'İsrailli Kardeşler' hükümeti

"İsrailli Kardeşler" hükümetinin altını çizmeye ve insanlara onların ve benzerlerinin tehlikelerini anlatmaya devam etmek gerekiyor

Müslüman Kardeşler'e bağlı İslami hareketle koalisyon kurduktan sonra oluşan yeni İsrail hükümeti ile bölgemizde sağlanan sükuneti izleyen bir kimse şu soruyu sorabilir;

Bu bölge gerçekten barışa hazır mı yoksa birileri 'İsrail Kardeşliği' hükümetini görmezden gelmeye ve bölgedeki kışkırtmanın anahtarını ellerinde tutmaya mı karar verdi?


Yeni İsrail hükümetinin kurulmasına katkıda bulunan Mansur Abbas ve Müslüman Kardeşler'e yönelik şimdiye kadar Filistinlilerden, Hamas'tan, Körfez Kardeşleri'nden, müttefiklerinden ve destekçilerinden bir kınama veya aşağılama duymadık.

Burada sorulması gereken en önemli sorular şunlar;

Müslüman Kardeşler, Filistin davası da dahil olmak üzere birçok meselede çekinmeden inisiyatif alabilirken, diğer partiler neden aynı yeteneğe sahip değiller?

Örneğin, Abbas, Ramallah açmazını çözecek bir girişimde bulunamazken neden Müslüman Kardeşlerden Abbas inisiyatif alıp İsrail'in istikrarına katkıda bulunabiliyor?

Ramallah'taki Abbas'ı ihanetle suçlamanın yanı sıra bilindiği üzere son zamanlarda İsrail ile İbrahim Barış Anlaşması yapan Arapları eleştirmek, hatta onları ihanetle suçlamak bu kadar kolayken neden kimse İsrail'deki İhvancı Abbas'ı aynı kolaylıkla ihanetle suçlamıyor?

Gerçekten de ılımlıların ve bölge için barış isteyenlerin ihanetle suçlandığı garip bir durumla karşı karşıyayız. Müslüman Kardeşler'e ve İran'ı kuşatan diğerlerine gelince, onlar için her şey meşrudur ve İsrail-Filistin davasında sessizlikle karşılanmaktadır.

Bu şaşırtıcı durum bize Filistin davası konusunda ılımlı ülkelerin inisiyatif alması, ihanet ve kışkırtma oyununa gelmemesi gerektiğini gösteriyor. Müslüman Kardeşler'in ve bu davayı kullanan diğerlerinin foyasını ortaya çıkarmak için gayretli bir çalışma gerekiyor.

Humeyni devriminden Kuveyt'in işgaline, kurtuluş savaşı ve sonrasında yaşananlara kadar bölgemizin tüm etkili meselelerinde Müslüman Kardeşler'in ve köktendinci grupların, Sünni ve Şii pozisyonların hepsi devlet kavramını yok etmek hususunda fikir birliği içindedir.

Örneğin Müslüman Kardeşler Mısır'da iktidara geldiğinde ilk kararları devleti yıkmak oldu ve bunu fiilen yaptılar. Aynı şey Müslüman Kardeşler'den Beşir'in Sudan'ı için ve Saddam'dan sonra bile silahlı grupların devlete değil İran'a sadık olduğu Irak için de geçerli.

Dolayısıyla nereye baksak, İslami hareketlerin ve onları takip eden partilerin devlet kavramını yıkmayı amaçladığını görüyoruz.

Birisi şunu diyebilir:

Müslüman Kardeşler ile müttefik olan İsrail hükümetinin bununla alakası nedir?


Cevap basit; bir Arap ülkesi barış ilişkileri çerçevesinde bir icraata girişse hemen ihanet etmekle itham ediliyor.

Bir Arap ülkesi, Ramallah'taki Filistinlileri desteklemek için inisiyatif alsa, hatta orada maç yapması için bir futbol takımı bile gönderse bunun normalleşme olduğu söyleniyor.

Ancak bir İslami hareket İsrail hükümetine katılınca herkes dut yemiş bülbüle dönüyor. Solcular da İslamcılar da tek kelime ile bile eleştirmiyor.

Özetle; Arap devleti bir devlet olarak kalmalıdır. Devletin itibarı her şeyin üstündedir. Bu da inisiyatif almayı ve fırsatçı İslami gruplara fırsat verilmemesini zorunlu kılmaktadır. Yaşananlar, Filistin hükümeti için bir derstir.

"İsrailli Kardeşler" hükümetinin altını çizmeye ve insanlara onların ve benzerlerinin tehlikelerini anlatmaya devam etmek gerekiyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Gökhan Musab Çantepe

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU