Karamollaoğlu: Hitler de büyük vaatlerde bulundu, sonunda ne oldu?

Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, iktidarın aralarında uzay projesinin de olduğu bazı projelerin gerçeklikten uzak ve propaganda amaçlı olduğunu belirterek Hitler ve Mussolini benzetmesi yaptı

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'ın sorularını yanıtladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Saadet Partisi ile AKP arasındaki ittifak olup olmama ihtimaline ilişkin, "Başkanlık sistemini terk ediyoruz" demeden bir işe girilmez. Benim burada üzerinde durduğum noktalar çok net. Zor da olsa biz kendi temel prensiplerimizden taviz vermeye yanaşmayız belli imkanlar tanınsa bile. İttifak meselesini detaylandırmak istediğimiz havayı doğurmaz" dedi. 

Karamollaoğlu'nun satırbaşları şöyle oldu: 

Uzay yolculuğu

Karamollaoğlu, 2023’te Türkiye’nin uzaya insan gönderme projesi hakkındaki soru üzerine, “Üzülüyorum. Sadece ABD ve Rusya'nın Uzay'a insan gönderme imkanı var. Uzaya gitmek o kadar zor bir şey değil, paraya bağlı. "Ben uzaya çıkacağım, ben güçlüyüm" diyecekseniz, o iş iki senede olmaz. İktidar güvenirliliğini kaybetti. Hiçbir vaadi yerine getiremedi. Hala kendi aracımızı tamamen yapacak noktaya gelemedik. Milyonlarca lira para ödedik biz buna. Daha kendi arabasının motorunu yapmaktan bile aciz iktidar nasıl uzaya gidecek?” dedi.

Karmollaoğlu, “Uzaya gidecek kişinin vücudunun bile uzay ortamına alışması için iki seneden fazla süre lazım. Bu iş yaklaşık 100 milyar dolara mal olur. İktidar kendisi mahçup olur. O zaman gelince zaten bu laf unutulur” dedi. 

"Seçim yatırımı olarak görüyorum"

Uzay programı açıklamasını seçim yatırımı olarak gördüğünü söyleyen SP lideri,  “Ben işsizsem, geçinemiyorsam, "Önce benim ihtiyacımı karşıla, imkan sağla" derim. Bu bir politika. Tayyip bey anlaşılan, etraflı görüşen, kamuoyu nasıl etkilenir diye düşünen bir ekiple çalışıyor. Ciddiyeti önemli değil ama öyle fikirler ortaya atacaksınız ki kavga çıkacak” dedi.

"Geçmişteki bütün diktatörler böyleydi"

Karamollaoğlu, büyük hedefler açıklayan iktidarın söylemini Hitler ve Mussolini’ye benzeterek, “Anayasayı değiştirme gücü elinde olmayan iktidar ben anayasayı değiştirmek istiyorum diyor. Adalet reformu diyecekler, adaleti çiğneyenler serbest bırakılacaklar. Toplum bir defa güvenini kaybetti mi bir daha toparlanmaz. Hitler de, Mussolini de öyleydi. Geçmişteki bütün diktatörler böyleydi. Ben bu dönem için söylüyorum” şeklinde konuştu.

"Yolsuzluk neredeyse kural haline geldi"

Temel Karamollaoğlu, “Bir ülkede huzurun ve barışın tesisi önce ülkeyi yönetenlerin kendisi gibi düşünmeyenlerle kavga etmeden görüşme yaratmalarına bağlıdır. Söze başlarken, "Hainler" diyenlere ne konuşacaksınız. Arkasından liyakat, arkasından diyalog ve adalet gelir. Ondan sonra da size emanet edilen kamuoyuna ihanet etmemek gelir. Yolsuzluk neredeyse kural haline geldi” dedi.

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki rektör ataması

Karamollaoğlu, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki rektör ataması ve protestolar hakkında ise, “Rektörün acele bir terfi ile bir noktaya gelip, "Biz daha büyük işler yapacağız" demesi benim garibime gitti. Üniversitelerde iktidara karşı tepki oluştuğunda bazı çevreler bunu fırsat bilip onu anarşik bir ortama sürükleme çabasına girebilirler. Buna izin verilmemesi icap eder. Bu demek değildir ki orada tepki gösteren öğrencilerin tümü suçludur. Yıkmaya, yakmaya, tecavüze yeltenmediği sürece insanlar fikirlerini rahatlıkla söyleyebilirler. Sayın Cumhurbaşkanı'nın buna benzer ifadeleri 10 sene öncesinde var. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bütün devlet kadrolarına, üniversitelere maalesef başka mevkilere sadece partiye bakarak atama yapılmasını doğru bulmuyorum. Siz kendinize yakınlığına göre tayin yaparsanız bu iş çözülmez. Melih Bulu'nun çekilmesi ile çözüleceğine ben inanmıyorum. Cumhurbaşkanına karşı bir tavır da olacağı için cesaret edilmez buna” dedi.

AK Parti’nin her şehirde üniversite kurmasının bir nedeninin bu sayede her şehirde inşaat ve istihdam alanı yaratmak ve şehirde bir ticari hareket yaratmak olduğunu öne süren Karamollaoğlu, “Üniversitelerde bir kadro hareketi başlatıldı. Bu kadro hareketi ile ilim adamları AK Parti'nin politikalarına destek veriyor manaları oluşturulacak” dedi.

“O zaman birkaç tane Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi açalım”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rize’de yaptığı “Üniversitemizin önce ülkemizde ilk 10'a ardından dünyada ilk 500'e girmesini bekliyoruz. Recep Tayyip Erdoğan ismini taşıyan bir üniversiteye yakışan da budur” şeklindeki sözlerine yanıt verne Karamollaoğlu, “Recep Tayyip Erdoğan ismini taşımayan üniversitelerin ilk 500'e girmesine ihtiyaç yok yani? Birkaç yerlerde daha Recep Tayyip Erdoğan ismini versinler o zaman. Belki bu sayede birkaç üniversitemiz bir yerlere gelir.Partizanca yaklaşırsanız Türkiye ilk 500'e girmez” diye konuştu.

Dindar nesil açıklaması 

AK Parti’nin dindar nesil yetiştirme söylemi hakkında da konuşan Temel Karamollaoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı "Dindar nesil" yetiştireceğiz diyor. Dindar kesim ne demek? İftira etmez, hakaret etmez. Yolsuzluğa karışmaz, rüşvet olmaz. Toplumda kendi gibi inanmayan, yaşamayan insanlarla iyi diyalog ile yaşamayı tercih eder. Adalete, liyakata önem verir. O söylenen dindarlık insanları dinden soğutuyor” dedi.

Laiklik meselesi 

Yeni anayasada laiklik olmaması yönündeki çağrıların hatırlatması üzerine Karamollaoğlu, “Bazı kavramlar var ki farklı tarif edilebiliyor. Laiklik tabiri de Fransa'dan gelen bir tabir. Laikliği tamamen dinsizlik olarak algılayanlar var. Geçmişte bazı dönemlerde laiklik dinsizlik gibi algılanınca, insanlara müdahale edilince tepki doğmuş. Fikir, düşünce, inanç özgürlüğü ise kimseye baskı yapamazsın” dedi.

Yeni anayasa çağrısı

Yeni anayasa çağrısı konusunda önceliklerinin sistem değişikliği konusunda olduğunu belirten Saadet Partisi Lideri, “Türkiye şu anda meselelerini rahat konuşacak bir ortama kavuşamadı. Bizim arkadaşlarımız bir hazırlık yapıyorlar, birincisi bugünkü başkanlık sisteminin değişmesi. Meclis hem denetleyebilmeli, hem de kanunları rahatlıkla yapabilmeli. Cumhurbaşkanı doğrudan doğruya halk tarafından mı seçilsin yoksa meclis tarafından mı seçilsin bu tartışılıyor. Adil bir seçim sistemi olmalı” şeklinde konuştu.

“Partizanca davranmayan seçim kurullarına ihtiyaç var”

İl Seçim Kurulu başkanlarının Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından seçileceği iddiası hakkında da konuşan Karamollaoğlu, “1960 ihtilalinden sonra getirilen bazı kurallar önemliydi. İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, Ulaştırma Bakanı değişiyordu seçime gitmeden önce. Kim nasıl tayin edecek? Onu da Cumhurbaşkanına vermemek gerek. Türkiye'de seçime güveni arttırmıştı bu. Hatalar, yanlışlıklar olabiliyordu ama azlıkla. Bizim Güneydoğu'da adaylarımız tehdit edildiler. Öldürüldüler, buna nasıl rıza gösterelim biz? Adil olan, partizanca davranmayan seçim kurullarına ihtiyaç var” dedi.

Saadet Partisi, AKP ile ittifaka girecek mi?

İttifaklar sadece seçim döneminde gündeme gelmeli” diyen Temel Karamollaoğlu,  AK Parti ile ittifak söylentiler için de "Başkanlık sistemini terk ediyoruz" demeden bir işe girilmez. Benim burada üzerinde durduğum noktalar çok net. Zor da olsa biz kendi temel prensiplerimizden taviz vermeye yanaşmayız belli imkanlar tanınsa bile. İttifak meselesini detaylandırmak istediğimiz havayı doğurmaz” diye konuştu.

“İttifaklar, en fazla milletvekillini çıkaracak tarzda oluşturulur”

Üçüncü bit ittifak önerileri için “Bu olasılık her zaman var” diyen Temel Karamollaoğlu,  “İttifaklar, en fazla milletvekillini çıkaracak tarzda oluşturulur. İttifak yaptığınız zaman aynı oranda oy olacağınızda kaç milletvekili çıkaracaksınız, yapmazsanız kaç milletvekili çıkaracaksınız buna bakılır. Herkes bunlar üzerinde yorum yapabilir. Bu yorumların bile bizi sağduyu ile meseleye yaklaştırması gerektiğinin kanaatindeyim. Bu zihniyeti oluşturabilirsek bütün meselelerin üzerinde geliriz” dedi.

“Şu anda bir ziyaretten ibarettir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Saadet Partisi YİK Üyesi Oğuzhan Asiltürk’e yaptığı ziyareti değerlendiren Karamollaoğlu, şöyle konuştu:

“AK Parti zayıfladığını, oy kaybettiğini görüyor. Sayın Recep Tayyip Erdoğan AK Parti'den daha fazla teveccüh görüyor ama cumhurbaşkanı seçilmesine yetmiyor. İttifak olduğu zaman da Meclis'te çoğunluğu sağlayacak durumda değiller. Destek arıyor. Destek aramak için de geçmişte biz beraber olmuşuz -18 yıldır kapımız çalınmamış olsa bile- bir aşinalığımız var. Oğuzhan beyi de bu şekilde ziyaret etmeyi, acaba bir yakınlık kurabilir miyiz diye bir ihtiyaç olarak görmüşlerdir. Bunu garipsemem ama abartılmasının da doğru olmadığı kanaatindeyim.  Destek almak için gittiği gözüküyor"

Asiltürk'ün görüşmeden önce ve sonra partiyi bilgilendirdiği belirten SP lideri, "Bunun ne anlama geldiği gayet açık destek istiyor sayın Cumhurbaşkanı ama dediğim gibi bu desteğin istenmesi mutlaka sorgulanır. Şu anda bu bir ziyaretten ibaret. Bunu başka anlamlarda konuşmanın zamanı değil” dedi.

Adaylık açıklaması

Karamollaoğlu, kongrede yeniden aday olup olmayacağının sorulması üzerine, “Bir sonraki kongrede aday olup olmayacağım da belli değil. Yetkili organlarımızın, teşkilatlarımızın teveccühü olduğu taktirde sırt çevirmeyiz. Sağlığımız el verdiği müddetçe görevimizi yerine getirmeye çalışırız” yanıtını verdi.

Demirtaş ve Kavala’nın tutukluluğu

Selçuk Özdağ’a yapılann saldırının faillerinin serbest kalmasına çok üzüldüğünü söyleyen ve “Bu adalete bir müdahaledir. Bu toplumda güveni sarsıyor. Bir siyasiye saldırılmış, bu insanları siz serbest bırakıyorsunuz ya” diyen Karamolllaoğlu, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın tutukluluğun devamı hakkındaki soru üzerine de

“Adalet mülkün temelidir. Birilerini cezalandıracaksınız o cezalandırmayı gerektirecek olan hukuki delillerin olması lazım elinizde. Olmayınca adalet zedelenir. İnsanın uzun zaman tutuklu kalması endişe verici bir gelişmedir. Sistemin bozulduğunun da işaretidir. Türkiye'de en büyük problem adaletin siyasallaşması” şeklinde konuştu.

 

Halk TV, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU