Yerel seçimler yaklaşırken

Dr. Kerem Yavaşça Independent Türkçe için yazdı

Yerel seçimlere yaklaşık 6 aylık bir süre kaldı. Siyasi partilerin seçimlerde izleyecekleri yollar yavaş yavaş belli olmaya başlıyor.

Bu minvalde, İYİ Parti geçen hafta içeresinde seçimlere kendi adaylarını çıkartarak gireceklerini ilan etti.

Bu karar muhalefetin seçimlerdeki stratejisini doğrudan etkileyecek bir mahiyettedir. 

Hatırlanacağı üzere, 2018 cumhurbaşkanlığı seçimlerine muhalefet dört farklı adayla gitmiş ve seçimleri ilk turda kaybetmişti.

Buradan aldığı dersle, 2019 yerel seçimlerinde CHP ve İYİ Parti büyükşehirlerde iş birliği yapmış ve uzun yılların ardından Ankara ve İstanbul'u Ak Parti'den almayı başarmışlardı.

Öyle görünüyor ki, şimdi de bu sürecin tam tersi yaşanıyor.

2023 Cumhurbaşkanı seçimine tek adayla giden muhalefet seçimlerden mağlubiyetle çıkınca, bu kez belediye seçimlerine müstakil olarak girmeye hazırlanıyor.

Tabi bu noktada belirtmek gerekir ki, İYİ Parti'nin kararı seçimler öncesinde muhalefet içinde bir el yükseltme ve bunun yanın sıra, parti teşkilatlarının motivasyonlarını yükseltmeye yönelik olarak da okunabilir.

Hatırlanacağı üzere, DEVA Partisi de 2023 seçimlerinden bir yıl önceden başlamak üzere seçimlere tek başına gireceğini yüksek perdeden söylemiş ancak seçimlere kısa bir süre kararını değiştirmiş ve seçimlere CHP listelerinden girmişti.

Benzer şekilde, İYİ Parti'nin kararının da seçim sathı mailine girildiğinde değiştirilebileceği ya da en azından esnetilebileceği düşünülebilir.

Aksi taktirde, -AK Parti-MHP iş birliğinin süreceği varsayılırsa- muhalefetin özellikle Ankara ve İstanbul'da belediye seçimlerini kaybetmesi kuvvetle muhtemel görünmektedir. 

Geçen haftanın bir diğer önemli gelişmesi ise CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in yaklaşan parti kongresi öncesinde genel başkan adaylığını açıklamasıydı.

Bilindiği üzere seçim yenilgisinin ardından CHP'de hareketlilik başlamıştı.

Ne var ki, muhalefetin ortak adayı olarak cumhurbaşkanlığı seçimlere giren ve seçimleri kaybeden Kılıçdaroğlu'nun tepkiler karşısında parti içindeki konumunun çok da sarsıldığı söylenemez.

Anti-demokratik yapıları nedeniyle, siyasi partilerimizde genel başkanlara rağmen siyaset üretmek ya da mevcut yönetimleri değiştirmek oldukça zordur ve hatta neredeyse imkânsız gibidir.

İYİ Parti'nin doğuşunun da MHP'de yaşanan iç mücadelede arzulanan değişimin gerçekleşmemesiyle doğrudan ilişkili olduğunu hatırlamakta fayda var.

Bu ve benzeri örnekler siyasi tarihimizde büyük bir yer tutuyor aslında.

Bakıldığında yeni kurulan partilerin büyük bir çoğunluğunun parti-içi güç mücadeleleri sonrasında kaybeden tarafın yeni bir oluşuma yönelmesiyle ilgili olduğu kolayca görülebilir. 

CHP'ye dönecek olursak, genel başkanlık için Özel'in adaylığının CHP'li tabanda büyük bir ses getirdiği söylenemez.

Zira Özel, uzunca bir süredir CHP'de Kılıçdaroğlu'nun en yakınındaki birkaç kişiden biri olarak bilinmektedir.

Böyle bir algı baskın olunca, Özel'in adaylığının ne ölçüde gerçekçi olduğu bazı yeni soru işaretlerini peşi sıra getirdi.

Bu minvalde, Özel'in adaylığı, değişimcilerin destek verebileceği ancak liderlik profili sınırlı bir adayın Kılıçdaroğlu'nun karşısına çıkmasına imkân verildiği yönünde bir intiba ile başladı.

Öyle görünüyor ki, yaklaşan kongrede delege oyları CHP'de değişimcilerin adayı olan Özel ile mevcut genel başkan arasında dağılacak.

Özel'in başarılı olabilmesinin yegâne yolunun ise Kılıçdaroğlu ekibinden sahici biçimde ayrışan, bağımsız bir politik kimlik ortaya koymasından geçtiğini söylemek gerekiyor.

Ne var ki, Özel'in kamuoyunda sahip olduğu imaj ve CHP'nin mevcut dengeleri birlikte düşünüldüğünde işinin bir hayli zor olduğu ifade edilmelidir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU