Körfez Arap ülkeleri, Katar'daki İsrail saldırısının ardından neler yapabilir?

"Trilyonlarca dolar başka yerlere gidebilir"

İsrail saldırısında ölenler için düzenlenen cenaze törenine Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani'nin de katıldığı görüldü (AFP)

9 Eylül'de Katar'ın başkenti Doha'da Hamas müzakere heyetinin bulunduğu binaya savaş uçaklarıyla saldırı düzenleyen İsrail'e Arap ülkelerinin nasıl tepki vereceği dünya kamuoyunda merak ediliyor.

Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari, bölgedeki son gelişmeler sebebiyle pazartesi Doha'da İslam ve Arap ülkeleri zirvesi düzenleneceğini bugün (13 Eylül) duyurdu.

Yazılı açıklamada, "Arap ve İslam ülkeleri dışişleri bakanlarının pazar günü yapacakları hazırlık toplantısında sunulacak olan, İsrail'in Katar'a yönelik saldırısına dair karar tasarısı görüşülecek" dendi.

Sunulacak karar tasarısı hakkındaysa bilgi verilmedi.

Hamas, lider kadronun sağ kurtulduğu saldırıda örgütün siyasi büro üyesi Halil Hayye'nin oğlu, 4 Hamas üyesi ve bir Katar polisinin hayatını kaybettiğini duyurmuştu.

Netanyahu, saldırıdan bir gün sonra yaptığı açıklamada Hamas yöneticilerine işaret ederek "Ya onları sınır dışı edersiniz ya da adalete teslim edersiniz. Çünkü yapmazsanız, biz yapacağız" ifadeleriyle Katar'a tekrar saldırı tehdidinde bulunmuştu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Amerikan basını, Arap dünyasının tüm bu gelişmelere nasıl yanıt vereceğini irdeliyor. 

CNN'de yayımlanan haberde Körfez Arap ülkelerinin tepki göstermek için bir araya geleceği ancak ellerinde çok fazla seçeneğin olmadığı belirtildi. 

Kuveyt Üniversitesi'nde tarih dersleri veren Bader El-Saif, "Eğer tavır almazsak Körfez'deki diğer başkentler sırada olacak" dedi. 

İsrail ve ABD'nin hedef aldığı İran'ın haziranda Katar'daki bir Amerikan üssünü vurarak misilleme yaptığı hatırlatıldı.

Tel Aviv'le en yakın ilişkilere sahip olan Körfez ülkesi Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) lideri Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nehyan'ın İsrail saldırısının ardından hızlıca Doha'ya gittiği ve akabinde İsrail'in Abu Dabi Büyükelçi Yardımcısı David Ahad Horsandi'nin Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldığı anımsatıldı.

Uzmanlar, BAE'nin İsrail'le diplomatik ilişkilerin seviyesini düşürme gibi adımlar atabileceğini bildirdi. 

İsrail, BAE ve Bahreyn arasında 15 Eylül 2020'de ABD arabuluculuğunda imzalanan ve Tel Aviv'le ilişkilerin normalleştirilmesini öngören İbrahim Anlaşmaları'nın geleceğinin de belirsizleştiği vurgulandı.

Katar'ınsa uluslararası hukuk temelinde bir tepki vereceğini açıkladığı ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyelerinin saldırıyı perşembe günü kınadığı hatırlatıldı. 

Yorumcular, dünyadaki pek çok krizde ABD'yle düşmanları arasında arabuluculuk yapan Katar'ın artık bu rolden vazgeçebileceğini de belirtiyor.

Bahreyn merkezli Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün Ortadoğu Politikaları biriminin kıdemli araştırmacısı Hasan Alhasan, Körfez Arap ülkelerinin uluslararası mahkemelerde İsrail'e karşı adım atmakta çekingen kaldığını ve bu durumun değişebileceğini söyledi. 

Alhasan'a göre petrol ve doğalgaz zengini Arap ülkelerinin elinde, varlık fonlarının İsrail'le ticaretini sınırlandırmak gibi bir opsiyon da var:

Fonlarıyla, İsrail ekonomisinde kayda değer paya sahip şirketleri boykot edebilirler.

Suudi Arabistan'daki Körfez Araştırma Merkezi adlı düşünce kuruluşunun başkanı Abdulaziz Sager, 1984'te kurulan Yarımada Kalkanı Kuvvetleri'nin güçlendirilerek Arap ülkelerinin korunabileceğini belirtti.

Sager, halihazırda ABD silahlarına bel bağlayan Arap ülkelerinin, Washington'ın güvenlik konusunda daha güçlü güvenceler sunmaması halinde diğer ülkelerle ortaklığa yönelebileceğini ifade etti. 

Bader El-Saif de Trump'ın ikinci başkanlık dönemindeki ilk yurtdışı seyahatinde bölgeye gitmesi sonrasında Suudi Arabistan, BAE ve Katar'ın ABD ekonomisine toplamda üç trilyon dolarlık yatırım yapma vaadinde bulunduğunu hatırlattı:

Körfez ülkelerinin 10 yıl içinde ABD'ye pompalayacağı trilyonlar, bu yatırımlardan faydalanabilecek güvenli bir Körfez koşuluna bağlı. Eğer güvende olduğumuzu hissetmezsek, ki ABD müttefiği İsrail sayesinde durum böyle, bu para başka yerlere gidebilir.

Alhasan ise Washington Post'a yaptığı açıklamada Körfez ülkelerinin Çin ve Rusya'ya güvenmediğini ve ABD'ye çok fazla bel bağladığını hatırlattı:

Körfez ülkelerinin bu durumdan vazgeçmesi zor. Kendi savunma ve güvenliklerini sağlamak için iyi bir alternatifleri yok.


Independent Türkçe, CNN, Washington Post, AA

Derleyen: Eren Umurbilir

DAHA FAZLA HABER OKU