Unutulmuş bir şiddet labirentindeki Afrika

Afrika kıtası şiddet, kuraklık ve açlık dalgalarıyla savruluyor ve bunlara bir de kıtanın zenginliklerine yönelik yabancı hırslar ekleniyor

Fotoğraf: Reuters

Afrika kıtasının farklı bölgelerinde neredeyse her gün yüzlerce insan ölüyor.

Burkina Faso'da son birkaç günde farklı köylere düzenlenen terör saldırılarında 120'den fazla kişi öldü.

Silahsız, yoksul, siyasi çatışma veya ideolojik çekişmelerle hiçbir ilgisi olmayan vatandaşlar öldürüldü.

Öte yandan hükümet de 40'tan fazla teröristi etkisiz hale getirdiğini açıkladı.

Ülke, geçen yıl, seçilmiş cumhurbaşkanını halkı dehşet salan terörist gruplara karşı koyamadığı gerekçesiyle deviren bir askeri darbeye tanık olmuştu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Mali'de terör gruplarının faaliyet alanı özellikle kuzeyde genişliyor, ülkenin farklı bölgelerinde akan kanlar ve can kayıpları azalmıyor.

Fransa kuvvetlerini geri çekti ve Mali'de teröristlerle mücadeleye öncülük eden 'Barkhane Operasyonu'nu durdurdu.

Mali hükümeti, Fransa ile ilişkilerini dondurdu ve bunun yansıması, teröristlerin ülkede daha geniş alanları kontrolleri altına alması oldu.

Hükümetin başkentin dışında gerçek bir varlığı yok. Mali'nin Batı Afrika Topluluğu'ndan çekilmesi, bu çalkantılı çöl topluluğunun kırılgan siyasi, güvenlik ve mali yapısına darbe vurdu.

Bu adım, grup ülkeleri arasında güçlü bir şekilde hareket eden silahlı terör örgütlerinin istismar ettiği gelişmelerle sonuçlandı.


Nijerya'da, bir kilisede dua ederken, radikal bir silahlı grubun saldırısına uğrayan 40'tan fazla kişi öldü ve grup kaçmayı başardı.

Terör örgütü Boko Haram, mobil bir kan krallığı kurdu. Genç kızları kaçırıyor, modern eğitim müfredatına uydukları için okulları kapatıyor ve hatta yasaklıyor.


Sudan'ın batısındaki Darfur'da Afrikalı çiftçiler ve Arap çobanlar arasındaki kabile çatışmalarında 120'den fazla kişi hayatını kaybetti.

Ülke içinde ve dışında yerinden edilmiş insanlar ve mülteciler akını yaşandı.

Çobanlar, çiftçilerin ekinlerinde büyük tahribata yol açsa bile, ot, mera ve suyun olduğu her yerde hayvanlarını otlatmakta ısrar ediyorlar.

Kabileler arası bütün çatışmalarda saman ve kumaştan yapılmış evleri yakan alevler eksik olmuyor.

Başkent Hartum'da öldürmeler durduğu anda yeniden başlıyor. Ordunun ülke yönetiminden çekilmesini ve sivil yönetimin geri dönmesini talep eden göstericiler sokaklarda dolaşıyor.

Ama başkentin sokaklarında mermi sesinden daha güçlü bir ses yok.


Mozambik'te silahlı terör örgütleri yayılıyor. Kronik zafiyetten muzdarip olan hükümet, bu gruplara karşı koyamıyor ve çoğu zaman onlarla uzlaşma ve pazarlık politikasına başvuruyor.

Dünyanın en fakir ülkelerinden ikisi olan Çad ve Nijer, terörist gruplar ve her geçen gün genişleyen kabileler arası savaş korkusu ve endişesine yenik düştü.

Kıtanın doğusu, özellikle Etiyopya'daki çatışma durmuyor. Federal hükümet ile Tigray savaşçıları arasındaki çatışmalar, zaman zaman yatışsa da iki taraf arasındaki krize gerçek ve sürdürülebilir bir çözüm ufukta görünmüyor.

Doğanın gazabı insanlara, ekinlere ve sürülere acımıyor. Ölümcül kuraklık, açlık ve ölüm yayıyor.

Etiyopya, Somali ve Cibuti'de düşük yağmur oranları sonucu meraların kuruması nedeniyle hayvanlar ölüyor.


Orta Afrika da silahlı çatışmalarla sarsılıyor. Geçen hafta Ruandalı milisler ile Demokratik Kongo Cumhuriyeti kuvvetleri arasındaki şiddetli çatışma, can kayıplarına ve iki ülke arasındaki sınırın kapatılmasına yol açtı.

Siyasi istikrarın, barışçıl iktidar değişiminin ve kalkınmanın örneği ve askeri darbeler dalgasından etkilenmeyen birkaç Afrika ülkesinden biri olan Senegal, geçen hafta muhalif güçlerle ordu arasında şiddetli bir çatışmaya tanık oldu.

Afrika kıtasının kuzeyi, her birinin geçirdiği sarsıntılar farklı olsa da Afrika'nın diğer bölgelerindeki kardeşlerinin acılarını paylaşıyor.


Şimdi dünyanın bütün gözleri Rusya-Ukrayna savaşına çevrilmiş durumda. Bu savaşın yol açtığı gıda krizi ise, gençlerinin on yıllardır açlık, işsizlik ve şiddet belasından kaçmak için terk ettiği kıtada açlığı yayıyor.

Bütün bunlar şiddet labirentini genişletecek ve kıtanın sakinlerinin ızdırabını artıracak.

Bazı Afrika uzmanları, gıda maddelerindeki büyük eksiklik nedeniyle Afrika ülkelerinde çatışmaların patlak vereceği ve bunun da kaosa ve silahlı şiddete yol açabileceği tahmininde bulunuyorlar.
 


Afrika'nın durumunu daha da kötüleştiren, kıtanın zenginlikleri üzerinde dönen uluslararası savaşla birlikte büyük dış müdahalelerdir.

Rusya, Wagner kuvvetleri aracılığıyla Sahel ve Sahra ülkelerinde geniş ölçekli bir varlığa sahip.

Mali'de hükümet açıkça bu kuvvetlere güveniyor ve onlarla ittifak yapıyor.

Askeri darbelerle sarsılan Burkina Faso Cumhuriyeti'nde de durum aynı. Orta Afrika Cumhuriyeti ise tamamen "Wagner Grubu"nun egemenliğine girmiş durumda.

Zengin kıta üzerinde dönen büyük güçler mücadelesinin birden fazla yüzü, ritmi ve tarzı var.

Çin, yatırım ve ticaret yoluyla Afrika'daki güçlü varlığını genişletiyor. Bazı bölgelerde askeri üsler de kurmaya başladı. Çin sermayesinin peşinde olduğu en önemli av, hammaddeler.

Çin akını, hammaddelerin kontrolü ve Çin ürünlerinin kıta ülkelerine ihracı, tüm bunlar Çin'in Afrika'daki varlığını güçlendirdi ve ABD ile Avrupa'nın kıtaya ilgisini yeniden uyandırdı.

Birçok Afrika ülkesinde seçkinler, kıtaya yönelik dış müdahalelere karşı seslerini ve itirazlarını yükseltmeye başladılar.

Zambiya, yabancı yatırımın varlığını reddeden sendikal ve siyasi hareketlenmelere tanık oluyor.

Kıtanın merkezinde bazı medya kuruluşları, kıtanın hedefinde olduğu dış çekişmenin gerçek hedeflerine karşı öfkesini gizlemiyor ve bunun kıtanın kronik sorunlarına çözüm getiremeyeceğini belirtiyor.

Kıtanın farklı bölgelerinde entelektüeller ve siyasi seçkinler arasında sömürge döneminin güçlü bir şekilde geri döndüğünden bahsediliyor.

Bu, kuşkusuz gerilim seviyesinin yükselmesine katkıda bulunacak, kıtanın çeşitli yerlerinde yanan şiddet ateşine belki biraz daha odun taşıyacak.


Küresel yakıt krizinin ve uluslararası yaptırımlar nedeniyle Rus doğalgaz ve petrolünün arzındaki eksikliklerin gölgesinde, uluslararası bir blok, Batı Afrika'da Nijerya'dan kuzeye uzanan bir petrol boru hattı inşa etmeyi önerdi.

Akdeniz suları altında inşa edilecek bir diğer boru hattı ile bu hat Güney Avrupa'ya bağlanacak.

Proje için iki güzergâh önerisi var; birincisi, Nijerya- Nijer- Cezayir güzergahı. İkincisi Nijerya- Burkina Faso- Mali-Fas güzergahı.

Ama baştan sona projeyi aksatabilecek büyük sorun bir var, o da boru hattının geçeceği bölgelerde istediği gibi at koşturan silahlı terör örgütleri.

Afrika kıtası şiddet, kuraklık ve açlık dalgalarıyla savruluyor ve bunlara bir de kıtanın zenginliklerine yönelik yabancı hırslar ekleniyor.

Ancak Avrupa-Rus çatışmasının ve dünyaya getirdiği krizlerin ortasında Afrika, başkalarının nadiren gördüğü veya duyduğu bir şiddet labirentine ev sahipliği yapmaya devam ediyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU