"Örtülü faiz"den sonra "hibe" tartışması… Altuğ: Faiz lobisine tarihin en büyük kıyağı yapıldı

Türkiye'de, günlerdir sürdürülen "örtülü faiz" tartışması şimdi de "hibe" üzerinden devam ediyor. Ekonomist ve ilahiyatçılara göre uygulama, "Faizdir. Üstelik bonusu ve promosyonu da var"

“Örtülü faiz”den sonra “hibe” tartışması yapılıyor / Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 Aralık'taki açıklamalarıyla hayata geçirilen "kur korumalı TL vadeli mevduat"ın örtülü faiz olup olmadığı tartışılıyordu. 

Yapılanın gizli faiz artırımı olduğu ifade edilirken devreye Yeni Şafak yazarı Prof. Dr. Hayrettin Karaman girdi. 

İlahiyatçı Karaman, "kur korumalı TL vadeli mevduat", "bazı hocalar, devletin ödemesinin faiz olduğu kanaatindeler. Ben bu kanaatte değilim, 'devletin ödemesi hibedir' diyorum" ifadelerini kullanarak yapılanın "örtülü faiz" olmadığını savundu. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Cumhurbaşkanı Erdoğan da faize karşı duruşunu uygulamaya konulan modele rağmen "Küresel ekonomik sömürü düzenin kalbinde ne var, faiz var. Faiz düzeni zulüm düzenidir. Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar, biz de bu düzene savaş açtık. 19 yıldır bunlarla savaş halindeyim. Hiçbir zaman da bu can bu tende olduğu sürece faizcilere hiçbir zaman yürüyün diyemem, onların ne yanında ne arkasında yer alamam. Çünkü bizim inandığımız bu noktada değerler silsilesi içerisinde faizin yeri yok" diyerek ortaya koydu. 

Erdoğan, yüksek faizden şikayet ediyor. Kendisine destek veren ilahiyatçıların ise yapılanın "faiz" olmadığına ilişkin fetvaları kafaları karıştı. 

Toplumun bir kısmı, "Madem, vadeli hesaplar için verilen yüzde 14 fark faiz değil, o zaman neden kur korumalı TL vadeli mevduat hesabı devreye konuldu" diye sordu.

Peki gerçekten "kur korumalı TL vadeli mevduat" kapsamında parasını değerlendirmek isteyene verilen fark faiz değil mi? 

Hayrettin Karaman gibi düşünmeyen çok kişi var. Onlara göre yapılan kesinlikle "gizli faiz" uygulaması. 

Üstelik parasını bankalardaki vadeli hesaplara yatırarak faiz alacak kişilerin olası kayıplara uğramaları bile engellenmiş oluyor. 

Yani verilen yüzde 14'luk faiz az görüldüğü için onlara fark ödenecek. 

Yani faizle dolar arasındaki fark, faiz lehine ayarlanmış oldu. 

Ancak, iktidar mensupları ve destek veren ilahiyatçılar, aksini savunuyor. 

İlahiyatçı ve ekonomistler konuyu Independent Türkçe'ye değerlendirdi.

"Modern devletler din kurallarıyla yönetilemez"

Bu hususta itirazı olan insanlardan biri eski Ekonomi Bakanı Ufuk Söylemez.

 

Ufuk Söylemez
Ufuk Söylemez / Fotoğraf: Twitter

 

Eski Bakan Söylemez, Türk Lirası'nın dövize endekslemenin örtülü faiz olduğu görüşünde.

Yapılan işi "kısa vadeli bir kurnazlık" olarak niteleyen Söylemez, "Kurnazlıktır ama akıllı bir iş değildir" dedi.

Akıl ile kurnazlık arasında çok ciddi farklılıklar olduğuna değinen Söylemez, "Ülke ekonomisine kalıcı, yapısal önlem sağlayacak bir istikrar programı ortaya koymadan sadece dövizin görünümüyle oynamak, hazineyi sınırsız ve limitsiz büyük bir kur farkı riski ile karşı karşıya bırakmak akılsız bir politikadır. Ama döviz kurlarında geçici ve yalancı bir bahar yaşatmak açısından da kurnazca bir iştir" diye konuştu. 

Söylemez'e göre yapılanların altında erken seçime hazırlanma niyeti var. Asgari ücretliye, emekliye ve memura yüzde 50'nin üzerinde zam verme suretiyle bir bahar havası yaratılarak erken seçime hazırlık yapılıyor. 

Söz konusu politikanın sürdürülemeyeceğini ve yapılanın örtülü faiz artırımı olduğunu dile getiren Söylemez, düzenlemenin hazineyi sınırsız ve limitsiz açık pozisyonlu bir kur riskine soktuğunu belirterek, devamında şunları kaydetti:

"Türkiye geçmişte Dövize Çevrilebilir Mevduatlar'da (DÇM) aynı sıkıntıyı yaşamış ve ağır bedel ödemiştir. Risk artarak devam ediyor. Ülkenin ekonomi politikasını ilahiyat hocalarından alınan fetvalarla yönetiyorlar. Orta Çağ'da yaşamıyoruz. Modern devletler din kurallarıyla yönetilemez. Bu bizim anayasamıza da aykırıdır. Nas ve hibe gibi tartışmalar tamamen kafa bulandırmaya yönelik saçma sapan konuşmalardır. Maalesef ehil olmayan politikalarla ülkeyi bir belirsizliğe doğru götürüyorlar."

"Bu faiz lobisine yapılan en büyük ve tarihi bir kıyaktır"

54. Refah Yol Hükümeti'nde merhum Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın Ekonomi Başdanışmanı Prof. Dr. Osman Altuğ, yapılanın faiz lobisine en büyük ve tarihi bir kıyak olduğunu söyledi.

 

Osman Altuğ
Osman Altuğ / Fotoğraf: Twitter

 

Hibe tanımına karşı çıkan Prof. Dr. Altuğ, "Bu faizdir. Bu faizin bonusu, promosyonudur" ifadelerini kullandı. 

İktidarın "Paranı dövize yatırma, TL'ye yatır ben sana farkını vereyim" dediğini hatırlatan Altuğ, "Bu nasıl hibe oluyor? Hibeyi çoluğuna, çocuğuna, eş dostuna yaparsın. Bu bedelsiz verilen bir değildir ki. Ayrıca para yatırırsan bu sözde hibeyi alıyorsun, yatırmasan alamıyorsun. Buna hibe demek doğru değildir" yorumunda bulundu.

Sistemin tutmayacağını, sadece günü kurtarmak için yapılmış bir uygulama olduğunu vurgulayan Altuğ, modelin ekonomik yönden bir karşılığının olmadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir kere enflasyon durması veya düşmesi üretime bağlı. Üretim ne kadar çok artar, tüketim azalırsa ve tasarruf edersek ülke o zaman kalkınmış olur. Maalesef şimdi ürettiğimizden çok daha fazlasını tüketiyoruz. Bunun için enflasyon oluyor. Dolayısıyla ben sistemin tutmayacağını düşünüyorum. Bu iş biraz da Nasreddin Hoca'nın işine benzemeye başladı. Yapılan faiz lobisine yapılan en büyük ve tarihi bir kıyaktır. Sadece günü kurtarmak için yapılmış bir uygulama olduğunu düşünüyorum."

"Yapılan sadece faize kılıf bulmaktır"

İlahiyatçı Prof. Dr. İsrafil Balcı da yapılan düzenlemenin bir çeşit örtülü faiz olduğu dile getirdi.

Kim kime, kimin parasını nasıl hibe ediyor? sorusunun sorulmasını gerektiğini aktaran Prof. Dr. Balcı, "Oysa hibe kişinin kendi gönlünden koparak Allah rızası için verdiği karşılıksız yardımdır. Bunun hibe olarak değerlendirilmesi mümkün değildir" dedi.

 

İsrafil Balcı
İsrafil Balcı / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Prof. Dr. Balcı, "Hibe demek kesinlikle doğru değildir, sadece faize kılıf bulmaktır. Bunun adı bal gibi de faizdir. Faize hibe demek tevilin amuda kalkması demektir. Olur da bu kadar tevil hiç olmamalıydı. Bu korkunç bir şey. Tartışmasız bal gibi faizdir. Hibe tanımlamasına da kesinlikle katılmıyorum" dedi ve ekledi:

"Beytülmal söz konusu olduğu zaman kamu adına herhangi birisine paye verilmez. Adaleti ile sevdiğimiz Hz. Ömer'in günümüzü anlatan bir olayı anlatmak isterim. Ebu Süfyan'ın eşi Hind boşandıktan sonra ticarete atıldı. Daha önce ticaret yapardı. Boşandıktan sonra hazineden borç alıyor. Ticaret yapıyor ama yaptığı alışverişte zarar ediyor. Hz. Ömer'den zarar ettiğini ve parayı almamasını talep ediyor. Hz. Ömer de ‘şayet para benim olsa hibe ederdim ama bu Müslümanların malıdır ve kesinlikle ödemem gerekiyor. Git eski kocandan iste veya başka yerden bul' diyor. Hatta Hind'in parasından Ebu Süfyan'ı mesul tutar. Çünkü beytülmaldir." 

Balcı, ilahiyatçı Karaman'ın "Devletin verdiği faiz değil, hibedir" sözlerini ise şöyle değerlendirdi:

"Hayrettin Hoca'nın şartlara göre konuştuğunu düşünüyorum. İktidara yakın durarak onları incitmemek için bir anlamda durum ve şartlara göre yorum yapıyor. Yıllarca İslam hukuku adı altında bu konuları ele almış birisinin bu meseleleri bilmemesi mümkün değil. Hoca yorumlarıyla iktidarı küstürmemeye çalışıyor denilebilir."

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU