Alman ordusu, Almanya'yı olası bir Rus saldırısından koruyabilir mi?

Esedullah Oğuz Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Bugünlerde Rus ordusu Kiev'in yakınlarına kadar sokulmuşken Almanya'da Alman ordusunun kapasitesi ve yetenekleri konuşuluyor; sıklıkla da şu soru soruluyor:

Alman ordusu, olası bir Rus saldırısına karşı Almanya'yı koruyabilir mi?

NATO'da görev yapmış emekli Alman General Alfons Mais, "Açık ve net söylüyorum; kesinlikle hayır" diye yanıtlıyor soruyu.  

Peki, 30 yıldır Afganistan ve Orta Asya konusunda yazıp çizen biri olarak bu konu ve soru nereden aklıma takıldı, beni ilgilendiren tarafı ne?

Elbette, Türkiye'de ekranlarda sıkça gördüğümüz her şeyi bilen süper uzmanlardan veya moda deyimle 'herşeyologlardan' biri olmadığımı belirtmek isterim. 

Konunun beni ilgilendiren tarafı şu: 11 Eylül 2001 olaylarından sonra Orta Asya ve Afganistan danışmanı olarak Alman ordusuna girdim ve binbaşı rütbesiyle tam 7 yıl görev yaptım ki bunun 3 yılı Afganistan'da geçti.
 

 

Böylece Alman ordusunu savaş ortamında da yakından tanıma fırsatı buldum. 

Alman ordusu şu anki haliyle maalesef hiçbir şekilde Almanya'yı olası bir Rus saldırısına karşı koruyabilecek durumda değil.

Uzun zamandır farkında olduğum bu gerçeği, Alman makamları en üst düzeyde dile getirdiğine göre, benim de bu konudaki görüşlerimi ifade etmemde bir sakınca olmadığı kanısındaydım.

İki gün önce Alman devlet kanalı ZDF'e demeç veren bir başka emekli Alman generali, "İyi ki NATO'dayız, iyi ki Amerikan şemsiyesi altındayız, yoksa vay halimize" diyerek durumu olabilecek en açık şekilde ifade etti. 


Afganistan'da Alman ordusunun performansı ve iradesi konusunda beni hayal kırıklığına uğratan onlarca olay yaşadım ama sessiz kalma yükümlülüğüm gereği bunları burada ifade edemiyorum maalesef.

Onun yerine Alman ordusunun genel durumu ve şu anki hali hakkında görüşlerimi paylaşayım. 
 

 

Almanya, Eurofighter jetleri, Leopar tankları ve G36 otomatik tüfekleri gibi dünyanın en iyi silahlarını ürettiği ve en önde gelen silah ihracatçılarından biri olduğu halde kendi güvenliğini ihmal etmiş durumda.

Bunun bir nedeni, ikinci dünya savaşından sonra Nazi geçmişinden dolayı Almanya'nın askeri olarak ABD tarafından sıkı bir şekilde budanması, diğeri nedeni ise 1989'de iki Almanya'nın birleşmesi ve ardından SSCB'nin çökmesiyle Sovyet tehdidinin ortadan kalkması ve bunun Almanya'yı ciddi bir rahatlama ve gevşemeye sürüklemiş olması. 


1989'da iki Almanya'nın birleşmesinden ve Batı ile Doğu Alman ordularının tek ordu haline getirilmesinden sonra federal ordunun envanteri yaklaşık olarak yüzde 75 civarında azaltıldı, ayrıca ordunun bütçesinde de kısıtlamaya gidildi.

Şu anda Almanya, GSMH'sinin yüzde 1,2'sini savunma harcamalarına ayırmış durumda, NATO'nun tavsiye ettiği rakam ise yüzde 2. 


Geçtiğimiz yıllarda Alman ordusunda yedek parça ve mühimmat yetersizliğine dair onlarca rapor ve makale yayımlandı.

Şu anda yedek parça yetersizliği yüzünden federal ordunun elindeki tankların, helikopterlerin ve uçakların yaklaşık yarısı, devre dışı, yani kullanım dışı. 

Federal ordu Bundeswehr'in elindeki en iyi silahlara kısaca bakacak olursak;


- Eurofighter Tayfun jetleri:

Bu jetler, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve İspanya'dan oluşan ortak bir savunma konsorsiyumu tarafından 1980'lerde geliştirildi.

1994'te uçuşa başlayan Eurofighter'lardan Almanya 180 adet almayı planlıyordu, ancak bütçe kısıtlaması yüzünden 143 jet aldı.

Şu anda federal hava kuvvetleri Luftwaffe'nin elinde bulunan 109 Eurofighter jetinden sadece 43'ü uçabilecek durumda, diğerleri ise yedek parça yetersizliği ve bakımsızlıktan dolayı hangarlarda bekliyor.

Hava kuvvetleri ayrıca uçuş ekibi için öngörülen uçuş saatlerini de yarı yarıya indirdi. 


- Eurofighter Tornado jetleri:

Radara yakalanmamak için alçaktan uçarak düşmanın savunma sistemini felç etmek üzere geliştirilen Eurofighter Tornado jetleri, bir başka Avrupa savunma konsorsiyumunun ürünü.

Alman hava ve deniz kuvvetleri bu jetlerden toplam 357 adet aldı ve bunların 2025'e kadar kullanımda olması bekleniyor.

Ancak burada da aynı sorunla karşı karşıyayız. Şu anda Federal ordunun elinde bulunan 89 tornado jetinden sadece 38'i hizmete hazır, diğerleri kullanım dışı. 


-  Leopard-II tankları: 

1970'lerde Alman Kraus Maffei şirketi tarafından geliştirilen Leopard-II tankları, şu anda dünyanın en iyi tankları arasında yer alıyor.

Almanya şu ana kadar 2.125 Leopard-II tankı ürettiği halde federal ordunun elinde sadece 225 Leopard-II tankı bulunuyor. 


- G36 otomatik tüfekleri: 

Heckler & Koch şirketi tarafından üretilen G3 otomatik tüfeğinin bir üst modeli olan G36, diğer Avrupa ordularının kullandığı tüfeklere nazaran son derece hafif ve kullanım açısından da oldukça rahat bir silah.

Ben de 2004 yılında bu silahla 9 ay boyunca eğitim görmüştüm. Şarjörü 30 mermi alıyor, kabzası ve büyük kısmı plastik olduğu için pek ağır da değil.
 

 

Yine de sonradan bu tüfeklerin isabet derecesinde bazı sorunlar olduğu ortaya çıktı.

Bunun üzerine ordu elindeki G36 tüfeklerini, aynı firma tarafından üretilen HK427 otomatik tüfekleriyle değiştirmeye karar verdi. 


Dünyanın en büyük silah üreticilerinden ve ihracatçılarından biri olan Almanya, nasıl olur da ordusunu bu derece ihmal edebilir?

Bunun bana göre en önemli nedeni, ikinci dünya savaşından sonra Almanya'nın savunma konularını büyük ağabeyi ABD'ye havale edip tamamen ekonomiye odaklanmış olmasıdır. 

Ama her musibette bir hayır vardır. Zira Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, Almanların gözünün açılmasını sağladı.

Savaşı kapılarında hisseden Almanlar, "Neden ordumuz bu kadar zayıf?" sorusunu sormaya ve tartışmaya başladılar.

Nitekim federal parlamento Bundestag'ın pazar günkü özel oturumunda başbakan Olaf Scholz, ordunun acil ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir kereye mahsus 100 milyar euro ek bütçe ayırdıklarını açıkladı. 


Dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olan Almanya, ABD'nin gölgesi altından çıkarak yeniden kendisine yakışan bir askeri güce kavuşmak için kolları sıvamış gibi görünüyor.

Yoksa Putinvari tehditlerle tek başına başa çıkması mümkün değil.

Ama Nazi geçmişi de bir gölge gibi Almanya'nın peşini bırakmıyor.

Berlin, geçmişin karanlık gölgesi ile kendi savunma ihtiyaçlarını iyi dengelemek zorunda. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU