Millet İttifakı'nın mutabakat metnine eleştiri: "Kürtlere hiç değinilmemesi inkar siyasetinin devam edeceğinin işaretidir"

Yüzlerce sayfa ve binlerce vaatten oluşan "Ortak Politikalar Mutabakat Metni"nde Kürt sorununun çözümüne ilişkin bir vurgunun olmaması eleştirilere yol açtı. Kürtler siyasetçiler, büyük bir kitlenin "görmezden" gelindiği görüşünde

Türkiye seçim sürecine girmiş bulunuyor. Takvim resmi olarak işletilmese de Cumhurbaşkanlığı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mayıs'ı işaret etti. 

Eğer bu tarih için karar alınırsa cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçiminin yapılmasına yaklaşık 100 gün kaldı.

Siyasi parti ve ittifaklar, toplumun tüm kesimlerine hitap edip, oylarını artırmak için çalışmalarına hız verdi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Daha fazla kitlelere ulaşmaya gayret eden organizasyondan biri de Altılı Masa, bir diğer ismiyle Millet İttifakı.

Bir yıldan fazladır bir araya gelen ve seçim işbirliğini somutlaştıran Millet İttifakı, cumhurbaşkanının seçim bildirgesi ve hükümet programının ana eksenini oluşturan mutabakat metnini önceki gün kamuoyuna açıkladı.

Millet İttifakı'nın "Yarının Türkiyesi İçin" sloganıyla kamuoyuna açıkladığı "Ortak Politikalar Mutabakat Metni" 9 ana başlık, 75 alt başlık ve 2 bin 300'den fazla vaatten oluşuyor.

Yüzlerce sayfadan oluşan metinde "Kürt sorunu"nun nasıl çözüleceğine ilişkin tek bir cümle yer almadı.

Kürt sorununa ilişkin bir yol haritasının olmaması tartışmalara neden olurken, birçok Kürt siyasetçi metni eleştirdi.

"Demokrasinin inşasının Kürt meselesinin çözümünden geçtiğini unutmuşlar"

Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Başkanı Bayram Bozyel, Kürt meselesini yok sayan her siyasi denklemin baştan yanlış kurulduğunu savundu.

Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Bozyel, "Millet İttifakı, 254 sayfalık bildirgesinde demokrasiyi inşa iddiasında bulunuyor. Ancak demokrasinin inşasının Kürt meselesinin çözümünden geçtiğini unutmuş görünüyorlar. Oysa Kürt meselesini yok sayan her siyasi denklem baştan yanlış kurulmuş oluyor. Bu kadar net…" ifadelerini kullandı.

 

 

"Kürtlerin adı da hakları da yok"

Mutabakat metnini eleştiren bir diğer isim de Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek.

"Metinde Kürtlerin ne adı ne de hakları yer aldı" diyen Çiftyürek, yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi:

"Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı seçim beyannamesi açıklandı; Kürtlerin adı da hakları da yok! Sadece Kürtlerin değil. Ezilen halklar ve Kızılbaş inancı gibi baskı altındaki inançlar ilişkin de bir şey yok! Yani, Millet İttifakı yine; demokrasi yükü Kürde, nimeti bana diyor!"

 

 

Millet İttifakı bileşenlerinin "Yarının Türkiye'si İçin" sloganıyla duyurduğu mutabakat metnine ilişkin tartışmalar devam edecek gibi görünüyor.

"Çözüm bir yana demokratik bir tartışma ortamı bile yok"

Independent Türkçe'ye değerlendirmede bulunan Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik, Kürtler bir taraf olarak kendi taleplerine sahip çıkmadıkça hep yok sayılacaklarını söyledi.

Özçelik, "Gerek mutabakat metninde gerekse de daha önce açıklanan 84 prensipte bir ter yerde Kürt kelimesini kullanmayan Millet İttifakı, Kürt sorununun çözümüne dair nasıl bir siyaset üretebilir" sorusunu sordu.

 

Mustafa Özçelik
Mustafa Özçelik / Fotoğraf: Twitter

 

Türk toplumunda egemen olan Kürt karşıtlığı, inkar siyaseti, yürütülen savaş ve PKK'nin silahlı eylemlerinin de çözümsüzlükte önemli bir rol oynadığına değinen Özçelik, "Bırakalım sorunları çözmeyi, özgür, demokratik, bir tartışma ortamı bile yok. Bu gerçeklik de tüm kesimler üzerinde bir mahalle baskısına yol açmaktadır" dedi.

"Kürtlere hiç değinilmemesi 100 yıldır süren inkar siyasetinin devam edeceğinin işareti"

Millet ve Cumhur ittifaklarının Kürt sorununa bakış açısının cumhuriyetin kuruluşuna esas oluşturan "Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak ve tek dil" paradigmasında kilitlendiğini kaydeden Özçelik, bunun da Kürtleri ve Kürt sorununu yok sayan bir anlayışa dayandığını belirterek, şöyle devam etti:

Türk devleti ve onu yönetmeye talip parti ve ittifaklarının bu tekçi anlayışı değişmedikçe, Kürtlere ve Kürt sorununun çözümüne dair bir kapı açılması çok zordur. Kapının açılması da öncelikle Kürt kimliği, ana dilde eğitim hakkı ve gerçek anlamda düşünce, ifade, inanç, örgütlenme özgürlüğün tanınması, yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulmasıyla olur. Metinde bırakalım Kürt sorunun çözümünü, Kürtlere hiç değinilmemiş olması aslında 100 yıldır süregelen inkar siyasetinin devam edeceğinin göstergesidir."

"Kürt meselesinin çözümü konusunda bir projeleri yok"

Türkiye'nin Sesi Partisi Genel Sekreteri ve eski Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanı Müslüm Doğan da Millet İttifakı'nın Kürt meselesinin çözümü konusunda bir projesinin olmadığının açık göstergesi olduğunu söyledi.

Profil olarak değerlendirildiğinde ittifak içerisinde yer alan siyaset kurumunun bir anlaşmama durumunun varlığından söz eden Doğan, "İYİ Parti'nin Kürt meselesine yaklaşımını zaten Türkiye kamuoyu biliyor. Yani İYİ Parti bir Kürt meselesinden bahsetmiyor, varlığını kabul etmiyor, sadece bölgeye gittiğinde popülist bazı söylemlerle bu işi götürmeye çalışıyor" ifadelerini kullandı. 

 

Müslüm Doğan
Müslüm Doğan / Fotoğraf: Twitter

 

Esas olarak Altılı Masa'da CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun görüşlerinin net olmadığına değinen Doğan, "Kürt meselesi öyle seçim sonrasına veya başka sürece aktarılacak bir süreç değildir, sorun Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında en önemli sorun olarak hala güncelliğini koruyor. Altılı Masa bu meselenin çözümü konusunda istekli değil ve bir siyaset belgesi oluşturamıyor, bu da isteksizliğinden kaynaklanıyor" diye konuştu.

"Esas meseleye odaklanamayanlar proje üretemezler"

Bir araya gelen altı siyaset kurumunun eskinin siyasi alışkanlıkları ve siyaset tarzıyla ülke sorunlarının çözümü konusunda binlerce sayfa belge ürettiğini, açık ve net olmayan muğlak meselelere değindiğine vurgu yapan Doğan, devamında şunları kaydetti:

İhale, görevi kötüye kullanma ve liyakatsizlik gibi meselelere dair bu kadar metin üretmeye gerek yok. Mesela cumhurbaşkanlığını yeniden Çankaya'ya taşımak halkın meselesi değil, insanlar açlık ve yoksullukla uğraşırken bunu müjde olarak söylemek ülkenin meselesi değil. Türkiye'nin acil sorunu asıl meselelere odaklanmaktır. Zaten siyaset kurumları da esas meselelere odaklanmadıkça proje üretemezler, projeksiyon geliştiremezler. Bu anlamda Altılı Masa Kürt meselesini çözmede isteksiz olduğunu söyleyebiliriz." 

"DEVA'nın kurduğu cümleleri metne taşıyamadığı görülüyor"

Diyarbakır Eğitimi İzleme ve Reform Girişimi (DİERG) Direktörü Prof. Dr. Aziz Yağan ise mutabakat metninin kısmen 12 Eylül ama özellikle AK Parti dönemiyle hesaplaşma isteğinin dikkat çektiğine vurgu yaptı.

Oysa Türkiye'nin sorunlarının son 40 yılın sorunları olmadığını, bununla sınırlandırıldığında meselenin duygusallaştırılarak ötelendiği anlamına geldiğini söyleyen Prof. Dr. Yağan, "Kürtler 1923'te kurucu unsur değildi ancak 2023'te başlayacak yeni yüzyıl için bu kabul edilebilirdi. Kürtlerin, Alevilerin varlığı ve bu varlığın kabulünün gerektirdiği açılımları sadece Millet değil, Cumhur İttifakı ile Emek ve Özgürlük bloğu da açıkça anmıyor, belgeleyemiyor" şeklinde konuştu. 

 

Aziz Yağan
Aziz Yağan / Fotoğraf: Twitter

 

Geçtiğimiz günlerde DEVA Partisi'nin Kürtçe ana dilde eğitim ve eşit vatandaşlık hakkıyla ilgili cesur cümleler kurduğunu hatırlatan Yağan, "Ancak DEVA'nın bu cümleleri metne taşıyamadığını görüyoruz. Dolayısıyla Kürt toplumuna bu metne kendi açıklamalarını taşıyamamasının nedenlerini izah etmek zorunda" değerlendirmesinde bulundu.

"Kürt seçmenler daha dikkatli oy kullanacaktır"

Türkiye'de bölgesinde yaşayan ve yaşamayan Kürt toplumuna yönelik açılımların olmaması ve vaatlerde Kürtlerin yer almamasının mevcut paradigmanın hala devam ve yürürlükte olduğuna işaret ettiğini dile getiren Yağan, sözlerini şöyle tamamladı:

Eğer bu süreçte Kürtleri görmeme, yok sayma ve geçmişte yaşadıklarının telafisinin ortaya konulmaması durumunda biz de Kürt toplumuna buna dikkat edilmesi, seçimlerde hangi ittifak veya parti olursa olsun varlığı kabullenmeyene oy verirken dikkatli olunmasını önereceğiz. Çünkü Kürt seçmenin oy tercihi haklarının geleceğinde belirli olacak. Dolayısıyla eğer parti ve ittifaklar kararlı bir şekilde Kürtlerden bahsetmeyecek ve bu devam edecekse Kürt seçmenler de bunu dikkatli izlemeli ve oy tercihini de ona göre belirlemelidir."

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU