Çocukken cinsel istismara uğrayanların dörtte üçü bunu sır olarak saklıyor

Dünya Sağlık Örgütü’nden yapılan açıklamada her 13 erkekten birinin ergenlik döneminden sonra istismara uğradığını ancak bunu söyleyemediği vurgulandı

Fotoğraf: Pexel

Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) ‘Çocuk İstismarı’ başlıklı raporu uluslararası toplumda tartışmaya neden oldu.. Araştırmalar ve çalışmalar, çocuklukta cinsel istismara uğrayanların dörtte üçünün bunu bildirmediğini, ömürleri boyunca sır olarak sakladığını ortaya koydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre WHO tarafından raporla ilgili yapılan açıklamada, yetişkinlerin neredeyse dörtte birinin çocuklukta fiziksel istismar yaşadığı, ayrıca her beş kadından ve 13 erkekten birinin de çocukken cinsel istismara uğradığı belirtildi. Birçok çocuğun bazen psikolojik istismar ve ihmal olarak adlandırılan duygusal istismara maruz kaldığı belirtildi.

Örgüt birçok ülkede veri eksikliği olduğuna dikkat çekti.

Yüzde 30'u tekrar tacize uğruyor

Dammam'daki Irada Kompleksi'ndeki sivil ve cezai psikolojik komitenin başkanı olan Psikiyatrist Velid el-Mulhim, çocukluklarında istismara uğrayanların depresyon, yeme bozukluğu ve cinsel sorunlar gibi psikolojik bozukluklara karşı yaşıtlarından daha savunmasız olduklarını söyledi. Söz konusu kimselerin yüzde 30'unun tekrar istismara uğradığını, bu durumun da onları ciddi fiziksel yaralanmalara, psikolojik, duygusal ve fiziksel gelişimde gecikmelere karşı savunmasız hale getirdiğini vurguladı. Muhlim ayrıca depresyon ve anksiyete gibi psikolojik bozuklukların yanı sıra davranışsal sapmalara da maruz kaldıklarını kaydetti.

Psikiyatrist Velid el-Mulhim, cinsel istismara uğrayan çocuklara ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bazıları gelecekte, kendileri de çocuklara cinsel istismarda bulunuyor. Bu duruma ferdi ilişkilerde ve cinsel yaşamda zorluklar eşlik ediyor. Bazılarının maruz kaldıkları cinsel istismara tepkisi zarar görme korkusundan kaynaklanıyor. Çocukluğunda istismara uğramalarına rağmen acı verici duygularının ve anılarının üstesinden gelebilen ve psikolojik rahatsızlıkları veya kişisel güçlükleri olmadan yaşayabilenler var. Bütün bunlar bireyin kendi içindeki sebeplerden kaynaklanıyor. Yani çocuk istismarının ortaya çıkması, gelecekte psikolojik zorluklara yol açacağı anlamına gelmeyebilir.”

Ev içi şiddet

Mulhim şiddeti, çoğu fiziksel istismarın ana referansı olarak nitelendiren bir İngiliz araştırmasının sonuçlarına atıfta bulundu.

Buna göre Avrupa ülkelerinde yasaklanmış ve suç teşkil eden eylemlerden biri olmasına ve 1986 yılında İngiliz okullarında yasaklanmasına rağmen insanların yüzde 95'i hayatının belirli bir döneminde çocuğunu dövüyor. Yüzde 75'i ise son bir yıl içinde fiziksel şiddet uyguladı.

Mulhim, İngiltere'deki sosyal hizmet birimlerinin istismara uğrayanların sayısına ilişkin yürüttüğü tahmine dair şunları söyledi:

“Dört yaşından küçük her bin çocuk için oran 4,2. Bu şiddet, kırık kemiklere, beyin içinde veya çevresinde kanamaya, iç yaralara veya hipnozla sonuçlanan yaralanmalara yol açıyor. Bu aşırı şiddete maruz kalanların toplamdaki oranı ise binde bir çocuk. Ancak çocukların büyük bir kısmı hastanelere veya sosyal hizmetlere ulaşamıyor.”

Velid el-Mulhim ayrıca çocukların şiddete maruz kalma nedenleri arasında bunun evde ya da okulda bir davranış biçimi olarak kabul edilmesi ve ebeveynlerin evlilik sorunlarının yanı sıra iletişim yöntemi olduğuna dikkat çekti. Bu durumun ebeveynlerin düşünce tarzı ve deneyim düzeylerine ek olarak, sinirlilik, dürtüsellik veya ebeveynlerin kendilerinin çocukluklarında fiziksel şiddet mağduru olmaları gibi kişilik özelliklerinden kaynaklandığını vurguladı.

Çocukların ihmal edilmesinin özellikle yoksulluk kesimlerdeki çocuklar için psikolojik ve sosyal destek eksikliğinin yanı sıra fiziksel gelişiminde gecikmeye neden olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Çocuk istismarı kurbanları

Psikiyatrist Abdullah el-Medyan da ABD Ulusal Adalet Enstitüsü'nün araştırmasının sonuçlarına dikkat çektiği açıklamasında çocuk istismarı konusundaki rehavete karşı uyarıda bulundu. Ayrıca çocuk istismarı ve ihmali mağdurlarının antisosyal davranışlar geliştirme ve başkalarıyla bağ kuramama olasılıklarının daha yüksek olduğunu belirtti.

Medyan ayrıca yaptığı çalışmalardan birinde çocuk istismarının erkekler ve kadınlarda farklı şekilde etkiler gösterdiğini, kadın davranışlarının daha çok içsel olarak etkilendiğini ve bunun endişe veya izolasyona yol açabileceğini gösterdiğini söyledi. Erkeklerin ise zorbalık veya saldırganlık gibi dışsal davranışlarda bulunduğunu kaydetti. Ayrıca istismar mağduru çocukların bazılarında, bilişsel becerilerde ve bilişsel yeteneklerde eksiklikler olduğunu, bunun da öğrenme güçlükleri, sosyal beceriler ve sınırlı ilişkiler ile sonuçlandığını gösterdiğini kaydetti.

Medyan, yaşam boyu süren fiziksel ve psikolojik hastalıkların belirmesini, eşlik eden sağlık sorunlarının ortaya çıkmasıyla ilişkilendirdi. Bu durumun da yardım ve tedavi almayanlarda görüldüğünü söyledi.

Medyan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ne yazık ki şiddete maruz kalan çocukların yetişkinlik dönemlerinde kendilerinin şiddetin sosyal ilişkilerin ve etkileşimlerin normal bir parçası olduğu fikrini kabul etme olasılıkları daha yüksek olabilir."

Karmaşık çalışmalar

Medyan, çocuk istismarını ülkeler ve araştırma yöntemleri bazında ele almanın zor olduğu konusunda Dünya Sağlık Örgütü ile aynı fikirde. Çocuk istismarı araştırma ve tahminlerindeki tutarsızlığın önemli bir nedeninin de kullanılan farklı tanımlar olduğu görüşünde.

Medyan “Çocuk istismarından bahsettiğimizde bu sadece fiziksel, sözlü veya cinsel şiddet anlamına gelmiyor. Çocukları ihmal etmek de zararlı, hatta şiddete eşdeğer olabilir” dedi.

Psikiyatrist, İngiliz İstatistik Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmaya dikkat çektiği açıklamasına şöyle devam etti:

“Her beş yetişkinden birinin ister duygusal ister fiziksel isterse cinsel açıdan olsun en az bir tür çocuk istismarı yaşadığı tahmin ediliyor.”

Medyan, British Institute'un birçok şiddet ve istismar vakasının kayıt altına alınmadığını veya bildirilmediğini, bu durumun da sorunun boyutunu belirlemeyi ve incelemeyi zorlaştırdığını ortaya koyduğuna dikkat çekti.

WHO’dan yapılan açıklamada ayrıca her yıl 15 yaş altı yaklaşık 41 bin çocuğun öldürüldüğü bilgisi paylaşıldı. Bu verinin sorunun gerçek boyutunu yansıtmadığı burgulanan açıklamada istismardan kaynaklanan çocuk ölümlerinin büyük bir kısmının düşme, yanma ve boğulma gibi nedenlere bağlı olduğu belirtildi.

‘Hayır’ ile reddetme

Suudi psikiyatrist, çocukların cinsel istismarını önlemeye yönelik programların, beden sahipliği, uygun ve uygunsuz biçimde dokunma arasındaki fark, istismar vakalarının tanınması, nasıl hayır denileceği ve istismarın güvenilir bir yetişkine nasıl anlatılacağının okullarda uygulanabilirliği hakkında yaptığı değerlendirme konunun bu alandaki programların içeriğine ve uygulandığı yere göre farklılık gösterdiğini vurguladı.

Medyan sözlerine şöyle devam etti:

"Bazen farklı şehirlerde verilen hizmetler ve içerikleri arasında bir tutarsızlık olduğunu görüyoruz. Ancak bunların önemli olduğu konusunda büyük bir görüş birliği var. Çocukların her türden şiddetin mağduru olmasını önlemek için farkındalık programları büyük önem arz ediyor. Ancak farkındalık programları da tek başına yeterli değil. Bu nedenle çocukları korumaya yönelik toplum hizmetinin hızlı müdahale programları, istismar veya tekrarından kaynaklanabilecek etkileri önemli ölçüde azaltmak için etkinleştirilmesi gerekiyor. İstismara uğrayan çocuklar nadiren yardım istiyor. Çünkü çoğu zaman ebeveynlerinden birinin şiddetine maruz kalıyor. Dolayısıyla onlara zarar verme korkusu ve ebeveynden çekinme baskın oluyor. Bu nedenle çocukların bilinçlendirilmesi ve istismar türlerinden birine maruz kaldıklarında yardım almanın önemini vurgulamak için okullarda bu tür programların yayılması oldukça önemli.”

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Esma Gül Kar

https://www.independentarabia.com/node/251411

DAHA FAZLA HABER OKU