İYİ Parti Grup Başkanvekili Dervişoğlu: Kürt sorunu tanımlamasına katılmıyorum, ana dilde eğitim talebi müzakere edilemez

İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, Independent Türkçe'nin sorularını yanıtladı

İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu / Fotoğraf: Independent Türkçe

Kamuoyu araştırma şirketlerinin yayınladıkları anketlere göre, Cumhur İttifakı'nda oy kaybı söz konusu. Millet İttifakı ise yükselişte. Araştırma şirketlerinin verileri, özellikle İYİ Parti'nin 2018'deki genel seçimlere ve 2019'daki yerel seçimlere göre oyunu arttırdığını gösteriyor.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in "Ben Başbakanlığa talibim" çıkışı da siyasetin son dönemdeki en net çıkışlarından biri oldu.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kürt sorunun çözümüne ilişkin yaptığı açıklamadan sonra, İYİ Parti'den mikrofon uzatılan ilk isim ise Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu oldu.

Millet İttifakı bileşenlerinin siyaset yapma tarzı göz önünde bulundurulduğunda, Kılıçdaroğlu'nun çözüm süreciyle ilgili çıkışı, CHP ve İYİ Parti arasında çatlak beklentisi yarattı ama Dervişoğlu'nun, "HDP'nin TBMM Başkanvekili var ve Genel Kurul'u yönetiyor. Meşruiyet sorunu yoktur" açıklaması, beklentileri boşa çıkardı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kulisinde buluştuğumuz Müsavat Dervişoğlu, İYİ Parti'nin HDP'yle ilgili tartışmaların içine çekilmeye çalışıldığını belirtiyor.

Kürt sorunun olmadığını ve ana dilde eğitim talebinin İYİ Parti tarafından kabul edilemeyeceğini de ifade eden Dervişoğlu'nun, parti içindeki ayrışmalardan sonra oylarının yükseldiğine yönelik bir tespiti de var.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu'nun Independent Türkçe'nin sorularına yanıtları şöyle:

"Genel Başkanımız hamasetten uzak bir dil kullanıyor"

- Siyasette kutuplaştırıcı dile yönelik rahatsızlıklar dile getiriliyor. Cumhur İttifakı da Millet İttifakı da benzer tonda çıkışlar yapabiliyor. Millet İttifakı'nın siyaset yapma tarzı mı değişti?

Biz dilimizi değiştirmedik. Sadece isnat ve iftira söz konusu olduğu zaman biz de doğal olarak görüşlerimizi sergiliyoruz. Bu sebeple Cumhur İttifakı'na benzer bir kutuplaştırıcı dilin tarafı ve taraftarı değiliz. İYİ Parti kurulduğu günden itibaren Türk siyasetine hakim olan o kutuplaştırıcı dil yerine uzlaştırıcı bir dil kullanıyor. Sayın genel başkanımız başta olmak üzere neredeyse söz hakkı bulunan bütün hatiplerimiz hakaret, hamaset ve husumetten uzak bir siyasi dilin temsilcisi olmaya özen gösteriyorlar.

"Bahçeli, Akşener'e 'Eve dön, siyasetten uzak kal' dedi"

- Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İYİ Parti'ye yönelik bir 'geri dönüş' çağrısı vardı. Ayrıca İYİ Parti'ye Cumhur İttifakı'yla birlikte hareket etmesi yönünde tekliflerin olduğu da iddia edildi. Şimdi süreç nasıl ilerliyor? Cumhur İttifakı'ndan İYİ Parti'ye doğrudan ya da dolaylı bir teklif geldi mi?

Sayın Bahçeli'nin söylediklerini düşündüğünüz gibi yorumlamıyorum. Sayın Bahçeli o ifadeleri kullanırken genel başkanımıza atfen 'yuvanıza dönün' demedi. 'Evinize dönün' dedi. Onun arkasındaki şey bence siyaseti bırakın, siyasetten uzak kalın temennisi yatıyor. Dolayısı ile MHP'den herhangi bir davet almış gibi görmüyoruz biz kendimizi.

- AKP bir temas kuruyor mu İYİ Parti ile?

Yok. O zaman İYİ Parti'yi neden kurduğumuzun gerekçeleri ortadan kalkmış olur. Yani bize karşı bu zamana kadar olmadığı gibi farklı bir sert bir dil kullanıyorlar. O da İYİ Parti'nin yükselmesinden rahatsız oldukları sonucu çıkarıyor.

"Kürt sorunu tanımlamasına kesinlikle katılmıyorum"

- Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Çözüm sürecinin muhatabı HDP'dir' çıkışı tartışma yarattı. İYİ Parti kanadından da ilk siz açıklama yaptınız. Siz önümüzdeki seçimde olası bir iktidar değişikliğinden sonra, Millet İttifakı'nın bir bileşeni olarak bir çözüm sürecini destekleyecek misiniz? Sizin girdiğiniz sadece bir meşruiyet tartışması mıydı?

Bana Kürt meselesi tanımlamasına ait bir soru yöneltilmedi. HDP'nin hukuki meşruiyeti ile alakalı bir soru soruldu. Hem HDP ile hem PKK ile alakalı geçmişte söylediğim bir sürü söz, yaptığım bir sürü açıklama var. Dolayısı ile hepsinin bir bütün içinde değerlendirileceğini düşünerek HDP'nin hukuki statüsüne söyledim. Onda da HDP meşrudur cümlesini kullanmadım. Açıkça, HDP'nin TBMM'de bir başkanvekili olduğunu, bu riyasete itiraz eden olmadığına göre soruya verilecek en güzel cevaptır bu dedim. Onun dışında bu zamana kadar HDP ile ilgili ne söylediysem geçerlidir. Ayrıca benim HDP ile iltisaklandırılmam da mümkün değildir. Türk milliyetçiliği geleneği ile yetişmiş biriyim. Müktesebatım ve siyasi mazim bellidir. Dolayısı ile bu alanda bana yapılan saldırılara ancak tebessüm ederim. Ben kalkanı olan bir adamım bu konuda, çok rahatım yani. Ama şunu da söylüyorum yani açık ve net olarak, Kürt sorunu ya da Kürt meselesi tanımlamasına kesinlikle katılmıyorum.
 

IMG-20211007-WA0052.jpg
İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu / Fotoğraf: Independent Türkçe


"Ana dilde eğitim talebi mazur görülemez"

- Cumhurbaşkanı 'Biz bu sorunu çözdük bitti' dedi. Bir sorunun olduğu devletin en yetkili ağzınca dile getirildi ve çözüldüğü söylendi. Sizce bir sorun var mı ve çözüldü mü?

Sayın Cumhurbaşkanı açık bir biçimde böyle bir sorunun olduğunu ve onun tarafından çözüldüğünü söyledi. Dolayısı ile Sayın Cumhurbaşkanı'nın da bu konu ile alakalı tespitlerinin bu konu ile alakalı resmi görüşle benzerlik arz etmediğini görüyoruz. Bana göre Türkiye 40 yıldan beri elbette ki sorunları olan kesimler vardır Türkiye'de. Türk'ün Kürt'ün de sorunu var, Türkmen'in de var sorunu. Ayrıca Türkiye'nin her yerindeki sorunlar şimdi birbiri ile benzerlik ifade ediyor yani Tekirdağ'daki insanın da var. Bunu bana sorduklarında bir bölgeye mahsus olarak böyle bir soru ifade etmeyin diyorum.

- Mesela ana dilde eğitim gibi bir talep var…

Anayasa'nın ilk 4 maddesi, ana dilde eğitim, kurucu ortaklık, yerel özerklik gibi taleplerin hiçbirisi bizim tarafımızdan makul karşılanmaz ve müzakere edilmez. Ve ayrıca da mazur dahi görülemez.

- Bu sözünüz İYİ Parti açısından bağlayıcı mıdır?

Ben İYİ Parti'nin grup başkanvekiliyim. Söylediklerim elbette ki kimileri tarafından tartışılabilir. Benim söylediğim aynı zamanda taşıdığım sıfattan kaynaklı olarak resmi görüştür.

"HDP, Cumhurbaşkanlığı seçimini etkileyecek bir siyasi aktör değil"

- 2019 yerel seçimlerinde HDP, Millet İttifakı'nın lehine aday çıkarmadı. Ama Millet İttifakı'nın ortağı olmadı. Yeni seçim sürecinde de bir birlikteliğin olmayacağı ifade ediliyor. Ama Cumhurbaşkanlığı seçimleri 2. tura kalırsa HDP ve Millet İttifakı birlikteliği olası. Siz İyi Parti olarak HDP'nin adayı ikinci tura kalırsa oy verecek misiniz?

Bu bir varsayım. Olması da mümkün değil. Ayrıca dediğim gibi müktesebatım bellidir. Sürekli içinde HDP olan bir tartışmanın içine çekilmek isteniyoruz. Aslında bu bize karşı yöneltilmiş haksızlık. Bizim HDP'ye bakışımız belli. HDP'nin yerel seçimlere katkısı İstanbul seçimlerinde kendini göstermiştir iddiası var. İstanbul'da 1. turda, ilk seçimde Ekrem İmamoğlu'nun AKP adayına attığı fark ya da sağladığı üstünlük 13 bindir. Daha sonra seçim tekrarlanınca biliyorsunuz ki bu fark 800 bine kadar yükselmiştir. Eğer HDP, CHP'yi desteklemiş ise, o birinci turda da desteklemiştir. Doğru değil mi? Yani 13 bin farkın olduğu seçimde de desteklemiştir. Fakat ikinci seçimde fark 800 bine çıkınca bunun değişik bir biçimde analiz edilmesi de icap ediyor. Dolayısı ile ben Cumhurbaşkanlığı seçiminde HDP'yi süreci etkileyecek bir siyasi aktör olarak görmüyorum. Asıl süreci etkileyecek olan kesim AKP ile MHP'ye oy vermekten vazgeçen seçmen kitlesidir. O sebeple HDP'yi sürekli bizim tarafımızdan tartışılabilen, sürekli acaba ne yapacaktır sorularına cevap arayan bir noktaya taşımamak lazım diye düşünüyorum.

"AKP'nin, MHP'nin oyu düşüyor, CHP'nin oyu yerinde duruyor, İYİ Parti yükseliyor"

- Kamuoyu araştırma şirketlerinin verilerine göre AK Parti'nin oyu düşüşte. Size göre AK Parti'den ayrıldığı belirtilen seçmenin yeni adresi neresi olacak?

Kamuoyu araştırmalarına baktığımızda CHP'nin oyu yerinde duruyor. AKP ile MHP görüldüğü gibi oy kaybediyor. Oyları yükselen tek bir siyasi parti var o da İYİ Parti. Kendi partisinden vazgeçen seçmenin gideceği adres de bu şekilde ortaya çıkıyor. İYİ Parti'nin siyasette kullandığı muhalefet dili, milletimizin beklentisini karşılıyor. Bizi diğer siyasi partilerden farklı olarak önemsemelerinin sebebi bu. Elbette ki Sayın Genel Başkanımızın performansları ve konuşmaları parti sözcülerimizin konuşmaları bunu etkiliyor. İYİ Parti Türkiye'de güvenin merkezini oluşturuyor. Dolayısı ile millet güven duyacak siyasi liman arıyor şu anda. O limanı da İYİ Parti olarak görüyorum. Biz İYİ Parti olarak Sayın Genel Başkanımızın önderliğinde Türk siyasetinde merkezi yeniden inşa etmeye çalışıyoruz. Bu çalışmalarımızda millet meclisinde karşılık buluyor.

"Ayrışmalardan sonra İYİ Parti'nin oyu büyüyorsa..."

- İYİ Parti'de irili ufaklı bazı ayrışmalar yaşandı. O ayrışmalardan sonra parti, siyasette merkeze daha çok yaklaştığı gözlemleniyor. Partideki ayrılıklar, İYİ Parti açısından bir avantaj mı yarattı?

Avantaj yarattı dediğim zaman ayrışmayı teşvik eden bir dil kullanmış olurum. Ama bu ayrışmalardan sonra İYİ Parti'nin oyu büyüyorsa, İYİ Parti de büyümeye devam ediyorsa, Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener'e duyulan güven artıyorsa sorunun içinde cevabı vardır diyebiliriz yani.

- Hayırlı oldu mu diyorsunuz?

Yok hayır öyle bir şey demedim. Sorunun içinde cevabı var diyorum

"Biz de Cumhur İttifakı'nın başbakan adayını bilmiyoruz"

- Sayın Akşener Başbakanlığa talip olduğunu söyledi. Ama öncesinde Millet İttifakı'nın bir cumhurbaşkanı adayı belirleyip seçim kazanması gerekiyor. Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı sizin gözünüzde nasıl bir profil olmalı?

Onu genel başkanımız öncelikleri yönünde açıkladı. Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu şeyin aslında sistem değişikliği olduğunu söyledi. Sistem değişikliğini önceleyen ve Türkiye'yi Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden, iyileştirilmiş güçlendirilmiş demokratik parlamenter sisteme taşıyacak nitelikte bir kişi olacak. Ayrıca kazanacak bir kişi olacak. Dolayısı ile benim de birtakım meraklarım var. Yani siyasette merak edilebilir siyasetçi merak edebilir, gazeteci merak edebilir, sorularına cevap arayabilir. Şimdi işte adayınızı açıklayın deniyor. Niye bu kadar merak ediliyor bilmiyorum. Biz de Cumhur İttifakı'nın başbakan adayını bilmiyoruz. Ya da işte kabinelerinde hangi bakanlar olacak bilmiyoruz. Bu siyasette merak elbette ki tamam, olabilir. Ama bu merakın zamanı geldiğince giderileceği ve bu konularla ilgili açıklama yapılacağı da yerinde görmek lazım.

Sayın Cumhurbaşkanı, 'Korkudan adaylarını bile açıklayamıyorlar' diyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanı, siyasi rakiplerinin aday açıklamadan, adaylarını açıklamaktan korkar bir biçimde tanımlanması Sayın Cumhurbaşkanı'nın bilinçaltını da ortaya koyuyor. Ya öyle bir korku rejimi yaratmış ki zihninde zannediyor biz aday açıklamadan korkuyoruz. Bu üslubu Sayın Cumhurbaşkanı kendisine yakıştırabilir ama ben yadırgadığımı ifade etmek istiyorum.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU