Cidde zirvesi: Arap Birliği'nin sahneye liderlik etmesi için altın bir fırsat

Arap Birliği'nin bu ülkelerin halklarına hizmette öncü bir rol oynaması mümkündür. Kaldı ki, kuruluşunun temel amacı da budur

Fotoğraf: Abdullah El-Falih/Şarku'l Avsat

Bölge ülkelerinin içinden geçtiği fırtınaları aştığımız bir zamanda Arap liderleri, 19 Mayıs Cuma günü Cidde'de Arap Birliği çatısı altında düzenlenecek 32. Arap Zirvesi'nde yeniden bir araya gelecek.

Bu zirveye katılımımızın temelinde yer alan iyimser bakış açısına rağmen, gözlerimiz kardeş Sudan'da yaşanan olaylarda.

Bu önemli ülkede yaşananlar, bizi önemli bir test ve temel bir soruyla karşı karşıya bırakıyor: Krizler patlak verdiğinde Arap Birliği'nin görevleri nelerdir?

Arap Birliği'nin bugün Arap bağlarını bir araya getiren, fikirlerini yakınlaştıran birleşik bir stratejiye ihtiyacı var.

Arap Birliği tüzüğündeki kuruluş amacına ulaşmak için kardeşler arasındaki anlaşmazlıkları kontrol altına almalı ve çatısı altında toplanmış halklara fayda ve barış getirmelidir.

Krizleri daha ilk günlerinde çözmek için inisiyatif almalı ve geri dönüşü olmayan bir noktaya varana kadar sürmelerine izin vermemelidir.

Irak, Arap ülkelerini birleştirmede ve bölgesel anlaşmazlıkları önlemede her zamanki öncü rolünü oynadı. Irak, sabırla ve dikkatli bir şekilde Suudi Arabistan ile İran arasında köprü kurmaya çalıştı ve bu yaklaşım iki ülke arasında tarihi bir anlaşmanın imzalanmasının yolunu döşedi.

Aynı dikkatle Irak, Suriye'nin yıllarca aradan sonra Arap Birliği'ne geri dönmesinin en önemli destekçileri arasında yer aldı. Arap dışişleri bakanlarının bu ayın 7'sinde Kahire'de yaptıkları toplantıda Şam'ın Arap evine dönüşüne ilişkin karar üzerinde somut etkisi olan Arap diyalog ve entegrasyonu diplomasisini benimsedik.

Suriye'nin Arap Birliği'ndeki sandalyesine geri dönmesiyle, geçmişte kardeşler arasındaki ayrılıkla parçalanan tablo yeniden tamamlandı. Bu dönüş, bölgenin yıllardır kardeşler arasındaki ilişkileri etkileyen bölünme fırtınasını aştığını gösteriyor.

Arap istikrarı, vizyon birliğine bağlı ve Arap ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkilerin her zamankinden daha fazla gelişmesini gerektiriyor. Bu iş birliğini yıllarca engelleyen ve izole edilen ülkelerin Arap birliği çerçevesi dışında hareket etmesine izin veren siyasi bölünmeye yer yok.

Irak'ta başbakanlık makamının sorumluluğunu üstlendiğimiz ilk günden itibaren bu önermenin ve bu ekonomik entegrasyonun öneminin farkında olduk.

Siyasi, ekonomik ve sportif her Arap forumunda Arap kardeşlerimize kardeşlik elini uzatmaktan çekinmedik.

Iraklılar, 25. Körfez Kupası için uzak ve yakın ülkelerden kardeşleri Irak'a gelen Arap kardeşlerini karşılamak için kollarını açtılar.

Böylece, Irak'ın Arap dünyasının ve Ortadoğu'nun refah ve istikrarında tarihi ve öncü bir konuma sahip olduğunu tekit ettiler.

İkinci Bağdat zirvesini Ürdün'de yaptık ve orada Arap dost ve kardeşlerimizle buluştuk. Irak'ın, Arap ve bölgesel komşularına yönelik tehditlerin hareket ​​noktası olmasını kabul etmeyeceğimizi, bunun yerine onu ülkelerimize hizmet edecek ekonomik bütünleşmeye dayalı bir yakınlaşma ve ortaklığın üssü haline getireceğimizi açıkça beyan ettik.

Arap-Çin zirvesine katılmak için kendisini ziyaret etmemizden beş aydan fazla bir süre sonra işte yine Riyad'a dönüyoruz. Arap-Çin zirvesinde istenen niteliksel değişimi gerçekleştirme yeteneğine sahip güçlü bir Irak ekonomisi inşa etmek istediğimizi vurgulamıştık.

Stratejik konumuna, derinliğine, tarihi mirasına, bölgesel ağırlığına, kaynak bolluğuna ve dünya ekonomisi üzerindeki etkisine dayanarak Irak'ın, Doğu ile Batı arasında bir yakınlaşma ve bütünleşme bölgesi olmasını arzu ettiğimizin altını çizmiştik.

Bu ilkeden yola çıkarak, Faw limanını Türkiye sınırlarına ve oradan da Avrupa'ya bağlayacak stratejik kalkınma yolu projesini başlattık.

Bağdat, bu ay sonunda bu stratejik projeyi ele almak ve uygulamaya geçirmek için, KİK (Körfez İşbirliği Konseyi) ülkeleri, İran, Türkiye, Suriye ve Ürdün ulaştırma bakanlarının katılacağı bir toplantıya ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

Zira proje, bölgesel ekonomik iş birliği anlayışlarını sağlamlaştırıyor ve bu ülkeler ile halklarının çıkarlarına hizmet ediyor.

Pratikte, enerji şirketi Total Energy ile Katar'ın da ortak olduğu bir anlaşma imzalandı. Anlaşma, onlarca yıllık doğalgaz tüketimine son verecek, gaz ithalatımızı ve her yıl milyarlarca dolar kaybımızı ve sevgili Irak'ımızda çevre kirliliğini durduracak.

Bu anlaşmayı, petrol ve gaz sahalarını geliştirmek amacıyla imzalanan, BAE'li "Hilal Şirketi"nin de katıldığı 5'inci tur petrol ve gaz sahaları sözleşmeleri gibi diğer anlaşmalarla takviye ettik.

Gaz sektörüne yatırım amacıyla arama sahaları ve blokların keşfi için yeni sözleşme görüşmelerini duyurmaya hazırlanıyoruz.
 


Aynı şekilde Suudi Arabistan ve Ürdün ile elektrik bağlantı projelerimiz var. Ayrıca, geçen yüzyılın seksenlerinden bu yana ilk kez, Irak ile Suudi Arabistan arasında sınırları izlemek ve güvenlik bilgileri alışverişinde bulunmak için bir güvenlik protokolü imzalandı.

BAE'li kardeşlerimizle aramızdaki bağları güçlendirmenin ve onlarla ticari iş birliğini artırmanın önemini teyit etmek için kardeş BAE'yi ziyaret ettik. Kuveytli kardeşlerimiz ve komşularımızla askıda kalmış sorunları ortadan kaldırma ve çözme konusunda büyük adımlar attık ve onlarla güvenlik ve enerji dosyalarında daha fazla ortaklık kurmayı umut ediyoruz.

Mısır ile çeşitli alanlardaki iş birliğimizi de unutmayalım. İki ülke ilişkilerinin derinliğini gösteren Kahire ziyaretimizin ardından ortak komisyon toplantısını gerçekleştirmeye hazırlanıyoruz. Ziyarette pek çok ekonomik dosyayı, Arap ve bölgesel konuları ele alacağız.

Rabat'ın Bağdat'taki büyükelçiliğini yıllarca kapalı tuttuktan sonra yeniden açmasının ardından, Fas ile diplomatik ilişkiler de eski haline döndü.

Aşırıcılık ve terörizmle mücadelede, ekonomi, tarım ve bankacılık alanında iş birliği ve deneyim alışverişinde bulunmayı sabırsızlıkla bekliyoruz.

Arap Filistin, dış politikamızın merkezinde olmaya devam edecek. Irak'ın Filistin halkının haklı davasına kararlı ve ilkeli desteğini her zaman vurguladık. Başkenti Kudüs olan devletlerini deklare etme çabalarında Filistinli kardeşlerimizin yanındayız.

Arap çevremizle yaşadığımız tüm bu ekonomik, siyasi ve sportif iş birliği, Irak'ın Arap kardeşleriyle birleşme konusundaki samimi arzusunu gösteriyor.

Onları yeniden bir araya getirecek bir çatının gölgesi altında olmayı arzulayan halklarımız ve hepimiz için barışı, refahı garanti edecek bir birleşme isteğine işaret ediyor.

Arap Birliği'nin bu ülkelerin halklarına hizmette öncü bir rol oynaması mümkündür. Kaldı ki, kuruluşunun temel amacı da budur.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Aybüke Gülbeyaz

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU