Putin, ABD seçimleri ve Ukrayna savaşı!

NATO üyeliği olmadan Rusya'nın gelecekte Ukrayna'ya saldırmasını engellemenin bir yolunu bulmak zor

Fotoğraf: EPA

Eski Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson'ın yakın çevresinden birinin söylediğine göre, çoğu büyük Avrupa ülkesindeki karar alma çevreleri, Rus ordusunun Şubat 2022'de Ukrayna sınırlarına yaptığı yığınağın Rusya'nın bir manevrasından başka bir şey olmadığına kanaat getirmişti.

Başkan Vladimir Putin'in bu manevrayla Ukraynalıları korkutmayı, başta NATO olmak üzere uluslararası toplumun Ukrayna'nın Rusya'nın arka bahçesi olduğunu, Latin Amerika ülkeleriyle ilgili meselelerin ABD'nin isteklerine tabi olması gibi Ukrayna ile ilgili meselelerin de Rusya'nın isteklerine tabi olduğunu anlamasını sağlamayı amaçladığına inanıyorlardı.

Ancak Johnson, Putin'in manevra yapmadığı ve Ukrayna'yı işgal etmek için bir saldırı başlatacağı kanaatiyle Avrupalıların geri kalanından ayrılmıştı.

O dönemde, istihbarat bilgilerini koordine etmek ve uygun kararlar almak için Başkan Joe Biden ile günde birkaç kez konuşarak Beyaz Saray ile temaslarını yoğunlaştırmıştı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Johnson, 12 Şubat 2022'de düzenlediği basın toplantısında Sky News muhabirinin sorusuna, "Rus ordularının (Ukrayna sınırına) yığılması haddi zatında izin verilemez bir saldırıdır. İngiltere, herhangi bir Rus saldırısını püskürtmekte Ukrayna'nın yanında yer alacaktır" yanıtını vermişti.

Birleşik Krallık'dan tansiyonu yükselten bu tür açıklamalar gelirken, Avrupa Birliği Putin'i savaş açmaktan caydırmaya çalışıyordu.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Moskova'da Putin'i ziyaret etmiş ve birkaç kez telefonla görüşmüştü. Ancak Putin Ukrayna'ya saldırma kararını haftalar önce, özellikle de Kazakistan'da Moskova yanlısı rejimin devrilmesi çağrısında bulunan halk ayaklanmasından sonra almıştı.

Putin'e gelen bilgiler ABD yönetiminin Kazakistan'da değişimi desteklediği yönündeydi, bu yüzden Rus özel kuvvetlerinden bir birlik gönderdi ve gösterileri bitirerek, düzeni sağladı.

Sonra da Kasım 2004'te müttefiki Viktor Yanukoviç'i deviren Turuncu Devrim ile kaybettiği Ukrayna'yı zorla kontrolü altına almaya karar verdi.


23 Şubat 2022 gecesi Rus ordusuna ait zırhlı araçların Ukrayna sınırını geçtiği, Rusya'nın bu güne kadar bataklıklarına saplanıp kaldığı savaşın başladığı gün yaşananları herkes biliyor.

Rusya Ukrayna'da kesin bir sonuç elde edemedi, aksine vur-kaç şeklinde operasyonlar, iki taraftan binlerce kişi ölmeye devam ediyor ve Ukrayna'nın tamamı harap bir halde.

Savaşın uzun vadede Rusya üzerindeki etkilerinden bahsetmek için henüz çok erken, ancak Rusya'nın savaş öncesi ve sonrası durumunu değerlendirebilir, Putin'in bu kararında hata mı yoksa doğru mu yaptığını anlayabiliriz.


Savaşın, ordunun ülkeyi işgal etmedeki yetersizliğini gösterdiği, hedef ve planlarda bir kafa karışıklığı olduğu aşikar. Rusya'nın ilk planı başkenti (Kiev) işgal etmek, rejimi değiştirmekti ve bu başarılamadı.

Ardından kendisini çember içine alacağı söylenen bir operasyonla Odessa hedef alınmak istendi ve bu başarılamadı. Donbass ve Donetsk bölgelerini özgürleştirme ve Rusya'ya ilhak etme hedefine de tam olarak ulaşılamadı, bu bölgelerde askeri operasyonlar halen devam ediyor.

"Wagner" örgütünün paralı askerlerinin askeri operasyonları yürütmekte kullanılması, belki de düzenli ordunun başarısızlığının kanıtıydı.

Putin, Suriye'de nispeten başarılı bir askeri operasyon yürüttü ve işleri kendi lehine halletti, ancak merhum cumhurbaşkanı Hafız Esed'in hayatını okumayı gözden kaçırmış görünüyor.

Okumuş olsaydı, Lübnan'daki deneyiminden faydalanırdı. Ukrayna, Esed'in Lübnan deneyimini tekrarlamak için uygun ve verimli bir zemin ama Putin kendisini okumadı ya da belki okudu.

Bu sorun sadece Putin'in kafasını karıştırmıyor, çünkü Ukrayna önümüzdeki 6 ay içinde Rusya'yı yenemezse, Batı muhtemelen Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'ye Başkan Putin ile müzakerelere oturması için baskı yapacak.

Ancak müzakerede kabul edilebilir bir sonuca ulaşmak neredeyse imkansız ve Batı başka bir dış politika başarısızlığını kaldıramaz.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg yakın zamanda tüm (NATO) müttefiklerinin Ukrayna'nın üye olması konusunda anlaştığını açıkladığında sesi güven verici bir şekilde güçlü çıkmıştı.


Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius ise "Kapı açık ama şimdi karar verme zamanı değil" sözleriyle sevinci yatıştırdı. Cumhurbaşkanı Zelenski keskin bir sezgiye sahip. ABD ve Avrupa'nın Ukrayna'daki savaştan bıktıklarını ve bunun ülkeleri üzerindeki ekonomik ve siyasi etkilerinden endişe duyduklarını biliyor.

Batı'da ayrıca cephane sıkıntısı da çekiliyor. ABD başka bir seçim döngüsüne giriyor ve (resmi olarak yeniden adaylığını açıklayan) Başkan Biden, yeniden aday olmuş Donald Trump veya daha genç ve dinamik Ron de Santis ile birlikte Cumhuriyetçilere karşı maliyetli bir savaşı savunmak istemiyor.
 


Biden için ideal olan, savaşın 2023'ün sonunda ve 2024'ün başlarında ABD ön seçimleri başlamadan önce bitmesi. Bu, kış mevsimi nedeniyle çatışmaların durduğu Kasım 2023 ile Şubat 2024 arasında barış müzakerelerinin başlaması veya ateşkesin sağlanması demek.

Bahar taarruzunun önümüzdeki birkaç hafta içinde başlayacağını varsayarsak, bu Ukrayna'ya savaşı kazanması için 6 ay veriyor, fakat hücum savunmadan daha zor olduğu için bunu başarması zor olacak.

Kiev'in müttefikleri Ukrayna'yı bir savunma savaşına hazırladılar. Söz verilen Leopard-2 tanklarının tamamı zamanında gönderilse bile, Rus savunmasını aşmaya yetecek sayıda değiller.

Müttefikler, Ukrayna'ya böyle bir karşı taarruzu destekleyecek hava gücü de sağlamadılar. Zelenski'nin ülkesine F-16 savaş uçakları verilmesi ricaları, çoğu NATO üyesi tarafından belirgin bir isteksizlikle karşılandı.

Her ne kadar son zamanlarda Ukrayna'ya semalarını korumak için 3-4 filo oluşturma imkanı tanıyacak 50 F-16 uçağı verileceği bildirilmiş olsa da.

Bu arada Putin, aktif bir şekilde çatışmayı daha da yaymaya çalışıyor. Çin ile olan ittifakı, Şi Jinping'in son Moskova ziyaretinden sonra daha sağlam görünüyor. Hindistan eskisinden daha fazla Rus petrolü ithal ediyor.

Brezilya Devlet Başkanı Silva de Lula, NATO'nun savaşa neden olan genişlemesinin rolünü sorguladı. Gerçekten de Putin savaş zamanında, savaş alanındaki kuvvetlerinin aksine diplomatik alanda daha fazla başarı elde etti.

Ancak Ukrayna'nın savaşı kazanması hâlâ mümkün mü?  Büyük olasılıkla, Ekim 2023'te hatlar şimdikinden çok da farklı bir durumda olmayacak.


Bu, Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un desteğiyle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un "müzakere edilmiş bir çözüm" için baskıyı artıracağı bir dönem olacak.

Ancak, belirsiz bir şekilde kabul edilmiş bir çözümü uygulamak da zor olacak. Zira müzakere talebinin sahibi Ukrayna olarak görülecek ve bu nedenle Putin en başından taviz vermeye gerek görmeyecek.

ABD başkanlık seçimlerini Trump'ın ya da de Santis'in kazanıp kazanmayacağını, Taliban ile ne yazık ki beceriksizce yapılan Doha Anlaşması'nı hatırlayarak, Trump veya de Santis'ten daha iyi bir anlaşma koparıp koparamayacağını görmek için müzakereleri ertelemekle de ilgilenecektir.

Tüm bunlar Biden için tehlike oluşturuyor. Kötü bir barış anlaşması ona devam eden bir savaştan daha çok zarar verebilir. Macron'un Çin gezisinden sonra, ABD Başkanı güvenilmez bir Fransız Cumhurbaşkanı'nın arabasına binme konusunda daha dikkatli olmalı.

Biden, özellikle nükleer santrallerin kapatılmasının ardından Almanya'nın Ukrayna ve Rusya konusundaki pozisyonunu da dikkatle düşünmeli. NATO üyeliği olmadan Rusya'nın gelecekte Ukrayna'ya saldırmasını engellemenin bir yolunu bulmak zor.

Diğer taraftan, eğer Ukrayna NATO üyesi olursa, bu Doğu Avrupa'yı onlarca yıllık bir istikrarsızlığa mahkûm edecek, Baltık ülkeleri ile Rusya'nın komşuları için endişe yaratacak. İşte burada Çin devreye girecek.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU