Prof. Kalaycıoğlu: Son atamayla, Boğaziçili kendisini insan yerine konulmamış gibi hissetti

Kalaycıoğlu, Bulu’nun atamasına ilişkin hissedilen duyguya değindi, geçmişten örneklerle değerlendirmede bulundu

Fotoğraf: Twitter

Boğaziçi Üniversitesi'nde uzun süre ders vermiş olan Prof. Ersin Kalaycıoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Prof. Melih Bulu'nun rektörlüğe atanmasına ilişkin olarak değerlendirmede bulundu.

Kalaycıoğlu, “Boğaziçi Üniversitesi’ne hiç beklenmedik bir şekilde emrivaki bir şekilde Boğaziçi içerisinde kimseye danışılmadan, atama yapıldığı anlaşılıyor. Boğaziçililer de yapmış oldukları açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla kale alınmamak, dikkate alınmamak, insan yerine konulmamak bir nevi orada çalışan kullar, köleler muamelesi görmüş olmak gibi bir duygu yaratmış durumda” dedi.

Kalaycıoğlu, Bulu'nun rektör olarak atanmasıyla yaşanan süreci, RS FM'de Atilla Güner'le Akşam Postası'na yorumladı.

Ersin-Kalaycıoğlu-090120.jpg
Prof. Ersin Kalaycıoğlu​​​​​​​. Fotoğraf: Twitter

Üniversitelerde seçim geleneğini Boğaziçi’nin başlattığını ifade eden Kalaycıoğlu, şunları kaydetti:

1992 yılında ilk kez Boğaziçi Üniversitesi kendi içinde eğilim belirleyerek 4'ü asıl, 4'ü yedek olmak üzere YÖK, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Milli Eğitim Bakanlığı ve basına o zaman faks ile isimler göndermiştir. Bunun üzerine 3'ü asil, 3'ü yedek olmak üzere 6 kişinin YÖK'e bildirilmesi ve YÖK’ün de kendi uygun bulduğu 3 kişiyi seçerek Cumhurbaşkanı'na takdim etmesi ve Cumhurbaşkanı'nın da uygun gördüğü bir kişiyi ataması uygun görüldü o tarihte. 'Üniversitedeki çalışanları adam yerine koyacaksanız ve onlara itibar edecekseniz' temayülünü göz önünde bulundurmak önem kazanıyordu ve birçok üniversitede bu duyarlılıkla yapılan seçimler sonucunda YÖK ve Cumhurbaşkanlığı’na takdim edildi.

“Sezer dönemi atamaları da eleştirildi”

“Bu süreçte çok açık farkla birinci olanların dışında bir atama yapıldığında da bir süre ciddi eleştiri söz konusu oldu” hatırlatması yapan Kalaycıoğlu, “Bu eleştirilere siyasiler de katıldı. Bunu yapan Cumhurbaşkanları arasında Ahmet Necdet Sezer ve o dönemde Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarda. Onların ağır eleştirileri yönetildi; 'Bunu nasıl yaparsınız?' diye. Dolayısıyla burada sanki atamada bir ölçü varmış gibi bir yorum yapabilmek mümkün. Eğer bir ölçü yok ise neden eleştirildi Ahmet Necdet Sezer? Bugünkü Cumhurbaşkanı istediğini atayabiliyor ise Ahmet Necdet Sezer'in atamasına karşı çok ağır eleştirilerde bulunuldu o tarihte?” diye sordu.

“AK Parti, 'YÖK'ü kaldıracağım' demişti”

AK Parti’nin 2000'li yılların başlarında ileri sürmüş olduğu birtakım kriterlerin olduğunu kaydeden Kalaycıoğlu şöyle konuştu:

Otarihte Adalet ve Kalkınma Partisi, 'YÖK'ü kaldıracağım, bu iyi bir uygulama değil, adil değil' diyerek, 'Üniversite özerkliğini getireceğim' diyerek propaganda yaptı hükümet ve programlarına da koydu yanılmıyorsam ama uygulamadı hiçbir zaman. Daha sonra YÖK birden bire bulunmaz Hint kumaşına döndü ve bugünkü iktidarın elinde şu an hükümet aracılığıyla kullanılan yine askeri dönemde olduğu gibi büyük ölçüde üniversite özerkliğini ortadan kaldıran bir araç haline geldi.

“Kullar, köleler muamelesi”

“2016 yılından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hiçbir şekilde üniversitedeki temayülleri göz önüne almadan yapmış olduğu uygulamalar buradaki akademisyenleri, öğrencileri ve idari personeli büyük ölçüde kırılmasına ve onların adam yerine konmamasına sebep olan bir uygulama biçimine dönüştüğünü” ifade eden Kalaycıoğlu, “Buna reaksiyon göstermeye başladılar. İlk dönem atamalarında özellikle kurumsallığı ilerlemiş olan kurumlarda daha fazla reaksiyon gösterildi ama bu atamalarda bazı duyarlılıklara zannederim imkan sağlanmış ve göz önünde bulunmuş o duyarlılıklar” dedi.

Kalaycıoğlu şöyle devam etti:

Onun için çok fazla reaksiyon olmadı ama bu kez Boğaziçi Üniversitesi’ne hiç beklenmedik bir şekilde emrivaki bir şekilde Boğaziçi içerisinde kimseye danışılmadan, atama yapıldığı anlaşılıyor. Boğaziçililer de yapmış oldukları açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla kâle alınmamak, dikkate alınmamak, insan yerine konulmamak bir nevi orada çalışan kullar, köleler muamelesi görmüş olmak gibi bir duygu yaratmış durumda.

 

Independent Türkçe, RS FM

DAHA FAZLA HABER OKU