Bibi’yi zora sokan seçim terazisi

Nisan seçimlerinden istediğini alamayan Netanyahu, bugün bir kez daha sandıkta sınav veriyor. İsrail lideri, Batı Şeria’yı ilhak vaadine bel bağlarken, oy verecek Arap ve (sağcı olmayan) Yahudi seçmen sayısında artışın Bibi’yi durdurabileceği belirtiliyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD Başkanı Donald Trump'la el sıkıştığı fotoğraf seçim afişlerini süsledi (Reuters) 

İsrail, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun 9 Nisan’da yapılan genel seçimler sonrası hükümet kurmayı başaramayıp Knesset’i feshetmesinin ardından bugün bir kez daha sandık başına gidiyor.

Ülkedeki 5 milyon 800 binden fazla seçmen 32 partinin katıldığı yarışta oy verecek ve yüzde 3,25’lik barajı aşan partiler 120 üyeli parlamentoda söz sahibi olacak.

İsrail'de Kanal 12 ve Kanal 13’ün yaptığı son anketler, başa baş geçmesi beklenen seçimlerde eski Genelkurmay Başkanı Benny Gantz'ın başkanlık ettiği Mavi-Beyaz İttifakı’nın (Kahol Lavan) 32, Netanyahu’nun lideri olduğu Likud Partisi’ninse 31 sandalye kazanabileceğini işaret ediyor.

Kanal 12’nin anketine göre sağcı Yamina 9, İsrail Evimiz (Yisrael Beitenu) 9, Ortak Arap Listesi 9, Şas 7, Yahudi Birleşik Tevrat 7, Demokratik Birlik 6, İşçi Partisi-Gesher ittifakı 6 ve Yahudi Gücü (Otzma Yehudit) 4 oy alabilir.

Kanal 13’ün anketine göreyse, Ortak Arap Listesi 11, Yamina 9, İsrail Evimiz 9, Yahudi Birleşik Tevrat 7, Şas, Demokratik Birlik 6, İşçi Partisi-Gesher ittifakı 5 ve Yahudi Gücü 4 sandalye kazanabilir.

İlhak vaadi avantaj sağlar mı?

Hakkındaki üç farklı yolsuzluk suçlaması nedeniyle gelecek ay hakim karşısına çıkarılması beklenen Netanyahu, bir yandan da “seçim yatırımı” olarak görülen Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimlerini ilhak etme sözünün sandıkta nasıl bir karşılık bulacağının hesabını yapıyor.

“Batı Şeria’daki yerleşimleri İsrail topraklarına katma” sözüyle girdiği 9 Nisan seçimlerinden istediğini alamayan Netanyahu, iki hafta kadar önce İsrail’de eğitim-öğretim yılı açılışı için gittiği yerleşimlerde “Burası bizim toprağımız” sözünü sarf etmiş ve bu bölgedeki tüm yerleşimlerin İsrail’e ilhak edileceğini öne sürmüştü.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Uluslararası hukuk çerçevesinde kanunsuz sayılan Yahudi yerleşimler olası bir Filistin-İsrail barışının önündeki başlıca engellerden biri olarak görülürken, Netanyahu’nun bu çıkışı gerek ülkedeki İsrailli Araplardan gerekse Birleşmiş Milletler (BM) yetkililerinden tepki görmüştü.

Seçimde yarışan Ortak Arap Listesi’nin liderliğini yapan Filistin asıllı Eymen Avde, Netanyahu’nun hakkında açılan yolsuzluk soruşturmalarına göndermede bulunmuş ve İsrail Başbakanı için “Şimdi de sayısız Filistinli ve İsraillinin ölümüyle sonuçlanacak bir ilhak suçunu işlemesi için İsrail Devleti’ni kışkırtıyor” demişti.

Bu seçim süresinde yerleşim meselesindeki fikir ayrılığı ön plana çıkarken, Netanyahu’nun başında olduğu Likud Partisi’nin diğer taraftan İran, Suriye ve İsrail-Filistin çatışmasına dair sert güvenlik politikalarına desteği de sürüyor. Parti üyelerinin birçoğu Filistin devletinin kurulmasına karşı çıkarken, Netanyahu da ABD Başkanı Donald Trump’ın “Yüzyılın Anlaşması” dediği ve uzun süredir beklenen barış planının seçim sonrası nihayet kazanmasını umut ediyor.

En yakın rakibi eski Genelkurmay Başkanı

Kamuoyu araştırmaları seçim yarışının Likud’la eski Genelkurmay Başkanı Gantz'ın liderliğindeki Mavi-Beyaz İttifakı arasında geçeceğini işaret ediyor.

Netanyahu Batı Şeria’daki yerleşimleri İsrail topraklarına katma sözü verirken, rakibi Gantz ise bu konuda farklı bir duruş sergiliyor.

 

AFP.jpg
Gantz'ın başında olduğu ittifak bu seçimde de Netanyahu'yu zorlayacak (AFP)

 

Gantz şubat ayında yaptığı bir açıklamada, 2005'te abluka altındaki Gazze Şeridi'ndeki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinin boşaltılmasında doğru hareket edildiğini belirtmiş ve “O zaman yapılanlardan ders çıkarıp bunu başka yerlerde de uygulamamız lazım” diyerek dikkatleri Batı Şeria’daki yerleşim meselesine çekmişti.

Siyaset dünyasına yeni katılan isimlerden Gantz’ın liderliğini yaptığı ittifakta, sağ kanattan eski Savunma Bakanı Moşe Yaalon ve merkez soldan eski Maliye Bakanı Yair Lapid gibi isimler de yer alıyor.

Gantz bir yandan İsrail’in güvenlik çıkarlarını korurken, diğer taraftan da Filistinlilerle barış sürecine destek çıkan mesajlar veriyor. Ancak Filistinlilere toprak verilmesi konusunda tavizlere sıcak baksa da Filistin devleti fikrinden uzak duruyor.

Lieberman’ın popülaritesi arttı

9 Nisan seçimlerinin ardından koalisyon kurulmamasının müsebbibi sayılan Avigdor Lieberman’ın anketlere göre artan popülaritesinin bu seçimde belirleyici bir rol oynayıp oynamayacağı da merak konusu.

Bir zamanlar Netanyahu’nun kabinesinde savunma bakanı olarak görev yapan İsrail Evimiz partisinin lideri Lieberman, 5 ay önceki seçim sonrasında koalisyona katılmak için ultra-Ortodoks Yahudi öğrencileri zorunlu askerlikten muaf tutan yasanın değişmesini şart koşmuş ve buna itiraz eden Netanyahu’nun hükümet kurma hayalinin suya düşmesine yol açmıştı.

O günden sonra Lieberman’ın ultra-Ortodoks Yahudi partilere karşı tutumuyla destek topladığı ve iktidarı değiştirebilecek bir potansiyele sahip olduğu belirtiliyor.

 

Lieberman Reuters.jpg
Lieberman, Başbakan Netanyahu'yla koalisyon konusunda uzlaşamamıştı (Reuters)

 

Gençliğinde gece kulübü fedailiği yaparken ilerleyen yıllarda kendisini İsrail siyasetinin ortasında bulan Lieberman, nisan seçimleri sonrası gösterdiği duruşla seküler seçmenden oy toplayabilir. Sağcı İsrail Evimiz partisi, Moldova doğumlu liderleri gibi eski Sovyetler Birliği ülkelerinden İsrail’e göç etmiş seçmenlerin desteğine güveniyor.

Netanyahu’nun muhtemel ortakları aşırı sağcı Yahudi partiler

Yaakov Litzman’ın başkanlık ettiği Yahudi Birleşik Tevrat partisi, İsrail’in Avrupa kökenli ultra-Ortodokslarını (Harediler) temsil ederken, bir dönem rüşvet suçlamasından iki yıl hapis yatmış olan Arye Dery liderliğindeki Şas, Ortadoğu kökenli Haredilerin temsilciliğini yapıyor.

Netanyahu’nun nisan seçimleri öncesi hükümeti kurması halinde bakanlık sözünü verdiği Yahudi Gücü partisiyse ırkçı görüşleriyle tanınıyor. Yahudi Gücü’nün liderleri kendilerini, yıllar önce ırkçılık yaptığı gerekçesiyle kapatılan Kach hareketinin lideri aşırı sağcı Haham Meir Kahane’nin varisleri olarak görüyor.

Arap ittifakı “ilhakı ve ırkçılığı önlemeyi” umuyor

Çoğunluğu Araplardan oluşan 4 partiyi bünyesinde barındıran Ortak Arap Listesi, 2015’te başarılı bir çıkış yaparak 13 sandalye kazanmıştı. İttifak nisan seçimlerine iki ayrı listeyle katılmış ancak netice başarısızlık olmuştu. Listenin ortakları şimdi bir kez daha bir arada. Arap listesinin lideri Eymen Avde, “sağcı hükümeti göndermeyi” ve bu sayede “demokrasinin yıkımını, ırkçılığı ve ilhakı önlemeyi” umduklarını söylüyor. Arap partilerin bugüne dek İsrail’de hiçbir koalisyona ortak olmadığı biliniyor.

 

Eymen Avde AFP.jpg
Netanyahu'nun ilhak sözüne Avde'den sert tepki gelmişti (AFP)

 

Ayelet Şaked geçen seçimde barajın altında kaldı

Dünyanın "Filistinli anneler de oğulları gibi ölmeli” şeklindeki sözleriyle tanıdığı Ayelet Şaked ise eski adı Birleşik Sağ olan Yamina isimli yeni koalisyonun liderliğini yapıyor.

Yedioth Ahronoth gazetesi haziran ayında hükümet kaynaklarına dayanarak verdiği bir haberde, Netanyahu'nun seçimde kan kaybetmesine neden oldukları gerekçesiyle kabinesindeki Eğitim Bakanı Naftali Bennett’le Adalet Bakanı Şaked'in görevlerine son verdiğini yazmıştı. Bennett ve Şaked’in geçen yıl kurduğu Yeni Sağ partisi, 9 Nisan seçimlerinde yüzde 3,25’lik barajı aşamamıştı.

Epstein’la bağlantısı Ehud Barak’ı zora soktu

Nitzan Horowitz liderliğinde yeni oluşturulan merkez sol Demokratik Birlik İttifakı’nın aday listesiyse Ehud Barak gibi İsrail siyasetinin çok konuşulan isimlerinden birine yer veriyor. Ne var ki bir zamanlar İsrail başbakanlığı yapan Barak’ın, ABD’de yaşanan pedofili skandalı sonrası hücresinde “intihar ettiği” öne sürülen milyarder iş adamı Jeffrey Epstein’la bağlantısı olduğunun konuşulması seçim tercihlerini de etkiledi ve aday listesinin alt sıralarında yer verilmesi nedeniyle Barak’ın Knesset’e girme ihtimali neredeyse imkansız görülüyor.

 

Reuters Barak.PNG

Ehud Barak'ın Epstein'la ilişkisi İsrailli siyasetçinin aleyhine işledi (Reuters)

 

Arapların oyu seçimin rengini nasıl etkiler?

İsrail’de son anketlerin ortaya koyduğu tablonun bugün sandıktan çıkacak sonuçlarla ne kadar örtüşeceği bilinmiyor. Zira İsrail’de ciddi bir kararsız seçmen kitlesinin varlığı dikkatlerden kaçmıyor.

Diğer taraftan seçimin bir başka handikabını İsrailli Arapların sandık başına gidip gitmemesi oluştururken bu kesimin ağırlıklı olarak yaşadığı semtlerden farklı sesler yükseliyor.

Times of Israel gazetesi muhabirlerinin seçimin nabzını tutmak için gittiği Tira ve Taibe semtlerinin sakinleri sistematik ayrımcılıktan ve topluluklarının görmezden gelinmesinden şikayetçi olsalar da her şeye rağmen bazıları sandığa gitmekte kararlı görünüyor.

26 bin nüfuslu Tira’da Mavi-Beyaz İttifak’ın lideri Gantz’ın “Sizin adınıza çalışmaya söz veriyorum” afişi sokakları süslerken, sağ kanat partilerin Likud’un son seçimde yalnızca 44 oy alabildiği bu bölgede neredeyse hiçbir mesaj vermemiş olması dikkati çekiyor.

Diğer taraftan Netanyahu’nun partisi Likud’un geçen seçimlerde Arapların yaşadığı semtlerdeki oy verme merkezlerinde binden fazla kamera yerleştirip buralarda parti temsilcilerini görevlendirmesi hafızalarda yerini koruyor.

“Netanyahu’nun hükümet kuramaması buna bağlı”

İsrail Demokrasi Enstitüsü’ne göre 9 Nisan seçimlerinde Arap kökenli seçmenlerin yaklaşık yüzde 49,2’si sandık başına gitmişti. 2015 seçimlerindeyse bu oran yüzde 63,5’ti.

Enstitünün Arap-Yahudi İlişkileri Programı’ndan araştırmacı Arik Rudnitzky, bugün sandığa gidecek İsrailli Arapların oranının yüzde 56’ya ulaşabileceğini belirtiyor. Ancak kararsızların sayısını da göz önünde bulundurmak gerektiğini söyleyen Rudnitzky, katılımın yüzde 40 ila 60 arasında değişebileceğini ifade ediyor.

Sol eğilimli siyasetçiler ve aktivistlerin çoğu da oy vermeye giden Arap ve (sağcı olmayan) Yahudi seçmen sayısının artmasının, Netanyahu’nun sağcı bir hükümet kuramaması ve Yahudi Gücü gibi aşırı sağcı partilerin Knesset’e girememesinde hayati bir rol oynayacağını düşünüyor.  Zira anketlere göre barajı geçebileceği öngörülen Yahudi Gücü’nün parlamentoda sandalye sahibi olması, Netanyahu’nun koalisyon kurma şansını artıracak bir gelişme olarak görülüyor.

Times of Israel’e konuşan İsrailli Arap seçmenlerden 53 yaşındaki Hişam Sultan ise “Eğer biz Araplar oy verirsek, Netanyahu’nun hükümet kurmasını engelleyebiliriz” diyor.

"Arapları boykota çağıranlar aşırı sağcı Yahudilerdi"

Bu arada Kanal 12’nin geçen hafta yer verdiği bir haber, 9 Nisan seçimleri öncesi Arapların yaşadığı semtlerde asılan ve seçimleri boykot etmeye çağıran afişlerin arkasında Arap toplumun bulunduğu gibi bir intiba yaratıldığını ancak bu işin Arapları sandık başına gitmekten caydırmak için aşırı sağcı Yahudiler tarafından hazırlanmış ve finanse edilmiş olabileceğini ortaya koydu.

Bugün yapılacak seçimlerden günler önceyse Tira’nın ana caddelerinde yer alan billboardlarda “Bu sefer oy veriyoruz” mesajı yer buldu.

“Bibi” sandıkta zafer, kuliste hüsran yaşamıştı

Nisan seçimleri sonrası başbakanlık koltuğuna 5. kez oturarak rekor kırmanın hayalini kuran Netanyahu’nun hesabı, kulislerde yaptığı pazarlıkların sonuçsuz kalması nedeniyle hüsranla sonuçlanmıştı.

9 Nisan’da sandıktan çıkan sonuçlar Knesset'te Likud’la Mavi-Beyaz İttifakı’nın (Kahol Lavan) 35'er sandalye kazandığını göstermiş ve Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, hükümeti kurma görevini Başbakan Netanyahu'yu vermişti.

Haftalarca süren koalisyon çabaları sonuç vermeyince İsrailliler için yeniden sandıkların kurulmasının yolu açılmış ve ülke tarihinde bir ilke imza atılarak bir yılda ikinci kez seçim yapılması kararlaştırılmıştı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU