Eski Almanya Dışişleri Bakanı: Türkiye için önemli olan soru şu: Nereye aitsiniz?

1998-2005 yılları arasında Almanya'da Dışişleri Bakanlığı koltuğunda oturan Joschka Fischer, Independent Türkçe'nin sorularını yanıtladı

Almanya eski Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Joschka Fischer Independent Türkçe'ye konuştu/ Fotoğraf: Independent Türkçe

Vietnam Savaşı'na karşı çıkan bir taksi şoförü. 

Yaklaşık 20 yıl yönettiği Yeşiller Partisi'nin kurucularından.

Eski Almanya Dışişleri Bakanı. 

Gerhard Schröder hükümetinin şansölye yardımcısı. 

Almanya'nın II. Dünya Savaşı'ndan sonra ilk askeri operasyonunun yani NATO bünyesinde Kosova ve Afganistan'da görev almasının yolunu açan isim. 

Savaşa en yüksek sesle karşı çıkan Yeşiller'in başındaki isim olması nedeniyle savaş karşıtlarının 90'ların sonundaki en önemli hedefi. 

Ve Anadolu'yu otostopla geçen eski bir anarşist. 

Bir dönemin en popüler siyasetçilerinden, Joschka Fischer'den bahsediyoruz. 

30 yıl önce 5 parasız geldiği Türkiye'yi, daha sonra defalarca "Almanya'nın en önemli ikinci ismi olarak" ziyaret etti Fischer.

Kendisini yeniden Türkiye'ye getiren sebep ise İzmir İktisat Kongresi. 
 

Joschka Fischer
Almanya eski Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Joschka Fischer/ Fotoğraf: İzmir Büyükşehir Belediyesi


Alman politikacı, Türkiye'nin ikinci yüzyılının ilk iktisat kongresinin altıncı gününün konuşmacılarından biriydi. 

"Sadakate Davet" başlıklı oturumda konuşan Joschka Fischer, görevde olduğu yıllarda pek çok kez dile getirdiği gibi yine Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin bir parçası olduğunu söyledi.

Fischer, "Türkiye, Ortadoğu'ya değil Batı'ya dönmeli yüzünü" çağrısında bulundu.

Türkiye'nin bir dostu olduğunu vurgulayan Fischer, "Türkiye ve Avrupa işbirliği içinde olursa birçok şeyi başarabilirler. Tam üyelik sorularını sorgulamak yerine iş birliği yaparsak daha sağlam bir bağ kurabiliriz. Kaçırılmış çok fırsat var. Bunlardan ders çıkarmalıyız" diye konuştu. 

Oturumun ardından Joschka Fischer ile bir araya geldik.  

"O zamanlarda tek alternatif otostop çekmekti. Param yoktu ve Ortadoğu'yu ve Akdeniz'i görmek istiyordum" diyerek anlattı Türkiye'ye 1996'da yaptığı ilk ziyaretin başlangıcını. 

Bindiği gemiyle Cebelitarık etrafından Akdeniz'i gezmiş öncelikle. Daha sonra Marsilya'ya geçmiş. Bu şirin Fransız kentinden sonraki ilk hedef ise İstanbul. 

İstanbul'dan da otostopla önce Ankara'ya, daha sonra Mersin'e, en sonda Adana'ya... Irak'ta o dönem kolera salgını olduğu için Ortadoğu'ya geçmeden önce Adana'da aşı olmuşlar. Ondan sonra ver elini Halep... 

"Çok iyi hatırlıyorum İstanbul çok oryantal bir şehirdi" diyerek anlattı, o zamanlarda hippilerin en fazla tercih ettiği İstanbul'daki ilk günlerini. 
 

Joschka Fischer
Joschka Fischer'in gençliğinde, bir sokak protestosu sırasında bir polisi dövdüğü görüntüleri ortaya çıkmış, bunun üzerine Fischer, 70'lerdeki bu olay için 2000'lerin başında özür dilemişti

 

Türkiye'ye geldiğinde, Almanya'da çalışan ve Anadolu'nun doğusundaki ailelerini ziyaret etmek için Türkiye'ye kısa süreli dönen Türk işçilerle kesişmiş yolu. 

"İstanbul'a çoğunlukla trenle gelen kişilerdi. Eve otobüsle geçiyorlardı. Almanca iletişim kurabildiğimiz için mutlulardı" dediği Almancılarla gezmiş İstanbul'u ve kendi tabiriyle "Tüm hippilerin olduğu Sultanahmet yakınlarını". 

"Harika bir tecrübeydi" dediği o zamanın Türkiye'si tamamen bugünden farklıydı Fischer'e göre. 

Bugün daha gelişmiş, çok kıymetli bir kültürel miras ve yemeklere sahip Türkiye için "O zamandan beri ülkenizden çok etkileniyorum" diyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"İzmir'den baktığınızda 'Avrupa', doğudan baktığınızda 'daha karmaşık'"

Bugünün Türkiye'sine de geliyor konu. 

Seçime hazırlanan Türkiye'de iktidar değişse de değişmese de, bu çok sevdiği ülkenin Avrupa ve dünyadaki pozisyonunu ne olabileceğini soruyoruz. 

"21'inci yüzyılda büyüklük önemlidir" diyen Fischer, şunları kaydediyor: 
 

Çin'e, ABD'ye, Hindistan'a, Brezilya'ya, Endonezya'ya baktığınızda tüm bunlar büyük devletler. 

Avrupa Birliği, bağımsız devletlerin oluşturduğu bir ittifak. Avrupalılar da Avrupa Birliği olmadan hiçbir geleceğe sahip olamaz. Büyüklük önemlidir. 

Türkiye için ise hâlâ şu soru önemli: Nereye aitsiniz? Bu, sizin vermeniz gereken bir karar. Hiç kimsenin değil, Türk halkının. 

İzmir'den baktığınızda cevap çok basit: Avrupa. Ama daha doğuda olan bir şehirden bakarsanıza cevap, daha karmaşık olabilir. 


"Gerçekten de Türkiye'nin geleceğinin Ortadoğu'ya doğru yöneldiğine inanıyor musunuz?" diye soruyor Joschka Fischer, Independent Türkçe'ye verdiği röportajında ve ardından cevabı şu şekilde geliyor: "Hayır, ben böyle görmüyorum. Bu, ülkeniz için kadersel bir karar olacak."

"Kemal Atatürk bunu çok iyi anlamıştı"

Fischer'a göre Türkiye'nin tek başına yürüme seçeneği yok. Nedenini "Çünkü siz büyük ve gurur duyduğunuz bir ülke olsanız da 21'inci yüzyıl için küçük bir ülkesiniz" diyerek açıklıyor. 
 

Joschka Fischer
Joschka Fischer, yıllardır Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini savunuyor/ Fotoğraf: Independent Türkçe


Daha önce Türkiye ile ilgili yazılarda yazdığı gibi Mustafa Kemal'e atıfta bulunuyor yine Alman siyasetçi: 
 

Türkiye'nin kurucusu Kemal Atatürk bunu çok iyi anlamıştı. Yıllar önce Türkiye'yi modernleştirmenin ve gelişmiş ülkelerin seviyesine çıkmanın tek yolu Batı'ya dönmekti. 

Bu hâlâ hem Türkiye hem Avrupa için zorlu bir iş. Tüm süreci yeniden başlatmalıyız. 


"Türkiye'den Almanya'ya göçenleri çok iyi karşılıyoruz"

Joschka Fischer ile konuştuğumuz konulardan biri de Türkiye'nin kanayan yarası, Almanya'nın piyango ödülü beyin göçü. 

"Türkiye son yıllarda çok fazla beyin göçü verdi. Bunların arasında çok kıymetli doktorlar var. Bu bizim için önemli bir kayıpken Almanya tarafında nasıl karşılanıyor?" sorusuna verdiği ilk cevap "Biz çok iyi karşılıyoruz" oluyor Joschka Fischer'in ve öncelikle Suriye'deki göçmen akınından bahsediyor: 
 

2015'ten beri tecrübe ettiğimiz şey, devasa bir Suriyeli göçmen akını. Bu Suriye için üzücü. Çünkü bize hemşireler, doktorlar, entelektüeller geliyor. Almanya da bundan bir avantaj sağlıyor. 

Ve çok iyi bir aşama kaydetmiş durumdalar. Almanca öğreniyorlar, iyi işlere giriyorlar. Ancak Suriye için bu dramatik bir durum. Çünkü bu insanlar özlenecek, ihtiyaç duyulacak. 


"Almanya'nın en büyük ekonomik başarı hikayesi, Türk göçü"

Fischer'e göre Türkiye için ise çok daha karmaşık bir durum var. 

İşçi göçüyle birlikte artık Almanya'da dördüncü jenerasyona ulaşan Türklerin, ülkedeki en büyük azınlık olduğunu hatırlatıyor ve bunu bir "başarı" olarak aktarıyor. 
 

Ekran Resmi 2023-03-21 08.59.59.png
1970'lerin sonu... O dönem "misafir işçi" denilen Türk işçiler, Frankfurt'tan İstanbul'a kalkacak otobüsü bekliyor/ Fotoğraf: AP


Almanya'nın en büyük ekonomik başarı hikayesi, Türk göçüyle çok yakından alakalı" diyen Fischer'in verdiği örneklerden biri koronavirüse karşı geliştirdikleri aşıyla isimlerini duyuran bilim insanları Özlem Türeci ve Uğur Şahin:
 

Fakir bir Türk işçi ailesinin iki çocuğu, savaş sonrası en büyük ekonomik başarıyı elde etti: Biontech. 

Hepimiz için çok önemliydi. Çünkü aşının pandeminin üstesinden gelmede katkısı çok oldu. Çok büyük bir başarı hikayesi. 


Almanya'nın Tarım Bakanı Cem Özdemir ve Hannover belediye başkanı Belit Onay'ı da hatırlatan Joschka Fischer, "Türkiye orijinli hükümet üyeleri, entelektüeller, avukatlar, girişimciler var Almanya'da. O nedenle Türk göçü, benim ülkemin gelişimine çok katkıda bulundu. Türkiye de belki kaybettiği uzmanların yerini Suriye ve Afganistan'dan alacaktır" diyor. 

"Türkiye'nin İsveç'e karşı pozisyonunu anlamıyorum"

Ve tabii ki NATO krizi...

Rusya-Ukrayna savaşı sonrası NATO'ya girme sürecini başlatan ancak Türkiye'nin engeli ile karşı karşıya kalan Finlandiya ve İsveç'le bir kriz çıkmasına anlam veremediğini söylüyor eski Alman Dışişleri Bakanı. 

"Türkiye'nin NATO üyeliklerini durdurması imkansız" diyen Fischer'e göre Türkiye, "öyle ya da böyle 'evet'" diyecek. 

Türkiye'nin Finlandiya'ya yeşil ışık yakmasından sonra "Türkiye'nin İsveç'i engellemek ile ilgili aldığı pozisyonu anlamıyorum" diyen Joschka Fischer, şöyle devam ediyor. 
 

Eğer Türk karar vericilerden olsaydım, İsveçlilere ve Finlandiyalılara "Hoş geldiniz" derdim. 

Sonraki gün de Avrupa Birliği yetkilileri ile bir toplantı yapar "Artık hepimiz NATO'dayız" derdim. 

NATO'daki tüm Avrupa Birliği üyelerine de "Bakın arkadaşlar, Türkiye dahil artık hepimiz aynı güvenlik ailesindeyiz. AB'de yapacak işlerimiz var" derdim.

Birlikte güçlü bir savunma istiyorsanız o zaman birlikte çalışmalıyız. Güçlü bir savunmaya sahip olmak bir zorunluluk çünkü beğenseniz de beğenmeseniz de Rusya ile yaşamak zorundayız. Bizim komşumuz. 


"Tanıdığım kimse bağımsız Kürdistan yanlısı değil"

Türkiye'nin terör endişeleri hakkında da değerlendirmelerde bulunan Fischer, "İttifaklarda beraberce oturup her şeyi konuşabilirsin. Türkiye'nin güvenlik endişelerinin AB nezdinde kabul edilmediği fikrine katılmıyorum. Bu güvenlik endişelerini herkes anlıyor" ifadelerini kullanıyor.  

"Diğer yandan Suriye'nin kuzeyinde bir süredir devam eden insani krizi de görmek zorundasın" diyen Alman siyasetçi, "Suriye dağılmış durumda ancak NATO'da ve AB'de tanıdığım hiç kimse bağımsız Kürdistan yanlısı da değil. Ancak oradaki insani yıkım hepimiz için ciddi bir mesele. O nedenle herkesin oturup konuşması lazım" değerlendirmesini yapıyor. 

Ne olmuştu?

Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle başlayan savaş, Avrupa'da güvenliğin NATO olmadan sağlanamayacağı fikrini güçlendirmiş, yıllar boyu dünya krizlerinde "pasifist politikayı" izleyen İsveç ve Finlandiya, NATO'ya girme kararı almıştı. 

Bu nedenle 18 Mayıs 2022'de resmi başvurusunu tamamlayan iki ülkenin önünde ise bir engel vardı: Türkiye. 

Ankara, bu iki ülkenin, özellikle de İsveç'in, Türkiye'nin mücadele ettiği terör örgütü PKK'ya doğrudan destek ve üyelerine siyasi sığınma hakkı verdiğini, maddi yardımlarda bulunduğunu savunuyor ve Türkiye'nin onayı için bu tavırların değişmesi gerektiğini defalarca dile getirdi. 

Bu üçlü gerilimi bir miktar da olsa çözen şey, üçlü mutabakat oldu. 
 

WhatsApp Image 2023-03-21 at 09.57.31.jpeg
NATO Zirvesi'nin düzenlendiği Madrid'deki IFEMA Fuar Merkezi'ndeki imza törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto, İsveç Başbakanı Magdalena Andersson katıldı/ Fotoğraf: AP


28 Haziran'da İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen NATO zirvesi kapsamında Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında üçlü mutabakat imzalandı.

Mutabakatta "Müstakbel NATO Müttefikleri olarak Finlandiya ve İsveç, milli güvenliğine yönelik tüm tehditlere karşı Türkiye'ye tam destek verirler. Bu çerçevede, Finlandiya ve İsveç, PYD/YPG ve Türkiye'de FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek sağlamayacaklardır. Finlandiya ve İsveç, PKK'nın yasaklanmış bir terör örgütü olduğunu teyit eder" ifadeleri yer aldı. 

Ancak İsveç'in başkent Stockholm'de ocak ayında düzenlenen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan eylem bu süreci sekteye uğrattı. 

PKK destekçilerinin gerçekleştirdiği büyük eylemde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın maketinin ayaklarından asılmış bir şekilde kullanılmasına Ankara sert tepki gösterdi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, yaptığı açıklamada, "İsveç, 70 yıldır üyesi olduğumuz NATO'ya girmek istiyorsa Madrid'de verdiği sözleri tutmalıdır" dedi ve ekledi: PKK terör örgütünün Stockholm'de İsveç hükümetine bu şekilde meydan okuması, İsveçli yetkililerin son günlerde iddia ettikleri gibi terörle mücadelede gerekli adımları atmadığının kanıtıdır.
 

Finlandiya  Sauli Niinistö AA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi ziyaret için Türkiye'de bulunan Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö'yü Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde törenle karşılamıştı/ Fotoğraf: AA


Gelinen son noktada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 17 Mart'ta yaptığı açıklamada Türkiye'nin Finlandiya'nın NATO üyeliğinin Meclis'teki onay sürecinin başlatılmasına karar verdiğini duyurdu.

Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ile birlikte düzenlediği basın toplantısında konuşan Erdoğan, İsveç'i ise "teröristlere kucak açmakla" suçladı.

Niinistö ise "Finlandiya'nın NATO üyeliği İsveç olmadan tamamlanamaz. Çünkü ortak çıkarlarımız var" mesajını verdi. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU