Siyasetin dönüştürücü gücü

Dr. Kerem Yavaşça Independent Türkçe için yazdı

İllustrasyon: Edwin Schmitt

Siyaset temel olarak, ülkenin kronik sorunlarının çözümü başta olmak üzere, sınırlı kaynakların dağıtımı, gelecekteki yönelimleri, dünya görüşünün yaygınlaştırılması gibi büyük ölçekli amaçlar çerçevesinde yapılan bir faaliyet alanı. 

Demokratik rejimlerde siyasi faaliyetler büyük oranda siyasi partiler aracılığı ile gerçekleştirilmektedir. Ne var ki siyasi partiler, ana amaçları iktidara gelmek olan kuruluşlar olarak demokratik siyasetin yapısı gereği büyük bir açmazla karşılaşmaktadır.

Bu açmaz toplumun kısa vadeli çıkarlarını temsil etmek ile uzun vadede gerçekleşebilecek toplumsal dönüşümün öncülüğünü yapmak konusundaki ayrımda yatmaktadır. 

Malum olduğu üzere, demokrasilerde iktidara gelmenin yolu toplumun çoğunluğunun desteğini almaktan geçmektedir.

Siyasi partiler, tabiatıyla, seçmenin desteğini almak için onların duymak istediği sözler söylemek ve politikalar oluşturmak güdüsüyle hareket edebilmektedir.

Ne var ki, partiler açısından genellikle amaca giden en kısa yol olarak düşünülen bu yöntem çoğu kez toplumun uzun vadeli çıkarlarının görmezden gelinmesine ya da ikinci plana atılmasına neden olmaktadır. 

Örneğin kültür-sanat alanı Türkiye'de siyasetçiler tarafından tam olarak böyle değerlendirilen bir alan. Her yıl bütçeden kültür-sanat alanına aktarılan komik olarak addedilebilcek rakamlar bunun açık göstergesi.

Zira kültür-sanat alanı, "kısa vadede maddi dönüşü olmayan, toplumun sınırlı bir kesiminin ilgi gösterdiği bir alan" olarak görüldüğü için ne kaynak ayrımında ne de politika üretme konusunda öncelenen bir alan olamıyor.

Halbuki bir toplumun gelişmişlik seviyesi ancak kültürel alandaki dönüşümler ile yükseltilebilir. Bu da kısa vadede değil, uzun yıllar boyunca bu alana karşılık beklemeden yatırım yapılması ile mümkün olabilir. 

Kısa vadede sonuç üretemeyecek ve ideolojik formasyondan uzak tutulması beklenen bir diğer alan ise eğitim alanıdır.

Uluslararası çapta rekabet gücüne sahip donanımlı bireyler yetiştirilmesi bir toplumun en önemli önceliklerinden biridir.

Bu noktada "öncelikle insan kaynağının doğru alanlara yönlendirilmesi ve ardından iyi bir eğitim sistemi içinde bireylerin yetiştirilmesi" gerekmektedir.

Şüphesiz bu, birkaç yılda gerçekleşebilecek bir dönüşüm değildir; zira eğitim insan yaşamında uzun yıllara dayanan bir sürece tekabül etmektedir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu çıkarımlar çerçevesinde, demokratik rejimi benimseyen diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de siyasetçilerin önemli bir açmazla karşı karşıya olduğu söylenebilir.

Çünkü siyasi partiler ve siyasetçiler her birkaç yılda bir gerçekleşen seçimlerden desteğini artırarak çıkmak için mücadele ederken, toplumun kısa vadede sonuç bekleyen talepleri karşısında bazı öncelikler belirlemek zorundalar.

Bu noktada ise ülkemizin içinde bulunduğu derin ekonomik sıkıntılardan dolayı ekonomik meselelerin popülist söylemler çerçevesinde öne çıkması kaçınılmaz hale geliyor.

Dahası, kaynakların hesapsız dağıtımı vaatleri artıyor ve bu durum maalesef kaynakların onulmaz biçimde israfına yol açıyor.

Bu nedenle uzun vadeli yatırım bekleyen alanlar kolayca gözardı edilebiliyor ve toplumsal dönüşümü sağlayacak alanlarda yapılacak çalışmaların ertelenmesi söz konusu olabiliyor. 


Halbuki siyaset yalnızca, toplumun kısa vadeli ekonomik taleplerinin siyasal alandaki temsiliyeti değil, aynı zamanda topluma gelişebileceği alanlar yaratmak suretiyle, toplumsal yaşamda dönüştürücü rol oynayabilecek en önemli mekanizmadır.

Ayrıca toplumsal dönüşüme katkı sağlayacak kültür sanat ve eğitim gibi alanların kısa vadede olmasa bile uzun vadede ekonomik alanda da eşsiz katkılar sağlayacağı ifade edilmelidir.

Yani örneğin eğitimde seviyenin ve niteliğin artışı, er ya da geç ama mutlaka ekonomik faaliyetlerdeki verimliliğe de yansıyacaktır.

Keza ekonomide sıkça sözü edilen yapısal dönüşümlerin ancak eğitim ve kültür alanında hazırlanan zemin üzerine inşa edilebileceği unutulmamalıdır. 


Tüm bunlar siyasi partilerin ve siyasetçilerin öncelik vermeleri gereken alanlar konusunda bir öneri yapmayı salık veriyor:

Siyasi alanda varlık gösteren aktörler toplumsal ilerleme için siyaseten faydacı bakış açılarını, toplumsal sorumluluk ilkesi ile dengelemek için çaba göstermelidir.

Böylece toplumun kendini ifade alanlarını genişletecek yatırımları ve yasal düzenlemeleri gerçekleştirmek daha kolay hale gelecektir.

Daha da önemlisi, siyasetçinin rol model olduğu gerçeği düşünüldüğünde, sivil toplumun daha etkin olduğu bir Türkiye için gereken toplumsal cesaretin ortaya çıkması kolaylaşacaktır.

Bu minvalde siyasetin dönüştürücü gücünün husule gelmesi ve bazı önemli alanlarda toplumun önünde bir lokomotif olması noktasında politik uğraş içinde olan kişilere önemli görevler düşmektedir. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU