Artan Rusya-Ukrayna gerginliğinin uluslararası sistemi taraf seçme noktasında kilitlediği bir dönemde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in 14 Ocak 2022 tarihinde Ukrayna'nın başkenti Kiev'e gerçekleştirdiği resmi ziyaret ve 18 Ocak 2022 tarihinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e mesaj göndermesi ve ardından Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i arayarak Rusya-Ukrayna gerginliğini müzakere etmesi ve 19 Ocak 2022 tarihinde Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın Türkiye'nin, Rusya ve Ukrayna arasında arabulucu olabileceğine ilişkin açıklaması muhtemel bir Rusya-Ukrayna savaşında Azerbaycan ve Türkiye'nin Kırım'ın ilhakı ve Ukrayna'nın egemenliği ve toprak bütünlüğünden taviz vermeksizin Türkiye'nin Azerbaycan üzerinden Rusya-Ukrayna arasında arabulucu olabileceği ihtimalini güçlendirmektedir.
Bu görüşümüzün dayanaklarını oluşturmak amacıyla kronolojik olarak önce Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in 14 Ocak'ta Kiev'e olan ziyaretini ve ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın açıklamalarını birlikte değerlendirmek yerinde olacaktır.
Bu bağlamda Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Ukrayna'ya ziyaretinde Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski ile ikili görüşmesinin ardından iki liderin yaptığı açıklamalar dikkate değerdi.
Her iki ülkenin liderleri, ülkelerinin egemenliği ve toprak bütünlüğüne vurgu yaparak, bundan sonra da birbirilerinin toprak bütünlüğü ve egemenliklerini koruma amaçlı birlikte hareket edeceklerini vurguladılar.
Birçok analizci tarafından bu görüşme Azerbaycan'ın pozisyonun belirlenmesi şeklinde yorumlandı. Ancak kanaatimizce bu görüşme pozisyon belirleme amacı gütmüyordu.
Çünkü 23 Ağustos 2021 tarihinde gerçekleştirilen Kırım Platformu'na Azerbaycan katılmamıştı. Azerbaycan Kırım Platformuna katılmaması, her ne kadar Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve egemenliğini tanısa da Rusya ile mevcut ilişkileri bozmama yönünde bir denge güttüğünü göstermiş oldu.
Dolayısıyla Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Ukrayna ziyaretini daha önce gerçekleştirilmiş olan Kırım Platformu ile birlikte okumak daha isabetli olacaktır.
Buradan hareketle Aliyev'in Ukrayna ziyaretini daha ziyade muhtemel bir Rusya-Ukrayna (Rusya-NATO/BATI/ABD olarak oku) savaşında Azerbaycan'ın tarafsızlık statüsünü belirleme amacı güttüğü şeklinde yorumlanması daha doğru olacaktır.
Bununla da Azerbaycan, muhtemel bir Rusya-Ukrayna savaşında herhangi bir tarafın yanında yer almayacağını dolaylı olarak göstermiş oldu.
Azerbaycan'ın bu tavrının diğer bir anlamı olarak ise Rusya-Ukrayna arasında gerçekleşebilecek muhtemel bir savaştan yana olmadığı şeklinde de okunması isabetli olacaktır.
Aliyev'in Ukrayna ziyaretinden sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 18 Ocak'taki açıklamalarına değerlendirmek yerinde olacaktır.
Erdoğan açıklamalarında şunları ifade etti.
…Rusya bu adımı atmadan önce dünyadaki mevcut durumu ve kendi durumunu tahlil etmeli ve bunun Rusya için nelere mal olacağını anlamalıdır. Ben Rusya'nın Ukrayna'ya müdahalesini gerçekçi bulmuyorum. Çünkü Ukrayna olağandışı bir ülkedir.
Ukrayna güçlü bir ülkedir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'de Ukrayna'daydı. Sayın İlham Aliyev'le konuşacağım. Artık savaşı siyaset tarihinden silip atmalıyız. 'Bir ülkenin topraklarını zapt ettim, aldım' düşüncesiyle işler yürümez. Örneğin, Ukrayna'da Rusya ne yaptı, Kırımı aldı. Kırım'ın işgaline karşı olduğumuz her seferinde Sayın Putin'e söylüyorum…
Erdoğan'ın bu açıklamasını tahlil ettiğimizde, Türkiye'nin Kırım'ın ilhakı ve Ukrayna'nın egemenliği ve toprak bütünlüğünden taviz vermeksizin Rusya ve Ukrayna arasında arabulucu olabileceğini görebiliriz.
Her şeyden önce Erdoğan dünyadaki ve Rusya'daki mevcut duruma vurgu yaparak, Rusya'ya karşı NATO/ABD ikilisinin şemsiyesi altında Batı dünyasının Ukrayna'yı "tampon bölge" olarak kullanarak Rusya'yı zayıflatma amacı güttüğüne işaret etti.
Erdoğan'ın bu vurgusunun ardından "Ben Rusya'nın Ukrayna'ya müdahalesini gerçekçi olduğunu görmüyorum" şeklindeki ifadesi bir önceki cümleden yola çıkarak Türkiye'nin bir savaştan yana olmadığı şeklinde yorumlanabilir.
Yine Erdoğan'ın Rusya'ya karşı Ukrayna üzerinden bir Batı cephesinin oluştuğuna işaret etmesi ve Kırım'ın ilhakını tanımadığını yeniden ifade etmesi Türkiye'nin muhtemel bir savaşta Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve egemenliği çerçevesinde bir arabulucu devlet pozisyonunda olacağını açık biçimde göstermektedir.
Bunlara ek olarak Erdoğan açıklamasında Rusya-Ukrayna gerginliğini Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'le görüşeceğini belirtmesi ve ardından İlham Aliyev'in Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i arayarak Rusya-Ukrayna gerginliğini müzakere etmesi tesadüf değildi.
Buradan hareketle İlham Aliyev'in 14 Ocak Ukrayna ziyaretini ve Erdoğan'ın açıklamalarını Azerbaycan-Türkiye-Rusya-Ukrayna bileşenlerinin terkip hissesi olarak görmek gerekir.
Bunlara ek olarak 19 Ocak 2022 tarihinde Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın yaptığı açıklamalar da dikkate değerdi.
Kalın açıklamasında Rusya-Ukrayna arasında Türkiye'nin arabulucu olabileceğini ifade etmesi ve mevcut kriz çözülse bile ileride yeni gerilimler, geleneksel savaş şeklinde olmasa bile sahada hareketlilikler, hamleler veya değişik tehdit değerlendirmeleri olacağı konusunda uyarı da bulundu.
Ayrıca Kalın, Türkiye'nin Ukrayna'da veya Rusya ile Ukrayna arasında herhangi bir askeri harekât, çatışma ve savaş istemediğini ve ayrıca Türkiye'nin Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü, siyasal egemenliğini ve sosyal bütünlüğünü tam olarak desteklediğini ifade etti.
Kalın'ın açıklamalarından hareketle Rusya- Ukrayna arasında en ideal arabulucu olarak Türkiye'nin olduğunu, ancak bununla birlikte Rusya-Ukrayna arasındaki arabuluculuğun sorunu sadece erteleme işlevi göreceği, ileride yeniden ve farklı motiflerde Rusya-Ukrayna gerginliğinin patlak verebileceğine işaret ettiğini görmekteyiz.
Zira ne Rusya, NATO'nun Doğu Avrupa'ya doğru genişlemesini kabul edecektir ne de Ukrayna, Kırım ve Donbas'ın işgalini kabullenecektir.
Peki, Türkiye, Azerbaycan üzerinden bir arabulucu rolünü oynayabilir mi?
Bu soruya cevaplamak adına İlham Aliyev'in Ukrayna ziyareti kapsamında yukarıda aktardıklarımız ve Erdoğan'ın İlham Aliyev'den Putin'i aramasını istemesini birlikte değerlendirmek yerinde olacaktır.
Her şeyden önce Azerbaycan, Ukrayna ve Rusya gibi eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerine üye olan ülkelerden biridir. Bu bağlamda Sovyet siyaset sisteminde var olan "jargona" hâkimdir. Bunun farkında olan Türkiye de Aliyev'den böyle bir talepte bulunmuştur.
Diğer bir ifadeyle Türkiye, Rusya ve Ukrayna'nın istek ve endişelerini anlayabilecek tek ülke olarak Azerbaycan'ı görmektedir. Ayrıca eski Sovyet ülkeleri arasında sadece Azerbaycan, Ukrayna ve Rusya arasında tarafsız olabilecek tek ülkedir.
Zira Azerbaycan, Belarus, Kırgızistan, Tacikistan ve Kırgızistan gibi Rusya önderliğindeki Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) üye değildir. Bu da Azerbaycan'ı muhtemel bir savaşta Rusya'ya askeri yardım yükümlülüğünden muaf tutmaktadır.
Türkiye'nin arabulucu olabilme durumu bakımından dikkat etmemiz gereken husus Rusya ve Türkiye arasındaki iktisadi ilişkilerin yoğunluğudur. Örneğin Rusya ile Türkiye arasındaki ticaret cirosu, 2021 yılını ocak-nisan aylarında yıllık bazda 22,5 büyüyerek 9 milyar 127 milyon dolara ulaştı.
Bu oran bile iktisadi olarak iki devletin birbirine ne kadar ihtiyacı olduğunu göstermektedir. Ayrıca Türkiye'nin Amerika Birleşik Devletleri'nden (ABD) F-35 savaş uçağını alma aşmasında ABD'nin temelsiz gerekçelerle sorun çıkarması, bunun üzerine Rusya'dan hava savunma sistemi olan S-400 alması Türkiye'nin güvenlik kaygılarından dolayı da Rusya'nın gerekli bir partner olduğunu göstermektedir.
Aynı şekilde, Rusya da muhtemel bir savaşta Türkiye'nin Batı'nın yanında olmayacağını bilmektedir. Bu da Türkiye'yi güvenilir bir arabulucu olarak öne çıkarmaktadır.
Nitekim Azerbaycan ve Türkiye, Rusya-Ukrayna arasındaki muhtemel bir savaşın gerçekte Rusya-Ukrayna savaşı değil, Rusya-Ukrayna/NATO-ABD arasında gerçekleşecek bir savaş olduğunun farkındadır ve bu savaşta Ukrayna'nın Rusya-NATO/ABD arasında tampon bölge olacağını da bilmektedir.
Buradan hareketle Azerbaycan ve Türkiye, yeni bir savaşın Ukrayna'nın daha çok toprak kaybetmesine neden olacağını anlamakta ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü bu bağlamda destekleyerek tarafları yeni bir savaştan kaçındırmaya amaçlamaktadır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish