Rusya'nın Ukrayna'da tökezlemesinin ardında yatan atlatma stratejisi

Rusya'nın yeni savaş yaklaşımının başarısız olmasının ardındaki sebep, hibrit savaş kefesini geleneksel çatışmanın önüne geçirmek mi?

Ukrayna'daki sonucun gecikmesinin ardında Rusya’nın modern askerî doktrini mi var? / Fotoğraf: Reuters

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şubat 2022'de Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşı "özel askerî harekât" olarak adlandırıp "savaş" adını vermekten kaçındığında iki isim ve anlam arasındaki farkın ortaya çıkmayacağını ve fark edilmeyeceğini zannetti.

O, geri çekilmeden önce saldırısının, başkent Kiev'i istila edip Ukrayna ordusunu yok ederek Moskova yanlısı bir hükümet atamak için ihtiyaç duyulan iki haftadan fazla sürmeyeceğini tahmin ediyor ya da zannediyordu. 

Dolayısıyla Ukrayna'nın direnişi, sürpriz oldu. Bazı analistlere göre bu direniş, işgalci Rus güçlerinin tökezlemesindeki tek etken.

Bazılarına göre ise başka bir sebep var ki o da 1990'lı yılların başında belirmeye başlayıp 21'inci yüzyılın ilk on yılında tamamlanan biçimiyle Rus askerî doktrini. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nün bir kolu olan Rusya-Avrasya Merkezi'nde araştırmacı ve Rus Stratejik Düşüncesi ve Kültürü (Paris 2023) kitabının yazarı Dimitri Minic'e göre Rus askerî teorisyenleri, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra belirleyici siyasi hedeflere ulaşmada askerî olmayan ve dolaylı askerî araçların ve yaklaşımların rolüne dikkat çekti ve silahlı çatışmanın ileri kazanımlar elde etme yolunda gerekli olmadığı, bu seçeneği işletmek veya ona başvurmak gerektiğinde de rolünün ne belirleyici ne de baskın olduğu sonucuna vardı. 

Bu görüş; medya savaşı, yan ve karşılıksız operasyonlar ve düzensiz silahlı oluşumların özel kuvvetler ve stratejik caydırıcılık için kullanılması gibi başka fikir ve araçlara odaklanılmasını sonuç verdi.

Yani Batı'da hemen "hibrit savaş" olarak adlandırılan şey. Doğrusu Rus teorisyenler, bu esnek yaklaşımın tüm unsurlarını bir araya getiren tek bir kavram üzerinde görüş birliğine varmadı.

Bununla birlikte "savaşı atlatmak" ya da ondan kaçınmak, bu stratejik düşüncenin 30 yıllık yönlerinin çerçevesi olabilir. Bu düşüncenin ilk çekirdeği, silahlı çatışmanın geri çekilmesidir. Bu fikir, yavaş yavaş resmî askerî makalelerde hâkim oldu. 

Tarihî bakımdan Sovyet askerî düşüncesi, silahlı çatışmayı incelemek ve buna hazırlanmakla ilgilendi. Referansı da Carl von Clausewitz'in (1780-1831) geleneksel bir okumasıdır. Onun temel düşüncesi, savaşın silahlı bir şiddet olduğudur. 1990'ların revizyonist teorisyenleri ise bu askerî-ideolojik yorumdan kurtulmaya çalıştı. 

Bir teorik formülden bir diğerine geçme ve silahlı çatışmayı atlatma yaklaşımını benimsemedeki neden, Soğuk Savaş'ın kurgusal bir açıklamasıdır.

Bu açıklama, Washington'ın, Sovyetler Birliği'ni ona karşı bir savaş yürütmeksizin öldürebildiğini ve Rus teorisyen Generel Chibane'ın deyimiyle "insanlık tarihinin en büyük zaferini elde ettiğini" iddia eder.

Bu general, Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı Askerî Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde ve Vladimir Putin'in de görev yaptığı İç İstihbarat Teşkilatı'na bağlı Federal Sınır Servisi'nde önemli görevlerde bulundu. 

Bu teorik geçiş öncelikle, Rus ordusunda 2001'de Medya Güvenlik Şubesi ve 2009'da İzleme ve Ulusal Güvenlik Şubesi gibi yeni birimler ve yapıların oluşturulmasının yolunu açtı.

Bu yeni birimler, subayları askerî olan ve olmayan uygulamaları bütünleşmiş bir şekilde kullanmaya hazırladı.

Bunun etkisi, Özel Harekât Kuvvetleri Komutanlığı, Siber Komutanlık veya "kriz durumlarının" gelişimini izlemesi, önlemesi ve askerî olan ve olmayan düzeylerde tepkileri koordine etmesi gereken bir Genelkurmay Başkanlığı şubesi olan Ulusal Savunma Kontrol Merkezi kurulması gibi operasyonel yapılarda ortaya çıktı. 

Son olarak da daha az sayıda ve daha profesyonel bir Rus ordusu kurmayı hedefleyen 2008 askerî reformları, silahlı çatışmayı atlatma stratejisinden ilham aldı.

Bu strateji, silahlı kuvvetlerin dolaylı operasyonları desteklemesi, onlara katılması ve caydırıcılık ya da hızlı ve belirleyici bir müdahale yoluyla bitirilmesine katkıda bulunması gerektiğini varsayıyordu. Bu rol; esnek, eğitimli ve karşılık vermeye hazır güçler gerektiriyor. 

Bu öğreti, ilki 2008'de Gürcistan'a karşı yapılan savaş olmak üzere Rus savaşlarında denendi. Rus askerî teorisyenler, Moskova'nın Gürcü "sorununu" ancak silahlı çatışmayla çözebilmesini sert bir dille eleştirdi.

Aynı kişiler, Rusya'nın 2014-2015'te Ukrayna'ya boyun eğdirme, yani Kırım'ı ilhak edip Donbass'ın bir kısmına girme çabasındaki yaklaşımını da selamladılar.

Moskova'nın son yıllarda Afrika'da, Avrupa'da, Atlantik ötesinde ve Ukrayna'da gerçekleştirdiği operasyonlar, atlatma teorisinin ve onun psikoloji-medya savaşı ile (seçimlere müdahale, siyasi örgütleri finanse etme, propaganda, kültürel nüfuz vd.) sabotaj yaklaşımlarına merkezî bir rol verdiğinin bir göstergesidir. 

Minic, Rusya'nın bilhassa Sovyetler Birliği'nden bu yana, isyan operasyonlarını desteklemek gibi savaşı atlatma araçlarını kullanmada ve (1968'de Çekoslovakya'da kontrolün ele geçirilmesi gibi) başarılı ya da (1979 ila 1989 yıllarında Afganistan'daki askerî müdahale gibi) başarısız özel operasyonlarda tarihî bir tecrübeye sahip olduğu konusunda uyarıyor.
 


Bununla birlikte bu uzun tecrübe, 1990'lardan önce teorik biçimini almadı. Bu biçim, Sovyet tecrübesinden istifade etmeyip hayal edilen ve vehmedilen Batı imajından ilham aldı. 

Rusya'nın Kırım'ın ilhakından "özel askerî operasyona" kadar Ukrayna'da gerçekleştirdiği stratejik operasyonlar, bu stratejinin belirleyici siyasi hedeflere ulaşma yeteneğini değerlendirmede aşırıya kaçtı.

Sorun şu ki bu abartı, satır aralarında değil, atlatma teorisinin tam merkezindedir. Rus askerî düşünürlere göre Batılılar, bu yaklaşımın ustalarıdır ve (Sovyetler Birliği'nin çöküşü, "renkli devrimler", "Arap Baharı" vd. gibi) büyük işleri doğrudan bir müdahale olmaksızın başarmışlardır. 

Ruslar öncesinde kınadıkları bu yöntemi, hayali ve vehmedilen bir ideal olarak aldılar. Bu yöntemin uygulamaları, Ukrayna'da başarısızlığa yol açtı. Rusya'nın 2014-2015'te Ukrayna'daki operasyonel ve stratejik başarıları, siyasi bir sonuç vermedi.

Kiev, Ukrayna'nın federalleşmesine ve Rusça konuşulan bölgelerin özerkliğine yol açması muhtemel olan Minsk-2 anlaşmalarına (Şubat 2015) uymadı.

Göreceli başarı Putin'in, Kiev'in Avrupa politikasının (2014'teki bir meydan devrimi) Washington'un gözetiminde bir darbe olarak görülmesi şeklindeki tipik bir Rus serabına dayalı kararının ilerleyişini unutturdu.  

Rusya'nın 2014-2015'te Ukrayna'daki siyasetinin elde ettiği kısmi başarı, Ukrayna devleti ile ordusunun zayıflığından kaynaklanmaktadır. Bu, atlatma stratejisinin çökmesinin ve gerçeklikten uzak olmasının üzerini örttü.

"Özel askerî operasyon" ise bu atlatma yaklaşımının tutarsızlığını ve kusurlarını gözler önüne serdi. "Operasyonun" başlangıcından bu yana bazı Rus askerî seçkinler, bu operasyon hazırlığını eleştirerek istihbarat boşlukları ve öngörülerin bozulması konusunda uyarıda bulundu. 

Seçkinlerin eleştirisi, teorinin kendisine değil, uygulanma yöntemlerine yöneliktir. General Siryantov ve Smolovey, işgalin ertesi günü yayınlanan bir metinde askerî gücün "zayıf bir düşmana" karşı kullanılması gerektiğini, zira bunun "hedeflere ağır kayıplar vermeden ulaşmanın tek yolu" olduğunu belirttiler. Uzun savaşın pahalı ve sert kayıpları, atlatma teorisini desteklemelidir.  

İşin aslı şu ki silahlı çatışmayı atlatma teorisi, bu başarısızlığın sorumlusudur. Bu başarısızlık, ilk adımlarını attığından beri bu teori tarafından büyütülüp bakılan akıl dışı bir meyvedir. 

 

 

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU