Uzayan dişler, ürküten gülüşler... Yetersiz bakım, kötü beslenme diş sağlığını tehdit ediyor; "İş işten geçtikten sonra hekime gidiliyor"

Yaşı ilerledikçe bazı insanların dişleri de uzuyor! Yani öyle algılanıyor ama uzayan dişler değil aslında yaşanan diş eti çekilmesi! Uzmanlar bir ömür boyu faydalanacağınız sağlıklı dişlerin sırrını anlattı

Fotoğraf: Reuters

Geçenlerde gittiğim dişçi randevusunda bekleme odasındaki emekli bir öğretmen hanım, "Yaşlandıkça insanın dişleri de uzuyor" diye sitem etti.

Dişlerin uzamadığını ama diş eti çekilmesi yüzünden köklerinin göründüğünü söylememe rağmen, bir türlü ikna olmadı. Ağzındaki dişlerin zamanla uzadığına inanmayı tercih etti.

Hal böyle olunca diş sağlığı ve problemleri üzerine toplumu bilinçlendirmek ve bu rahatsızlıkların önüne geçmek için bu sağlık dosyasını hazırlamak şart oldu. 

Bilindiği gibi, dişlerin şekli ve boyutu, ağız içindeki yerine bağlı olarak değişir. Böylece dişler birçok farklı işi yapabilirler.

Yiyecekleri çiğnememize ve sindirmemize yardım eder; ayrıca konuşmamıza ve farklı sesleri net şekilde telaffuz etmemize de.

Sağlık bakımından öneminin yanı sıra, güzellik açısından da bakımı, temizliği önemlidir. Sağlıklı ve bembeyaz dişlerle gülümsediğinizde çevrenizde harika bir etki bırakabilirsiniz.

Ancak yetersiz bakım, kötü beslenme diş sağlığını tehdit ediyor. Uzmanların diş sağlığı, dişte uzama hissi yaratan diş eti çekilmesi, ağız ve diş bakımına ilişkin tavsiyelerden önce gelin diş sağlığı ve diş hekimliğinin geçmişten günümüze aşamalarına kısa bir göz atalım.


Berberler diş çekiyordu

Diş sağlığı problemleri insanlık tarihi kadar eskiye dayanıyor. Arkeologlar 25 bin yıl önceki insan iskeletlerinde diş çürükleri bulmuşlar.

Pakistan'da M.Ö. 7000'lerde yaşayan insanların iskeletlerinde dişlerin tedavi edildiği, dişlerdeki çürüğün bir biçimde temizlendiği belirlenmiş.

Tarihin bilinen ilk diş macunu ise Mısır'da M.Ö. 2000'lerde öğütülmüş sünger taşı ve sirkeyle yaptıkları bir karışım olmuş.

Yine ağızda ilk köprü örneği Mısır'da ortaya çıkmış. Mısırlı diş hekimleri protez dişleri sağlam dişlere altın tellerle tutturuyormuş.

Ne yazık ki geçmişte insanlar günümüzdeki gibi diş hekimliği alanındaki son gelişmelere erişecek kadar şanslı değillerdi.

Bugün her bakımdan donanımlı kliniklerde, uzmanlık eğitimi almış diş hekimleri tarafından kolayca yapılan diş tedavileri geçmişte bir hayaldi.

Hatta Orta Çağ'da diş çekme işini berberler ve rahipler üstlenmiş, anestezi olmadan diş çekerlermiş. 
 

Adriaen van Ostade.jpg
Adriaen van Ostade'nin 1630'lu yıllarda resmettiği bu tablo, bir berberin diş çekimini gösteriyor / Görsel: Wikipedia

 

George Washington'ın tek dişi kalmış

Asırlarca diş çürüğü ve diş eti hastalıklarıyla mücadele eden insanlar arasında zengin ve ünlü tarihi şahsiyetler de var.

Mesela Amerika Birleşik Devletleri'nin ilk Başkanı George Washington'ın 24 yaşında dişlerini kaybetmeye başladığı iddia ediliyor.
 

George Washington wikipedia.jpg
George Washington / Görsel: Wikipedia

 

Yabancı kaynaklara göre 1789'da Başkan olarak yemin ettiğinde ağzında sadece bir dişi kalmış. Bu yüzden Washington'a birkaç farklı tam ve kısmi takma dişler takılmış.
 

Washington'un dişleri 1910'da Wikipedia.jpg
Washington'un dişleri 1910'da / Fotoğraf: Wikipedia

 

Onlar da günümüzün modern protezlere hiç benzemiyor. İddialara göre bu protezlerin bir kısmı kendi dişlerinden, bir kısmı at dişlerinden oluşup metal ve yay ile bir arada tutuluyormuş. 
 

Washington'un dişleri 2010 yılında Mount Vernon'da sergileniyor.jpg
Washington'un dişleri 2010 yılında Mount Vernon'da sergileniyor / Fotoğraf: Wikipedia

 

Araştırmacılar ihtişamlı yaşam tarzının aksine İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth'in de bakımsız dişleri olduğunu belirtiyor.

Öyle ki koyu ve neredeyse siyah renkli dişleri herkesçe biliniyor. Dahası Kraliçe'nin dişleri gözle görülür şekilde çürüyormuş ve etrafa hoş olmayan koku yayıyormuş.
 

İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth.jpg
İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth / Görsel: tudorsdynasty.com

 

Birçok tarihçi, Kraliçenin zayıf dişlerinin o zamanlar Doğu ve Batı Hint Adaları'ndan oldukça yeni bir ithalat olan şeker tüketiminden kaynaklandığını düşünüyor.

Bu ayrıntı aynı zamanda şeker ve diş çürüğü arasında yapılan ilk hipotezlerden de biri.

Yine bu dönemde daha çok zenginlerin dişlerinin zayıf olduğu çünkü sadece zenginler şekerli yiyecekler tüketebildiği de başka bir ayrıntı. 


Hollywood'un porselen karizması 

Ağız ve diş sağlığının bireysel faydaları kadar toplumsal açıdan da fark edilir bir güven duygusu yarattığı kuşkusuz.

Bu yüzden harika görünen dişler, aktörler, şarkıcılar, politikacılar hatta sporcular için de çok önemli.

Magazin dünyasının renkli sayfalarını karıştırdığınızda güzellik sırları ifşa edilen şöhretlerin diş estetiği konusunda yardım aldıklarını görüyoruz.

Söz gelimi Hollywood'un karizmatik aktörlerinden Tom Cruise'un yürek hoplatan tebessümünde o muntazam büyük beyaz dişlerin etkisi tartışılmaz.

Evet, Cruise diş estetiği yaptıran birçok ünlüden biri. 
 

Tom Cruise.jpg
Tom Cruise / Fotoğraf: AFP

 

Disney çocuk yıldızı Hilary Duff da 2009'a kadar kendi dişleriyle kariyerine devam ediyordu ta ki şarkıcı olana dek.

Bir gün konserde mikrofona çarpan dişi kırıldı. O da kırık dişi onarmak yerine tam bir kaplama setiyle dişlerini yeniledi.
 

Hilary Duff AFP.jpg
Hilary Duff / Fotoğraf: AFP

 

Şarkıcı Celine Dion da dişten yana pek şansızmış.

Ünlü olduktan sonra o da dişlerini yaptırmış. Eskisine göre dişleri daha küçük ve çok daha beyaz olmuş.
 

Celine Dion AFP.jpg
Celine Dion / Fotoğraf: AFP

 

Neslinin en iyi aktörlerinden Morgan Freeman'ın ise yaşlandıkça dişleri sararmış.

Önce dişlerini beyazlatan aktör, yetinmeyip ayrık ön dişlerini de birleştirmiş.

Eleştirmenler Freeman'ın diş bakımı sonrası on yaş daha genç göründüğünü düşünüyor. 
 

Morgan Freeman Reuters.jpg
Morgan Freeman / Fotoğraf: Reuters

 

Ülkemizde de diş bakımı ve estetiği konusunda magazin dünyası hayli girişken.

İhtiyaçtan ya da daha iyi görünmek için dişlerini yaptıran birkaç ismi sıralamak gerekirse, Sezen Aksu, Tarkan, Seda Sayan ilk aklımıza gelenler.

Görüldüğü gibi ağız ve diş sağlığına yönelik geçmişten günümüze örnekleri çoğaltmak mümkün; ancak ne yazık ki hepsine ne yerimiz ne de zamanımız var.

Şu halde geçmişi ve magazini bir kenara bırakıp kişisel ağız ve diş sağlığı üzerine uzmanlarımızın tavsiyelerine geçelim. 


"İş işten geçtikten sonra hekime gidiliyor"

Türkiye'de hala ağız bakımına yeterli özen gösterilmediğini belirten İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ayşegül Apaydın, insanlarımızın dişleri ağrımadan veya önemli bir problem hissetmeden diş hekiminin kapısını çalmadığını söyledi:

Ne yazık ki ülkemizde 'Diş fırçalamayı unutuyorum' ya da 'sevmiyorum' diyen çok sayıda insan var. Dişler ağrımayınca ya da önemli bir problem hissedilmeden hekime başvurmak neredeyse kimsenin aklına gelmiyor. Büyük oranda iş işten geçtikten sonra hekime başvuruluyor.

En büyük hata ve sık rastlanan durum ise şöyle, dişler ve tüm ağız iyi temizlenmediği için bir süre sonra iltihap başlıyor ve dokunulduğunda diş etleri kanıyor. Bu yüzden çoğu kişi dişetlerini hatta dişlerini fırçalamaktan kaçınıyor. Kanama, dişler fırçalanmadıkça daha da artıyor. Bu kısır döngü sürüp gidiyor.

 

Pixabay 4.jpg
Fotoğraf: Pixabay

 

"Dişin üçte biri dışarıdadır"

Organların 20'li yaşlara kadar gelişimini tamamlarken saç ve tırnak gibi yapıların ise uzamaya devam ettiğini hatırlatan Prof. Dr. Apaydın, dişlerinse doğumdan itibaren 20 yaşına kadar değişik aşamalarda gelişip çenelerdeki yerini aldığını belirtti.
 

PROF.DR_.AYSEGUL APAYDIN.jpg
İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ayşegül Apaydın​​​​​

 

Prof. Dr. Apaydın, "İlk gelişen sürekli diş, birinci büyük azı dişidir ve altı yaşında çenedeki yerine ulaşır. En son olarak akıl dişi de dediğimiz 20 yaş dişleri çenelerdeki yerini alır. Yumuşak gıdalarla beslenmeye başlanıldığından ötürü zamanla çenelerin hacmi küçülmüş olduğundan artık günümüzde çoğu kez akıl dişleri ya gömülü kalmakta ya da sürme güçlüğü göstermektedir" diye konuştu.

Dişlerin yaşlanmayla birlikte boyunun uzamadığını sadece ağızda görülen kısmının arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Apaydın, sözlerini şöyle sürdürdü:

Sağlıklı bir ağızda dişin ağızda görülen kısmı (kuron) tüm boyunun yaklaşık üçte biridir. Diğer bölüm yani diş kökü ise kemiğin içerisindedir. Kuron çevresindeki dokular çeşitli nedenlerle tahrip olursa kökün bir bölümü de açığa çıkarak ağız içinde görünür hale gelebilir. Böylelikle karşıdan bakıldığında, dişin kron boyuna bir de birkaç milimlik kök boyu ilave olduğundan sanki diş uzamış izlenimi verebilir. Aslında kemik boyu kısalmıştır.


"Kemikte erime başlayabilir"

Dişin çevresindeki yumuşak dokular (diş etlerindeki) ve altındaki kemik dokusu çeşitli nedenlerle tahrip olabildiğini belirten Prof. Dr. Apaydın, "En önemli sebep kötü ağız hijyeni. Bakımsız kalan dişler ve çevresindeki diş etleri önce iltihaplanır. Dişetleri kanamaya başlar. Hemen sonra daha derin dokulara doğru iltihap yayılır. Önce dişetleri çekilir. Sonra kemikte erime başlayabilir. Kemik kaybı oldukça dişetleri aşağıya doğru gerileyecektir. Hemen her hastalıkta olduğu gibi bu durum için de genetik yatkınlık önemli bir rol oynayabilir. Bunun dışında beslenme alışkanlığı, tırnak ısırma, kalem ısırma, dişleri yabancı cisimlerle kurcalama ve çeşitli sistemik hastalıklar tüm ağız hastalıklarına zemin hazırlayabilir" uyarısında bulundu.

Diş çevresindeki sorunların şiddeti arttıkça ve tedavi edilmedikçe dişin kökü daha fazla görünür hale gelmeye başladığına vurgu yapan Prof. Dr. Apaydın, sonunda dişin sallanıp kendiliğinden düşebileceğini ya da çekimi gerekebileceğine dikkati çekti. 
 

Unsplash.jpg
Fotoğraf: Unsplash

 

"Yanlış fırçalama diş etine zarar verir"

Diş eti problemlerinde en önemli tedavi şeklinin, koruyucu hekimlik olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Apaydın, "Önemli olan şey dişlerin doğru biçimde ve yeterli sıklıkta temizlenmesidir. Bu temizlik hem dişleri, hem diş etlerini, hem de dili içecek koşullarda olmalıdır. Kimi durumda dişlerini yanlış şekilde fırçalaması da diş etlerine zarar vererek dişetlerinin çekilmesine yol açabilir" dedi.

Altı aylık ve bir yıllık kontrollerde bir sorun saptanması halinde yapılan tedaviyle problemin durdurulabildiği veya yavaşlatılabildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Apaydın, "Hastaya fırçalama teknikleri öğretilerek problemler büyük ölçüde önlenebilir. Kimi durumda konservatif yöntemler yeterli olmadığında ise tabii ki ameliyat tekniklerine başvurulacaktır. Daha da ileri aşamada ne yazık ki diş çekimi zorunlu hale gelir" şeklinde konuştu.


"Bağışıklık sistemini etkiler"

Ağzın sindirim sisteminin başlangıcı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Apaydın, olası diş ve diş eti sorunlarının tedavi edilmemesi halinde bağışıklık sistemini bile bozabileceğine dikkati çekti:

Kişilerin beslenmesi, besinlerin doğru biçimde öğütülüp sindirime hazır hale getirilmesiyle yakından ilişkili. Ağız içinde herhangi bir sorun olduğunda besinler yeterince hazırlanmadan mideye gönderileceğinden sindirim sisteminde problemler yaşanabilir. Dolayısıyla hastanın bağışıklık sistemi olumsuz etkilenecek ve hastalıklara yakalanma riski artacaktır. Sistemik problemlerin yanı sıra lokal problemler de ortaya çıkar. Bakımsız bir ağızda diş etleri civarında diş taşları birikir ayrıca iltihap ve kanayan dişetleri istenmeyen bir koku hissedilmesine de sebep olur.
 

 

"Hekim önermedikçe gargara kullanmayın"

Dişlerin temizlenmesi ve çevresindeki yumuşak dokulara yapılan bakımın masaj etkisi göstererek diş etlerinin sağlıklı olmasına yardım edeceğini belirten Prof. Dr. Apaydın, bu sayede yaşlanmayla birlikte ortaya çıkacak doğal eskimenin geciktirilebileceğini belirtti.

Her yemekten sonra üç kez diş fırçalamak gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Apaydın, şöyle devam etti:

Günümüzde sınırsız sayı ve çeşitte diş macunu üretilmektedir. Yine de kişinin ihtiyacı olan ne ise hekimin önerdiği şekilde bir macun kullanılmalı. Çeşitli reklamlar nedeniyle ağız gargaraları yerli yersiz kullanılmakta dolayısıyla ağız ortamının mikro florasını bozmaktadır.

Hiçbir çalkalama fırçalamanın yerini tutmaz. Hekim önermedikçe asla ağız gargaraları kullanılmamalı. Fırçalama işlemi yapıldıktan sonra ayrıca dişlerin ara yüzleri diş ipi ile mutlaka hiç değilse günde bir kez akşam yatmadan önce mutlaka temizlenmelidir.


"Diş sıkma, dişi aşındırır"

Diş Hekimi Reha Tokgöz de insanların diş sıkma ve çiğneme kuvvetlerinin zamanla dişlerin çiğneme yüzeylerindeki minelerde aşınmalara ve diş boylarında bir miktar azalmaya sebep olduğunu vurguladı.

Doktor Tokgöz, "Yıllar içinde diş etlerindeki çekilmeler ve karşıtlığı olmayan dişlerin boşluğa doğru sürmesine bağlı olarak ağız içinde görünen diş boyutu artar. Bu ise insanlarda dişlerinin uzadığı yönünde yanlış bir algı oluşturur" diye konuştu.

Dişin uzadığı algısına sebep olan diş eti çekilmesinin birçok lokal ve sistemik faktörü olduğunu belirten Diş Hekimi Tokgöz, "Buradaki temel faktör yetersiz ağız hijyenine bağlı olarak diş yüzeylerine tutunan bakteriyel flora ve bunların oluşturdukları dental plak ve diş taşı (tartar) oluşumudur. Diş eti çekilmesini önlemenin en önemli yolu, iyi bir ağız hijyeni sağlayarak dental plak ve diş taşı oluşumunu engellemektir. Eğer oluşmuşsa bile bu diş hekimine görünerek bunların diş hekimi tarafından yapılan temizlik işlemi ile elimine edilmesi gerekir" dedi.
 

DR.REHATOKGOZ2.jpeg
Diş Hekimi Reha Tokgöz 

 

"Diş eti çekilmesi ihmale gelmez"

Diş eti çekilmesinin (gingivitis) basit bir enfeksiSyon gibi görünse de tedavi edilmezse kemiğe sirayet ederek yıkıma (erime) ve en sonunda diş kaybına neden olduğunu vurgulayan Tokgöz, "Kemiği de içine alan bu yıkımı biz hastalığının başka bir evresi olan periodontitis diye nitelendiririz. Bu noktada, hastalığın tedavisi evrelere göre değişkenlik gösterir. Basit bir kanamayla başlayan gingivitis aşamasında diş taşı temizliği ve sonrasında sağlanan oral hijyenle hastalığı kontrol altına almak mümkün. Kemiğe sirayet eden ve çekilmeyle sonuçlanan durumlarda ise yine yıkımın ve hastalığın evresine göre küretaj, flap, greftleme, rejeneratif tedavi gibi çeşitli daha ileri cerrahi tedaviler uygulanmaktadır. Diş eti çekilmesi evreleri hastadan hastaya değişkenlik gösterir. İlerlemiş durumlarda tedavisi ve geriye dönüşü için geç kalınabilir. Bu yüzden diş eti kanaması ihmal edilmeyip hemen diş hekimine başvurmalı. Böylelikle hastalığı ilk aşamalarında çok kolay bir şekilde kontrol altına alabilir" ifadelerini kullandı.


"Diş kaybına neden olabilir"

Yaş ilerledikçe insanların diş kayıplarının en büyük sebeplerinden diş eti çekilmesinden kaynaklandığını belirten Diş Hekimi Tokgöz,  "Diş eti çekilmesiyle kemikteki yıkım kök uçuna kadar sürebiliyor. Dişlerde yer değiştirme ve sallanmayla beraber kemiğin yıkımı daha da artıyor ve diş ağız içerisinde kemik desteğinden yoksun kalabiliyor. Bazen havada asılı gibi görünen vakalarla bile karşılaşıyoruz. Bu tür vakalarda o dişlerin çekimiyle sonuçlanıyor" dedi.

Diş etlerini etkileyen sistemik bir rahatsızlık varsa bunun mutlaka tedavisi edilmesini öneren Tokgöz ağız ve diş sağlığı için yapılması gereken çok şey olduğunu, diş eti çekilmelerinde ise en büyük risk faktörünün sigara kullanımı olduğuna dikkati çekti.
 

p1.JPG
Fotoğraf: Pixabay

 

"Diş bakımında ailenin etkisi büyük"

Toplumun büyük kesiminin hala diş fırçalama alışkanlığı olmadığına değinen Diş Hekimi Tokgöz bireylerin ailesinden etkilendiğini düşünüyor.

Dr. Tokgöz, yapılan yanlışları şöyle sıraladı: 

Öncelikle diş fırçalama alışkanlığı ailede başlıyor. Böyle bir alışkanlığı olmayan kişilerin çocuklarına da bu alışkanlığı kazandıramaması sonucu bu süregiden kronik bir hal alıyor.

Diğer bir yanlışımız, fırçalama şeklimizin doğru olmaması, örneğin fırçalama sonrası diş etinde kanama meydana gelen kişinin diş etine dokundurmadan fırçalama alışkanlığı kazanması bu sorunu daha büyütüyor.

Başka bir sorun, düzenli diş hekimi kontrollerinin yapılmıyor olması. Gelişmiş ülkelerde proflaktik diş hekimliği yani ağız içerisinde bir sorun yaşanmadan rutin muayenelerle bu oluşabilecek sorunun önünü almak çok büyük bir önem teşkil ediyor. Bizde ise bu rutin kontrollerin olmaması sonucu hastalık prevalansı (yaygınlığının) çok yüksek oluyor.

Son olarak diş hekimi tarafından yapılan temizlik işleminden sonra dişlerde oluşabilecek hassasiyet ve görece diş eti çekilmelerinin sebebinin bu temizlik işlemi olarak görülüp bu işlem ve kontrollerden kaçınmak.

 

p2.JPG
Fotoğraf: Pixabay

 

"En az 2 dakika fırçala"

Uykudan önce ve sabah uyandıktan sonra iki kez ve iki dakikadan az olmamak kaydıyla dişlerin mutlaka fırçalamak gerektiğini belirten Diş Hekimi Tokgöz'ün ideal ağız bakımı ve diş fırçalama önerisi şöyle: 

Fırçalama arka dişlerin ön yüzeyinden başlanıp öne doğru gelinir, alt ve üst çene hafif aralanarak ayrı ayrı fırçalanır. Fırça kılları dişin uzun aksına 45 derecelik açıyla tutulup diş etinden dişe doğru yani pembeden beyaza doğru yuvarlak hareketlerle süpürme hareketi yapılır.

Bu hareket her dişe en az 10-14 defa gelecek şekilde yapılır ve yavaş yavaş ön dişlere doğru gelinir. Bu şekilde dişlerin ön yüzeyleri tamamen fırçalanır. Arka yüzeyler hep çok ihmal edilir ama arka yüzeyleri de temizlemek çok önemlidir.
 
Alt ve üst çenede ön arka bölgeleri fırçayı dik tutarak alt çenede aşağıdan yukarıya, üst çenede yukarıdan aşağıya püskürtme hareketi yapılır. Arka dişlerin arka yüzeylerinde ise yine yuvarlak hareketler yapılarak fırçalanır.

Son olarak çiğneme yüzeylerindeki olukları temizlemek için fırça ileri geri hareket ettirilerek fırçalama işlemi tamamlanır. Tüm bunlara uyulduğu takdirde fırçalamanın 2 dakikayı aşacağı görülecektir.


Diş macunun seçiminden ziyade, mekanik temizliğin büyük önem arz ettiğini belirten  Tokgöz, diş fırçalamaya ek olarak, fırça kıllarının ulaşmadığı ara yüzlerde diş ipi kullanılmasını önerdi.

"Eğer dişler aralıklı ya da önceden çekilme varsa yine diş hekiminin tavsiye ettiği ara yüz fırçaları da kullanılmalı" diyen Dr. Tokgöz, son olarak "Bakterilerin yoğun olarak tutunduğu dil de mutlaka fırçalanmalı. Fırçalar 2-3 ayda bir değiştirmelidir. Mekanik temizliğe ek olarak beslenme alışkanlıkları düzenlenmeli, gün içinde sık sık şekerli ve asitli gıdalar tüketmekten kaçınmalı" tavsiyesiyle sözlerini tamamladı.
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU