Doktorlar, Y kuşağı ve X kuşağındaki apandis kanseri oranlarında şaşırtıcı bir artış olduğunu bildiriyor. Bu durum, daha yüksek hastalık yükünün genç nesilleri etkileyebileceğini gösteriyor.

Apandis adenokarsinomu, apandisin iç zarında kötü huylu bir tümörün oluşması ve mukus benzeri bir madde salgılamasıyla ortaya çıkan nadir bir apandis kanseri türü.

Apandis, bağırsakta bulunan ve tarihsel olarak insanlarda körelmiş kabul edilen küçük, tüp şeklinde bir organdır. Kanserleşmeye yatkın olduğu bilinen glandüler dokuları barındırır.

Bu kanser türü karın ağrısı, şişkinlik ve bağırsak alışkanlıklarında değişiklikler gibi spesifik olmayan semptomlar nedeniyle genellikle tesadüfen veya ileri aşamalarda teşhis ediliyor.

Araştırmacılar, ABD'de 1945'ten sonra doğanların, özellikle X ve Y kuşağının, apandis adenokarsinomu vakalarında önemli bir artış yaşadığını, bunun endişe verici ve daha önce fark edilmeyen bir eğilimi gösterdiğini söylüyor.

Annals of Internal Medicine adlı akademik dergide yakın zamanda yayımlanan çalışma, II. Dünya Savaşı'ndan sonra çeşitli dönemlerde doğan kişilerde 1975'ten 2019'a kadar apandis kanseri vakalarını değerlendirerek, bu kanserin riskinin yıllar içinde nasıl değiştiğini anlamaya çalıştı.

Araştırmacılar, apandis kanseri teşhisi konan 20 yaş ve üzerindeki 4 bin 858 hastanın verilerini değerlendirdi.

Hastalar, 21 ardışık kesişen doğum tarihi kategorisi oluşturmak için 5 yıllık yaş gruplarına ayrıldı.

Tümörleri, hücre kütlesinin mukus ürettiği tipler, kanser hücrelerinin mukus salgılamadığı tipler ve diğer alt tipler olmak üzere çeşitlilik gösteriyordu.

Araştırmacılar, 1945 doğumlularla karşılaştırıldığında, 1980 civarında doğan bireylerde kanser vakalarının üç katından fazla arttığını ve 1985 doğumlularda "şaşırtıcı bir şekilde 4 katına çıktığını" buldu.

Artışın büyüklüğü de kanser alt tipleri arasında farklılık gösteriyordu.

Araştırmacılar, II. Dünya Savaşı'ndan sonra yoğunlaşan çevresel, yaşam tarzı ve genetik faktörlerin apandis kanseri oranlarındaki endişe verici artışı açıklayabileceğini öne sürüyor. Özellikle beslenme alışkanlıkları, bağırsak bakterilerindeki değişiklikler ve gastrointestinal sistemi iltihaplandıran rahatsızlıkların yaygınlaşmasına dikkat çekiyorlar.

Çalışmada, "Diğer gastrointestinal kanserler için de benzer eğilimler bildiriliyor, bu da nesiller boyunca artan kanser yüküne katkıda bulunan muhtemel bir ortak neden olduğunu düşündürüyor" deniyor.

Bu ilişkileri çözmek adına, özellikle genomik verileri kullanarak bu endişe verici eğilimi tetikleyen mekanizmaları ortaya çıkarmak için daha fazla araştırma yapılması çağrısında bulunuluyor.

Ayrıca doktorların tarama protokollerini yeniden gözden geçirmesi ve zamanında tanı ve tedaviyi kolaylaştırmak için erken teşhis biyolojik işaretlerini geliştirmeleri de isteniyor.

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

independent.co.uk/news/science

Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal