Koala avcısı kartalların 25 milyon yıl önce Avustralya göklerinde süzüldüğü keşfedildi

Araştırmacılar, Archaehierax sylvestris'in, bugün yaşayan herhangi bir türün doğrudan atası olma ihtimalinin düşük olduğunu belirtiyor

Dünyanın en eski kartal benzeri yırtıcılarından biri olan Archaehierax sylvestris'in bir sanatçı tarafından yapılan rekonstrüksiyonu (Jacob Blokland)

Yeni bir araştırmada, Güney Avustralya'da yakın zamanda gün yüzüne çıkarılan 25 milyon yıllık fosilin, zamanın en büyük kartallarından birine, koalaları, keseli sıçanları ve diğer keseli hayvanları avlayan bir süper avcıya ait olduğu bulundu.

Historical Biology dergisinde yayımlanan araştırma, kıtadaki yırtıcı kuşların uzun evrimsel tarihine daha çok ışık tutuyor.

Avustralya'daki Flinders Üniversitesi paleontologlara göre Archaehierax sylvestris adı verilen tür, dünyadaki kartal benzeri en eski yırtıcılardan biri.

Çalışmanın baş yazarı ve Flinders Üniversitesi'nde doktora adayı Ellen Mather, yapılan bir açıklamada, "Bu tür, kama kuyruklu kartaldan biraz daha küçük ve daha zayıftı ama o zaman diliminde Avustralya'da bilinen en büyük kartaldı" dedi.

Mather, "Ayak açıklığı yaklaşık 15 cm. uzunluğundaydı, bu da büyük bir avı kavrayabilmesine imkan tanıyordu. O zamanlar en büyük keseli yırtıcılar, küçük bir köpek veya büyükçe bir kedi kadardı, bu yüzden Archaehierax kesinlikle tüneklerin hakimiydi" diye ekledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kartalların besin zincirinin tepesinde yer alsa da bilim insanları, sayılarının her zaman az olduğunu ve nadiren fosil olarak korunduğunu belirtiyor.

Flinders Üniversitesi'nden, çalışmanın ortak yazarı Doçent Trevor Worthy, "Bir kartal fosilinden tek bir kemik bile bulmak nadir bir şey. İskeletin çoğunu elde etmek, özellikle ne kadar eski olduğu düşünüldüğünde epey heyecan verici" dedi.

Bulgular bu eski yırtıcı kuşların, Avustralya'nın iç kısımlarının, sonradan ıssız ve kumluk bir çöl habitatına dönüşen ağaçlar ve yemyeşil ormanlarla kaplı olduğu dönemde, şimdi yitirilmiş bir ekosistemde yaşadıklarını gösteriyor.

Archaehierax, yemyeşil bir orman habitatında yaşamış olsa da araştırma, yırtıcının uçarken ve avlanırken ağaçlara ve dallara çarpmayı önlemek için adaptasyon geçirdiğini öne sürüyor.

Mather, "Fosil kemikleri, Archaehierax'ın kanatlarının, tıpkı bugünün ormanlarında yaşayan kartal türleri gibi, boyutuna göre kısa olduğunu gösteriyor. Buna karşılık bacakları nispeten uzundu ve bu da ona hatırı sayılır ölçüde bir erişim sağlıyordu" dedi.

Araştırmacı, "Bu özellikler bir araya geldiğinde, Archaehierax'ın çevik ama çok da hızlı uçmayan bir yırtıcı olduğuna işaret ediyor. Buna göre o, büyük olasılıkla bir pusu avcısıydı. Geç Oligosen döneminin en büyük karasal yırtıcılarından biriydi ve aşağı doğru süzülerek o dönemde yaşayan kuşların ve memelilerin üzerine çullanırdı" diye ekledi.

Çalışma, Archaehierax'ın söz konusu orman habitatında ağaçlardaki koalalara, keseli sıçanlara ve diğer hayvanlara baskın yapıp onları avladığını belirtiyor.

Bilim insanları, Archaehierax'ın taşradaki ücra ve büyük bir sığır çiftliğindeki sahada bulunan tüm türler içinde en iyi korunmuş fosillerden biri olduğunu ifade etti. Bu sahadaki ekip, yırtıcının 63 kemikten oluşan kısmi fosil iskeletini ortaya çıkardı.

Araştırmacılar, yeni türün kartal soy ağacının neresinde yer aldığını tespit etmeye çalıştıklarında ise modern şahinler ve kartallarda görülmeyen bir dizi özellik buldu.

Mather, "Archeierax'ın yaşayan hiçbir cins veya aileye ait olmadığını keşfettik. Görünüşe göre kartal ailesinin kendine özgü bir dalında yer alıyor" dedi.

Bugün yaşayan herhangi bir türün doğrudan atası olması pek olası değil.



*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/science

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU