Enflasyonun "sihirli değneği" baz etkisi nedir?

Tüketici enflasyonunun yüzde 85'e, üretici enflasyonunun yüzde 157'ye ulaştığı şu günlerde siyasetçilerden ekonomistlere kadar herkes aynı şeyi söylüyor: Enflasyon aralık sonrası baz etkisiyle düşecek. Baz etkisi nedir? Halkın hissedeceği bir şey mi?

Fotoğraf: Moe Zoyari/Bloomberg 

Enflasyonun baz etkisinin de yardımıyla aralık ayında düşeceğini söylemişti Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde. 

7 Ekim'de gerçekleşen etkinlikte konuşan Nebati, 2002'den 2022'ye kadar 20 yıllık enflasyon ortalamasının yüzde olduğunu belirtmiş, enflasyonun yine bu ortalamalara doğru inmesini sağlayacak "yumuşak bir geçiş"ten bahsetmişti. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a göre ise yıl başından sonra enflasyon, "önce yüzde 40'lı, daha sonra 30'lu, yıl sonuna doğru ise yüzde 20'li" seviyelere inecek. 

Ekim ayında Türkiye İstatistik Kurumu'na göre yüzde 85,51, bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu'na (ENAG) göre yüzde 185,3 olan enflasyon için Orta Vadeli Program ise "2022'de yüzde 65, 2023'te yüzde 24,9, 2024'te yüzde 13,8 olacak" diyor. 

Bu işin tüketici enflasyonu kısmı. Üretici tarafına baktığımızda ise Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yıllık yüzde 157,69'a ulaşmış durumda. 

Tüketici fiyatlarının ne yöne gideceğinin bir göstergesi olan ÜFE'deki artış Ekim 2021'de ise yüzde 46,31'di. 

Enflasyonu bu seviyelerden yüzde 40'lı, 30'lu, 20'li seviyelere indirecek sihirli değnek "baz etkisi" tam olarak ne anlama geliyor? 

Dört farklı enflasyon oranı...

Baz etkisini açıklamadan önce iki önemli tanımı hatırlatmak gerek. 

Bunlardan ilki, enflasyonun tanımı. 

Merkez Bankası'na göre enflasyon, sadece belli bir malın veya hizmetin fiyatının tek başına artması değil, fiyatların genel düzeyinin sürekli bir artış göstermesi. 

TCMB, "Enflasyon düşmesi, fiyatların düşmesi insanların alım gücünün artması, gelirlerinin yükselmesi demek değildir. Enflasyonun düşmesi, fiyatların daha az artması (yani artışın devam etmesi ama eskisine göre artışın yavaşlaması), insanların alım güçlerinin daha az azalması ve neticesinde istikrar ve refah demektir" ifadelerini kullanıyor. 

Diğer açıklanması gereken konu ise TÜİK'in dört farklı enflasyon oranı açıklıyor oluşu: 

- Bir önceki aya göre değişim oranı

- Bir önceki yılın aralık ayına göre değişim oranı

- Bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı

- 12 aylık ortalamalara göre değişim oranı

Halk arasında "enflasyon" denilince anlaşılan "bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı".

Yani Ekim 2022 enflasyonu hesaplanırken, Ekim 2021 baz alınıyor, Ekim 2021 enflasyonuna göre ne kadar artış/azalış yaşandığına bakılıyor. 

İşte "baz etkisinin" hesaplanmasında kilit eleman, baz alınan dönem. 

Baz etkisi nedir?

Baz etkisini YouTube kanalında sayılarla açıklayan Ekonomist Emrah Lafçı, 2018 ve 2019 yıllarını ele alıyor. Karşılaştırılan dönemler ise Temmuz-Ağustos-Eylül 2018 ile Temmuz-Ağustos-Eylül 2019. 

Lafçı'nın açıklamasıyla paralel olarak Temmuz 2018'de enflasyon sepetindeki maddelerin ortalama fiyatının 100 olduğunu ve yıllık enflasyonun yüzde 12 olduğunu varsayalım. 

Bu durumda aylık enflasyon yüzde 1 gibi bir seviyeye denk geliyor. Bu durumda 2018'in temmuz ayında 100 birim olan enflasyon sepeti değeri, ağustos ayında 101 olacak. 
 

enflasyon AFP
Fotoğraf: Adem Altan/AFP


Aylık enflasyonun yüzde 1 ya da yakın seviyelerde devam etmesi beklenirken, Eylül 2018'e gelindiğinde yüzde 6 kaydedilmesi dengeleri bozuyor. Enflasyon sepeti ise 107'ye ulaşıyor. 

2019 yılına gelelim. Temmuz 2019'un yıllık enflasyonu, Temmuz 2018 ile karşılaştırılıyor. Normal şartlar altında yıllık enflasyon yüzde 12 devam etseydi, Temmuz 2019'da sepetin değeri 112 olacaktı. 

Temmuzdan ağustosa, hatta eylüle kadar hayatın normal gittiğini, yüzde 1'ler seviyesinde aylık enflasyon olduğunu varsaydığımızda bu durumda sepet değeri önce 113'e sonra 114 ya da 115'e çıkıyor. 

2019 eylülünün yıllık enflasyonunu hesaplarken baz aldığımız dönem bir önceki yılın aynı ayı. 

Ancak 2018'in ağustosundan eylülüne geçerken aylık enflasyonda öyle bir sıçrama oldu ki 2019'da enflasyonun (varsayımsal olarak) "ılımlı" gitmesiyle iki dönem arasındaki fark azaldı. 

Yani 107'lik sepet fiyatı 115'e yükseldi. Eğer sepet, 101'de kalsaydı, yıllık enflasyon yaklaşık yüzde 14 olacaktı. Mevcut durumda ise yaklaşık yüzde 7,5. 

Daha düşük enflasyon için şart: Kur şoku yaşanmaması

Yıllık enflasyon, son 12 aylık enflasyon anlamına geliyor. 

Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu'nun da açıkladığı gibi, yıllık enflasyon hesaplamasında başlangıç dönemi, bir önceki yılın aynı ayı. Temmuz 2019 için başlangıç döneminin Temmuz 2018 olması gibi. 

Enflasyonu hesaplanan ay değiştikçe, bir önceki yılın baz alınan ayı da değişiyor. Dolayısıyla 12 aylık dönemin ilk ayı, her ay endeks hesaplamasından çıkarak ilerliyor. Ağustos 2019 enflasyon hesaplamasında, Temmuz 2018'in olmaması gibi.

Independent Türkçe'ye konuşan Aslanoğlu, 2021'in aralık döneminde ve Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2022 dönemlerinde aylık enflasyonun yüksek olduğunu hatırlatıyor. 
 

  Aylık enflasyon (%)
Aralık 2021 13,58
Ocak 2022 11,10
Şubat 2022 4,81
Mart 2022 5,46
Nisan 2022 7,25
Mayıs 2022 2,98


Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu'nun açıklamasına göre önümüzdeki yılın başlangıcında her ayın enflasyon hesaplaması yapılırken, bir önceki yılın aynı ayı da endeksten çıkıyor olacak. 

Dolayısıyla Şubat 2023 yıllık enflasyonu hesaplanırken Ocak 2022 ya da Mayıs 2023 hesaplanırken, Nisan 2022 endekste olmayacak. 

Aslanoğlu, "Şayet bir kur şoku yaşamazsak, gelecek senenin söz konusu aylarında daha düşük rakamlar gelebilir. Geçen yıl da çok yüksek oranlar görmüş olmamız nedeniyle enflasyon, yıllık bazda düşmüş olacak" diye konuştu. 

Ancak elbette ki içinde bulunduğumuz dönemi, Ağustos 2020 ya da Eylül 2021 ile kıyasladığımızda, enflasyonun birikimli olarak artmaya devam ettiği de görülüyor. 

"Aralıktaki baz etkisinin yok olması çok zor"

Türkiye'de enflasyonun bir numaralı nedeninin döviz kuru olduğunu hatırlatan Aslanoğlu, "Geçen yıl kur, aralığın aylık enflasyonunda yüzde 13 gibi bir artışa yol açmıştı. Önümüzdeki dönemde bir kur şoku yaşanırsa bu, baz etkisini azaltır ya da tamamen yok edebilir" uyarısını da yapıyor. 
 

Erhan Aslanoğlu
Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu/ Fotoğraf: iisbf.istinye.edu.tr


Aslanoğlu, döviz kuru dışında ücretlerden ya da petrol, emtia fiyatlarından gelecek baskının da baz etkisini azaltabileceğini söylüyor. 

"Aralıktaki baz etkisinin yok olması çok zor. Ama şubattan sonraki rakamları bastıracak" diyor Piri Reis Üniversitesi Öğretim Üyesi. 

"Hayat pahalılığı devam edecek"

Erhan Aslanoğlu'na göre baz etkisiyle enflasyonun gerilemesinin halka etkisi çok olmayacak. Yalnızca enflasyonun artış hızında bir yavaşlama görülecek. 

Hayat pahalılığının devam edeceğini vurgulayan akademisyen "Ürünler daha pahalı olmaya devam edecek. Burada kritik nokta, vatandaşın geliri enflasyondan daha az mı daha çok mu artıyor? Reel olarak baktığımızda reel gelirlerde düşüş olduğunu görüyoruz. Ciddi ve kalıcı bir gelir artışına ihtiyaç var" ifadelerini kullanıyor. 

"Matematiksel olarak enflasyonun düşüyor olması, fiyatların düştüğü anlamına gelmiyor"

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova'ya göre ise "baz etkisi", tamamen matematiksel bir olgu. 

"Eğer Aralık 2022'nin aylık enflasyon oranı, geçtiğimiz yılın aralık enflasyonundan daha düşük gelirse 12 aylık enflasyon, Aralık 2022 enflasyon oranına göre belirleniyor. Enflasyon da matematiksel olarak düşmüş oluyor" diyen Arzova şöyle devam ediyor: 
 

Kıyaslama yapılmak istenirse; Aralık 2021 aylık enflasyonu yüzde 13,58 artmıştı. Bu sene muhtemelen bu kadar artış olmayacak. Daha az artan ancak hâlâ artan bir enflasyonla karşı karşıya kalacağız. 

Matematiksel olarak enflasyonun düşüyor olması, fiyatlar genel düzeyinin düşüyor olduğu anlamına gelmiyor. Halka etkisi olmayacak. Neticede enflasyon artmaya devam edecek. Fiyatlar yine artıyor. Ancak artış hızı yavaşlıyor. 

 

Burak Arzova
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova/ Fotoğraf: istanbulhaber.com


Yoksullaşma nedeniyle enflasyon düşüşü...

Prof. Dr. Burak Arzova'ya göre enflasyonun düşüşünde merkez bankalarının iki önemli etkisi var. 

Bunlardan ilki talep üzerinde bir etki yaratarak talebin kısılması. Talep düştüğü zaman da fiyatların gerilemesi. 

Diğeri ise beklentilerin yönetimi. Gelecek dönemlerde fiyatların artmayacağına dair bir beklenti oluştuğu zaman fiyat artışları da o beklentiye göre şekilleniyor. 

Türkiye'de enflasyonla mücadeleye yönelik güçlü bir politika olmadığını vurgulayan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi, "yoksullaşma nedeniyle enflasyon düşüşünden" bahsediyor: 
 

Alım gücü çok düştüğü için talepte de bir düşüş görülebilir. Düşen taleple birlikte, yoksullaşmaya bağlı olarak belki enflasyon da bir düşüş görebiliriz. 


Enflasyonun baz etkisiyle düşüşünün seçim sürecini etkileyip etkilemeyeceği ile ilgili soruya Burak Arzova şöyle yanıt veriyor: 
 

Bu durum, siyaseten kullanılmak istenebilir ancak seçimi etkileyeceğini düşünmüyorum. 

Çünkü halk, karşı karşıya kaldığı enflasyonun, açıklanan rakamlardan çok daha yüksek olduğunu görüyor. Açıklanan rakamlara da inanmıyor. Sıkıntı burada çok büyük. 

Enflasyon yüzde 85. Ama çarşıya pazara gittiğimizde üretici enflasyonları çerçevesinde bir enflasyonla karşı karşıya kalıyoruz. 


Arzova, "Yine enflasyon olacak. Örneğin bugün yüzde 70 enflasyon olsa bu, geçen yıl 100 lira olan malın 170 lira olması anlamına geliyor. Enflasyon, gelecek sene yüzde 50'ye düşse bile bu sefer de 170 liralık mal, 225 lira olacak. Dolayısıyla başlangıç noktana kıyasla inanılmaz fiyatlarla karşı karşıya kalınacak" açıklamasını yapıyor. 
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU