Erbil'den Necran'a İran saldırıları

Geçen her hafta, Batı ile İran arasındaki müzakere girişimlerinin sonucu ne olursa olsun, bölge ülkelerinin İran'a karşı bir araya gelmesi gerektiğini kanıtlıyor

Fotoğraf: AA

Irak'ın Erbil şehrinde bulunan ABD üssüne ve bir yerleşim yerine 14 füze ile düzenlenen saldırı 1 ABD vatandaşının ölümüne ve 9 kişinin yaralanmasına yol açtı.

Bu saldırıyı ABD'nin Ayn el-Esed üssüne 10 füze ile düzenlenen saldırı takip etti.

Bu hafta içinde de Suudi Arabistan semalarında, 4 şehrini ve bir petrol tesisini hedef alan düzinelerce füze ve insansız hava aracı imha edildi.

Yine Umman Körfezi'nde bir İsrail gemisi saldırıya maruz kalırken, İsrailli yetkililer, İran'ın Suriye'ye petrol kaçırmakta kullandığı bir tankerin kasıtlı olarak taşıdığı petrolü İsrail kıyılarına yakın bir bölgede denize döktüğünü açıkladı.

Dalgalar denize dökülen petrolü Lübnan kıyılarına da taşıdı. Son olarak İran, Pakistan topraklarında düzenlediği komando operasyonu ile saldırılarına yeni bir tür ekledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İran'ın saldırganlık listesi uzun ve hepsi de birbirleriyle bağlantılı ve zamansal olarak yakın.

Gerek Washington'a gerekse bölge ülkelerine mesajlar göndermeyi amaçlıyor. İran, müzakereler olsa da olmasa da 40 yıldır bölgede şiddet uygulayan aynı ülke olmayı sürdürüyor.

Olumlu işaretler arayan Amerikalılar pek bir şey bulamıyorlar, aksine son haftalarda şahit olduğumuz gibi İran kaynaklı şiddet arttı.

Yeni yönetimin liderleri çelişkiler arasında dans ediyor; bir el ile İran saldırılarına karşı askeri destek sunuyorlar, diğer el ile de Tahran'daki yetkilileri selamlıyorlar.


İran'ı ekonomik yaptırımlarla cezalandırmayı sürdürüyorlar, diğer yandan Irak hükümetinin 4 milyar dolar olan (Tahran Irak'ın 1 milyar dolar da faiz ödemesini istiyor) doğalgaz borcunu Tahran'a ödemesine onay vermek konusunda istekliler.

Keza İran'ın Güney Kore'nin gemisini ve denizcilerini alıkoymasına ve Güney Kore bandıralı gemilere saldırılarını sürdürme tehdidinde bulunmasına rağmen, Güney Kore'nin yaptırımlar nedeniyle bloke ettiği 7 milyar dolarlık fonu İran'a ödemesine izin vermeyi de düşünüyorlar.

İran'ın tüm bu artan saldırıları belki de Amerikalı yetkililerin anlaşma için Tahran ile yürütülecek müzakerelerin herkesin çıkarına olduğu görüşlerini dünyaya açıklamalarını kolaylaştırıyor.


ABD'nin pozisyonunu, Joe Biden'ın başkanlığa gelişinden bu yana yaygınlaşan ve artan İran saldırılarını kınayan resmi açıklamaları, Suriye'de İranlı milislere karşı düzenlenen sembolik iki hava saldırısını baz alarak ölçemeyiz.

İran askeri faaliyetlerinin bu bölgede devam etmesi durumunda, büyük olasılıkla kontrolü zor olacak daha fazla kaosa, askeri bloklaşmalara ve yeni cephelerin açılmasına yol açacaktır.

Bu da, bölgedeki dengeyi yeniden sağlamak için diğer büyük güçlerin de bu mücadelelere müdahil olmasına her zamankinden daha fazla kapı aralayacaktır.


Yemen'deki şiddeti azaltmak Biden yönetiminin seçim vaatlerinden biriydi ve göreve geldikten sonra da açıklamaları hep bu yönde oldu ama gerçekte bunun tam aksi yaşandı; Yemen'deki çatışmalar şiddetlendi.

Bu kez, isimleri ABD terör listesinden çıkarıldıktan hemen sonra askeri faaliyetlerini artıran Husiler devredeydi.

Marib şehri, Husi savaşçılarının şehrin dış mahallelerine akın etmesi ve onu ele geçirmeye çalışmaları nedeniyle modern tarihinin en büyük savaşına tanık oluyor.


Son yıllardaki çatışmalardan kaçarak daha önce kendisine sığınan 2 milyon mülteciyle birlikte halkı, en kötü insanlık trajedisine maruz kalma tehdidi altında.

Husi savaşçıları Taiz'i de geçtiler ve Yemen'den füze ve insansız hava araçlarıyla, yeni yönetimin çağrısına karşılık vererek askeri faaliyetlerini durduran Suudi Arabistan'ın topraklarını hedef alan saldırılarını artırdılar.

Geçen her hafta, Batı ile İran arasındaki müzakere girişimlerinin sonucu ne olursa olsun, bölge ülkelerinin İran'a karşı bir araya gelmesi gerektiğini kanıtlıyor.

Böyle bir cephe, ya da Ronald Lauder'ın bu gazetede yayınlanan makalesinde adlandırdığı gibi bir "Ortadoğu NATO'su" müzakerelerin konumunu zayıflatmak bir yana güçlendirecektir, çünkü İran'a müzakere kazanımlarının insansız hava araçları ve balistik füzelerden daha iyi bir seçenek olduğunu kanıtlayacaktır.         

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU