İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına itiraz edenler soluğu Danıştay önünde alıyor: İptal başvuruları peş peşe geliyor

Cumhurbaşkanı Kararnamesi'yle Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden tek taraflı çekilme kararının iptali için sabah saatlerinden itibaren itiraz edenler Danıştay'ın yolunu tuttu. HKP ve Avukat Hakları Grubu başvuru yapanlar arasında yer aldı

HKP avukatları sabah mesainin başlamasıyla Danıştay'a başvurusunu yapan itirazcılardan sadece bazılarıydı / Fotoğraf: HKP

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen cumayı cumartesiye bağlayan günün ilk saatlerinde Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden tek taraflı çekilme kararı tartışmalara neden oldu.

Eleştirenler İstanbul Sözleşmesi'nin TBMM tarafından onaylanarak yürürlüğe girdiğini sadece Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile çekilmenin mümkün olmadığı görüşünde.

İktidar kanadından yapılan açıklamalarda ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesiyle yapılan düzenlemelerin, cumhurbaşkanına uluslararası sözleşmelerden çekilme kararı alma yetkisi verdiği iddia edildi.

Pazartesi mesai başlamasıyla iptal başvurular başladı

Tepki gösterenlerce hafta sonu yapılan açıklamalarda konunun yargıya götürüleceği belirtilmişti.

Ve beklenen oldu. Haftanın ilk günü pazartesi sabah mesainin başlamasıyla kararın iptalini isteyenler itiraz etmek için Danıştay'a geldi.

İlk başvuru yapanlar arasında Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) avukatları ile Avukat Hakları Grubu (AHG) temsilcileri de yer aldı.

Kararın anayasanın 80. ve 104. maddesine aykırı olduğu ileri sürüldü

HKP'den yapılan açıklamada avukatlar Ayça Okur, Doğan Erkan, Sait Kıran ve Metin Bayyar'ın İstanbul Sözleşmesi'nin fesih kararına karşı yürütmenin durdurulması ve iptal edilmesi istemiyle cumhurbaşkanlığı hakkında Danıştay 10. Dairesi'nde dava açtığı belirtildi.

Açıklamada Erdoğan tarafından alınan kararın Anayasa'nın 90. maddesi ve 104. maddesine aykırı olduğu iddia edilerek şöyle denildi:

Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Recep Tayyip Erdoğan, bir Cumhurbaşkanlığı kararı ile yani bir idari karar ile yasayı feshetmeye kalkmaktadır! Bu davranış hem yasama fonksiyonunun gaspı hem de Anayasanın açık ihlalidir. Tam Kanunsuzluk niteliğindeki bu idari işlem kabul edilemez. Cumhurbaşkanlığı kararı ya da kararnamesi ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin düzenleme yapılamaz.

"İptal yetkisi uluslararası sözleşmeleri kapsamıyor"

Yine Avukat Hakları Grubu'ndan İstanbul'da Av. Kardelen Ateşci, Ankara'dan Av. Duygu Çeribaşı, İzmir'den Av. Merve Yılmaz, Av. Sıla Başkurt ve Av. Büşra Marangozoğlu da kararın iptali talebiyle Danıştay nezdinde dava açtı.

Dava açanlardan Ateşci'nin Avukat Oğuzhan Aslan ile birlikte hazırladığı dava dilekçesinde alınan kararın hukuka uygun olmadığı iddia edilerek, şu ifadelere de yer verdi:

İstanbul Sözleşmesi, Cumhurbaşkanlığı'nın 15 Haziran 2018 tarih ve 9 Sayılı Milletlerarası Antlaşmaların Onaylanmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 3. maddesine dayanılarak feshedilmiş olsa da 9 sayılı kararnamenin kendisi de hukuka aykırıdır. Bu kararnamenin 3. maddesinin geçerlilik alanının uygulama antlaşmaları ve kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılmış olan ekonomik, ticari veya teknik antlaşmalara dair anayasa madde 90/3 ile sınırlıdır. Bu sebeple yasa ile uygun bulunmuş olan uluslararası sözleşmeleri kapsamamaktadır.

kardelen.jpg
Kardelen Ateşci / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"İstanbul Sözleşmesi'nin feshini kabul etmemekteyiz"

Konuyla ilgili Independent Türkçe'nin sorularını cevaplandıran Ateşci, "İstanbul Sözleşmesi, temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmedir. Kadınlara yönelik ayrımcılığın en görünür hali olan kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet problemini ana odağına alan uluslararası insan hakları sözleşmesidir” dedikten sonra itirazlarını şöyle sıraladı:

Gecenin bir vakti çıkarılan bu karar girişimi ile temel haklarımızı güvence altına alan sözleşmelerin tek kişinin keyfine bırakılması anlamına gelmektedir. Bu sebeple gecenin bir vakti tek kişilik karar neticesinde İstanbul Sözleşmesinin feshini kabul etmemekteyiz.  Kabul etmediğimiz tam olarak da bu keyfi sistemdir! Kabul etmediğimiz kadınların ikincil vatandaş muamelesi görmesidir! Öncelikle kadın olarak sonra hukukçu olarak temel hak ve hürriyetlerimizin tek kişinin keyfi yönetimine bırakılmasını kabul etmediğim için meslektaşlarımın desteği ile davayı açma kararı aldım.

Bu arada söz konusu başvurular iptal talebiyle Danıştay'a gidenler arasında Önce Kadınlar ve Çocuklar Derneği de bulunuyor.

Başvuruların artması ve birçok baro, kadın kuruluşunun dava açması bekleniyor.

77 barodan yapılan açıklamada karara tepki gösterilerek, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmenin kararname ile olamayacağı iddia edilerek, sözleşmenin yürürlükte olduğu kaydedilmişti.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU