Sabah yazarı: At ağızlı

"Bakıyorum da kimi AK Partililer oyunda oynaşta hâlâ. Düzelecek gibi de değiller"

Fotoğraf: YouTube

Sabah gazetesi yazarlarından Salih Tuna, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hitap ederek "Sizi seçimle indirdikten sonra vatana ihanetten yargılanmanız için bütün gücümle çalışacağım" diyen CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu üzerinden “bazı AK Partililere” yüklendi.

Tuna, bugünkü köşe yazısında “Bakıyorum da kimi AK Partililer oyunda oynaşta hâlâ. Düzelecek gibi de değiller. Nasıl desem, ‘mental yorgunluk’ iliklerine kadar işlemiş” dedi ve şu ifadeleri kullandı:

İstanbul ve Ankara gibi yerlerde belediye başkanlıklarının kaybedilmesi "Ne oluyoruz?" dercesine irkilmelerine neden olduysa da çok geçmeden o eski aymazlıklarına kaldıkları yerden aynen devam ettiler. Necip Fazıl üstadımız Osmanlı için "Aşkını kaybetti ve kaybetti" der. Bunlar kaybetmekten de beter şekilde "aşklarını" şahsi ikbale dönüştürdü. Artık iflah olmazlar!

Aşkını / enerjisini kaybeden bu tipler çeperlere, çeperdekiler de merkeze çekilerek bir nevi altüst yaşanmadan "yeniden doğuş" olmaz. Makam - mevki, mal - mülkten başka tasası olmayan bu nobranlarla alınacak yol yoktur. Benden söylemesi. Başkan Erdoğan'ın milletle kurduğu gönül köprülerini yıkmaktan başka marifetleri de yok.

Erdoğdu’nun AK Parti’yi “suç örgütü” olarak nitelediğini, Erdoğan’a da hakaret ettiğini söyleyen Tuna, şöyle yazdı:

Gıkları çıkmıyor. Hepsinden geçtim, 15 Temmuz'da bu ülkeyi işgalden kurtaran Erdoğan'a yapılan onca hakarete bunca sessizlik nedir? Bize gelince nasıl da aslan kesilmişlerdi. Sağ olsunlar, 15 Temmuz'un ardından yapılan gösteriler için neden bir söz, bir marş, bir slogan üretilmedi dedim diye (Davutoğlu ekibinin de tazyikiyle) günlerce linç etmişlerdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“AK Partililer hem dirayetli hem de ferasetli olmak zorundadırlar” diyen Tuna, şöyle devam etti:

Algılarla yönetilen dünyada haklı olmaları hiçbir şeyi değiştirmez. Mesela, İBB Başkanı'nın türbe yürüyüşü veya HDP ziyareti ön soruşturmaya konu edilmesi sonuç ne olursa olsun, "şüyuu vukuundan beter" bir durumdur. Siz istediğiniz kadar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı şikâyete bağlı rutin bir işlem olduğunu, buna da bilmem kaç sayılı kanun gereğince onay verildiğini anlatın, sonuç değişmez.

İBB Başkanı nerde nasıl yürürse yürüsün, isterse amuda kalkıp yürüsün bize ne? Hatta siyasi görüşünden de bize ne? İstanbul'a hizmet etsin diye seçildi, polemik yapsın diye değil. Laf ve heykelin dışında sadra şifa tek bir icraatı var mı? İBB Başkanı'nı icraatın dışındaki herhangi bir konu üzerinden sorgulamak, ona hayat öpücüğü vermektir. Görebildiğim kadarıyla kendisi de bu durumdan gayet memnun. Baksanıza ağzı kulaklarında.

Tuna, yazısını şu ifadelerle sonlandırdı:

Bu köşecikte geçenlerde, "İçki yasaklanıyor / laiklik elden gidiyor" diyen endişeli modernler ile "28 Şubat'tan daha beter / din elden gidiyor" diyen endişeli muhafazakârlar Erdoğan karşıtlığında örtüşüyorlar demiştim. "Yaratıcı yıkıcılık" gereği her iki kesimi duyarlıkları üzerinden "avlamaya" devam edecekler. Maksat, Erdoğan'ın devrilmesi için sosyolojik hazırlık yapmak.

Endişeli modernler "içki yasağı" muhabbeti üzerinden konsolide edilirken, endişeli muhafazakârlar da "itikaf" muhabbeti üzerinden konsolide edilmeye çalışıldı. Maalesef istediklerini de elde ettiler.

Siz polis uyardı ama dinlemediler deseniz ne fayda, elde ettikleri o görüntüleri hep kullanacaklardır. Oysa yapılması gereken her şeyden evvel suhuletle hareket ederek ilgili caminin önüne medya vasıtasıyla (gerekirse canlı yayınla) ilahiyatçıların görüşünü halkla paylaşmak, "nafile ibadet" yüzünden bir kişinin dahi pandemiden ölmesinin vebalini anlatarak kamuoyunu iyice aydınlatmaktı. Ardından da adabınca müdahale etmekti. Şuncağızı unutmayın: Algı tuzağına düşerseniz "organize kötülerin" ekmeğine yağ sürmüş olursunuz.

 

Sabah, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU