Seçim tarihi yaklaştıkça meydanlar şenlenmeye başladı. Yine milleti kandırmak için her siyasi konuşuyor ama konuşanlar çözüm üretme yerine laf ebeliği yapıyor.
Ülkeyi hemen hemen her konuda perişan eden iktidar mensupları, yine büyük vaatlerde bulunarak, milleti manipüle etmeye çalışıyor.
Yıllardır veremedikleri paraları, şimdiler dağıtmaya başladılar. Bir taraftan Sayın Cumhurbaşkanı, öte taraftan Sayın Bahçeli sebilcesine dağıtma vaatlerinde bulunuyor.
Ekonomisi dibe vurmuş bir ülkede bu cömertlik neyin nesidir?
Zira esnaf perişan, az gelirliler zaruret içinde, sokaklarda avare avare dolaşıyor. İşsizlik bir türlü önlenemiyor. Orta seviyeli işyerleri kapanma tehlikesi ile karşı karşıya.
Devletin iç ve dış borcu her an biraz daha yığınlaşıyor. Buna rağmen sanki hazine dolu imiş gibi, bu cömertlik aklın alacağı iş midir?
Millete ait olanlar çalınıyor, rüşvetin dik âlâsı mevcut, Meclis'e sıçramış durumda.
Bu hususlar milletimizin gözü önünde cereyan ettiği halde, sömürenlerin, rüşvet alanların dokunulmazlıkları hâlâ kaldırılamıyor.
Büyük bir sükût içinde, daha önce olduğu gibi, olay geçiştirilmeye çalışılıyor.
Ondan sonra, kürsüye çıkıp, siyasi nutuklar atılıyor. Gündem değiştirilmek isteniyor.
Ainesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.
Hele hele daha önce yaptığı her konuşmada, ortağına karşı siyasi etik dışı bir tavır takınan ve milleti ajite eden Sayın Bahçeli'nin, sonradan değiştirdiği sözlerine artık hiç kimse itibar etmiyor. Bundan dolayı da oyları eriyor.
Onun için Ak Parti tarafından koruma altına alınmış, MHP'nin Mecliste kalabilmesi için Seçim Kanunu değiştirilmiştir. Eh, bunca payandalığın da bir karşılığı elbette olacaktı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
'Altılı masa'da ise milleti tatmin edici bir hareketlenme yok. Henüz cumhurbaşkanı adayını belirleyebilmiş değiller.
Hesabi davranmadan, samimi bir şekilde cumhurbaşkanı adaylarını öncelikle içlerinden, olmazsa dışarıdan belirleyerek, açıklamalıdırlar.
Ayrıca meydana çıkıp yapılan suiistimalleri, alınan-verilen rüşvetleri bile dillendiremiyorlar.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun meydanlarda dolaşması elbette kâfi değildir. İktidarın değiştirilebilmesi, ancak aksiyonla sağlanabilir. Sadece nezaket ziyaretleri ile bu gidişat değiştirilemez.
Sayın Temel Karamollaoğlu, Sayın Ali Babacan, Sayın Ahmet Davutoğlu, Sayın Meral Akşener masadan kalkıp, meydana çıkmalıdırlar.
Sadece iktidarı tenkit etmek için değil. Milleti nefeslendirebilecek çözüm önerilerini dillendirerek, milletin önünü açmalıdırlar.
Yoksa iktidarın rüzgârı hepsinin soluğunu kesecektir. Siyasette gayret sarf eden kazanır. İktidar geçmişte yaptığı uygulamalar sebebiyle, şimdi sendelemektedir.
Buna rağmen dik durmaya çalışmaktadır. Bunca yorgunluğa rağmen, söz söyleyebilmekte, taraftarlarını canlı tutmaya çalışmaktadır.
Buna karşılık iktidar olmaya çalışanlar hâlâ masalarında uyumayı tercih etmektedir. Onun için iktidarın estirdiği rüzgâr Anadolu'da tesirini göstermektedir.
Hemen hemen her konuda yara-bere içinde olan iktidar dirayet göstermeye çalışırken, 'altılı masa' derin uykusundan bir türlü uyanıp, meydanlara çıkamıyor.
Anaçlaşmış bir parti başkanı Sayın Erdoğan'a meydan okumak elbette kolay değil ama sus-pus durmak da çare değildir.
Azim gerekir, çünkü o bütün gücüyle ortaya çıkmış, şehir şehir dolaşarak kükrüyor, 'altılı masa'dan beklenilen ses bir türlü yükselmiyor, ortalığı dalgalandıramıyor.
Bu durum değişmez ise "Atı alan Üsküdar'ı geçer." Bizden söylemesi.
Kalın selametle.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish