Lübnan halkı son 50 yılın en büyük krizini yaşıyor

Lübnan’da eski nesiller savaş günlerinde dahi daha iyi yaşam koşullarının olduğunu ifade ediyor

Meryem Şahin (72) Lübnan tarihinde dört kriz yaşadı. Ama günümüzde yaşadığı ‘aşağılanma, baskı ve korkuyu’ yaşamadığını ifade ediyor. “Her şey boldu” diyen Şahin, savaş döneminde yalnızca bir kez ekmek sıkıntısı yaşadıklarını söyledi. Şahin ayrıca, bu durumun da kendisini ve komşularını buğday almaya, öğütmeye ve ekmek hazırlamaya yönlendirdiğini ifade etti.

Meryem Şahin, Lübnan’ın son altmış yılda yaşadığı krizleri mevcut krizle karşılaştıran Lübnanlılardan biri. Lübnan halkı, çözümler üzerindeki siyasi kapanış, satın alma gücünün kıtlığı, temel malzemelerin kesintiye uğraması, yüksek yaşam maliyetleri ve güvenlik gerilimleri ışığında muğlaklık ve belirsizlikle çevrili benzer bir kriz yaşamadı. Bu krizler geçmişte ara ara Lübnan’ı vursa da bugün olduğu gibi değildi.

Şahin, dün ve bugün arasında zamanın değiştiğini inkâr etmiyor. “İhtiyacımız olan her şey boldu” diyen Meryem Şahin, şu anda tanık oldukları düzeyde elektriğin kesilmediğini ve lambaları yakmak için gazyağının mevcut olduğunu dile getirdi. Krizler, kaymakamlar, ‘Beyrut kabadayıları’ gibi yerel unsurlar ve sivil toplum kuruluşları, savaşlar sırasında bunların sağlanmasında rol oynadı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“Durum daha iyiydi. Bir devlet vardı” diyen Selim Saad (68) ise şu anki durumun savaş günlerinde dahi Lübnan’da yaşanmadığını söyledi. İki yıllık savaşın kendilerini işlerinden uzak durmaya zorladığını açıklarken, ancak bu zorlu dönemin ardından geri döndüklerinde ‘devletin, işvereni 22 ay maaşlarının yarısını ödemeye zorladığını’ vurguladı. Selim, “Koronavirüs döneminde işveren bizi maaşlarımızdan mahrum etti ve şu an devlet bizi korumadığı için dava açamıyoruz” dedi.

Selim Saad, zayıflayanın yalnızca devlet olmadığını söylerken, “Savaş başladığında Beyrut’ta Korniş en-Nehr bölgesinde yaşıyorduk. Komşular birbirlerinden ayrılmıyordu. Haberler kesilirse karşılıklı bilgi alışverişi yapıyorduk. Birimizin derdi olsa bütün komşular milislerin karşısına çıkıyordu. Bugün ise insanlar krizden faydalanıyor. Örneğin karaborsada benzin satan birini, bugün 270 bin Lübnan lirası değerinde 10 litre galon almaya mecbur bıraktık” dedi. Resmi fiyat ise 20 litre için 75 bin lira. Bu durum, günümüzde insanların mevcut yardım ve mallar için savaşıyor olmasının yanı sıra en belirgin değişken. Bu, insanların mevcut mallar için savaşmayıp birbirlerine yardım etmeye özen gösterdikleri geçmişte tanık olunmayan bir şeydi.

Tony Yusuf, Lübnanlıların geçmişte bugün yaşadıkları kötü hayatı yaşamadıklarını, şu an krizlere uyum sağlayamadıklarını ve kabul edilebilir bir yaşam standardına alıştıklarını söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan Yusuf, “Şu an yaşamın gereklerini sağlamak ve bunlara sahip olabilmek açısından bir önceki dönemde elde edilen her türlü ayrıcalık ortadan kalktı” dedi.

Savaş döneminde Lübnanlılara verilen insani, sağlık ve eğitim desteği gibi çeşitli nedenlerin ışığında acı, bu boyuta ulaşmadı. Lübnanlılar, uluslararası kurumların o dönemde birçok şeyi telafi ettiğini söylerken, krizin ‘dış finansal kıtlık, Lübnan devletinin finansal yeteneklerinin tükenmesi ve iş dünyasındaki gerileme ışığında’ şu an daha zor olduğunu dile getirdi.

Lübnanlı Mikhail Hamati (72) başkent Beyrut’ta bulunan bir fırına gittiğinde uzun kuyruğu görünce şaşırdı ve ülkedeki akaryakıt, ilaç ve temel malzeme krizlerine atıfta bulunarak, “Ülkede hiçbir şey kalmadı” dedi.

AFP’ye göre, Lübnanlıların çoğu arabalarını hareket ettirecek yakıt bulamadığından, bugün Beyrut sokakları her zamankinden daha sakindi.

Haftalar önce başlayan yakıt krizi, Merkez Bankası’nın akaryakıt sübvansiyonların kaldırma kararını açıklamasıyla doruk noktasına ulaştı.

Her şey akaryakıtla ilgili olduğundan ve sübvansiyonların yükseltilmesi fiyatların önemli ölçüde artabileceği anlamına geldiğinden, bu duyuru halk arasında paniğe neden oldu.

Beyrut ve diğer bölgelerdeki bazı fırınlar kapılarını kapatırken, diğerleri gerekli dizel yakıt kıtlığı ışığında satış yapmaya çalışıyor.

2019 yazından bu yana Lübnan, Dünya Bankası’na göre 1850’den bu yana dünyada yaşanan en kötü ekonomik krizlerden birini yaşıyor.

Bankalar mevduatlara limit koyuyor, dövizler piyasada tükeniyor ve Lübnan yerel para birimi dolar karşısında değer kaybediyor.

Çöküş, ağırlıklı olarak elektrik gibi yıpranmış sektörleri vurdu. Özellikle sağlık sektörü, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) patlak vermesinden sonra tökezledi ve ardından yüzlerce doktor ve hemşire ülkeden göç etti.

Son olarak, zorunlu rezervin azalmasıyla birlikte mali bozulma ve ithalat kredisi açılamaması nedeniyle tıbbi ekipman ve ilaç sıkıntısı yaşanmaya başlandı.

Son iki gün boyunca ve sübvansiyonların kaldırılması ve yakıt kıtlığı hakkındaki haberlerin etkisiyle vatandaşlar ekmek bulmakta güçlük çekmeye başladı.

Fırın sahipleri, fırınlar ve değirmenleri çalıştırmak için yeterli mazotları olmaması halinde ekmek krizi yaşanabileceği konusunda haftalardır uyarıyor.

Fırıncılar Sendikası başkanı Ali İbrahim, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Fırınlar dizel yakıt sağlayamıyor. Bize dağıtılacak mı bilmiyoruz, hiç duymadık. Bize sadece endişe ve korku içinde geçireceğimiz iki gün yetecek kadar mazot veriyorlar. Fırın ve değirmenlere en az bir aylık süre için yeterli miktarda tedarik edilmesi gerekir” dedi.

Trablusşam’da ise birçok fırın kapılarını kapattı ve çalışan birkaç fırın ise büyük bir talep görüyor.

Trablusşam’ın en büyük fırınlarından birinde çalışanlardan biri, “Dükkanlara ekmek dağıtımına tayin koyduk ve şimdi daha önceki miktarın yarısından daha azını dağıtıyoruz” diyerek yaşadıkları süreci anlattı.

Beyrut’ta bir pastanede çalışan, kendisi ve beş çocuğu için yaşam mücadelesi veren Muhammed Abdulkadir (62), “Evin kirasını ödediğimizde geriye bir şey kalmıyor” dedi.

Artık meyve ve et alamadığını söyleyerek, “Kasabı uzaktan seyredip yoluma devam ediyorum” diyen Abdulkadir, “Dün soğan ve domatesin yanında kuru ekmek yedik” diye ekledi.

Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA), Lübnan nüfusunun yüzde 78’inin şu anda yoksulluk sınırının altında, yüzde 36’sının ise aşırı yoksulluk içinde yaşadığını tahmin ediyor.

Finansal çöküş yeni krizleri doğuruyor

2019'dan bu yana Lübnan, benzeri görülmemiş bir ekonomik ve finansal krize tanık oluyor. Dolarda likidite eksikliği ve çoğu sektörün çöküşüne yol açan ulusal para biriminin değerinde rekor düşüş yaşandı. Beyrut Amerikan Üniversitesi'ndeki Kriz Gözlemevi, "Lübnan'ın başarısız devletler arasında düşme tehlikesi gerçek oldu. Beş yılda 36 sıra geriledikten sonra ülke, 2021'de 179 ülke arasında en başarısız 34 ülke arasında yer alıyor" dedi.

Lübnan'da yakıt krizinin devam etmesi ve dizel yakıt yetersizliği çok sayıda hayati sektör için tehdit oluşturuyor. Özellikle de hastane ve fırınlar stoklarının tükenmek üzere olduğu konusunda uyarılarda bulundu. Bu durum, devletin elektriği karne ile dağıtmasıyla birlikte yüzlerce hastanın hayatını riske atıyor.

Lübnan'daki ilaç sıkıntısının nedeni, döviz rezervlerindeki düşüş nedeniyle ithalat yapan firmaların ilaç üreticilerine karşı biriken 600 milyon doları aşkın borçları ve geçen Mayıs ayında alınan bir karar uyarınca Lübnan Merkez Bankası’nın bu firmalara yeniden ithalat için önceden onay vermemesi olarak biliniyor.

Merkez Bankası, bir süredir Lübnan hükümetine ithalat faturalarının yüzde 85'ini 1500 Lübnan lirası (lbp) resmi döviz kuru üzerinden sağlayan ilaçlara yönelik sübvansiyonları artışlara uyumlu hale getirme planını onaylaması için çağrıda bulunuyor. Karaborsada ise bugün dolar 25 bin lbp üzerinden işlem görüyor.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Şarku'l Avsat

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU