarıçiçek, net bir yanıt verdi:

Aslında boşluk da yoktu. Kurallar detaylandırıldı. Biliyorsunuz, FATF -yani Mali Eylem Görev Gücü- kara parayla mücadele eden uluslararası bir kuruluştur. Tüm ülkeleri, bazı teknik denetim kurumları aracılığıyla izler. Bizim sektörümüz de, FATF’ın direktiflerine ve 2008 yılında yürürlüğe giren Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Yasası’na sıkı sıkıya bağlıdır.


2009 sayılı Şans Oyunları Yasası ile bu yasanın bir bütün haline geldiğini ve birlikte uygulandığını belirterek, sistemin denetlenemez olmadığını vurgulayan Sarıçiçek, "Bu iki yasa iç içe geçmiştir. Birine dokunduğunuzda diğerine de dokunmuş olursunuz. Örneğin, Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Yasası zamanla 8 sayfadan 53 sayfaya çıkarıldı, kurallar genişletildi. Bu yalnızca Türkiye'de değil, Kıbrıs'ta da oldu. Bu durum bizim yasa için de kaçınılmazdı" dedi.
 


Casino sayısı artıyor, kontrol azalıyor mu?

Yasa değişikliğiyle birlikte daha fazla yatırımcının önünün açıldığı ifade ediliyor. 

Sarıçiçek, şans oyunları sektörüyle bağlantılı olarak turizm alanındaki yatırımların da artarak sürdüğünü belirtti.

Sektörün ülke ekonomisine katkı sağladığını vurgulayan Sarıçiçek, son dönemde yapılan yatırımlara dikkat çekti:

Yeni turizm tesisleri yatırımları devam ediyor. Her yıl olmasa da ortalama her üç yılda iki yeni tesis açılıyor. 5 yılda ise birçok yeni tesis hayata geçirildi. Hatta şu anda bile bitme aşamasında olan 3-4 tesis var. Önümüzdeki bir yıl içinde üçü birden faaliyete geçecek.


Bu yatırımların büyük kısmının dış kaynaklı olduğunun da altını çizen Sarıçiçek, "Bunların hepsi yurt dışından gelen yatırımlar. Yıllık ortalama 100 milyon dolar civarında dış kaynak bu tesislere yönlendiriliyor" dedi.


Talat: Bu bir fırsat değil, doğrudan risktir

CTP Milletvekili Ongun Talat, yasa değişikliğinin savunulduğu gibi bir fırsat değil, doğrudan bir risk taşıdığını savundu.

Mevcut düzenlemenin, daha önceki yasanın temel yaklaşımını tersine çevirdiğini belirtti.

"Bu değişiklikle mevcut yasanın bütün mantığı altüst edildi" diyen Talat, eski yasadaki "sınırlama" ilkesinin tamamen terk edildiğini söyledi:

Yürürlükteki eski yasanın ‘amaç’ maddesinde açıkça belirtiliyordu: Yasanın amacı, şans oyunlarının koşullarını düzenlemek ve sınırlandırmalar getirmektir. Ancak şimdi işe o maddeyi değiştirerek başladılar. Yeni metinde ‘şans oyunlarına izin verilmesi ve koşullarının düzenlenmesi’ ifadesi yer alıyor. Yani artık sınırlamak değil, yalnızca düzenleyip izin vermek esas alınıyor.

Talat, bu yaklaşımın kamu yararını gözetmekten uzak olduğunu ve sektördeki dengeyi bozabileceğini dile getirdi.


Maypa: Casino sayısın artması ciddi riskler barındırıyor

Gazeteci Serdinç Maypa da, artan casino sayısının daha küçük ve denetimsiz işletmelerin ortaya çıkmasına, bunun da mafyatik yapılara zemin hazırlamasına neden olabileceğini belirtiyor:

Burada asıl mesele, casino sayısındaki artıştır. Mevcut casinolar, uzun yıllardır faaliyet gösteren, oturmuş ve kurumsallaşmış yapılardır. Özellikle büyük casinolar, hem çalıştırdıkları personel sayısı hem de 'turist' değil ama doğrudan casino müşterisi olarak ülkeye gelen ziyaretçilerle sürdürülebilir bir yapı oluşturmuş durumdalar. Yani sektör belirli bir dengeye oturmuşken, şimdi bu yeni düzenlemeyle birlikte sayıyı artırma yoluna gidiyoruz. Bu da ciddi riskler barındırıyor.


"Kaleşnikofların konuştuğu dönemlere dönme riski var"

Maypa, sayının artmasının yalnızca sektörün genişlemesi anlamına gelmediğini, aynı zamanda kaliteyi düşürerek ciddi güvenlik riskleri doğurabileceğini vurguluyor:

Buradaki en büyük tehlike, casino sayısının artmasıyla birlikte kalitenin düşmesidir. Çok net hatırlıyorum, siz de hatırlarsınız; Kıbrıs’ta kaleşnikofların konuştuğu, insanların öldürüldüğü casino dönemleri yaşandı. Şimdi, sektörün yeniden o karanlık günlere dönme riski var.


Maypa, mevcut büyük casinoların kurumsallaşmış ve denetim altında olduğunu belirtirken, yeni kurulacak küçük çaplı işletmelerin bu standartlara sahip olmayacağını ve mafyatik yapılar için uygun bir zemin oluşturabileceğini söyledi:

Kurumsallaşmış büyük casinoların dışında, onların affedersiniz yarısı bile olamayacak ölçekte işletmelerin açılması demek; küçük paralarla mafyanın yeniden bu topraklara yerleşmesine zemin hazırlamak demektir.


Turizm mi, yozlaşma mı?

KKTC hükümeti, casinoları "turizmin lokomotifi" olarak görse de kamuoyunun bir kısmı bu söyleme ikna olmuş değil. 

Ongun Talat, bu turizm modelinin sürdürülemez olduğunu savunuyor:

Kıbrıs eşsiz bir doğaya, tarihe ve kültüre sahip. Ama casino turizmi bunları ikinci plana itiyor. Gelen turistin çoğu sadece kumar için geliyor; esnafa, yerel halka faydası yok.


Serdinç Maypa da benzer bir noktaya dikkat çekiyor:

Alman, İngiliz turisti kaybettik. Casino müşterisi geliyor, otelden dışarı çıkmıyor. Ekonomiye katkısı sınırlı, ama risk çok büyük.


"Casino turizmini çıkarırsanız geriye bir şey kalmaz"

Bu eleştirilere karşın KKTC Casinolar Birliği Asbaşkanı Ayhan Sarıçiçek, casino turizminin KKTC ekonomisi için vazgeçilmez olduğunu savunuyor:

Casino turizmini Kuzey Kıbrıs’ın turizminden çıkardığınızda geriye ne kalır? Turizmci arkadaşlar alınmasın ama gerçek şu: Bir şey kalmaz. Turizm gelirleri açısından bakıldığında casino turizmi, sektörün ayrılmaz ve vazgeçilmez bir lokomotifidir. Kimse kusura bakmasın, bu konuda mütevazı olmaya da gerek yok.


KKTC için yol ayrımı mı?

Yeni yasa yürürlüğe girdi, ama tartışmalar dinmiş değil.

Sektör temsilcileri yatırımların artacağını savunurken, muhalefet ve bazı gazeteciler KKTC'nin uluslararası saygınlığını kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu düşünüyor.

Toplumsal vicdanda hâlâ şu sorular cevap bekliyor:

Bu yasa ekonomik kalkınmanın mı yoksa derin bir çöküşün mü kapısını aralıyor?

KKTC, turizmde mi öne çıkacak, yoksa kara para gölgesinde mi kalacak?

Yanıtı verecek olan ne yalnızca yasalar, ne de piyasalar olacak.

Zaman ve toplum birlikte karar verecek.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU