Bize göre Amed diye bir yer yoktur, Amedspor'dan da bahsedilemeyecektir. Bursaspor taraftarlarını buradan selamlıyorum, milli duruşlarından dolayı tebrik ediyorum..."
Bu sözler geçen hafta sonu Bursaspor ve Amedspor arasında oynanan müsabakanın ardından TBMM'de düzenlenen partisinin grup toplantısında Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ağzından döküldü.
Türkiye'nin konuştuğu Bursaspor-Amedspor müsabakası son yıllarda Diyarbakır temsilcisinin birçok deplasmanda yaşadığı sorunları bir kez daha gündeme taşıdı.
Ancak bu yaşananlar ilk değil. 30 yıl önce Diyarbakırspor forması giyen eski futbolcu Barış Karabıyık da benzer olaylar yaşandığını anlattı.
"Atatürkçü bir öğretmen çocuğu olarak Diyarbakırspor'a gittim, çok etkilendim ve kaldım"
52 yaşındaki eski futbolcu Karabıyık aslen Adanalı.
Karabıyık, "Ceyhanspor'da iyi sezon geçirmiştim. O dönem Ankaragücü ve Gençlerbirliği'nden de talep vardı ancak ben Diyarbakır'a gittim" dedi.
Terörün en yoğun yıllarının ardından şehre gittiğini ve dışarıdan gelen her insan gibi bazı tedirginlikler yaşadığını dile getiren Karabıyık, şu ifadeleri kullandı:
33 askerin şehit edildiği, yollarda otobüslerin yakıldığı dönemlerdi. Ben ulusalcı, Atatürkçü, laik bir öğretmen çocuğuydum. Annem senelerce CHP kadın kollarında başkanlık yapmıştı. O zaman polis bir akrabam vardı. Beni kulübe götürdü. Başkanla görüştük ve içimde orada kalmayla ilgili bir duygu gelişti. Oradan çok etkilendim ve kalmak istedim.
İlk dönemlerinde yaşadığı korkulara değinen Karabıyık, "Otobüste yolda şoför ne zaman frene bassa, pencereden bakıyordum. Klasik bir Türk çocuğu olarak bu duygularla gitmiştim. Şartlar çok iyi değildi ama kaldım. Çok bütünleştim, iyi bir dönem geçirdim" şeklinde konuştu.
"Bırakın batıdaki şehirleri Van'da, Muş'ta yaşadıklarımı anlatsam film olur"
Günümüzde Amedspor'un yaşadığı deplasman problemlerinin aslında geçmişte Diyarbakırspor'a da yapıldığını dile getiren Karabıyık, yaşadıklarına şu örnekleri verdi:
Yaşadıklarımızı çok yansıtamadık. Diyarbakırspor'a karşı öyle organize bir kötülük vardı ki bırakın batıdaki şehirleri Van'da, Muş'ta yaşadıklarımı anlatsam film olur. TOMA'ların, taşların arasından soyunma odasına giderdik. Batı'da olanları 10'la 100'le çarpın. Otel bulamamaktan tutun, otobüste uyuyup maça çıkmaya kadar birçok şey yaşadık."
"Polisler, saçlarımdan tutarak sahada bana vurdu"
Adana'da oynadıkları kupa maçında dayak yediğinden bahseden Karabıyık, "Ailem de maçta Diyarbakırlıların arasındaydı. Tribünde arbede çıktı. Polis, kardeşlerimin de olduğu tribündekilere vuruyordu. Tel örgüye geldim ki sayısını hatırlayamayacağım kadar çok polis, saçlarımdan tuta tuta herkesin önünde sahanın ortasında bana vurmaya başladı. Tünele doğru beni götürdüler ve sonra attılar bir tarafa. İzleyenlerden biri Yücel İldiz'e olanları söylemiş. 'Boş ver hocam, her zamanki şeyler' dedim" diyerek yaşadıklarını anlattı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Diyarbakırspor forması giydiğinizde kimliğinizin bir anlamı yok"
Karabıyık, şöyle devam etti:
Türk'sünüz, Kürt'sünüz kimse hiç fark etmiyor. O formanın altındaysanız organize bir kin bir şekilde size doğruluyor. Bunları yaşamaya başlayınca da oradaki insanların aslında nasıl bir hayat yaşadığını görüyor ve onlar gibi olmak için mücadele ediyorsun. Öyle bir duruma geliyorsun ki artık sen Türk olmaktan çıkıp onlar gibi Kürt olmak istiyorsun. Çünkü vicdanen böyle hareket ediyorsun.
"Kürt'e bakış ön yargılıydı, takıma da sirayet etmişti"
Diyarbakır'daki dayanışma ortamını Kayserispor'a gittiğinde daha iyi anladığını söyleyen Karabıyık, "Tam bir Kürt coğrafyasından tam bir Türk coğrafyasına gittim. Ve Kayseri'de yaşadıklarımı mukayese ettiğimde hayatımın en güzel anlarının Diyarbakır'da olduğunu anladım. Orada Kürt'e bakış ön yargılıydı. Takıma da sirayet etmişti. Bugün önemli görevlerde olan bazı insanlar da o zaman takım arkadaşlarımdı. Bir gün otobüste şu anda önemli bir takımın teknik direktörü olan bir futbolcu arkadaşım Kürtlere küfrettiğinde, Kürt olmadığım halde tepki gösterdim. Ve olayın arkası çorap söküğü gibi geldi. Futboldan kopma sebebim de bununla ilgilidir" iddiasında bulundu.
"Samet Aybaba, hiç kadro dışı kalmamışken Diyarbakırspor maçından önce beni kadroya almadı"
Karabıyık, Kayserispor'a transfer olduğu dönemde milli takıma seçileceğini ve bunun için görüşme yaptıklarını söyleyerek, dönemin teknik direktörü Samet Aybaba ile ilgili şu iddiada bulundu:
Samet Aybaba, hiç kadro dışı kalmamışken, Diyarbakırspor maçından önce beni kadroya almadı. Çok üzüldüm ama 'olabilir' dedim. Bir de Diyarbakırspor'dan gelmişim. O maçı yerel basın adeta 'Türkistan-Kürdistan' maçına çevirmişti. Otobüste Kürtler için ettiğim kavga aklıma geldi. Orada jeton düştü. Aybaba odasındaydı. Yanında da eski Beşiktaşlı Fikret vardı. 'Hocam niye kadroda yokum?' dedim. Bana 'Olur böyle şeyler futbolda' dedi. 'Hocam olur da ben banko oynarken niye yokum? Diyarbakırspor maçı olduğu için mi yokum' diye sordum. 'Öyle bir şey olmaz' gibi sözlerle geçiştirdi. Siz koskoca Samet Aybaba'sınız şurada bana göğüs geremiyor, 'Bu çocuk çıkar profesyonelce oynar' diyemiyorsunuz. 'Futbolu bırakıyorum' dedim. O, şehrin Türkistan-Kürdistan havasına göğüs geremedi. Kendini ortaya koyamadı.
"'Sis' ismini kullanmak kahramanlık, 'Amed' kullanmak bölücülük"
Amedspor ismine gösterilen tepkinin farklı etnik kimliklere özgü isimlere gösterilmediğini düşünen Karabıyık, "Adana Kozan'da yaşıyorum. Burası milliyetçiliğiyle ünlü. Buranın eski adı 'Sis'. Eski Ermeni Krallığı'nın başkenti. Bu şehirde sürücü kursundan tutun, takım ismine kadar 'Sis' adı var. Türkiye'nin algısına bakın. Farklı isimlerin, etnik yapıların birçok yere isminin verilmesinden hoşnut oluyorum. Burada 'sis' yapmak kahramanlık, 'Amed' ismini kullanmak bölücülük. Irkçı bakanlar açısından algı böyle. Tarihin yazmadığı bir akıl tutulması yaşıyoruz" yorumunu yaptı.
"'Irkçılık' öyle bir beladır ki yeşil-kırmızı formayı sırtınıza taktığınız anda sistem size düşmandır"
Diyarbakırspor'da oynamasının üzerinden 30 yıl geçtiğini ancak değişen bir şeyin olmadığını aktaran Barış Karabıyık, sözlerini şöyle noktaladı:
Amedspor'da taş çatlasın 10 kişi Diyarbakırlıdır. Diğerleri transferle gelmiş. Hayatta görmedikleri şeyleri canlı yaşıyorlar. Bir maçta dışarıdan gelmiş bir arkadaş İstiklal Marşı'nı bağıra bağıra okuyordu. Tebessüm ettim. Niye biliyor musunuz? Çünkü o sanıyor ki okuduğu İstiklal Marşı, ırkçı kafalara karşı kendisini koruyacak. Korumaz! O dayağı takımla birlikte o da yiyecek. Hiç şansı yok. Çünkü bu ırkçılık belası öyle bir beladır ki siz yeşil-kırmızı formayı sırtınıza taktığınız andan itibaren sistem size düşmandır. O oyuncular daha sonra başka takım bulmakta zorlanırlar. Oraya gelmek artık fedakarlık işi. Çünkü bu ülkenin barışından sorumlu olan siyasiler gencecik çocukları hedef gösterdi. Bu organize bir kötülük."