Hemo, Al Monitor’den Amberin Zaman’a verdiği röportajda Şam ve SDG arasında anlaşma sağlanamadıkça mevcut çatışmaların geniş çaplı bir savaşa dönüşme riski bulunduğunu ve SDG’nin bu ihtimale hazırlandığını belirtti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Şam ile görüşmelerde ilerleme kaydedilmediğini belirten Hemo, "Suriye’de bütünleşmek ve tüm Suriye’de sorumluluk almak istiyoruz. Bu hem bir karar hem de bir stratejidir. Ana hedefimizdir. Bazılarının iddia ettiği gibi ayrılıkçı bir gündemimiz yok, ayrı bir devlet kurmak istemiyoruz. Ama bu konuda sürekli yalanlar ve propaganda yapılıyor" dedi.
Hemo temel sorunun, tarafların meseleleri yorumlama biçimiminden kaynaklandığını ifade ederken, "Entegrasyona yaklaşımımız da tamamen farklı. Onlara göre entegrasyon, kendi kimliğini inkâr etmek, kendini yok etmek anlamına geliyor. Bizim için ise demokratik entegrasyon, kimliğini ve iradeni koruyarak bir araya gelmek demek" dedi.
3 tümen SDG kontrolüne verilecek mi?
Hemo, "Ekim ortasında Şam’da bir toplantıya katıldım. Atmosfer olumluydu ama hiçbir şey yazılıp resmileştirilmedi. Basına yansıyan şekilde üç özel tugay kurulmasına dair sözlü bir anlaşmadan bahsedildi. Biz, SDG olarak düzenli orduya benzer birleşik bir yapımız olduğunu ve savunma görevlerini üstlenebileceğimizi söyledik. Ama bunlar sözde kaldı" dedi.
“ABD sürecin merkezinde”
IŞİD’e karşı mücadelede ana ortakları olan ABD’nin, Şam’la yapılan müzakereler ve entegrasyon sürecinin de merkezinde olduğunu belirten Hemo, bazı durumlarda Washington’un tutumunu anlamakta zorlandığını dile getirdi. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın, 9 Temmuz’da taraflar arasında yapılan görüşmelerin akamete uğramasından ‘neredeyse’ kendilerini sorumlu tutan açıklamalarını anımsatan Hemo, “Mutlakiyetçi, faşist, despotik Baas rejiminden kurtulduk. Şimdi tek farkları sakal bırakmaları olan aynı şeye mi maruz kalacağız? Amerikalılar, Suriye halkı için meşru liderler olarak bunları mı görüyor?” diye sordu.
Hemo sözlerini şöyle sürdürdü:
Önümüzdeki günlerde başka toplantılar olabilir. Ben katılır mıyım emin değilim. Ama Mazlum Abdi bu görüşmelere liderlik edecek. Ve bu toplantılarda atılacak her olumlu adımın sonuna kadar arkasındayız. Onunlayız ve olumlu bir sonuç için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Fakat bir askeri komutan olarak elbette çatışmanın yaşandığı sahadaki güvenlik durumuna odaklanacağız. Şeyh Maksud bizim için çok önemli. Aynı zamanda kuzeydoğu Suriye’nin başka yerlerinde de saldırılar var. Bu saldırıların seyri bizi ya daha olumlu bir tabloya ya da daha gergin bir savaş ortamına götürecek. Ve bu, geçici hükümetin tutumuna bağlı.
Bahçeli ne demişti?
Bu hafta partisinin TBMM grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli de üç tümenin SDG kontrolüne verilmesi haberlerine değinerek, şu değerlendirmeyi yapmıştı:
Bu terör örgütü yapılanmasının Suriye merkezi yönetimiyle entegrasyon müzakereleri devam ederken ayrı bir tümen kurma taleplerini milli güvenliğimize doğrudan bir tehdit olarak değerlendiriyoruz. PKK'nın başka bir cinayet ve melanet bedene girerek varlığını sürdürmesi, 'Terörsüz Türkiye' ve 'Terörsüz Bölge' hedefleriyle ters düşecek, baştan ayağa çelişecektir.
Neler yaşandı?
Şam ve SDG arasında SDG’nin entegrasyonuna yönelik ABD destekli görüşmeler, tarafların mart ayında askeri güçlerin ve kurumların birleştirilmesi için imza attığı anlaşmada belirlenen aralık ayı hedefine rağmen hâlâ sonuç vermiş değil. ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye özel temsilcisi Tom Barrack görüşmelerin iyi gittiğini söylemese de Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani medyaya bu hafta “şu ana kadar hiçbir olumlu ya da pratik adım atılmadığını” söyledi.
Taraflar ilerlemenin sağlanamamasından birbirlerini suçlamayı sürdürüyor. Şam, SDG’yi “maksimalizmle” suçluyor. SDG ise hükümetin en başından beri samimi olmadığını, tüm ülke üzerinde tam kontrolü yeniden tesis etmeyi beklediğini savunuyor.
ANKA, Al Monitor, Independent Türkçe